![]() |
#1 |
![]() Aydın Doğan’ın, Vakit gazetesindeki haber ve köşe yazılarına dava açmasını, bir dereceye kadar makûl görebilirim.
Haliyle; bir eleştiri var ise, biz “makûl eleştiri” desek de, muhatabımız “aşırı” bulabilir, mahkemeye gidebilir.. O davasını açar, biz de gider, savunmamızı yaparız. Ne denildiğini, niçin denildiğini, maksadın tam olarak ne olduğunu mahkemede açıklarız. Öyle bazılarının yaptığı gibi, “Ben öyle demek istemedim, ben de aslında davacıyı takdir ederim” türünden “çevir kazı yanmasın” türünden savunmalar değildir, bizim cevaplarımız.. Aslanlar gibi; ne denilmiş ise, hepsinin delillerini tek tek bildiririz, iddia ne ise, harfiyyen ispatlarız biz.. Sonrasında da mahkemenin vereceği kararı bekleriz. Bu prosedür, bizim alıştığımız günlük işlerden.. Hatta öyle ki; bir günde iki-üç dava dilekçesinin geldiğine de şahit olduğumuzdan, Aydın Doğan’ın açtığı, trilyonu aşan davayı, bu kapsamda pek önemsemeye de kalkışmayız.. Ama söyler misiniz, Vakit gazetesine gönderilen bir okuyucu mektubunun, yayınlanması sebebi ile açılan tazminat davasını anlamak mümkün müdür? Bir gazetenin haberinden, bir yazarın makalesinden rahatsız olup, dava açabilirsiniz. Ama bir okuyucuyu, bir vatandaşı karşınıza alıp, ona dava açmak da ne böyle? Bunu izah etmek mümkün mü sizce? Ne yani, gazeteci olarak bizi susturacak.. Gazetenin tamamını; Vakit’i susturacak.. Peki bu arada halkı da mı susturacak?.. Mümkün mü bu? Ben, 1 Trilyon 355 Milyar liralık tazminat davasının, 1 Trilyon 305 Milyar liralık kısmını bir yana, bir okuyucumuzun mektubuna karşı açılan 50 Milyarlık davayı bir yana koyuyorum.. Bizim yazılarımız için 20-40 milyarlık tazminat talebinde bulunurken, bir okuyucumuzun kısacık mektubuna, 50 milyarlık tazminat davası açılmış olmasının arkasında, çok önemli bir “korku” olduğuna inanıyorum.. Evet, Aydın Doğan, sadece Vakit’i, bizleri değil, nihayetinde halkı da susturmak istiyor.. Halkı da susturmak istediği için, sadece okuyucuların düşüncelerini yansıtan bir köşedeki, sıradan bir okuyucumuzun yazdığı topu topu 8-9 satırlık bir eleştiri için, 50 milyarlık tazminat talep ediyor. “Ayağınızı denk alın!” demeye getiriyor.. Kime? “Sizin sesiniz” köşesindeki okuyucuya. Yani halkın içinden birisine. Yani, vatandaşa, yani halka... Evet; okuyucu mektubuna açılan davanın, böyle bir mesajı var aslında.. Bu mesaja dikkat çektikten sonra, o mektupta ne denilmiş, bir de ona bakalım.. Hayır; okuyucu mektubunda, Aydın Doğan’ın bilmem kaç bin dolar maaş verdiği, sözde yazarlarının yaptığı gibi; “Müptezel, rezil, edepsiz, çirkef” türünden içi boş hakaret sözcükleri değil, dolu dolu somut olaylar aktarılmış.. Aktütün’de 15 şehit verdiğimiz gün ve devamındaki günlerde, Hürriyet gazetesinin internet sitesindeki çıplak kadın resimlerinin yanlışlığı dile getirilmiş... “Kepaze” denilmemiş. Eylem anlatılmış ve “kepazelik” denilmiş. “Ahlâksız” denilmemiş... Yayındaki yanlışı somut olarak anlatıp, arkasından eyleme dönük niteleme yapılmış: “Ahlâksızlık” denilmiş. “Şehid verdiğimiz günlerde bari, yapmayın bu rezaletleri” diye bağlanmış, okuyucumuzun mektubu.. Ve bu yazı için, Aydın Doğan Bey’in talep ettiği tazminat miktarı, tamı tamına 50 Milyar! Buyurun söyleyin; bir okuyucunun, böylesine duyarlı bir mektubuna, 50 milyar tazminat davası açmanın amacı, “halkı susturmak” değil de nedir? Hedef; bir gazetenin üzerinden, tümü ile , “halkın duyarlılığı”nın susturulmak istenmesi değil de nedir? Halkın, yanlışlıklara yönelik haklı tepkisinin susturulmak istenmesi değil de nedir? Okuyucuya dava açmak; dünya hukuk tarihini bilmiyorum ama, Türk hukuk tarihinde de bir ilk olmalı.. Kimbilir; belki de bu “ilk” ile, bazılarının usûlsüzlüklerinin “son”unun başlangıcı müjdeleniyordur.. Kimbilir?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|