AK Gençliğin Buluşma Noktası
Makale & Deneme Makale ve deneme içerikleri.



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 03-03-2009, 16:31   #1
Kullanıcı Adı
Cerrah
Standart Dostluk Yılan Oldu



Dostluk Yılan Oldu


Vaktin birinde, şimdi uzak, ötelerde kalmış bir zamanın güzelliğinde, hayvanlar da insanlar gibi huzur ve sükun içinde imişler. Göğsü kaba gölgeli dağlara gün vurduğunda ormanlar ışıl ışıl bir yeşil altın pırıltısında yanarmış. Ormanlarda dereler ve dere koyaklarında canım süsenler, nergisler, nilüferler açarmış. Ve kuş sesleri!.. Cıvıldarmış..
Beş vaktin beşinde birden, ezanlar şehirlerden, kuş sesleri şehrin dışından ve çiçek kokuları dört bir yandan yeryüzünü gök yüzüne ulaştırırmış. Zaman, böyle güzelken dertli aramak beyhudedir; kokuların, seslerin ve ışığın orta yerinde dert mi olur dertli mi ki?..

Ama yine de bir dertli varmış, o da yılanmış. Şu ala yeşil yeryüzü yaratılırken karalanıp ALLAH katından kovulan yılan, hep sürünmeye mahkum olan hayvan, bu halinden; bir de kimsenin kendisine yüz vermemesinden,dost olmamasından dertlenip dururmuş.

Bir gün gelmiş, bu sürünmek, bu hep dertlenmek canına tak demiş ve son sürünüşle yüz suyu döküp arslana varıp yaranmak dilemiş. Arslan ormanlar kralı ya; arslanın dostluğunu kazanırsam, öteki hayvanların yanında kutlanırım, güçlenirim, sözü geçer olurum diye düşünmüş. Şimdilerde de bir kısım insanlar böyle düşünmez mi? Kendinde olmayanı güçlü bilinenlerin gölgesinde aramaz mı?.. İşte mesel o mesel diyelim.

Şimdiki bir kısım insanlar gibi bizim yılan da varmış, ormanın en can alıcı güzel yerinde arslanı bulmuş. Sürünüp yerlerde yatmış bir zaman, arslana kendince güzel gelecek cilvelerde bulunmuş, sonunda:

< Yiğidim,arslanım,en büyüğüm benim; lütfet de ayağının bastığı toprak olayım; baktığın ağaç, gördüğün yaprak olayım. Yeter ki beni arkadaşlığa kabul et, muhtacım..> demiş...

Arslan, ilkin pek oralı olmamış; hatta tiksinerek bakmış. Yılan aldırmamış, utanmamış, arlanmamış uzun uzun yaltaklanıp yalvarmış. Sonunda arslan “Peki...” demiş.
“Hele gel biraz yürüyelim. Ama ben nasıl yürüyorsam öyle yürüyeceksin. Kıvrılıp bükülme, sağa sola sapma, yalpa vurma yok. Dikine, erkekçesine, başın dimdik yürüyeceksin. Var mısın?...


Yılan razı olmuş. Olmuş olmasına ya, iki üç adım gitmiş gitmemiş, sağa sola kaymağa başlamış. Bilirsiniz,yılan dümdüz gidemez,kıvrılıp bükülmeden edemez huyu kurusun.

Arslan bunu görünce gülmüş. “Bak daha şimdiden başladın,sözünde durmadın, doğrulup gidemedin” demiş. Yılan, yüzü yere yapışık olduğu halde, o eski yaltaklığı ile: “Haklısın arslanım, haklısın da benim eski huyum, kusura bakma, az sonra düzelirim” diye yaltaklanmış.

Yol uzadıkça yılanın yılanca yürüyüşü, yılanca sürünüşü devam etmiş; arslanın da öfkesi. Fakat arslan aynı zamanda sabırlıymış da.

Bir an gelmiş arslanın sabrı tükenmiş, yılanın yılan yürüyüşü değişmemiş. Sonunda bakmış olmuyor: “Gel hele yılan soyu, gel bakalım, yaklaş yanıma iyice yaklaş diyeceklerim var sana” demiş.

Yılan umutlanmış. Arslanı yumuşattığını sanmış; eh epey yüz suyu döktüm ama nihayet arslanın da dostluğunu kazandım, bundan gayrı bana ölüm yok, diye sevinmiş. O seviniş ve umutlanışla, biraz da peşin bir gururlanışla arslanın yanına yaklaşmış, tabii yine sürüne sürüne, yılanca.

Arslan yılanın iyice yaklaşmasını beklemiş. Yılanca gelişle arslanca bekleyiş pek uzun sürmemiş. Yılan, arslana iyice yaklaşınca, daha da büyük bir dalkavukluk yapmak istemiş ve başını arslanın pençelerinden birinin önüne kuzu uysallığıyla bırakmış, arslanın tabanını yalayıp öpercesine toprağa sürünmüş.

Arslan iğrenmiş artık, iyice tiksinmiş. Her gerçek arslanın, küçük yaltakların ve büyük dalkavukların karşısında duyduğu kusma hissini duymuş. Ve o hisle kaldırdığı gibi o arslan pençesini, yerde köpeklenip duran yılanın yılan başına indirivermiş, hem de usulca, arslan vakarıyla.

Bu, yılanın son soluğu olmuş, son köpeklenişi, son sürünüşü ayak altında. Yılanın ölüsü de dirisi gibi eğri büğrüymüş, sürünürcesine.


Arslan, bu sefer pençesiyle yılanın ölüsünü düzeltmiş, o eğri büğrülüğünü yolun düzgünlüğünde doğrultmuş, ok gibi, ip gibi dümdüz; eğrisi, sürünüşü bir çizgide sermiş; içi ve dışı bir görünüşte, güven verici bir uzanışla uzatmış. Sonra geçip azıcık uzaktan, yılanın bu dosdoğru görünüşüne bakmış, bakmış, bakmış. Ve mırıldanır gibi konuşmuş:

“Ben eğri büğrü, sağa sola kaçan dostluktan hoşlanmam demiştim. Benim dostum olan böyle doğru olmalı işte. Anladın ama yazık, canından oldun”

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
dostl, oldu, uk yılan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi