Doğan silahşörlerinin cesareti var mı?..(ALİ KARAHASANOĞLU) - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Gönülden** · 09-26-2008, 10:55

Size basitleştirerek anlatayım.
Benim, mahalle arkadaşım Veli ile yarı yarıya ortak olduğum bir bakkal dükkanım var, diyelim...
Ayrıca, arkadaşım Veli’den gizli olarak çalıştırdığım, bakkal malzemesi toptancılığı yapan bir firmam daha var.
Veli ile ortak olduğumuz bakkalın malzeme alımını ben yapıyorum.
Uyanığım ya.. Ortak işlettiğimiz bakkal dükkanının tüm alımlarını, kendi firmamdan yapıyorum. Ama fiyatlar hep kazık cinsinden. 50 YTL’lik malı 80 YTL’ye, 80 YTL’lik malı 110 YTL’ye alıyorum.
Diyeceksiniz ki; “Birisi senin tek başına firman ama, diğeri de ortak olduğun firma.. Ne anladık biz bu kazıklama işinden? Kendi kendini mi kazıklıyorsun?”
Bu işler, ince işler!
Biz de bu işleri, Uzanlar’dan, şimdi de Aydın Doğan’ın numaralarından öğreniyoruz.
Somut örneğimize dönerek, konuyu açıklarsak, toptan bakkal malzemesi satan firmanın tüm kazancı benim cebime giriyor. Yani atılan kazık sebebi ile elde edilen yüksek gelirin, daha doğru anlatımla avantadan gelen paranın tamamı benim oluyor.
Evet bu para, ortağı olduğum bakkal dükkanının kasasından çıkıyor ama, o dükkanın sadece yarısı benim. Yarısı bana ait olan kasadan çıkan para, tamamı bana ait olan kasaya giriyor.
Burada kim yiyor kazığı?
Olaylardan habersiz gariban Veli!
Aslında işini takip ediyor olsa, benim şahsıma ait olan toptancıdan mal alınmasa, veya ben mal alımının başında olmasam, malın değeri ne ise, mallar o fiyattan alınacak ve böyle haksız kazanç olmayacak. Ama biraz onun saflığı, biraz benim uyanıklığım ile, böyle havadan para kazanıyoruz işte..
Konu anlaşılsın diye, böyle bir örnek verdim size..
Olayın gerçeği, Aydın Doğan’ın şahsi şirketleri ile halka açık şirketleri arasında cereyan ediyor.
Aydın Doğan, yurtdışındaki bir kağıt fabrikasından, gazete kağıtlarını, şahsi şirketi aracılığı ile diyelim 450 dolara alıyor. Bu kağıdı, Doğan Dış Ticaret’e, 650 dolardan satıyor. Doğan Dış Ticaret de onun şirketi ama. Arada bir şirket olmalı ki, iş hemen anlaşılmasın.. Sonuçta, paranın nihai olarak kasasından çıkacak şirket ise, Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş!. Yarısı halka açık olan şirket yani..
Bizim örneğimizde, Veli ile ortak olduğumuz bakkal dükkanı gibi!
Hürriyet’in kasasından (yarısı halka ait olan kasadan) çıkan para, nereye gidiyor?
Doğan Dış Ticaret’e, oradan da Aydın Doğan’ın şahsi şirketine..
Böylece, Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.’nin yarısına sahip olan küçük yatırımcılar zarar etmiş oluyorlar..
Edilen zarar da, AydınDoğan’ın şahsi kasasına giriyor.
Bununla bitiyor mu olay?
Hayır.
Devletin de kaybı var, bu işten... Kağıt, gerçek değeri üzerinden alınsa, yani 450 dolardan alınsa, Hürriyet’in kâr oranı artacak. Kârı azaltmak için, kağıdın değeri 650 dolardan fatura ediliyor. Böylece Hürriyet Gazetecilik’in masrafı artıyor. Ödenecek vergi de azalıyor. Devletin kasasına, daha az para giriyor.
Diyeceksiniz ki, Aydın Doğan’ın şirketi, 450’ye aldığı kağıdı, 650 dolara satınca acayip kâr edecek. Bunun vergisi, zaten bu kadar dolambaçlı yollarla elde edilen geliri hemen hemen götürür!
Onun da kolayı var.
Kağıdı 450’ye alıp, 650’ye satan şirketi, Türkiye’de kurmuyorlar. Verginin sıfıra yakın olduğu dandik ülkelerde kuruyorlar. Şirket, tabela şirketi... Alıyor kağıdı. Kağıt onun adresine değil, direkt satılan şirkete gidiyor. O sadece, masa başında alıp, satmış oluyor. 450’ye alıyor, 650’ye satıyor.
Kağıt üzerinde alıp satılıyor ama, paralar gerçek. Kağıt fabrikasına 450’den hesap görülüp ödeme yapılıyor. Satış yapılan şirkete de, 650’den hesap görülüp, parası alınıyor.
Oturduğun yerde, % 60 kâr ediyorsun!
İşte olay bu..
Ve bu olay, Başbakan tarafından dillendirilince, Aydın Doğan bey hemen açıklama yaptı: “Kağıdı en ucuza ben alıyorum.”
Ama verdiği rakamlar, 2008’in rakamları.
Oysa olay, 2001’de yaşanmış. Sonrasında da zaman zaman yaşanmış ama, esas büyük kâr, 2001’deki alımlarda.
Bugün rakamları, gazetemizde göreceksiniz.
Haydi bakalım, büyük patron açıklasın, o rakamlar yalan mı?
Satılık kalem sahibi silahşörler de, bir sorsunlar patronlarına; “Patron, sen bu rezaleti nasıl işledin?”
Sormaya cesaretleri varsa tabii!

09-26-2008, 10:55	#1
Kullanıcı Adı Gönülden	Doğan silahşörlerinin cesareti var mı?..(ALİ KARAHASANOĞLU) Size basitleştirerek anlatayım. Benim, mahalle arkadaşım Veli ile yarı yarıya ortak olduğum bir bakkal dükkanım var, diyelim... Ayrıca, arkadaşım Veli’den gizli olarak çalıştırdığım, bakkal malzemesi toptancılığı yapan bir firmam daha var. Veli ile ortak olduğumuz bakkalın malzeme alımını ben yapıyorum. Uyanığım ya.. Ortak işlettiğimiz bakkal dükkanının tüm alımlarını, kendi firmamdan yapıyorum. Ama fiyatlar hep kazık cinsinden. 50 YTL’lik malı 80 YTL’ye, 80 YTL’lik malı 110 YTL’ye alıyorum. Diyeceksiniz ki; “Birisi senin tek başına firman ama, diğeri de ortak olduğun firma.. Ne anladık biz bu kazıklama işinden? Kendi kendini mi kazıklıyorsun?” Bu işler, ince işler! Biz de bu işleri, Uzanlar’dan, şimdi de Aydın Doğan’ın numaralarından öğreniyoruz. Somut örneğimize dönerek, konuyu açıklarsak, toptan bakkal malzemesi satan firmanın tüm kazancı benim cebime giriyor. Yani atılan kazık sebebi ile elde edilen yüksek gelirin, daha doğru anlatımla avantadan gelen paranın tamamı benim oluyor. Evet bu para, ortağı olduğum bakkal dükkanının kasasından çıkıyor ama, o dükkanın sadece yarısı benim. Yarısı bana ait olan kasadan çıkan para, tamamı bana ait olan kasaya giriyor. Burada kim yiyor kazığı? Olaylardan habersiz gariban Veli! Aslında işini takip ediyor olsa, benim şahsıma ait olan toptancıdan mal alınmasa, veya ben mal alımının başında olmasam, malın değeri ne ise, mallar o fiyattan alınacak ve böyle haksız kazanç olmayacak. Ama biraz onun saflığı, biraz benim uyanıklığım ile, böyle havadan para kazanıyoruz işte.. Konu anlaşılsın diye, böyle bir örnek verdim size.. Olayın gerçeği, Aydın Doğan’ın şahsi şirketleri ile halka açık şirketleri arasında cereyan ediyor. Aydın Doğan, yurtdışındaki bir kağıt fabrikasından, gazete kağıtlarını, şahsi şirketi aracılığı ile diyelim 450 dolara alıyor. Bu kağıdı, Doğan Dış Ticaret’e, 650 dolardan satıyor. Doğan Dış Ticaret de onun şirketi ama. Arada bir şirket olmalı ki, iş hemen anlaşılmasın.. Sonuçta, paranın nihai olarak kasasından çıkacak şirket ise, Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş!. Yarısı halka açık olan şirket yani.. Bizim örneğimizde, Veli ile ortak olduğumuz bakkal dükkanı gibi! Hürriyet’in kasasından (yarısı halka ait olan kasadan) çıkan para, nereye gidiyor? Doğan Dış Ticaret’e, oradan da Aydın Doğan’ın şahsi şirketine.. Böylece, Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.’nin yarısına sahip olan küçük yatırımcılar zarar etmiş oluyorlar.. Edilen zarar da, AydınDoğan’ın şahsi kasasına giriyor. Bununla bitiyor mu olay? Hayır. Devletin de kaybı var, bu işten... Kağıt, gerçek değeri üzerinden alınsa, yani 450 dolardan alınsa, Hürriyet’in kâr oranı artacak. Kârı azaltmak için, kağıdın değeri 650 dolardan fatura ediliyor. Böylece Hürriyet Gazetecilik’in masrafı artıyor. Ödenecek vergi de azalıyor. Devletin kasasına, daha az para giriyor. Diyeceksiniz ki, Aydın Doğan’ın şirketi, 450’ye aldığı kağıdı, 650 dolara satınca acayip kâr edecek. Bunun vergisi, zaten bu kadar dolambaçlı yollarla elde edilen geliri hemen hemen götürür! Onun da kolayı var. Kağıdı 450’ye alıp, 650’ye satan şirketi, Türkiye’de kurmuyorlar. Verginin sıfıra yakın olduğu dandik ülkelerde kuruyorlar. Şirket, tabela şirketi... Alıyor kağıdı. Kağıt onun adresine değil, direkt satılan şirkete gidiyor. O sadece, masa başında alıp, satmış oluyor. 450’ye alıyor, 650’ye satıyor. Kağıt üzerinde alıp satılıyor ama, paralar gerçek. Kağıt fabrikasına 450’den hesap görülüp ödeme yapılıyor. Satış yapılan şirkete de, 650’den hesap görülüp, parası alınıyor. Oturduğun yerde, % 60 kâr ediyorsun! İşte olay bu.. Ve bu olay, Başbakan tarafından dillendirilince, Aydın Doğan bey hemen açıklama yaptı: “Kağıdı en ucuza ben alıyorum.” Ama verdiği rakamlar, 2008’in rakamları. Oysa olay, 2001’de yaşanmış. Sonrasında da zaman zaman yaşanmış ama, esas büyük kâr, 2001’deki alımlarda. Bugün rakamları, gazetemizde göreceksiniz. Haydi bakalım, büyük patron açıklasın, o rakamlar yalan mı? Satılık kalem sahibi silahşörler de, bir sorsunlar patronlarına; “Patron, sen bu rezaleti nasıl işledin?” Sormaya cesaretleri varsa tabii!

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)