12-12-2009, 13:06 | #11 |
Aynen abimize katılıyorum.Bence farkında olmadan kendilerini koz yaptılar.Diyarbakır olaylarında da kendilerini koz yaptılar.
|
|
12-12-2009, 13:07 | #12 |
DTP nin kapatma davasında karar aşamasına gelindiği duyuruldu.Birazdan mahkeme üyeleri Haşim Kılıç Başkanlığında aldıkları kararı kamuoyu ile paylaşacaklar.Karar açıklanmdan önce görüşlerimi dile getirmek istiyorum.Gönlüm tamamıyla ''DTPnin Kapatılması Yönünden''!Evet bu kadar açık ve net söylüyorum!TBMM ye girdiği günden bu yana gerek kürt halkının gerekse Türk halkının hiçbir beklentisini karşılamayrak,adrese teslim siyaset argümanları kulandı.Sürekli gerilimden yana,barışı sekteye uğratacak eylem ve söylemler kulandı bazı yöneticileri!Özelikle Emine Ayna adetta PKK sözcülüğünü yaparak sürekli tepki çekti.Kürt halkı imajını zedeleyen,özelikle ''Milli Birlik ve Beraberlik projesinde''kanal görevi üstlenmesi gerekirken,farklı bir yol izleyerek herkesin beklentisini bir kenra attılar!Elbette ki,siyasi partiler kapatılmasın,elbette ki bu çözüm sorunları bertaraf etmeyecektir.Lakin sürekli fitne ve fesatlığa soyunan partilerin kapatılması,caydırıcı cezaların verilmeside demokrasi gereği olsa gerek!Genel olarak köşe yazarlarının ortak kanaatti DTP nin kapatılmaması yönünde.Fakat faydadan çok zarar getiren bir partinin kapatılması en makül çözüm olsa gerek.Ayrıca DTP yöneticilerinin,tabanın sesine kulak vermediğide aşikar bir durum!Belli ve kısır politikalar ekseninde dönüp dolaşıp rant devşirmeye çalışan,DTP yöneticilerinin hiç kimseye fayda sağlamayacağını herkesçe kabül gören bir durum. *** Sözün özü DTP,kendilerinin yüksek gayret ve çabaları ile birlikte adetta ''bizleri kapatın''çağrıları ile karar birazdan verilecektir.Temennim odur ki,ya DTP kapatılır,yerine Gerçekten demokrasiden,barıştan,halkların kardeşliğinden,ikili oynamayan bir parti kurulur.Ya da DTP kapatılmaz,aynaya dönüp kendilerine çeki düzen verirler... *** Dün kapatma davası ile ilgili kararın verilmesinden saatler önce yazdığım yukarıda ki yazım,adetta kapatma kararını teşkil ediyordu! Mahkeme görüşlerimi çürütmeyecek yönde bir karar verdi.Bu kararın çıkmasını adım gibi biliyordum. Çünkü; DTP yi hiç kimse kapatmadı,DTP kendi kendini kapattı! DTP TBMM ye girdiği zaman,Türkiye demokrasi adına,farklı görüş ve düşünceler açısından zenginleşeceğini düşünerek,ve en önemlisi ''Kürt sorunu''a çözümde başrol oynayacağı düşünülerkten DTP herkesin kabul ettiği bir partiydi. Fakat gelin görün ki,akıl almaz politikalar izlediler.Hiçbir zaman tabanlarının sesine kulak veremediler. Her zaman bölücü ve ayrılıkçı bir dil kulandılar.Ülke hassasiyetlerini göz ardı ettiler. Akılcı projeler üretmekte oldukça geride kaldılar.Belkide buna kafa yormadılar! Partide gerçekten çözümden yana olanlarda vardı,bunu verdikleri demeçlerdende anlayabiliyorduk.Fakat Emine Ayna gibilerde her zaman yangına benzinle gittiler! Ve neticede,Allah'ın da vermiş olduğu o büyük şansı ellerinin tersi ile iterek,partinin kapatılması yönünde ellerinden gelen tüm malzemeyi yargıçlara çıkartılar!Hukuk noktasında yapılacak hiçbirşey yoktu.Çünkü DTP liler malzeme vermekten başka hiçbirşey yapamadılar! Şahsen DTP nin TBMM de bulunmasını olumlu ve önemli buluyordum.Eğer ki,kısırdöngü çekişmeleri bir kenara bırakıp akılcı projeler üretebilseydiler inanın koalisyon ortağı bile olabilirlerdi.Ama onlar hiçbirşey yapmayarak sadece ve sadece tribünlere oynadılar,çözüm yolunda büyük problem oldular. Şimdi siyaset kazanı iyice kaynamaya başladı.Bu dönemi Türkiye kazasız belasız atlatırsa AB yolunda büyük mesafeler kat edecek,dünyanın en büyük ülkeleri arasında yerini alacaktır.Allah islam alemine ve tüm müslümanlara yardım etsin. |
|
12-12-2009, 13:07 | #13 |
|
|
12-12-2009, 13:10 | #14 |
DTP'nin Kapatılması
Yanlış Bir Karardı... |
|
12-12-2009, 13:14 | #15 |
"SIRA GELDİ AK PARTİ'YE.."
"KAPATILAMAZ" Denmesin... Bal gibi de kapatılabilir. Çünkü CHP'nin kadrolu elemanları sağ olsun. Bilinmeli ki kapatılması için hazırlıklara çoktan başlanmıştır... |
|
12-12-2009, 13:16 | #16 |
kapatılasına karşıyım.zamanında ağzımış yanmış bir kesim olarak.siyasi partilerin kapatılmasına hep bu bakış açısıyla bakmışımdır.çözüm kapatmak değildir.sözün özü bu kararla:
DEMOKRATİK AÇILIMIN BELİ KIRILMIŞTIR...BUYRUN KINA YAKMAYA...... |
|
12-12-2009, 14:29 | #17 |
Bende karşıyımdır.Fakat gel gör ki dtp kendi kendini kapattı.Açık adres davetiye yolladı.Yok eğer sıradan bir sebeple kapatılmış olsaydı.Ak partininde sesi çıkar Ak partililerinde sesi çıkardı.
|
|
12-13-2009, 13:51 | #18 |
Kara cuma...
Bir hükümle bir ülkeyi paramparça ettiler.
Ve, bunu yapmak için öylesine aceleciler ki “gerekçesi yazılmadan karar açıklanmaz” diyen anayasayı da çiğnediler. Anayasayı çiğneyen bir Anayasa Mahkemesi’ne mi güveneceğiz? Kürtleri siyasetten attılar. Nereye gidecek Kürtler, kime güvenecek? Yıllarca ezdiniz bu insanları, yıllarca işkencelerden geçirdiniz, sokaklarda vurdunuz, köylerini yaktınız, evlerini tarumar ettiniz, dillerini yasakladınız. Yetmedi mi? Şimdi de siyasetten çıkartıyorsunuz. Ahmet Türk olmasın ki “barışı “destekleyen inandırıcı bir yüz de kaybolsun siyasetten. Anayasası bir “darbe anayasası “olan bir ülkede Anayasa Mahkemesi’nden ne beklenir ki zaten? Barış umutlarını ezip geçtiler. DTP’yi mahkûm etmediler yalnızca, bu ülkeyi mahkûm ettiler. Acıya, yoksulluğa, düşmanlığa, güvensizliğe mahkûm ettiler. PKK boşuna acele etmiş barışı torpillemek için, biraz bekleseymiş zaten birileri bu işi onlardan çok daha iyi yapacakmış Ankara’da. Bize ümit haram. Bize hayal haram. Bize barış haram. Hangi Kürt genci bir daha bu ülkeye güvenir? Hangi Kürt insanı bir daha adalete güvenir? Her şeyin bir kandırmaca, bir yalan, bir aldatmaca olduğunu düşünmez mi? Böyle düşünmekte haklı olmaz mı? Barışın, huzurun, mutluluğun kıyısına kadar gelmiştik, parmaklarımızla dokunabilmiştik bir umuda. Siyasetten, adaletten umudunu kesen Kürt gençleri ne yapacak şimdi? Onlar akın akın dağa giderse bundan kim sorumlu olacak? Kim onları, Türkiye’de adaletin onların hakkını da gözettiğine inandıracak, kim onlara güven verecek? Türk olmak bu mu? Türk olmak, kendi hukukuna uymamak, kendi vatandaşlarını sahipsiz bırakmak, kendi ülkeni silahların egemenliğine terk etmek mi? Eğer Türklük buysa ben böyle Türklükten utanıyorum. Anayasa Mahkemesi “oybirliğiyle” karar vermiş. Mahkeme değil kararı veren, oradaki “Türk” yargıçlar. Türk yargıçlar, Kürtleri siyasetten attılar, bütün Kürtler bunu böyle görecek. Haksızlar mı böyle görmekte? “Ben Kürdüm” diyen bir yargıç var mı Anayasa Mahkemesi’nde, aralarında bir tane bile “ben Kürdüm” diyen bir üyenin olmadığı mahkeme, Kürtler hakkında adil bir karar verebilir mi? Kürtler bu ülkenin vatandaşıysa, neden Anayasa Mahkemesi’nde “ben Kürdüm” diyen bir yargıç yok? Kürtler bu ülkenin vatandaşı değil, zaten sorun da bu, Türkler bu ülkenin vatandaşı, Kürtler “hem Kürt hem vatandaş” olamıyorlar. Öyle bir zorluyorlar ki o insanları, ya Kürtlükten vazgeçecekler ya vatandaşlıktan. Kürtlükten vazgeçmezler. Neden vazgeçsinler? Türkler Türk olmaktan vazgeçmiyorsa Kürtler neden vazgeçsin? O zaman onları vatandaşlıktan vazgeçmeye zorluyorsunuz, siz yapıyorsunuz bunu, siz bölüyorsunuz, siz onları dışlıyorsunuz, siz onlara “gidin” diyorsunuz. Siyasetin yolunu kapatıyorsunuz, hukukun yolunu kapatıyorsunuz, dağdan başka bir yol bırakmıyorsunuz o insanların önünde. “Ya benim dediğimi kabul eder Türk olursun ya da dağlarda ölürsün”, söylediğiniz bu işte Kürtlere. Sonra da neden dağa çıktılar diye bir de onlara kızıyorsunuz. Kürtler isteklerini, taleplerini kime, nasıl, nerede anlatacaklar? Nerede çıkacak onların sesi? “Sesleri çıkmasın” diyorsunuz. Bir halkı susturamazsınız, ne hakkınız, ne gücünüz var buna. Barışı öldürüyorsunuz. Bir Kürdüm ben bugün, içim ölü evi gibi, ümidim, hayalim, ışıksız odalar gibi kapkaranlık, oturacağım, direneceğim, önce kendi içimde bir mum yakacağım. Titrek, küçük, zayıf bir ışık. Ve sonra diğer ışıkları görmek için bekleyeceğim. Her vicdanda bir ışık yanacak ve biz o küçücük titrek ışıklardan yeni bir aydınlık, yeni bir umut, yeni bir hayal yaratacağız. Siz öldürdükçe biz yaşatacağız. Ahmet Altan - 12.12.2009 - Taraf |
|
12-13-2009, 13:52 | #19 |
TÜRKİYE’Yİ ANKARA’DA BÖLDÜLER
Kürtlerin siyaset yapma hakkının ellerinden alınması barış sürecine, Tokat’taki katliamdan daha ağır darbe vurdu. Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’un vekilliği düştü. Anayasa Mahkemesi, “eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği gerekçesiyle, DTP’nin temelli kapatılmasına” oy birliğiyle karar verdi. Anayasa Mahkemesi, DTP’nin kapatılmasıyla ilgili davanın dördüncü gününde yapılan dokuz saatlik görüşmenin ardından tüm Türkiye’nin sonucunu merakla beklediği kararı açıkladı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16 Kasım 2007 tarihinde DTP’nin kapatılması istemiyle dava açtığını anımsattı. Kılıç, yapılan görüşmeler sonunda, DTP’nin, “eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği anlaşıldığından, Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleriyle 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve 103. maddeleri gereğince kapatılmasına” karar verildiğini açıkladı. Türk ve Tuğluk’un milletvekilliği düştü Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasın neden olan DTP Genel Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin, Anayasa’nın 84. maddesinin son fıkrası uyarınca, gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren sona ermesine karar verildiğini belirten Kılıç, parti tüzel kişiliğinin, kapatma kararının verildiği tarihte sona ermesine hükmedildiğini bildirdi. Kılıç, Türk ve Tuğluk’la birlikte 37 DTP’liye beş yıl süreyle siyaset yasağı getirildiğini de sözlerine ekledi. Kılıç, “Davalı partinin bütün mallarının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 107. maddesi gereğince Hazine’ye geçmesine, gereğinin yerine getirilmesi için karar örneğinin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca Başbakanlık’a ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 11 Aralık 2009 gününde oy birliğiyle karar verilmiştir” dedi. Eleştirileri görüyor gibiyim Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, kararları açıkladıktan sonra açıklama yaptı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Haşim Kılıç, şunları söyledi: “Karar yazılana kadar Anayasa Mahkemesi ile ilgili yapılacak eleştirileri şimdiden görüyor gibiyim. Bu kararla ilgili bazı düşünceler ve eleştirilerin olduğunu basın organlarından bizde izledik. Efendim ‘Demokrasi ve insan hakları anlamında tam bir süreç başlamışken böyle bir sürecin bu davanın gündeme alınmasıyla sabote edildiği verilecek kapatma kararının siyasi bir darbe olarak nitelendirildiği ve zamanlamasının da çok düşündürücü olduğu’ ifade edildi. Bu eleştirileri çok haksız ve acımasız olarak değerlendiriyoruz. Bu dava iki yılı aşkın süredir devam etmektedir. Parti kapatmalarla ilgili çağdaş dünyada geçerli olan ve uluslararası anlaşmaların ve bizim Siyasi Partiler Kanunumuzun ifade ettiği ölçüler içinde hem ifade özgürlüğünün hem de örgütlenme özgürlüğünün kullanılmasına ilişkin birtakım ölçülerinin olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bir siyasi parti; terör, şiddet ve baskı içeren eylem ve söylemleri kullanma hakkına sahip değildir. Terör ve şiddet içeren eylemler ve söylemlerle barışçıl söylemleri ve önerilerini birbirinden ayırmak zorundadır.” Terör ve şiddetten uzak durmalı AİHM’in son yıllarda verdiği kararlarda bu konunun üstünde çok açık biçimde durduğunu belirten Kılıç şöyle devam etti: “Bir siyasi partinin terör ve şiddete yakınlığı meşru göstermeye çalışması propagandası övülmesi ona yardım ve yataklık yapılması açık ve gizli destek verilmesi sözleşmeye asla uygun görülmemiştir. Bu konuda verilmiş kapatma kararları sözleşmeyi ihlal olarak nitelendirilmemiştir. Bir siyasi parti demokratik ortam içinde amacı ve bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlarını demokratik toplum değerleri ile uyum içinde kullanmak zorundadır. Eğer bu uygunluk yoksa bu siyasi partinin siyasi alanda bir toplum modeli önerme hakkı da yoktur. Bir partinin savunduğu veya önerdiği inandığı toplumsal projesi ne kadar kutsal olursa olsun yöntem olarak terör ve şiddetle ilişki kurmuşsa bu amacının bence hiçbir anlamı yoktur. Siyasileri göreve çağırmıştık Mahkemelerin siyasi bir görevi olmadığını ve bu yönde de bir yardım beklenilmemesi gerektiğini söyleyen Kılıç, “Siyasi partiler ilgili ve ihtiyaç duyulan anayasal ya da yasal değişiklikleri yapması için her fırsatta çağrıda bulunduk. Ancak bu çağrıları biz siyasilerimize duyuramadık. Bu çağrının içinde siyasi partilerle ilgili gerek anayasal gerekse yasal düzenlemelerde terör ve şiddete ilişkin bir izin veren düzenleme yapılamaz, bu konuda bir çağrımız yok. Dünyanın hiçbir yerinde terör ve şiddete bulaşmış bir siyasi partiye ne ifade özgürlüğünde ne de örgütlenme özgürlüğünde hak verilebilmektedir. O nedenle bizim bu değişiklikler konusunda yaptığımız çağrı bunun dışındadır” dedi. Sorunların çözüm yerinin Meclis olduğunu belirten Kılıç, Siyasi aktörlere çağrı yapmak istiyorum; kaybolan diyaloglar yeniden kurulmalıdır” ifadelerini kullandı. Haşim Kılıç, kapatma kararını alırken, Batasuna kararını da gözönünde tutuklarını söyledi. 37 kişiye siyaset yasağı Anayasa Mahkemesi, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yanı sıra aralarında Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay ve Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’ın da bulunduğu 37 kişi hakkında beş yıl siyasi yasak istedi. DTP’nin kurucusu ve üyesi olmadığı halde Leyla Zana’ya da siyasi yasak istenmesi dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre beş yıl süreyle başka bir partininin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacak 37 kişinin ismi şöyle: Abdulkadir Fırat, Abdullah İsnaç, Ahmet Ay, Ahmet Ertak, Ahmet Türk, Ali Bozan, Ayhan Ayaz, Aydın Budak, Ayhan Karabulut, Aysel Tuğluk, Bedri Fırat, Cemal Kuhak, Deniz Yeşilyurt, Ferhan Türk, Fettah Dadaş, Hacı Üzen, Halit Kahraman, Hadice Adıbelli, Hilmi Aydoğdu, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Kalkan, İbrahim Sungur, İzzet Belyar, Kemal Aktaş, Leyla Zana, Mehmet Salih Sağlam, Mehmet Veysi Dilekçi, Metin Tekçe, Murat Avcı, Murat Taş, Musa Farisoğulları, Mustafa Tuç, Necdet Atalay, Nurettin Demirtaş, Orhan Miroğlu, Sedat Yurttaş ve Selim Sadak. Mahkemenin kararından sonra belediye başkanları yollarına bağımsız olarak devam edecekler. Tuğluk: Demokrasi yara aldı Yüksek Mahkeme’nin siyasi yasak getirdiği isimler arasında yer alan Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk kararı, “Türkiye demokrasisi ciddi yara aldı” şeklinde değerlendirdi. Tuğluk, “Gerçek, özgür, onurlu, eşit demokratik Türkiye mücadelesine başka alanlarda devam edeceğiz” dedi. Çözümün demokratik çözümde olduğuna inandıklarını kaydeden Tuğluk, “Bu karar, kapatılan partiye oy veren milyonların iradesinin reddidir ve o iradeye saygısızlık anlamına gelir. Bu karar Kürtlerde ciddi duygu kırıklığına yol açacaktır. Ancak biz sorumlu bir yaklaşım göstererek, demokrasi içinde kalarak bu zeminde mücadelemizi sürdüreceğiz. Kürt ve Türk halklarının kaderi ortaktır. Ya birlikte kazanacağız ya kaybedeceğiz” diye konuştu. Sivil toplum örgütlerinden kapatmaya büyük tepki Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri, DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına tepki gösterdi. Kapatma kararının barış sürecine darbe vurduğunu açıklayan STK temsilcileri, parti kapatmalarının önüne geçilmesini istediler. Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar: Sağduyunun güvencesi olan Ahmet Türk’ün milletvekilliğinin düşürülmesi bizim için üzüntü vericidir. TİHV Başkanı Sezgin Tanrıkulu: Türkiye ve Kürt meselesi açısından kapatma kararı doğru olmamıştır. Siyasetin meşru araçlarının kullanılma imkanının yok edilmesi Türkiye’de Kürt meselesinde barışçıl çözüme hizmet etmez. GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu: Demokratik açılım güç duruma sokulmuştur. DTP’li yetkililer sağduyulu olmalı. Demokratik kanalların kullanılması ve siyasal mücadeleden taviz verilmemesi gerekir. İHD Başkanı Muharrem Erbey: İktidara tanınan tolerans DTP’ye gösterilmedi. Demokrasi ve insan hakları sorunları açısından vahim ve yanlış bir karardır. . Kapatılan altıncı Kürt partisi Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı verdiği DTP, kısa ömürlü bir parti olsa da izlediği siyasi çizginin yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi var. 1989 yılında HEP’in kurulmasıyla başlayan siyasi çizgi ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP ile yola devam etti. Kurulan partiler kendini ya feshetti ya da kapatıldı. İşte o partiler: HEP: SHP’den istifa eden bazı milletvekille 7 Haziran 1990’da HEP’i kurdu.1991 seçimlerinde SHP ile seçim ittifakına giren HEP 18 milletvekiliyle Meclis’e girdi. “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma amacını taşımak ve bu yolda faaliyette bulunmak” iddiasıyla kapatılması istendi. Anayasa Mahkemesi 11 üyenin oybirliği ile 14 Temmuz 1993’de HEP’in kapatılmasına karar verdi. ÖZEP: 25 Haziran 1992’de kurulan partinin kurucuları arasında SHP’den istifa eden HEP kökenli 18 milletvekili bulunuyordu. Aynı yıl parti HEP’e katılarak kendini feshetti. ÖZDEP: HEP’in kapatılma ihtimaline karşı 19 Ekim 1992’de kuruldu. Ardından kapatma davası açıldı. ÖZDEP’li yöneticiler davanın sonuçlanmasını beklemeden 30 Nisan 1993’te fesih kararı aldılarsa da, bu karar Anayasa Mahkemesi’ne ulaşmadan partinin kapatılmasına karar verildi. DEP: HEP’in kapatma davası sürerken 7 Mayıs 1993’de kuruldu. Genel Başkanlığı’na Yaşar Kaya getirildi. Ancak kısa süre sonra Kaya ve yedi parti yöneticisi tutuklandı. SHP’den siyasete giren ancak partiden ihraç edilen Kürt milletvekilleri bir süre sonra DEP’e katıldı. Anayasa Mahkemesi, DEP hakkında 16 Haziran 1994’te kapatma kararı aldı. HADEP: 11 Mayıs 1994’te kuruldu. Partinin kongresinde PKK bayrakları ve Öcalan posterleri açılması, Türk bayrağının indirilmesi nedeniyle gözaltına alınan Murat Bozlak ve bazı parti yöneticileri tutuklandı. 13 Mart 2003 tarihinde parti kapatıldı. DEHAP: 24 Ekim 1997’de kuruldu. 2002’de hakkında kapatma davası açıldı. DEHAP, 19 Kasım 2005’de kendini feshetti. TARAF/TARAF- FARUK BALIKÇI/DİYARBAKIR - Istanbul - 12.12.2009 |
|
12-13-2009, 13:57 | #20 |
pkk sahada forumda kol geziyorlar hainler kaptılması gerekiyordu kapatıldı
I. Devletin Şekli Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. II. Cumhuriyetin nitelikleri Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti. Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ayyıldızlı al bayraktır. Milli marşı 'İstiklal Marşı' dır. Başkenti Ankara'dır. IV. Değiştirilemeyecek hükümler Madde 4- Anayasanın 1'inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesindeki hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. *** saygı duyacaksın tek bayrak tek millet tek devlet duymuyorsan defol git türk olmsanda kendini türk hisediyorsak yaşayacaksın |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|