AK Gençliğin Buluşma Noktası
Akaid ve Fıkıh İman ve iman esasları, mükellefiyet ve hükümler.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-13-2008, 04:15   #31
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DELLÂL:

Alıcı ile satıcı arasında vâsıta (aracı) olan ücretli kimse, komisyoncu.

Dellâl, mal sâhibinin izni ile malı kendi sattığı zaman, komisyon ücretini mal sâhibinden alır. Müşteriden bir şey isteyemez. Eğer dellâl, mal sâhibi ile müşteri arasında aracılık yapıp, malı mal sâhibi satarsa, dellâl ücretini, âdete göre; mal sâhibi veya müşteri yâhut da her ikisi ortaklaşa verirler. (İbn-i Âbidîn)

Dellâl, işçi gibidir. Bunlar iş karşılığı değil, elindeki malı satarsa ücret alır. (İbn-i Âbidîn)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:15   #32
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DENDÂN-I SEÂDET:

Peygamber efendimizin Uhud muhârebesinde şehîd olan, kırılan mübârek dişinin bir parçası.

Dendân-ı seâdet, Osmanlı pâdişâhlarından Sultan Mehmed Reşâd tarafından yaptırılan kıymetli taşlarla süslü altın bir muhâfazada Topkapı Sarayında saklanmaktadır. (Osmanlı Târihi Ansiklopedisi)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:16   #33
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DEREZÎLER:

Anuştekin ed-Derezî adlı bir bâtınî dâî (propagandacı) tarafından ortaya çıkarılan bozuk yol. Bunlar; Bâtıniyyeden ayrılarak ortaya çıkan, Fâtımî hükümdârı Hâkim bi-emrillah'ın ilâh olduğuna ve onun vezîri Hamza'nın imamlığına inanırlar. Kelimenin doğrusu Derezî olup, yanlış olarak Dürzü denilmektedir.

Derezîler müslüman adını taşır. Fakat îmânları bozuktur. Ruhların bir bedenden bir bedene geçtiğine inanırlar. Şaraba, alkollü içkilere ve zinâya helâl derler. Öldükten sonra dirilmeğe, namaza, oruca, hacca inanmazlar. Ulûhiyyet yâni tanrılık insandan insana geçer derler. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem hakkında çirkin şeyler söylerler. İnanışları bozuk olduğu için, şehâdet kelimesini söylemekle müslüman sayılmazlar. İslâmiyet'e uymayan inanışlarından vazgeçmedikçe müslüman olmazlar. Bunlar kitablı ve kitabsız kâfirlerden daha zararlıdırlar. (İbn-i Âbidîn)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:16   #34
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DERGÂH:

1. Makam, kapı girişi, eşik. Tasavvuf mektebi. Tasavvufta yetişmiş ve yetiştirebilen evliyâ zâtlar tarafından, talebelere, tasavvuf, İslâm ahlâkı ve diğer dînî ilimlerin ve zamânın fen ilimlerinin okutulduğu yer. (Bkz. Tekke)

2. Cenâb-ı Hakk'ın rahmet kapısı.

Yâ Rabbî! Yüz bin günah işledim ise de, bu kara yüzüm ile, yüce dergâhına sığınıyorum. Senden affımı diliyorum. (Abdurrahman Sâmi Paşa)

Bir şehid dahî budur ki yüzünü Hak dergâhına tutup, Ey benim ma'budum! Ne ki, ömrüm olsa, bir şeye ümid bağlamadım. Ancak sana bağladım. Ve dahî kimseye boyun eğmedim. Dünyâya ve din düşmanlarına aldanmadım. Yâ Rabbî! Senden ümidim budur ki bütün ümmet-i Muhammedi afv ve mağfiret edesin diye duâ ede. Bu dahî şehiddir. (Kutbüddîn İznikî)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:16   #35
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DERVÎŞ:

Allahü teâlâdan başka şeyleri kalbinden çıkarıp bütün âzâsıyla İslâm dîninin emir ve yasaklarına uyan, dünyâ malına gönül bağlamayan kimse.

Dervişlik, yalnız bir yere çekilip oturmak, gökte uçmak, dağda ve mağarada bulunmak değildir. Dervişlik, gönlü mâsivâdan yâni Allahü teâlâdan başka her şeyden çevirmektir. (Ubeydullah-ı Ahrâr)

Derviş dünyâ ve âhirette mes'ûddur. Dervişten dünyâda sultan vergi almaz. Âhirette de Allahü teâlâ hesap sormaz. (Ebû Bekr Verrâk)

Dervişlik didükleri hırkayıla tâc değül,
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtâç değül.

(Yûnus Emre)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:16   #36
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DEVR:

Bir şeyi elden ele aktarma. Vefât eden bir müslümanın sağlığında kılamadığı namaz, tutamadığı oruç ve veremediği zekât gibi borçlardan kurtulması için birkaç fakirin kendilerine ölünün vasî veya velîsi tarafından verilen fidyeyi alıp, gönül rızâsıyla tekrar geri vermek sûretiyle yapılan muâmele. (Bkz. İskât ve Devir)

Namaz, oruç, zekât, kurban, sadaka-ı fıtır, adak, kul ve hayvan hakları için devir yapılır. Yemin ve oruç keffâretleri için devir yapılmaz. Her keffâret için, bizzat fakire mal, para verilir.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:17   #37
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DEYN:

Borç, hazır ve mevcûd olmayan mal.

1. Hazır olmayıp, ayrı olarak bulunduğu yeri bildirilmeyen her türlü mal ile hazır ise de ayrı olarak gösterilmeyen kıyemî (çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan) mal.

Her satışta söz kesilirken iki maldan her biri ya ayn (hazır, mevcût, belli) veya deyn olur. Bir satışta mebî'in (satılan malın) ve semenin (bedelin) söz kesilme sırasında ikisi de deyn olurlarsa, ayrılmadan önce kabz edilseler (teslim olunsalar) de bey' (satış) sahîh (geçerli) olmaz. Akd (sözleşme) bâtıl (hükümsüz, geçersiz) olur. Sarf satışı bundan müstesnâdır. (Bkz. Sarf Satışı) (Ali Haydar Efendi)

2. Zekât verecek kimsenin elinde, yanında olmayıp başkasında bulunan zekât malı.

Deyn olan malın zekâtı deyn olarak verilemez. Ayn olarak vermek lâzımdır. Yâni, başkasında bulunan malının zekâtını hazır olan malından vermek lâzımdır. Hazır malı yoksa, başkasındaki malından zekât miktârı istenir. Teslim alınıp, fakîre verilir. (İbn-i Âbidîn)

Deyn-i Kavî:

Ödünç verilen zekât malı ve zekât malının satışı karşılığı alınacak olan semen (bedel).

Deyn-i kavî, zekâtta nisâb hesâbına katılır. Alınacak paranın veya bunun ile yanında bulunanın toplamının nisâbı üzerinden bir sene geçince, eline geçen her miktârın kırkta birini hemen vermek farz olur. İki sene sonra eline geçenin iki yıllık, üç sene sonra eline geçenin üç yıllık zekâtını verir. Meselâ, üç yüz dirhem alacağı olan, üç sene sonra, iki yüz dirhem alırsa, üç yıl için beşer dirhemden, on beş dirhem zekât verir. Almadan önce zekâtını vermesi lâzım olmaz. Kirâcı, mal sâhibinin izni ile, kirâ karşılığı tâmir yaparsa, bu masrafı mal sâhibine ödünç vermiş olur. (Redd-ül-Muhtâr)

Deyn-i Mütevassıt:

Ticâret malı olmayan zekât hayvanları ile köle, ev, yiyecek, içecek gibi ihtiyâç maddelerinin satışları karşılığı ve binâların kirâ alacakları.

Deyn-i mütevassıt, nisâb hesâbına katılır. Bir sene sonra, eline nisâb miktârı veya daha çok geçince, her sene ele geçenin kırkta biri hemen verilir. (İbn-i Âbidîn)

Deyn-i Zaîf:

Mîrâs ve mehr malları.

Deyn-i zaîf, nisâb hesâbına katılır. Nisâb miktârı malı teslim aldıktan bir yıl sonra yalnız o yılın zekâtı verilir. Elinde nisâb miktârı mal da varsa, deynden aldığını, buna katıp, elindekinin bir yılı tamam olunca, aldığının zekâtını da birlikte verir. Bunun için ayrıca bir yıl beklemez. Deyn-i kavî ve mutavassıttadan sene geçmeden önce ele geçirdiğini aynı şekilde kendisinde bulunan nisâba katarak zekâtlarını birlikte verir. İki imâma, İmâm-ı Ebû Yûsuf ile İmâm-ı Muhammed'e göre, her alacak, nisâb miktârı ise, alınan miktâr az ise de, bir yıl geçmişse zekâtı verilir. (İbn-i Âbidîn)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:17   #38
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DEYYÂN (Ed-Deyyân):

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kıyâmet günü, herkesin dünyâda iken yaptıklarının hesâbını ve hakkını en iyi bilen ve veren.

Ben azîm-üş-şân (şânı büyük, çok yüce) herkese mücâzât eden (karşılığını veren) deyyânım. (Hadîs-i kudsî-Sahîh-i Buhârî)

Ben azîm-üş-şân (şânı büyük, çok yüce), melik-i deyyânım. Benim verdiğim rızkı yiyip de, bana ortak koşanlar ve bana değil de putlara ibâdet edenler nerededirler? O kimseler benim verdiğim rızık ile kuvvetlenip de bana âsî olurlar (karşı gelirler). Cebbâr (zorba kimseler) ve zâlimler (zulm edenler) nerededirler? Kibirlenen (büyüklük taslayanlar) ve öğünenler nerededirler? (Hadîs-i kudsî-Dürret-ül-Fâhire)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:17   #39
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DEYYÛS:

Hanımının nâmussuzluğuna, ahlâksızlığına aldırış etmeyen, göz yuman kimse.

Cennet, deyyûsa haramdır. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)

Üç kişi Cennet'e hiç girmeyecektir: Birincisi deyyûs, ikincisi, kendisini erkeklere benzeten kadınlar. Üçüncüsü, içki içmeye devâm edenler. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)

Hayâsızlık pek çoğalır, deyyûs lara kalır meydan
İnsanların en alçağı, Moskova'da okur ferman

(M. Sıddîk bin Saîd)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-13-2008, 04:18   #40
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (D)
DİN:

Allahü teâlânın insanları dünyâ ve âhirette râhat, huzûr ve seâdete (mutluluğa) kavuşturmak için peygamberleri vâsıtasıyla bildirdiği yol, emirler ve yasaklar.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Doğrusu Allah indinde (katında) makbûl olan din İslâm'dır. Kendilerine kitâb verilenler (hıristiyanlar ve yahûdîler) kendilerine ilim geldikten (İslâm dînini bildikten) sonra aralarındaki çekememezlik, kin ve düşmanlıktan dolayı (onun hakkında) ihtilâfa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, şüphesiz ki Allah, hesâbı pek çabuk görendir. (Âl-i İmrân sûresi: 19)

... Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim (dîninizin hükümlerini tamamladım), üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve din olarak da İslâm dînini (verip ondan) hoşnut oldum... (Mâide sûresi: 3)

Size gönderdiğim İslâm dîninden râzıyım (yâni bu dîni kabûl edenlerden, bu dînin emir ve yasaklarına tâbî olanlardan râzı olurum. Onları severim). Bu dinde olmak ancak cömerdlikle ve iyi huylu olmakla tamam olur. Dîninizin tamam olduğunu her gün bu ikisi ile belli ediniz. (Hadîs-i kudsî-Taberânî)

Muhammed aleyhisselâm bütün insanlara ve cinnîlere gönderilmiş hak peygamberdir. Dîninin hükmü kıyâmete kadar devâm edecektir. Dîni, evvel gelen ve geçen peygamberlerin dinlerinin bâzı hükümlerini nesh etmiş, hükmünü kaldırmıştır. (Süleymân bin Cezâ)

Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısımdır. Îtikâd (inanılacak hususlar) ve amel (yapılması ve kaçınılması gereken hususlar). Bunlardan îtikâd her dinde aynıdır. Îtikâd, dînin aslı ve temelidir. Din ağacının gövdesidir. Amel (iş) ise, ağacın dalları yaprakları gibidir. (Ahmed Fârûkî)

Allahü teâlâ, ilk peygamber Âdem aleyhisselâmdan beri, her bin senede bir peygamber vâsıtası ile insanlara bir din göndermiştir. Bu peygamberlere Resûl denir. Her asırda, en temiz bir insanı peygamber yaparak, bunlar ile dinleri kuvvetlendirmiştir. Resûllere tâbi olan bu peygamberlere Nebî denir. Din işlerinde âlimlerin sözleri mûteberdir. (Abdülhakîm Arvâsî)
Dinde Bid'at:

Peygamber efendimiz ve O'nun dört halîfesi zamânında olmayıp, dinde sonradan ortaya çıkarılan bozuk inanışlar, sevap kazanmak niyetiyle yapılan ibâdetler. Dinde yapılan her türlü değişiklikler, yenilikler ve reformlar. (Bkz. Bid'at)

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi