09-25-2007, 00:10 | #1 |
Dilek PINAR
İstanbul da dünyaya gelen bir aşiret torununun inanılmaz yükselişi, işte Dilek Pınar ve işte ilginç yaşam öyküsü…
Arabistan çöllerinde dünyaya gözünü açan nur yüzlü bir dede, Allah’ın huzurunda kıydığı üç nikahtan sonra “Buralar artık bize göre değil.” Deyip tuttu Anadolu’nun yollarını! Ve Bingöl’ün Karlıova’sında “İşte burası tam bize göre bir yer” dedikten sonra eşleriyle birlikte oraya yerleşti! Karlıova da İzzet adında bir hanıma vuruldu! Kıydı Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre nikahını. İzzet Ana Hüseyin adında bir evlat verdi ona. Hüseyin Kaçuk (Aslında Koçak olacaktı ama nüfus memuru Kaçuk yazınca öyle kaldı.) büyüdü, delikanlı oldu ve Karlıova’nın en güzel kızı Aslıhan ile evlendi. Hüseyin’le Aslıhan’ın İbrahim (1962), Ali (1964), ve Yasin (1966) adlarını verdikleri üç evlatları oldu. Aşiret çocuklarıydı onlar. Mal, mülk, toprak çoktu, çoktu da bu çocukların büyük şehirde okumaları gerekti! Öyle düşündü karı koca ve onlar tuttular İstanbul’un yolunu. Evliyalar diyarı Eyüp’e yerleşiverdiler kendilerine yakışan çok güzel bir eve! Baba Hüseyin özel bir firmada bir iş buldu kendine üst düzey bir yönetici olarak! Anne; “Evlat olsun çamurdan olsun” deyip iki evlat daha kattı aileye! Sırasıyla Türkan (1974) ve Niyazi (1976) geldi dünyaya. Tam “Tamam” demişlerdi ki hikayemizin kahramanı; DİLEK açmaz mı gözlerini hayata? Üstelik şaka yapar gibi 1979 yılının 1 Nisan günü… 4-5 yaşlarında Eyüp’te sevimliliğiyle Ayşecik olarak anılmaya başlayan, yapmadığı yaramazlık kalmayan, kayboldukça ana-babası tarafından Eyüp karakolundaki Hulisi Kentmen’e çok benzeyen Başkomiser’in yanı başında bulunan Dilek, derken büyüdü ilkokul çağına geldi! Gültepe okuluna verdiler minik kızı! Beş yılın ardından da Hacı Arif Bey orta bölümüne! Ortaokul 2. Sınıfta okuduğu günlerden bir gün acı haber geldi. Babası çalıştığı firmada bir kaza geçirmiş ve yatağa bağlanmak zorunda kalmıştı. Önce geçici olduğu söylendi ama baba Hüseyin gün geçtikçe kötüleşiyordu. Bütün doktorlar transfer edildi fakat nafile! Ve babası 52 yaşına bastığı yıl kaybettiler onu! Babasına müthiş düşkünlüğü olan Dilek yıkılmıştı. Dilek henüz 12’sinde iken 16-18 göstermeye başlamış, hatta evlerine görücü bile gelmişti! Ama o, babasının acısıyla hiç birşeyle ilgilenmez, hiç kimseyle konuşmaz olmuştu. Okula zorla göndermeye çalışıyorlar o ise inatla gitmiyordu. Aradan zaman geçti ve Dilek küçüklüğünde olduğu gibi kıpır kıpır, sevecen, neşe dolu hallerine geri döndü.Bir gece bir yakınlarının düğününe gittiler ailecek. Aile yakınları arasında Dilek’in şarkı söylemeyi ne kadar çok sevdiğini, ne kadar güzel bir sesi olduğunu bilmeyen yok tabi! Sahneye çıkardılar bir iki şarkı okusun diye. Çıktı ve Yıldız Tilbe’nin “Delikanlım” şarkısını okudu! Bir alkış, bir alkış! Düğünde bulunan ve o zamanların ünlü bir sanatçısı olan hanım, “Benimle Anadolu turnesine gelirmisin?” dedi ve ekledi “ Ama önce sana yeni bir soyadı gerek.” Ve Dilek Kaçuk oldu size Dilek Pınar… Neden PINAR? Sesi; Pınar gibi çağladığı için… Böylelikle başladı Dilek müzik yaşantısına. Sahne aldığı yerler zamanının ve zamanımızın en iyi yerleri oldu hep. Bu arada Dilek, kendini sürekli olarak geliştirmeye çalışıyordu, amacı albüm yapmaktı. Bir dönem Taşkın Sabah’la da çalışma fırsatı bulan Dilek, Taşkın Sabah’ın da “Senin artık bir albümün olsun” demesiyle sahne hayatını bırakarak albüm çalışmalarına başladı. Dersler alındı, parça seçimi yapıldı aylarca. Zeki Müren, Muazzez Ersoy, Sibel Can gibi bir çok isimle çalışan ünlü üstad Mustafa Erses’ten aldığı Türk Sanat Müziği eğitimi onun kendine olan inancını bin kat daha arttırdı.Çünkü o Mustafa Erses’ti ve inanamadığı biriyle asla çalışmazdı. Ve sonunda “ Uğurlar Olsun” adlı ilk albümünü Kiss Müzik etiketiyle bundan tam 2 yıl önce çıkardı. Bazı anlaşmazlıklardan ötürü bu albümü çıkarır çıkarmaz geri çekilen Dilek bir ay kadar öncede içinde 4 değişik versiyonun bulunduğu bir maxi single ile tekrar sevenlerinin karşısına çıktı. DMP MÜZİK etiketiyle piyasaya çıkan “SEN KAZANDIN” adlı single’ın yine aynı adı taşıyan parçasının klibi Mustafa Mayadağ’ın yönetmenliğinde 40 kişilik bir ekiple çekildi. Ardindan Nazar Degmesin isimli diger album geldi.Icinde 12 sarki yer alan bir album.Bir albumden cok fotograf sergisine donsede sesi guzel Dilek in. Simdi sira bir sonraki albumde Dilek kollari sivamis calisiyor.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|