08-01-2009, 15:50 | #1 |
Direnişe kuşatma: Artan şiddet, saldırgan diplomasi – 1
Kafkasya'da denklem yeniden kuruluyor, direnişin rolü küçültülerek, merkez şiddette yeni üslup peşinde
Kafkasya'da Çeçenya'dan yayılan direnişi tamamen bitirme hamlesi, bir yandan şiddeti azdırarak bir yandan saldırgan bir diplomasiye kalkışarak kendine bilinmez bir mecra çiziyor. Kremlin güdümlü Çeçen başkan Ramzan Kadirov, 'Çar' Vladimir Putin namına 'Kafkas şövalyesi' rolünde sadece Çeçenya değil İnguşetya ve Dağıstan'da da direnişe karşı savaşın patronluğunu üstlenmek isterken iki şey yapıyor: Ormandaki silahlı grupları tamamen yok etmek için Çeçenya sınırları içinde ya da dışında operasyon düzenliyor, direnişçileri silah bırakmaya ikna etmeyen yakınlarının evlerini yakıyor, bunların emekli maaşları ve sosyal ödeneklerini kesiyor, adam kaçırıyor, işkence ediyor, öldürüyor yani kısaca şiddeti katmerleştiriyor. İkincisi ise Londra'daki Çeçen-İçkerya Başbakanı Ahmet Zakayev'e el uzatıp bir şekilde ülkesine dönmesini sağlayarak direnişin siyasal ayağını kesmek istiyor. Bu amaca yönelik ilk ciddi adım 22-23 Temmuz'da Oslo'da Kadirov'un denetimindeki Çeçenya 'parlamentosu başkanı' Dukvakh Abdurahmanov'la Zakayev'le müzakere masasına oturması oldu. Kadirov Kafkasya'nın patronluğuna oynuyor Önce Kadirov'un şiddet politikasının aldığı seyre bakalım: Çeçenya'nın Cahar Dudayev döneminde adlandırıldığı şekliyle 'Çeçen-İçkerya'nın devlet başkanıyken 2007'de bu postu kendince ilga edip 'Kafkasya Emirliği'ni kuran Doku Umarov, Çeçenya'nın ağırlıklı olarak ulusal karakter arz eden bağımsızlık davasını Kafkasya genelinde İslam devleti kurma hedefine endeksli bir harekete evirdi. Direnişin atlası Çeçenya'dan diğer Kafkas cumhuriyetlerine doğru genişledi ve Kremlin açısından kontrolü, bastırılması ya da müzakere edilmesi zor bir süreç başladı. Umarov'un Kafkasya Emirliği kisvesini giymesine paralel olarak Kadirov da kendine Kafkasya genelinde roller aramaya başladı. Bu arayış kah Kafkasya cumhuriyetlerinin camisi olmayan kentlerine cami yaptırma gibi yardım önerileriyle, kah İnguşetya ve Dağıstan'da direnişçilere karşı operasyonların patronluğunu üstlenme hevesiyle kendini gösterdi. Yevkurov tuzağa düştü Kadirov bu konuda o kadar ateşli ki, ülkesinde güvenlik ve istihbarat güçlerinin şiddet politikasıyla tetiklenen 'direnişçi' ya da resmi söylemle 'yer altı Vahhabi oluşumları'na karşı diyalog söylemiyle yola çıkmış İnguşetya Devlet Başkanı Yunusbek Yevkurov'u bile kısa sürede yoldan çıkardı! 17 Mayıs'ta Yevkurov, 'şüphe uyandıran bir manevra ile Kadirov'un dümen suyuna girip İnguşetya'da Çeçen ve İnguş güçlerinin direnişçilere karşı ortak savaş yürütmesi teklifini kabul etti. Yevkurov geldiği noktayı Caharkale'de Kadirov'la ortak basın toplantısında şöyle dile getirdi: "Defalarca diyaloga hazır olduğumu söyledim, onlara silah bırakma ve sivil yaşama dönme çağrısında bulundum. Suçluların tümüyle konuşmaya hazırım, ama teslim olmak istemeyenler yok edilecektir." Yevkurov, Kadirov'la aynı zırhı kuşanmasının bedelini de 22 Haziran'da bombalı saldırıda ağır yaralanarak ödedi. Asker kökenli ve Çeçenya savaşında işgalci Rus ordusundaki üstün hizmeti nedeniyle 'madalyalanmış' Yevkurov, 20 Temmuz'da Moskova'da hastanede gözlerini açarken 'İkinci Kadirov' ruhuyla sahneye döndü. İlk demeci "Suçlular yok edilecek, terör bitecek" oldu. Gerçi Yevkurov'un bu sözleri bir taktik de olabilir. Zira Kadirov'la yaptığı basın toplantısındaki sert çıkışı 'göstermelik' bulanlar, hatta saldırıyı Şamil Basayev'den yadigâr 'Riyazüssalihin' üstlense de Rus güvenlik ve istihbarat şebekesinin (sloviki) Yevkurov'u direnişçilere karşı yetersiz gördüğü ve bu yüzden ortadan kaldırmak istediğini iddia edenler yok değil. Bunun böyle olup olmadığını İnguşetya'ya tekrar döndüğünde göreceğiz. Dağıstan prim vermedi Kadirov'un İnguşetya'daki gibi Dağıstan'a sarkma hevesi ise kursağında kaldı. Sırtını dayadığı Moskova'dan aldığı cesaretle direnişçilere ve potansiyel direnişçi sayılan dindar kesimlere karşı sınır tanımaz politikalarıyla namlı ve bu konularda makul davranmaya çalışan Dağıstan Devlet Başkanı Mukhu Aliyev'e bile kulak asmayan, Dağıstan Ulusal Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayan İçişleri Bakanı Adilgrey Magomedtagirov'un 5 Haziran'da öldürülmesiyle neye uğradığını şaşıran Dağıstan silovikisi de Kadirov'a 'istemez kalsın' diyerek yüz vermedi. Kadirov bu konudaki rahatsızlığını 7 Temmuz'da İnterfax'a demecinde dile getirdi: "Dağıstan İçişleri bakanı ile anlaşmamız vardı. Öldürülmeden kısa bir süre önce ortak operasyon yürütülmesi konusunda konuşmuştuk. Dağıstan yönetimini incitmek istemem, ama Kuzey Kafkasya'da en zor durumda olan onlar; gece, gündüz çalışmaları gerekiyor. Dağıstan yönetimi önlemler almazsa, haydutların elinde kalacak. Mukhu Aliyev'e, her şeyi eline almasını tavsiye ederim. Biz her türlü yardıma hazırız. Rusya İçişleri Bakanı Raşid Nurgaliyev tüm bölgelerle ortak çalışmalar yürütme konusunda onay verdi. Dağıstan hakkında bilgimiz var ve katılıma hazırız ama şimdilik henüz bu cumhuriyet yönetimi ile anlaşma konusunda bir ilerleme yok." Dağıstanlı insan hakları savunucusu Abduraşid Saidov, gazeteci ve güvenlik uzmanı Habib Magomedov, Çernovik gazetesinin kurucusu Gacimurat Kamalov'un ortak kanaati 'Kadirov Dağıstan'a el atarsa cumhuriyette durum içinden çıkılmaz hale gelir' yönündeydi. Putinizmden kurtulmadan çıkış şok Beri tarafta Kadirov'un direnişçilere baskıyı artırması ise daha güçlü şekilde geri tepti. İnguşetya, Çeçenya ve Dağıstan üçgeninde güvenlik güçleri çok ciddi kayıplar vermeye başladı. Atıl hücreler bir anda uyandı ve hem Rus hem Rus yanlısı yerel güçlere ulumadık darbeler indirdi ve indirmeye devam ediyor... İnguşetya savaştan farksız bir atmosferi yaşarken Kamalov'un Dağıstan için tespiti şöyle: "Sıradan farklı düşünenlere yönelik düzensiz şiddet olayları devam ederse, kriz ve terör olayları artacak, ülke 2011'e kadar geri dönüşü olmayan karmaşaya sürüklenecek." Kamalov bu tehlikeli gidişattan dönmenin tek şartının da yeni İçişleri Bakanı Ali Magamedov'un Magomedtagirov'un yolundan gitmemesi şartına bağlıyor. Kamalov ayrıca Tatar asıllı Rusya İçişleri Bakanı Nurgaliyev gibi FSB kökenli Magamedov'un Dağıstan Güvenlik Konseyi Sekreterliği'nden İçişleri Bakanlığı'na atanmasının Aliyev'in başarısı olduğunu ve teşkilatta ciddi değişikliğe gideceğini düşünüyor. (Özerk cumhuriyetlerde içişleri bakanlarını yerel devlet başkanı değil Rusya içişleri bakanı atıyor.) Aliyev talimatları Moskova'dan alan içişleri ve onları koruyan savcıları ne kadar dizginlerse o kadar rahatlama olabilir. Ama direnişi besleyen bir dizi etken var: Devletin şiddet politikaları, dindar insanları resmi din idaresinden sipariş fetvalarla 'vahhabi' diye etiketleyip baskılarla terörize eden tutum, hak ihlalleri, işsizlik, kötü yönetim, kayırmacılık, devleti parselleyen kabilecilik vs. Bunları bağımsız Rus yazarlar da sürekli vurguluyor. Dağıstan'ın 'Putinizm'den kurtarması, Aliyev'in bir hamle ile kendini kızağa alabilecek Moskova'dan bağımsız hareket edebilmesi mümkün mü? Kimse mümkün olabileceğini iddia etmiyor. Ama yerel iktidarların acizliğinden kaynaklanan boşluğu dolduran silovikinin Kafkasya'yı dehşet dengesinde tutup bundan rant sağladığı unutulmamalı. Devam edecek.... Fehim Taştekin
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|