İsrail Başbakanı Netanyahu’yu izledim; “Bu, teröre karşı büyük bir başarıdır!” diyordu...
Büyük bir sevinç gösterisi, İsrail’in dört bir yanında şenlik.
Sonra... Yurt dışına çıkarken basının karşısına geçen Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’e takıldı gözüm...

El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in öldürülmesini değerlendirirken, “Bu şunu gösteriyor, teröristler ve terör örgütlerinin başlarının sonu, eninde sonunda canlı veya cansız ele geçirilmektir. Dünyanın en tehlikeli ve sofistike terör örgütünün başının da bu şekilde ele geçirilmiş olması herkese ibret vesilesi olmalı. Memnuniyetle karşılıyorum” ifadelerini kullanıyordu.
Sayın Gül’ün bu kadar memnun olmasına ilişkin değerlendirme kıymetli okuyucularıma kalsın.
Ben “ibret” faslıyla ilgileneyim.
Burası “diğer”lerinden çok daha önemli; gerçekten de “Ladin”in durumundan “ibret” almak şart!..
“Herkes” alsın bu “ibret”i!..

Malûm, Bin Ladin, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali sırasında, CIA desteği ile işgale karşı mücadele veren en önemli gruplardan birinin lideri idi.
Bin Ladin, o savaşı “kazandıktan” sonra, destekçisi ABD’nin karşısına geçti...
Daha doğrusu geçmek zorunda kaldı...
Zira ABD “zaferin” nimetlerini paylaşmak istemiyordu... Hele, “Şeriatçı”larla paylaşmak, hiç istemiyordu!..
ABD böyle yapar; kullanır kullanır...
Kullanılanlar, “ABD nezdinde muteber insan” olduklarını “zannettiklerinden” , “beklenti” içine girer...
ABD bu beklentileri bir süreliğine karşılar...
Ve “Yol ayrımı”nda...
Şekilde görüldüğü gibi, bir kenara atar!..

İran Şahı Rıza Pehlevi de, “Batı” destekli bir adamdı... Daha ötesi, “Batı”nın resmen “uşaklığını” yapıyordu...
Ülke kaynaklarını “Batı’ya sömürttüren” Pehlevi’nin elde edebildiği, “verilen süre içinde sefahat sürmek” oldu...
Son, aynı son!..

En bariz örnek de Saddam Hüseyin...
Bu sütü bozuk diktatöre “Müslümanları olabildiğince” katletme ve ülke kaynaklarını Siyonistlere “kullandırtma” görevini veren ABD, “büyüttüğü” adamın kullanım süresi biter bitmez “gereğini” yaptı!..
Saddam’ı sırtlayıp “taşıyan” ile “asan”ın aynı güç olması “ibretlik” değil mi...

Türkiye’den de örnekler var; ABD desteği ile güçlendiğini “zanneden” Rahmetli Adnan Menderes, uzun yıllar “kaplan sırtında” yolculuk yaptı...
O kaplanın günün birinde kendisini alaşağı edip “yiyeceğini” anladığında da, bir başka güce, zamanın “aslan”ı Rusya’ya yöneldi...
Yöneldi de, ne yazık ki iş işten geçmişti...
“Darbeci Köpeklerine” emir veren ABD’nin Menderes’i “parçalatması” hiç de zor olmadı!..

Rahmetli Turgut Özal’ın başına gelen de benzeri...
Onun Başbakanlığı döneminde “Cuma” dergisinde İstihbarat Şefi olarak görev yapıyordum...
Arşivime girdim; bir de ne göreyim...
Aynen şunları yazmışım:
“Sırtına bindiği kaplan, Turgut Özal’ı da paramparça edecek!..”
Sonuç malûmunuz!..

Evet, “ibretlik” bir durum...
“Üsame Bin Ladin”in gerçekten öldürülüp öldürülmediği konusunda bir dolu şüphe içinde de olsam...
Bu şüphelerim yorumumu etkilemiyor...
ABD’ye “râm” olan bir gün “perişân” olur!..
Bundan dolayı...
Sayın Cumhurbaşkanımıza hak verdiğimi ifade etmek isterim:
Gerçekten de “ibret” vesikasıdır Üsame Bin Ladin örneği!..
Herkes “ibret” almalıdır...
Tekrar edeyim:
Herkes!..

HAFIZLAR DERNEĞİ İÇİN...
Pazar günü, Evrensel Hafızlar Derneği’nin (EHAD) faaliyetlerinden bahsetmiştim.
Eksik olmayın, büyük ilgi gösterdiniz.
Verdiğimiz telefon hattı ilgi yoğunluğundan dolayı hayli zorlanmış. Hafız yetiştirmek için gecelerini gündüzlerine katan dostlarımız “başka numaralar da var” hatırlatmasında bulundular.
İyisi, irtibat adreslerinin tamamını vereyim:
Web: www.ehad.org.tr
E-Posta: [email protected]
Tel: 0312 324 00 34
Gsm: 0544 358 15 81
İmkânı olanlar bu hayırlı çalışmaya manen ve maddeten destek verir inşallah.

Mesajı anlaşılır... Lakin mesajı vermeye çalışırken daha doğru bilgiler vermek gerekir... Verdiği bilgiler kulaktan dolma... Bu yüzden kaş yapayım derken göz çıkarıyor... Onada birisi aynı şeyi söyler cevap veremez ! Şevki Yılmaz gibi !