AK Gençliğin Buluşma Noktası
Belgelendirme AK Partimiz hakkındaki bütün yalan haber ve iftiraların aksini belgelendiriyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-14-2008, 23:34   #101
Kullanıcı Adı
Berika
Standart TÜRKİYE'DE BAŞÖRTÜSÜ YASAĞININ TARİHÇESİ
Alıntı:
neşe Nickli Üyeden Alıntı

Bunlardan biri de Bahriye üçok'tu. Sovyet modelini Türkiye'ye taşımaya kalkışarak, Ankara İlahiyat Fakültesi'ne tesettürlü gelen bir genç hanımı dersten çıkarmak istedi.
Türkiye'de tesettür mücadelesi, mütarekete yıllarından sonra, ilk defa burada ortaya çıktı. Başını açması yönünde baskı yapılan Müslüman hanım, baskıyı reddedince, dersten çıkarıldı. Bunu gören 317 öğrenci de dersten çıktılar ve Ankara İlahiyat öğrenime ara vermek zorunda kaldı. Bu ve bunun gibi hadiseler, tıpkı Sütçü İmam olayında olduğu gibi, baskılara karşı mücadele şuurunun hızla gelişmesine yol açtı. :-* :-*


aynı olayı bnede yaşadım türbanla derse girdim diye hoca beni dersden çıkardı hiç unutamıyorum rabbim öyle insanlara fırsat vermesin paylaşım için Allah razı olsun :-*

Amin cümlemizden..
bana da kıyafetimle sınıfa yakışmadığımı söylemişti :D gülüyorum ama kime >


neyse biz yaşadık biliyoruz ama tüm gayretimiz bizden sonrakiler çekmesin
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-14-2008, 23:35   #102
Kullanıcı Adı
Berika
Standart TÜRKİYE'DE BAŞÖRTÜSÜ YASAĞININ TARİHÇESİ
Alıntı:
Yâren Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:
Berika Nickli Üyeden Alıntı
sen bizim hiç kavga ettiğimize şahit oldun mu
Bu olmayacak anlamına gelmez.
Ama yinede etmeyin
inşallah etmeyiz
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-14-2008, 23:35   #103
Kullanıcı Adı
Meftun
Standart TÜRKİYE'DE BAŞÖRTÜSÜ YASAĞININ TARİHÇESİ
haklısın kardeşim (çatla yaren :D ) hemen yorum yapıyorum...

aslında yapamıyorum...bize 'eğitim' hakkı vermiyorlardı..imkanı olan yurtdışından alıyordu...biz peruk gibi bir yolunu bulup alıyorduk..

ama kenan evren zatı şahanesi! suyu bile yani 'yaşama hakkını' bile tesettüre endekslemiş...bu öyle ikamesi olan birşey değil ki...ama sanırım umurunda da değil!!!!

bunun gibilere karşı da yorum yapma yeteneğimi kaybediyorum...Allah rahat öldürmesin,rahat uyutmasın!!!!
Meftun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2008, 00:13   #104
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart TÜRKİYE'DE BAŞÖRTÜSÜ YASAĞININ TARİHÇESİ
Alıntı:
Berika Nickli Üyeden Alıntı
ben teşekkür ederim eda

okuyan tek kişisin 8) :D
Artık değilim :D :-X Aslında Zaten değildim .Daha önce bunu konuyu takip edip , yorum yapanlara haksızlık olmasın bacım
ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-17-2008, 23:02   #105
Kullanıcı Adı
Berika
Standart Türkiye ve Başörtüsü
Türkiye ve Başörtüsü
[Yazının İngilizce orjinali 2 Ekim 2005 tarihli The Washington Times gazetesinde ve TheWhitePath.com'da yayınlandı]

Dünyanın çok az ülkesinde polisler kadınların uygun kıyafet giyip giymediklerini denetler. Bu ülkelerden biri Suudi Arabistan'dır. Suudilerin kötü bir şöhrete sahip olan "mutavva" adlı "din polisleri", kadınlara başlarını ve vücutlarını zorla örttürür. Türkiye'de ise durum tam tersinedir: Türk polisler kadınları başlarını açmaya zorlarlar.

Tabi adil olmak gerek: Türkiye'nin kıyafet yasaları Suudi Arabistan'a kıyasla çok daha hafiftir. Türkiye'de ise yasaklama sadece "kamusal alan" denen yerlerde uygulanır. Yani devlet binalarında, mahkemelerde, üniversite kampüslerinde ve tüm okullarda.

Bu yasak Türkiye'de yıllardır ateşli bir tartışmanın konusu. Başörtü takma özgürlügü hiç bir devlet memuru veya lise öğrencisine hiç bir zaman tanınmadı, ama bir zamanlar üniversite öğrencileri bu özgürlüğe sahiptiler. Ta ki kampüslerde hiç dikkat çekmeyen küçük bir azınlıktan daha fazla hale gelene kadar... 90'lı yıllarda sekülerist ortodoksi üniversitelerde sayıları giderek artan bu "dinci"ler karşısında alarm durumuna geçti ve bu "sıkmabaşları" kampüs dışında tutkmak için katı kurallar getirildi..

Bu durum karşısında başörtülü öğrencilerin bazıları başlarını açmayı kabul ettiler ve eğtimlerine devam ettiler. Ama binlercesi üniversite mezunu olma şansını yitirdi -- sadece Allah'ın isteği olduğuna inandıkları bir kumaş parçasını başlarına örttükleri için.

Bir kaç ay önce, uzun zamandır süren dramaya yeni bir bölüm daha eklendi. Doğudaki muhafazakar bir kent olan Erzurum'da kurulmuş Atatürk Üniversitesi'nde bir mezuniyet töreni vardı. Tüm öğrenciler, elbette tek biri bile başörtü takmadan, diplomalarını almaya geldi. Yanlarında anneleri ve büyük anneleri de vardı. Ama, eyvah, bazıların başörtüsü vardı! Üniversite rektöründen gelen direkt emir üzerine, polisler bu anne ve büyük anneleri kampüse girip sevgili kızlarının ve torunlarının mezuniyet törenini izlemekten alıkoydular.

Bu hanımlar ağladılar, yalvardılar ve Atatürk'ün prensiplerine inandıklarına yemin ettiler; ama hiç bir şey değişmedi. Emirler kesindi. Türkiye'nin "kamusal alanında" -- yani Türkiye'nin nevi şahsına münhasır laikliğinin kurtarılmış bölgesinde -- hiç bir dini kıyafet asla gözükemezdi...

* * *

Buradaki temel sorun, Türkiye'nin sekülerist ortodoksisinin katı ideolojisi. Onlarınki, 20. yüzyılın başlarında Fransa'dan ithal edilmiş olan hoşgörüsüz bir laiklik versiyonu. O dönem, Fransız devrimciliğinin anti-klerikel (din adamı karşıtı) fanatizminin doruk noktasıydı ve Nietzsche'nin "Tanrı öldü" iddiası entellektüel bir norm sayılıyordu. Kadir-i mutlak bir devletin ve tektip bir toplumun "gelişme"nin anahtarı olduğu sanılıyordu.

1923'te kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti de otoriter bir seküler milliyetçilik geliştirdi. Bu, dine karşı nötr değil, dinin üzerine egemen olan bir anlayıştı ve bazı durumlarda da dine karşı tavır aldı. Tek parti yönetiminde geçen iki onyıl içinde, pek çok İslami gelenek silindi ve yerlerine Avrupa'dan gelen gelenekler kondu. Bu reformları eleştirenler sert şekilde cezalandırıldılar.

İşte bu yüzden Türkiye, diğer Müslüman milletlerin gözünde, hiç bir zaman İslam ve modernizmin uyumunu gösteren ikna edici bir örnek olmadı. Problemin temelinde, gerçek bir demokrasinin var olmayışı yatıyordu. Aslında son onyıllar içinde Türkiye çok daha demokratik bir ülke haline geldi. Ama hala 20. yüzyılın ilk yarısındaki otoriter seküler ulusalcılığın kalıntılarını taşıyor.

Türkiye'nin mevcut muhafazakar hükümeti olan AKP, başörtüsü üzerindeki yasağı kaldırmayı çok istiyor. En azından üniversitelerde, en azından özel olanlarında. Ama AKP liderleri ne zaman yasağı kaldırmak için kanunları değiştirmekten veya referanduma gitmekten söz etseler, sekülerist ortodoksi bu hareketin bir "rejim krizi" yaratacağını hatırlıyor -- bu ifade, askeri baskının kibarcası. Dolayısıyla Türkiye, başını örten bir bayanın hiç bir eğitim şansına sahip olmadığı dünyadaki tek ülke olarak kalmaya devam ediyor.

Türkiye'nin sekülerist ortodoksisi bu katılığın zorunlu olduğunu, aksi takdirde İslamcıların Türkiye'yi İran'a döndüreceklerini ileri sürüyor. Bu temelsiz bir korku. Türkiye'nin AKP lideri Tayyip Erdoğan tarafından önderlik edilen mevcut hükümeti, İslamcı değil -- hele bir yorumcunun yakın zaman önce ileri sürdüğü gibi "İslamofaşist" hiç değil -- muhafazakar bir politik güç ve son yıllarda Türk toplumunun tümüne daha fazla özgürlük getirdi. Zaten kamuoyu araştırmaları Türklerin yüzde 90'ından fazlasının laik bir rejim altında yaşamak istediğini, ama yüzde 70'ten fazlasının da başörtüsü gibi bireysel Müslüman uygulamalarına özgürlük istediğini gösteriyor.

Aslında Türkler, (ABD Anayası'nda yazıldığı gibi) "ne bir dini empoze eden, ne bir dinin özgürce yasaklanmasını kısıtlayan" kanunlar yapan ve polisler çalıştıran bir devlet istiyor.

Dolayısıyla ABD, genişletilmiş Ortadoğu'da özgürlük ve demokrasiyi teşvik ederken, Türkiye'nin bile bunların daha fazlasına ihtiyaç duyduğunu aklında tutmalı. İslamcı ve sekülerist otoriterizmlerin yanında, "liberal demokrasi" denen üçüncü bir yol daha var. Bu, tam da Türk toplumunun ihtiyacı olan -- ve hak ettiği -- bir model.

Yazan: Mustafa Akyol Tarih: October 2, 2005 1:04 PM
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-17-2008, 23:29   #106
Kullanıcı Adı
Neşe
Standart Dünden bugüne : BAŞÖRTÜSÜ
Alıntı:
Berika Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:
neşe Nickli Üyeden Alıntı

Bunlardan biri de Bahriye üçok'tu. Sovyet modelini Türkiye'ye taşımaya kalkışarak, Ankara İlahiyat Fakültesi'ne tesettürlü gelen bir genç hanımı dersten çıkarmak istedi.
Türkiye'de tesettür mücadelesi, mütarekete yıllarından sonra, ilk defa burada ortaya çıktı. Başını açması yönünde baskı yapılan Müslüman hanım, baskıyı reddedince, dersten çıkarıldı. Bunu gören 317 öğrenci de dersten çıktılar ve Ankara İlahiyat öğrenime ara vermek zorunda kaldı. Bu ve bunun gibi hadiseler, tıpkı Sütçü İmam olayında olduğu gibi, baskılara karşı mücadele şuurunun hızla gelişmesine yol açtı. :-* :-*


aynı olayı bnede yaşadım türbanla derse girdim diye hoca beni dersden çıkardı hiç unutamıyorum rabbim öyle insanlara fırsat vermesin paylaşım için Allah razı olsun :-*

Amin cümlemizden..
bana da kıyafetimle sınıfa yakışmadığımı söylemişti :D gülüyorum ama kime >


neyse biz yaşadık biliyoruz ama tüm gayretimiz bizden sonrakiler çekmesin
evet canım bu olayları biz yaşadık rabbim geridekilere yaşatmasın sende böyle güzel bi konuya değindiğin için allah razı olsun canım
Neşe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-28-2008, 02:03   #107
Kullanıcı Adı
Berika
Standart Dünden bugüne : BAŞÖRTÜSÜ
Başörtü Yasağına Son! Eğitim Hakkı Engellenemez!
Herkes İçin Özgürlük ve Adalet! Özgürlükçü Laiklik, Demokratik ve Eşitlikçi Cumhuriyet!



Boğaziçi ve Bilgi Öğrencileri Taksim’deydi: Tek Tipçi Devlet Arkadaşıma Dokunma
15 Haziran 2008 | 21:31
Boğaziçi ve Bilgi Üniversitesi‘nden öğrencilerin düzenlediği “bu bir başörtüsü eylemidir” adlı basın açıklaması bugün Beyoğlu Galatasaray Lisesi önünde yapıldı. Eylemde “herkes için adalet, başörtüye özgürlük”, “tek tipleştirmeye, dayatmaya hayır”,”başörtüsüne özgürlük hemen şimdi” sloganları atıldı. Basın açıklamasında ‘tektipçi zihniyet’ eleştirildi. “Halkına belli kimlikleri dayatan devletin bu tavrından mağduriyetimizi dile getiriyoruz ve devletin halkı belirlediği değil, halkın devleti belirlediği bir ülkede yaşamak istiyoruz” denildi.




Bu Bir Başörtüsü Eylemidir
Biz Üniversite Öğrencileri ve çeşitli sivil toplum kuruluşları son günlerde yaşadığımız devlet ve rejim krizi nedeniyle bir araya geldik. Öncelikle Anaya Mahkemesinin bizleri yok sayan kararını protesto ediyoruz.

“Bu ülkede başörtüsü sorunu mu var, herkes halinden memnun” diyenler, okumak için dünyanın çeşitli yerlerine göç etmiş, başını açtığı için iç dünyasında kırılmalar yaşayan veya okulu bırakıp eğitim hakkından mahrum edilmiş arkadaşlarımızı yok sayarak büyük bir haksızlık yapıyor. Türkiye halkına ve devletimize sesleniyor ve şunu bir kez daha haykırıyoruz ki: Biz varız, buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz.

Anayasa mahkemesinin milletin 411 vekilinin oyunu almış bir yasayı iptali üzerine, bu belirsizlik ve karmaşa ortamında bir final dönemi daha geçirdik. Daha önce de Türkiye’nin pek çok üniversitesinde okuyan başörtülü arkadaşlarımız böyle final haftaları, kayıt günleri, mezuniyet törenleri yaşadılar. Soruyoruz: Diğer üniversite öğrencileri mutlu-mesut okul kapısından içeri girerken bize neden her gün kapıdan nasıl geçeceğimiz kaygısı yaşatılıyor?

Biz bu ülkede geleceğimizi göremiyoruz. Hayatımızı planlayamıyoruz. Ve bu durumu kabullenmeye de hiç niyetimiz yok. Bizler her bir bireyin kendini tanımlama özgürlüğüne sahip olduğu, dışarıdan tanımlamaların ve dayatmaların olmadığı bir Türkiye hayal ediyoruz. Sizlere de sesleniyoruz: biz gençlerin Türkiye ile ilgili son ümitleri de tükenmeden bu dayatmacı ve dışlayıcı zihniyete bir dur denilsin!

Bizler ülkesine, halkına hizmet vermek isteyen, bu topraklarda büyümüş kadınlar olarak bu muameleden çok sıkıldık. Susmak ve tepkisiz kalmanın üstümüze daha çok gelinmesine sebep olduğuna şahit olduk. Yargı yürütmenin işine karıştı; konu başörtüsü olunca yine tüm düzen değiştirildi. “Yeter ki başörtüsü üniversiteye girmesin” anlayışı ile anayasa mahkemesi Devletin “bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda” olduğunu söyleyen değişikliği iptal etti. Devletin eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğu olmadığını bize bir defa da anayasa mahkemesi öğretti.

Ve buradan ilan ediyoruz ki, Türkiye Cumhuriyetinde vatandaş olmak, burada üniversiteye girmeye hak kazanmak, burada dinini yaşamaya çalışmak, kendi gibi olmak ya da olduğun gibi görünmek çok zor bir şey haline geldi. Bizler bu ülkede yaşamanın bu kadar zorlaştırılmasına karşı çıkıyoruz. Vatandaşı olduğu devlet tarafından dışlanmanın, ayrımcı muameleye maruz kalmanın sadece başörtülüler için değil, ülkemiz insanının büyük çoğunluğu için hayati bir sorun olduğunu görüyoruz, kabullenemiyoruz. Yasakçı zihniyeti vicdanlarımızda yargılayıp mahkum ediyoruz.

Halkına belli kimlikleri dayatan devletin bu tavrından mağduriyetimizi dile getiriyoruz ve devletin halkı belirlediği değil, halkın devleti belirlediği bir ülkede yaşamak istiyoruz.

Haber / Fotoğraf: Sabiha Çimen - Haksöz
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-28-2008, 02:22   #108
Kullanıcı Adı
Meftun
Standart Dünden bugüne : BAŞÖRTÜSÜ
Biz varız, buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz.

Bizi 'yok' saydıkça, yok oluyorsunuz!
Meftun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-28-2008, 02:28   #109
Kullanıcı Adı
Meftun
Standart Dünden bugüne : BAŞÖRTÜSÜ
Susmak ve tepkisiz kalmanın üstümüze daha çok gelinmesine sebep olduğuna şahit olduk.

Ve işte bu...Çözüm belki de burada gizli..Niye ortamın 'sakinleşmesini' beklememiz her defasında öğütlenir..Ve biz her defasında susarız.

Saatlerce tartışmamız, düşünmemiz, planlamamız gereken bir konu değil mi bu?

SUSMAMAK!!!

Çok mu yabancı bize?

'Ses çıkartmak' bize yabancılaştıkça biz kendi devletimize yabancılaşıyoruz...

ARTIK DUR DEME ZAMANI!
Meftun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-29-2008, 10:27   #110
Kullanıcı Adı
elif zeynep
Standart Dünden bugüne : BAŞÖRTÜSÜ
Rahman ve Rahim olan Rabbim buyuruyor ki:

" Zafiyet göstermeyiniz ve sizler en üstün olduğunuz halde sulha davet etmeyiniz ve Allah (c.c) sizinle beraberdir ve size amelinizi eksiltmez."

Peki başörtümüzü kayıtsızca çıkarırken, bu yasağa alışmış ve kabullenmiş tavırlarda ; kendimizi sulha muhtaç gibi göstermiyor muyuz ? Celadet ve yiğitliğinmizi muhafaza etmek yerine, zulüm bekçilerine bu tavırlarımızla teslim olmuyor muyuz? Allah(c.c) 'ın yanımızda olacağından , şüphemiz mi var? Öyleyse, hakkımızı aramamakta ki ısrar niye ? ve Kime karşı bu kayıtsızlık ?

İşte suskunluğumuz yüzünden, yazılmamış bir yasağı kabullenişimiz yüzünden, tepkisiz kalmamız yüzünden, [i]imtihanların imtihanlarını veriyoruz
elif zeynep isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi