![]() |
#1 |
![]() Pazartesi, Mart 27, 2006
I Sevgili Dostum, Mevlana’nın şöyle bir sözü vardır: “Hasret gönlümü parçalasın, ney gibi delik deşik etsin ki, ben de ayrılık ve özleyiş derdini ney gibi dökebileyim!”. Umarım senin için yüreğimden döktüğüm bu aciz cümlelerim hasretliğime tıpkı o ney gibi tercüman olur. Nasılsın? Beni soracak olursan, çok şükür yalnızım. Sinemde, emanet bıraktığın yalnızlığı, bizi ayakta tutacak sıkı bir payanda gibi sahiplenip sabır ile dimdik taşımaktayım. Ölümüme yaşadığım kadar vakit var, sen de iyi bilirsin sevgili dostum, zaten hep o kadar vardı. İkrar verdiğim bu bir başınalık, zannetme ki duvarlara attığım çizgilerle izbe bir hücrenin içinde geçiyor. Hayır dostum, yağmurum eksik olmuyor çok şükür! Arada serpilen bir gülün gölgesine tünediğim oluyor. Ama ruhumu baştan aşağı sarsan sarılmalarımızın yerini maalesef bir başka şey tutmuyor. Olsun. Ezel ebet senin varlığını hissetmek yeterli. Elbette hala tesadüfe inanmıyorum. Bizi birleştiren dikiş, elbette bu dünyaya ait, hala böyle düşünüyorum. Yine de ikimizi birleştiren ihtimalin bu dünya için de vaki olması güzel. Seni dünyada tanımak beni bu dünya içre mesnetsiz kılmıyor. Bazen “sen olmasan”lı cümlelerle türlü düşüncelere gark oluyorum. Yarama sürdüğün merhem olmasa idi, mahpusluğum eminim ki çok daha ağır geçerdi.Biliyorsun herkese nasip olmuyor bu dünya yükünü mutlu bir hapislikle taşımak. Biriktirdiğimiz anıların içinden, manalar ardı arkası kesilmeyecekçesine boşanıyor. Seni özlediğim vakitler hücremin en kıymetli köşesinde duran anılarımızla dolu bir sandığı aralıyorum ve beni incitmeye yeminli onca dünya yükünü bir nebze de olsa hafifletmeyi becerebiliyorum. Evet sevgili dostum, “sen olmasan”, bu fırtınalarla baş edebilmem pek imkansız görünüyor. Aşk için yaratıldığımız hususunda hemfikir olmamızla başlayan yeryüzü hikayemizin, aşık olma hususunda da hemhal olarak neticelenmesini diliyorum. Maşukumuz için birlikte dinlediğimiz şarkıları umarım terk etmemişsindir. Ben şu sıra daha çok şiirlerle avunuyorum. Her biri gaybın süratli birer şövalyesi gibi çeşitli hallerle arz oluyorlar. Bilmediğim o kadar şey öğrendim ki dostum, onları senle paylaşmak gönlümün borcu olsun. Meğer ne kadar çok şey varmış hissetmediğimiz!? Aşkın tecellisiyle varaklarla dolu bir odayı zindandan saymak mümkün mü hiç!? Halimin müsebbibi bu süratli şövalyelerin hücreme varana dek aştığı yollarsa merak konusu. Atlarının toynaklarında zerre toz bulamazsın. Yüzlerine giyindikleri o bembeyaz maskların ardında bazen senin yüzünün olduğunu hayal ediyorum. Öyle ya, beni ayakta tutacak her habere karşılık bir dost denk düşüyor. Birkaç defa, koridordan, birlikte dinlediğimiz şarkıları terennüm etti birisi. Ses senin değildi, ama tıpkı senin gibi söylüyordu şarkıyı. Yeni birileriyle tanıştım. Her birinin sevdiğim tarafları yekunen “sen” ediyor. Bazılarını tanımak çok güç, yaralarını mahremlerinde tutuyorlar. İnsan dostundan yarasını sakınır mı hiç? Çok şükür sevgili dostum, çok şükür biz hala yaralarımızla tanınıyoruz. Kanayan yerlerimizden güller açıyor. Ruhumu muhabbetine teslim edip gözyaşı dökmeyi özledim. Seni çok özledim dostum, bir vakit tekrar buluşacağız. Şimdilik yalnızlığımıza emanet ol. Dilerim ki hatırladıklarımızla yetindiğimiz bu dünya, birbirimiz için ölüme koşma fırsatını esirgemez ikimizden. Yüreğini yüreğime bastırıyorum, hasret ve sevgi ile… CEVABI YARIN....
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|