09-01-2010, 05:16 | #1 |
Diyarbakır Cezaevi'nde Acı Çekenlerin Onurları İçin 'Evet'
Diyarbakır Cezaevi'nde acı çekenlerin onurları için 'Evet'
16 yaşında girdiği Diyarbakır Zindanı'nda 7 yıl işkence gören Abdürrahim Semavi, anayasa referandumunda neden kabul oyu verilmesi gerektiğini şu sözlerle anlattı. Abdürrahim Semavi, uygulanan işkenceleriyle ünü ülke sınırlarını aşan Diyarbakır Askerî Cezaevi’nde çocuk yaşında insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. 16 yaşında zorla canlı fare yedirilmek de dahil türlü işkencelere maruz kalan Semavi, “Zindanlarda yaşayanların onurlarını yeniden kazanmaları için 'Evet'. Daha kucaklayıcı bir anayasanın ilk adımı olması umuduyla 'Evet'” dedi. Şair, yazar ve siyaset danışmanı Abdürrahim Semavi, 30 yıldır ilk kez yaşadıklarını Star’a anlattı: “Lise 2 öğrencisiydim. Yasadışı örgüte üye olmak suçlamasıyla, bin civarında askerin baskınıyla Mardin Nusaybin’deki okulumdan alındım. İlk üç günü Nusaybin Tank Taburu’nun kanalizasyonunda lağımın içinde geçirdim. 90 gün boyunca sorgulandım; ardından Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildim. Aylarca tek kişilik hücrede 18 kişi çıplak olarak istiflenerek kaldık. Dışkı, fare yedirmekten, cop kullanılmasına kadar korkunç yöntemler denendi üzerimizde. Zindanda ölmek kurtuluş değildi. Ölmek geride kalanları öldürmekti. İntiharı düşünmeyen yoktu. 1982 Mayıs’ta yüksek elektrik mühendisi ve aynı zamanda PKK’nin isim babası Ferhat Kurtay, üç arkadaşıyla beraber işkenceleri protesto için kendini diri diri yaktı. O intiharlardan sonra yüzlerce insan günlerce pislik dolu suların içinde sırtüstü yatırıldı. Altan Tan’ın babası Bedii Tan bunlardan biriydi. Bu uygulama sonunda zatürre oldu. Asker gardiyanların tekmeleriyle merdivenlerden yuvarlanarak vefat etti. Askerî zihniyetin Cumhuriyet Tarihi boyunca ülkede yaptığı tahribat çok açık.. Yeni anayasa ile bunun sivil mahkemelerde yargılanabileceğini gördüğüm için 'Evet' diyorum. Zindanlarda yaşatılanların yaşayanların onurlarını yeniden kazanmaları için 'Evet' diyorum. Daha kucaklayıcı bir anayasanın da ilk adımı olması umuduyla 'Evet' diyorum. Ancak Başbakan’ın bugüne kadar idam edilen ülkücü ve solcu gençleri anmasına karşın Diyarbakır Cezaevi’ndekilerden söz etmemesi büyük bir handikap. Oysa bir özür, Kürtler olarak acılarımızı rafa kaldırmamıza, unutmamıza yetebilir. Türkçe bilmeyen annem 7 yılda ‘Oğul nasıl?’ diyebildi Görüşler bir dakikadan fazla sürmezdi. Bir gün ziyaretime gelen babama, “Baba, arılar nasıl?” diye sordum. Annem arıcılıkla uğraşıyordu çünkü. Gardiyan bunu şifreli konuşma diye düşündü. Bu tür şeyler sorulamazdı. Aniden elindeki çuvaldızı sapına kadar bana batırdı. Babam da ben de bayıldık. Cezavinde yedi sene kaldım. Annem sadece üç kez ziyaretime geldi. Sadece “Oğul nasıl?” diyebildi. Başka Türkçe kelime bilmiyordu. Ceazevinde beyin kanaması geçirdim. Verem oldum. Kaburga kemiklerim kırıldı. Defalarca mide kanaması geçirdim. Felç geçirdim. Şu anda sol kulağım sağır. Dişlerimin hepsini orada döktüler. Elmacık kemiğim çatlak. Sağ elim sakat. Tırnaklarımın hepsi yeni çıktı.” Star 01.09.2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|