![]() |
#1 |
![]() Sophie Kinsella'nın, gerçekten 'aklı bir karış havada' tanımını hak eden kahramanı Becky'in anneliğe hazırlanış serüveni hem eğlenceli hem de ironik! Alışveriş meraklısı anne adayları mutlaka okumalı.
MERAKLI okurları bilir Alışverişkolik ve Bebeği serinin üçüncü kitabı... Daha önce Alışverişkolik ve Pembe Dünyası ile Alışverişkolik Yurtdışında'da tanıklık etmiştik Becky'nin satın alma odaklı yaşamına... Şimdiyse bekârlık günleri geride kalmış ve hamile bir kadın o! Adı da Becky Bloomwood yerine Becky Brandon. Londra'da yeni açılan The Look'ta alışveriş danışmanlığı yapıyor. İşten arta kalan zamanlarındaysa ona vakit geçirtecek tek bir şey var, o da alışveriş! Aile yatırım uzmanından gelen mektuplarla açılıyor roman ve bu ipuçları Becky'nin alışveriş canavarlığı hakkında ciddi ipuçları veriyor bize. "Son günlerde doğmamış çocuğunuzdan aldığınız 'ruhani mesaj' fazla kafamı karıştırdı doğrusu. Yine de şu anda limit dışı krediye el sürmeniz mümkün değil maalesef... Her ne kadar 'Bebek böyle istiyor,' deseniz bile " Çağımız tüketim toplumunun yarattığı insan tipine yerinde bir örnek Becky. Ama doyumsuzluğu bazen öyle uç noktalara varıyor ki Kinsella'nın durumu karikatürize etme yeteneği hayranlık veriyor: "İşin aslı... Evet bir sorum var doktor Braine. Tereddüt ediyorum, tarama sonuçları da iyi geldiğine göre, sizce acaba şey yapmamız güvenli mi?" KOCA UNUTULUNCA "Kesinlikle..." Bay Braine kafasını sallıyor. "Birçok çift gebeliğin erken dönemlerinde cinsel ilişkiden uzak durur." "Ben seksi kastetmedim ki," diyorum şaşkınlıkla, "Alışveriş yapmak demek istemiştim!" Yeni açılan bir bebek mağazasını gezmek için işten izin almaktan, kız ya da erkek olursa diye farklı bebek odaları hazırlamaya, 15 limit dışı kredi kullanmaktan, beş tane bebek arabası satın almaya, ev kontratı yapabilmek için ayağındaki pahalı çizmelerini vermeye kadar varıyor anne adayımızın çılgınlıkları... Hamilelik, yepyeni bir tüketim alanını da beraberinde getiriyor Becky için: "Bir tarafta sıra sıra muhteşem beşikler ve sallanan, dönen mobilyalar. Bir başka tarafta krom kaplama bebek arabaları alıyor gözümü. Tam karşımda mini minicik giysiler asılı duruyor. Kıyafetlere doğru bir adım atıyorum. Şu harika tavşan terliklere bakın. Ya şu el kadar inek desenli ceket. Koca bir Dior bebe bölümü. Ve aman tanrım Dolce çocuk reyonu..." İlk bakışta tüketerek ve para harcayarak nefes alabilen bir kadının obsesyona varan alışveriş tutkusunu anlatıyor gibi görünse de alt metinde ciddi eleştiriler barındırıyor kitap. Kutsal su içinde, nilüfer çiçekleri ve Thai masajlarıyla doğum yapmaktan, bebeğin cinsiyetini hemen öğrenmeyi vadeden testlere kadar sunulan cazip alternatiflerle sektörün tüketim edimini kışkırtmak ve ayakta kalmak için yaptıklarını göz önüne seriyor. Becky alışveriş merkezlerindeyken, kocası Luke ile sosyete doktoru Venetia arasındaki yakınlaşmada romana heyecan katan şeylerden biri: "Sürücü yolcu kapısı açılıyor ve Luke, bizim durduğumuz tarafa bile bakmadan arabadan iniyor. Zile basıyor ve bir saniye sonra içeri alınıyor. Birinci katın camında asılı duran tabelaya kayıyor gözüm. Odalar. Odalar mı? Luke oda mı kiralamış? Ama niçin Soho'da pis bir oda yani? Tanrı aşkına niye Four Seasons değil?" Becky'i okurken epey gülecek ve kendinizden çok şey bulacaksınız. Kaçımız maddenin egemenliğine karşı durabiliyoruz ki? Sayısı günden güne artan alışveriş merkezlerinden geçirdiğimiz vakitleri, kendimize pahalı bir şey alınca yüzümüze yerleşen gülümsemeyi düşününce, Becky aslında bizden biri ve aynayı biraz da bize tutuyor. Yelda DÖNMEZ : sabah
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|