AK Gençliğin Buluşma Noktası
Şiirler & İlahi Sözleri Dini şiirleri ve ilahi sözlerini burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-06-2007, 22:39   #11
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart ..::Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
SEN GEL DİYE

Yaradan Rabbimin adıyla okudum.
Ey Muhammed seni okudum.
Okudum,çoğaldı harflerim, ırmaklarım, yıldızlarım…
Tüm kitaplara senin isminle yazıldım.
Doğdum, Muhammede doğdum.
Aşıksam, Muhammede aşığım.
Ölürsem, Muhammede ölürüm.
Gelirsem, Muhammede gelirim.
Yusuf oldum kuyularda hep seni bekledim,
Hüseyin oldum kerbelada, kuruyan dudaklarımla sayıkladım ismini,
Gelsinde ırmaklar taşıyan ellerinden,
Abı hayat akıtsın içime diye bekledim.
Bekledim, kapandı yollarım, uzattım parmaklarımı,
Hallaç gibi doğrandı ellerim.
Hiç seni söyleyemedim. Dağlandı dudaklarım.
Yazdım gözyaşlanmla mekkenin dağlanna:
Ey sevgili, gel diye…
Ağlama duvarını bir çıban gibi sırtında taşırken,
Yorulan kollarıyla taş atan Kudüs’üm ben.
Kaldırımlarımda ateşler yükselirken,
Geldin öptün beni alnımdan,
Serinleyip sarıldım taşlara yeniden.
Ey Muhammed…
Ey Sevgili.
Ey Badı Sabah.
Ey Üzerimize doğan ay.
Ey Güzelliklerin .şahikası.
Ey Şefaat pınarı.
Her düşmem gül ayaklarına kapan-mamdır,
Böğrümden yediğim her kurşunla tutarım ellerinden.
Her şarkımda seni söylerim.
Her tebessümüm senindir.
Hep seni beklerim:
Sen bir gelsen diye ey Sevgili…
Sevgili…
Ben Veyselim,
Kenan illerinde hasretini soluyan,
Hırkana bürünürüm karanlıkta kaybolduğumda,
Dört taraftan vururlar bana,
Vururlarda söyletemezler sensizliği,
Sümeyye gibi develer ayırır bedenimi…
Hamzayım Ey Sevgili,
Uhuddayım tam önündeyim,
Vahşinin mızrağı deler geçer yüreğimi,
Gelde okşa ne olur oyulmuş kalbimi,
Hind değil hasretin acıtır onu…
Ben Grozniyim, Keşmirim, Kandaha-nm, Saraybosnayım, Hamayım, Buha-rayım, Bağdattım, Morayım, Taşkentim, Doğu Timor’um, Türkistan’ım, Ahıs-ka’yım. Eritre’yim, Halepçe’yim, Kırım’ım, İstanbul’um..,
Ben kurşunlara evlat vermiş anneyim.
Kurşunlardan sakınan bedeniyle seni özleyen,
Taş atan bir filistinliyim.
Okul önlerinde bekleşen ve ağlayan, Karanfil dağıtan kızım.
Gel öp bizi alnımızdan,
Gel sev bizi kanayan yaralarımızdan.
Ey sevgili,,.
Ey Muhammed…
Gittin ya gül yüzlü sevgili.
Kırıldım gittiğinden beri.
Kırıldıkça yandı canım.
Çarmıhta çivilenen benim ellerim,
Benim ayaklarım.
Harami sofralarda sergilenen benim başım.
Beni bir ağaçta kıstırdılar,
Kör bir testereyle biçildim.
Ağladım, kurudu göz pınarlarım,
Ağladım, hasretine türkü yaktım.
Ağladım, gel diye ey sevgili…
Sevgili.,.
örnerim, Aliyim, Osmanım,
Vuruldum bir niyaz vaktinde,
Kanım dağıldı kitabın sayfalarına.
Seni yazdım bir damla kanla,
İsminin dolaştığı semaya,
Bir baştan bir başa.
Sen gel diye Ey sevgili…
Ey sevgili…
Kırıldı mı dişin?
Dikenler acıttı mı ayaklarını?
Deve işkembeleri kirletti mi elbiselerini?
Medine yollarında yoruldun mu?
Taifte taşlar kanattı mı gül yanağını?
Kırıldı mı kalbin bize?
Kırgın mısın sevgili?
Ne çare Bekirler yok şimdi, Aliler, Osmanlar, Ömerler yok. Halidler gitti, Musablar gitti. Hatice yok, Zeynep yok, Fatıma yok.
Müminlerin annesi sofra açmaz evlerimizde.
Kedilerin babası dolaşmaz sokaklanmızda.
Biz ne çok yetim okluk da,
Senin gibi okşayanımız yok artık.
Gel bir okşa ne olur.
Yarala nmızda ki irinler azdı.
Canımız acıdı.
Bir merhamet et, bir gülümse efendim.
Bir görün puslu şehirlerin üstünde.
Bir ses ver puslu yüreklerimize.
Bekler dururuz her seherde,
Sen gel diye ey Sevgili…
Ey Sevgili…
Buralara bir hal oldu:
Ne yakup inliyor şimdi,
Ne Mısırda rüya görülüyor,
Züleyhalar yalancı,
Yedi adam ne yapsın,
Mağaraların kapıları da kapalı.
Musa vurunca asasını,
Oynamıyor yer yerinden.
Yol vermiyor kızıldeniz.
Sakınmıyor İbrahimi ateşler,
Su taşımıyor karınca,
Ethemin balıklan getirmiyor iğneleri denizden.
Buralara bir hal oldu; Sen yoksun, buralar duman oldu endim.
Bir mektubun gelmedi buralara…
Bir Neşaci sormaz halimizi.
Bir yalnıztır düştü ocağımıza.
Bir karanlık çöktü başımıza.
Ay aydınlatmıyor, Gül kokmuyor.
Yokluğun karabasanlar gibi çökünce sinemize,
Dağıldı hanemiz,
Dağıldı yüreğimiz,
Dağıldı birliğimiz…
Sevgili affet bizi:
Bir deve olamadık,
Hasretinden çatlayıp ölecek.
Bir kuru ağaç olamadık,
Yokluğuna kanlı gözyaşlar dökecek.
Bir Bilal olamadık,
Sensiz ses vermeyecek.
Bir Ebu zer olamadık,
Alıp başını gidecek.
Ey sevgili, Ey şefaat sahibi, Affet bizi. Affet…
Şimdi bir şarkı düşer dilimize,
Bir aşk iner yüreğimize.
Bir el tutar elimizden.
Bir af fermanı gelir ötelerden.
Bir sen gelirsin.
Bir sen gelirsin.
Biz bin seviniriz:
Sevgilim Muhammed diye…
Sevgilim Muhammed diye…
Meleklerle yarış ederiz…
Gel sevgili,
Gel öp, kolda ve yeşert bizi, kalbimizi…
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-06-2007, 22:40   #12
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart ..::Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
:: Uhud::..

Günlerden cuma...
Uhut'a gelenler var.
Medine yolu toz duman...
Uhut'a gelenler var.
Bir dağılsa da şu hava,
Görsek Medine-i Münevvere'den Uhut'a gelenleri.
Bir görsek Allah Rasulü'nü
Ve eroğlu erleri...
Bakın göründüler işte;
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut'un sevgilisi!
Sağında ve solunda ashab-ı güzin
Önündeyse iki üveyk yürüyor;
Biri Sad bin Muaz,
Diğeri Sad bin Übade.
Allah'ım bu ne edep
Atlarının bile başı yerde...
Bakın şu iki gence!
İkisi de onbeşinde...
Şu kısa boylu olanı Rafi' bin Hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince
İzin veriyor efendimiz.
Diğer gençse Semüre bin Cündüp...
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor.
Ya rasulallah! diyor,
Rafi'ye izin verdiniz. Bana niye izin yok?
Ben rafi'yi güreşte yeniyorum.
Efendimiz tebessüm buyuruyorlar.
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar.
Semüre Rafi'yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.
Günlerden cumartesi...
Uhud'a gelenler var.
İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi-
Başlarında Abdullah bin Cübeyr
Sultanı dinliyorlar.
Düşmanı yendiğimzi görsenizde
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe
Yerlerinizden ASLA ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
Ben size adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
İki ordu da hazır...
İki ordu da harp nizamında...
Ve Uhud'un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan Kureyş'in Sancaktarı'dır.
Söylediği her söz küfür kokulu...
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.
Cevapsa bir çift ayak sesi...
Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda...
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak 'ALLAH' diyor!
Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor.
Birkaç saniye, bir tek hamle...
ALLAH'ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta
Kureyş'in sancağı ise yerde...
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında
Gökyüzünde yıldırımlar
Yeryüzünde Hamza var.
Asıl şimdi başladı Uhud'un türküsü.
Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu
Göz göze ve diş dişe.
Uhud'da yiğitler var.
İşte: Ebu Lücane...
Kılıcın üzerinde bir yazı
Korkaklıkta ar
İlerlemekte şeref var!
İşte: Musab bin Umeyr...
Zırhını giyinince
Nasılda Peygamber'e(A.S.M.) benziyor.
Ve döne döne savaşan Hz. Hamza...
Ben Allah'ın(C.C.) Arslanı'yım diyor!
Ebu Katade'ye bakın.
Bakın bir ok fırlıyor müşrik yayından
Bir havayı yara yara geliyor.
Hedefte Rasulullah(A.S.M.) var.
İşte: Ebu Katade...
Okun Fahr-i Kainat'a(A.S.M) doğru gittiğini görünce
ALLAH'ı(C.C.) andı önce
Ve uzattı başını!
Ok Katade'nin gözüne saplandı.
Uhud'da yiğitler var...
Şirk ordusunu bozguna uğratan...
Ömer bin Hattab'a bakın
Gözleri çakmak çakmak...
Ama telaş var yüzünde Hz. Ömer'in(R.A.)
Bu ne hal ey Ömer...
Düşman hüsran yaşarken
Zafer kaznılmışken
Bu ne hal ey koca Ömer!
Niçin okçular tepesine bakıyorsun?
Neler oluyor orda?
Niye iniyor okçular Ayneyn Tepesi'nden?
Allah Rasulü(A.S.M) haber vermeden niye iniyorlar?
Ey Abdullah bin Cübeyr!
Durdursana okçuları!
Durun, Allah(C.C.) aşkına durun!
Arkanızdan düşman geliyor, inmeyin yerinizden.
Sahabe sendeliyor inmeyin yerinizden.
Kainat yalvarıyor inmeyin!
Sultanlar Sultanı'nı(A.S.M) incitecekler, inmeyin!

Peygamber(A.S.M) ordusu iki ateş arasında...
Efendimizin(A.S.M) etrafında on beş sahabe...
Bakın, mübarek elleri Rasulullah'ın(A.S.M.)
Yüzüne kapanıyor!
Kainatın affı için semaya kalkan eller
Şimdi kan içinde!
Yetiş Ey Ebu Ubeyde!
Nur saçan yüz kan içinde!

Zaman donuyor sanki,
Ve dudaklarının arasından birşey düşüyor.
Kıpkırmızı bir yakut gibi
Peygamberin(A.S.M.) mübarek dişi!
Uhud Dağı'nı bir titreme alıyor.
Zaman donuyor sanki,
Ve gökler yırtılıyor!
Uhud Dağı'nı bir titreme alıyor!
Kimse Uhud'a ilişmesin.
Çünkü bir ses geliyor altı yerden!
Muhammed'in(A.S.M.) dişi yere düşmesin!
Ve Cibril-i Emin yaratıldığı günden beri,
En hızlı inişiyle iniyor!
Çünkü altı yönden bir ses geliyor!
Yere düşmesin Muhammed'in(A.S.M.) dişi!

Kara bulutlar çöktü Uhud'a!
Bir ses ortalığı velveleye verdi:
Muhammed(A.S.M.) öldürüldü!
Muhammed(A.S.M.) öldürüldü!
'Eğer O(A.S.M.) öldürüldüyse ben niye yaşıyorum! '
Diyen Enes bin Nad atıdı küfrün alevleri arasına!
Artık yaşlı gözler Sevgili'yi(A.S.M.) arıyor.
Kab bin Malik Hz. sesi duyuldu:
'Rasuluh(A.S.M) yaşıyor,
Allah(C.C.) 'ın Rasulü(A.S.M.) yaşıyor,
Onu(A.S.M.) miğferinin arasından ışıl ışıl parlayan gözlerinden tanıdım.
Habibullah(A.S.M.) yaşıyor.
Onu(A.S.M.) şefkat dolu gözlerinden tanıdım.'

Ashab-ı Güzin'in sevincine bir bakın!
Uhud'un sevincine bir bakın!
Hz.Hamza duydu ya bu yeter!
Rasulullah(A.S.M.) yaşıyor ya bu yeter!
Yine daldı Hamza Kureyş'in dalgalarına!
Ama savaşırken bir ara sendeledi Hamza.
Ve boşlukta bir mızrak belirdi.
Ey Hamza! Uhud'u her anışımızda kaç mü'min girmek ister mızrakla senin arana?
Kaç mü'min keşke ben öleydim, keşke mızrak benim sineme saplansaydı der?
Ama Şehidlerin Seyyidi sensin!
Şehidlerin Efendisi sensin!
Uhud'da şehidler var...
Şehidlerin Seyyidi Hamza var Uhud'da!
Rasul-i Zişan'ın(A.S.M.) gözlerinden boşalan yaş,
Hamza'yı yıkar gibiydi!
Fahr-i Kainat(A.S.M.) hiç bu kadar elem duymamıştı!
Hiç bu kadar üzülmemişti!
Ve amcasına hiç böyle seslenmemişti:
'Ey Rasulullah'ın(A.S.M) amcası Hamza;
Ey Allah(C.C.) 'ın ve Rasulü'nün(A.S.M) Arslanı Hamza;
Ey hayırlar işleyen Hamza;
Ey Rasulullah'a(A.S.M) koruyucu olan Hamza;
Allah(C.C.) sana rahmet etsin!
Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi;
Sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım! '
Ve bir ayet yankılanıyor Ahzab dağında:
(Bismillahirrahmanirrahim-Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla!)
'Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki,
Onlar Allah(C.C.) 'a verdikleri sözde sadakat gösterdiler.
Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar
çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi.
Kimisi de şehid olmayı bekliyor.
Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.'

Dursun Ali Erzincanlı
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-06-2007, 22:41   #13
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart ..::Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
BEDİR

Hazirlanin uzunca bir yolculuk var simdi
Asr-i Saadete Ceziret’ul Araba gidiyoruz
Bismillah diyin Bedre oyle girin
Gokte melekler yerde siz bekleyin sessiz
Gelince iyi bakin onlara
Hem kendi zamanlarinin
Hem tum zamanlarin en cesur yigitleridir onlar
Gokte yildiz yerde aslandir onlar
Yuz yirmi bes bin beden ama tek bir ruh
Muhammedi ruhtur onlar
Arslanlar cikmistir Medine’den
Simdi yoldadir Bedr’in arslanlari

Iste bakin su Hazreti Umeyr arslan yavrusu
Yasi kucuk diye geri cevirecek Resulallah
Ama oyle agliyor ki Umeyr izin veriyor nebi
Ey Saad Bin Ebi Vakkas sen bagla kardesin Umeyr’in kilicini
Boyu kisa baglayamiyor
Hazreti Hamza’nin belinde iki kilic duruyor
Attigi her adim bir kalbi durduruyor
Ey Hamza gordugun hicbir seyden korkmazsin bu dogru
Ama heybetini gizli tut yuruyusun olumu korkutuyor
Dinleyin alemlerin Sultanini
O konusunca ruzgar bile susuyor
Ey ashab hazir misiniz?
Saad Bin Muaz ayakta ya Resulallah diyor:
Seni hak din ile gonderen Allah’a and olsun ki;
Sen bize su denizi gosterip dalarsan,
Bizde seninle birlikte dalariz
Allah’in bereketiyle yurut bizi
Tebessum buyuruyor Habib-i Zisan
O gulunce suya kaniyor susamislar
Guller aciyor yureklerde kederler unutuluyor
Guluyor Nebi ve yuruyorlar

Mekke’de cekilen acilar dinmis yuruyorlar
Sanki yildizlar yere inmis
Onlerinde kainatin gunesi
Iste Hazreti Omer ve Hazreti Ali
Biri Hattapoglu biri Haydar-i Kerrar
Ve kol kola olumun agzina gidiyorlar

Bedir’de baba-ogul Bedir’de kardes-kardese
Mekke musrikleri uc yigit istiyorlar once
Uc yigit gosterin aranizdan bize
Melekler alemlerin Sultanina bakiyor
Kimi isaret edecek Sultan-i Resul
Cunku O isaret edince Ay ikiye bolunuyor
Acaba mubarek elleri kime uzanacak
Kalk ya Ubeyde, kalk ya Hamza, kalk ya Ali
Gordunuz mu yigitleri
Hamza’yi gordunuz mu nasil da salina salina gidiyor
Ya Ali sanki gokten iniyor velilerin babasi
Ubeyde ayagindan yara aliyor, efendisine gidiyor hemen
Ya Resulallah ben sehid miyim diyor? Evet sen sehidsin
Ve dua ediyor efendiler Efendisi
Rabbi Rahimine uzatiyor ellerini:
Allah’im bana yaptigin vaadini yerine getir,
Allah’im bu bir avuc insani helak edersen,
Artik Sana yeryuzunde ibadet edecek kimse kalmaz.
Bir firtina kopuyor Bedir’de;
Hazreti Mikail’in komutasinda bin melek Resulallah’in saginda
Bir firtina kopuyor Bedir’de;
Hazreti Israfil’in komutasinda bin melek Resulallah’in solunda
Ve bir firtina daha;
Hazreti Cebrail bin melekle Resulallah’in onunde,
Uc bin melek alaca atlarla.

Donuyorlar Bedir’den,
Esirler arasinda Peygamber amcasi Hazreti Abbas,
Vakit gece esirlerin elleri bagli,
Abbas’in elleri sikica bagli.
Bir inilti yayiliyor geceye
Uyuyamiyor rahmet Peygamberi.
"Ya Resulallah nicin uyumuyorsunuz" diyor Sahabiler.
Amcamin iniltisi uyutmuyor beni.
Ve hemen Ashab-i Guzin cozuyor Peygamber amcasinin ellerini,
Resulallah ogrenince durumu emir veriyor:
"Tum esirlerin cozun ellerini"
Donuyorlar Bedir’den,
Esirler arasinda Peygamber damadi var,
Fidye karsiligi serbest kalacak.
Allah Resulune bir gerdanlik uzatiliyor:

"Kiziniz Hazreti Zeynep gondermis esinin fidyesi olarak” .
Sefkat Peygamberinin gozleri doluyor,
Cunku bu gerdanlik kizinin dugununde,
Hazreti Hatice’nin taktigi kendi gerdanligidir.

Yasli gozlerle konusuyor Nebi:
"Onu saliverseniz, gerdanligi da Zeynep’e gonderseniz olur mu?”
Olur ya Resulallah sen uzulme, sen bize canlarimizdan daha azizsin;
Buyur canimiz feda sana yeter ki sen uzulme.
Donuyorlar Bedir’den,
Sevgilileri dua ediyor, Peygamber duasiyla donuyorlar.
Kuluna yardim eden, dinini ustun tutan Allah’a hamd olsun,
Ham olsun alemlerin Rabbine hamd olsun alemlerin sahibine
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-06-2007, 22:43   #14
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart ..::Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
Ay yüzlüm

ay yüzlüm ap acik sözlüm
ruhum sana kurban
gönlüm sana hayran
nergis bakislarinin tehsiri nede yaman
Sultanim El aman
bak sinemde bir ok var
derununda bir aci
sendedir ilaci
eyy varligi nur
dünyasi surur
söZü kuran
her derdime derman
tür atesim birakma beni
hicranda zihran
ruhumda ahuza
hem masum hemde perisan dertlerde kivrandim
kapina dayandim bilemem baska kor baska ates ben sana yandim
seninle uyandim
eyy dünyaya arstan gelen nur eyy mehi taban
aydinlatti ziyan
baktim semailine hep didarini andim askinla
kivrandim eyy taptaze gül
kahkülü amber saci reyhan caziben ne yaman
görmemistir cihanda gözler sen gibi dilber
güneslerden enver ac lutufla bahrini acki kitmir kölendir
dergahin uludur
derylara denk kereminden bir katre ihsan
ey gönlüme sultan lutfeyle neolur bildigim baska kapi yok
derdim herkezden cok
nurdan cehrendeki bu nikap da ne?
güneslere tac gigdiren isikken
hep hicranla bunca yil bunca sene
gecmis gidiyor baharlar beklerken
dogruklara arstan gelen burhanla
inlet dört bir yani altin sadanla
hayat üfle sihirli rayihanla
hak adina üfül üfüul eserken
konuski hatipler haddini bilsin
ilahi nef anla ruhlar dirilsin
erilecek zirvelere erilsin
baslamis göklerde bunu dilerken
eyy mukaddes kitap
eyyy ezeli nur
eyy iklimi ziha etrafi
huzur
son demde bir kere daha neolur
agar isik karanligi bogarken
bahar olmasada son bahar olsun
cihanlar tekmin abazinla dolsun
yeniden namin her yanda duyulsun
su fani ömürlerimiz biterken
su fani ömürlerimiz biterken....
[/color]
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-06-2007, 22:44   #15
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart ..::Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
Ummanında Kayboldugum Nursun

Umma'nında Kaybolduğum NURSUN.
Mecnun'un Leyla'da aradığı, yandığı,
Çöllerde kana kana yudumladığı Senin sevgindi.
Annesiz bir çocuğun Anne diye uzandığı,
Babasız gecelerde Baba diye andığı Sensin.
Soğuk ve insaf bilmez yanlızlıklarda hangi hasta vardır;
Gözyaşı döksün de o yaşlar senin avucuna damlamasın?
Hangi masum,hangi mazlum vardır ki ?
O merhamet deryası yüreğini sığınak yapmasın....
Ey Sultan-ı Levlâk! Kardanadamıyla güneşe çalım satan
Bir çocuğa bakar gibi baktın bize.
Sağnak yağmur altında ateş yakan bir yolcuyu
İzler gibi izledin.Bilmiyorlar Allah'ım dedin;
Bilselerdi yapmazlardı...
Herşeyin önü O'ndan sonu O'na;
Varlıklar adedince Selam Sana, Sâlât Sana....
Ummanında Kaybolduğum Nursun.
Her akşam gurûbla ayrılan heyecanın kucağında görünensin.
Bırak 42 ndi yağmurları saçlarında gezinsin.
Sensizlikten yorgun düşmüş bakışları avuçlayıp
Semaya ser ve öylece kal.
Sığındığım Rahman'ın Sırdaşı Olarak.
Ben geçici hazların sardığı bedenimde
O beden tabutunun en derininde
Nefsimin esiriyim.Ama SEN :
Ummanında Kaybolduğum Nursun
Azaba ramak kalmış şu dakikalarda
Beni Hayalinle korursun.
Aranan yine SENSİN Saikalarda,
Kutsî perdelerin kalktığı anlarda,Özlemimsin SEN.
Ummanında Kaybolduğum Nursun.
Gölgen vurur düşlerimin yazgısına.
Ben O Nurla Damla Damla Kutsîliği tadarım.
Yüzümde meltemlerden arda kalan serinlik,
Muhabbet; sabahlayan hislerimin en ücra köşesinde
Düşmanım benlik; yalnızca bir benlik.
Yoluma set çeken ve SENİNLE kaybolan basitlik.
Düşündüğünü zincire vuran benim.
Şafakla kaybolan benim.
Ve ellerim SANA uzanır
Ey Sultan-ı Levlâk!
Düşmanını elleriyle besleyen bir insana bakar gibi baktın bize,
İlâcını ateşe atan bir hastayı izler gibi izledin.
Bilmiyorlar Allah'ım dedin,bilselerdi yapmazlardı.
Herşeyin önü O'ndan sonu O'na...
Varlıklar adedince selam SANA, sâlât SANA:

SEN İÇİMDE YANAN TATLI BİR KORSUN,
VE SEN UMMANINDA KAYBOLDUĞUM NURSUN.....
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-04-2008, 07:00   #16
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Habibullahı Sevmek
Habibullah'ı Sevmek

Habibullah'ı sevmek
Hz.Amine gibi
son nefesinde elinden şefkatle tutup
seslenmişti ona
ey dehşetli ölüm okundan
ALLAH’IN yardım ve ihsanıyla
yüz deve karşılığında kurtulan zatın oğlu
ALLAH seni aziz ve devamlı kılsın
eğer rüyada gördüklerim doğruysa
sen celal ve ikram sahibi olan ALLAH tarafından
adem oğullarına peygamber gönderileceksin
sen ceddin İbrahim’in teslimiyet ve dinini tamamlamak için gönderileceksin
ALLAH seni putlardan koruyacak ve alıkoyacaktır.
her yaşayan ölür her yeni eskir
evet bende öleceğim
fakat ismim ebedi olarak yad edilecektir
çünkü tertemiz bir evlat doğurmuş
arkamda hayırlı bir yad edici bırakmış bulunuyorum
ve huzurla kapanan anne gözleri
ve acıyla ıslanan minik gözbebekleri
seneler sonra
bir sefer dönüşünde
Ebva’dan geçerken
aziz ve muhterem annesinin kabrini ziyaret ediyor ve ağlıyordu
onun ağladığını görünce sahabede ağlamaya başladı
ve gözyaşının sebebini söyledi
annemim bana şefkat ve merhametini hatırladım

Habibullahı sevmek;

Necaşi gibi
Habeşistan’a Hicret eden Mekkeli Müslümanları dinleyince;
kendini tutamadı.Sizi ve yanından geldiğiniz Zatı tebrik ederim ki;
O ALLAH’IN Resulüdür.Zaten biz O’nun vasıflarını kitabımız olan İncil de okumuştuk.O Peygamberi Meryem oğlu İsa da;insanlığa müjdelemişti.

ALLAH’A yemin olsun ki;eğer O benim ülkemde bulunmuş olsaydı;ayakkabılarını taşır,ayaklarını yıkardım.

Resulullahı sevmek,Varaka Bin Nevhel gibi,

Duyunca Hira Nur dağındaki geceyi;ihtiyar bir haykırışa döndü kelimeler

KUDDÜS…KUDDÜS

Bu gördüğün melek;Yüce ALLAH’IN Musa peygambere gönderdiği;

Ruhul kuddustür,namus-u ekberdir.

Sen ise bu ümmetin peygamberisin.

Ah ne olurdu,yeni dine halkı çağırdığın günlerde bende genç olsaydım,kavmim seni yurdundan çıkaracakları zaman sağ olsaydım…Eğer senin davet gününe yetişirsem,bütün gücümle sana yardım edicem;

O yetişemedi davet gününe…

AMA yetişenler vardı,çekirdekten filize,daldan meyveye doğru,yetişenler vardı…ASHAB VARDI….

Habibullahı sevmek;Ashab-ı Güzin Gibi…

Ama hangi birini örneklesin zaman;Ehlibeytimi,Aşere-i Mubeşşereyimi,Ensarımı,Muhacirimi…

Ashab-ı Güzin’e örnek Ammar Bin Yasir olsun;

Babası ve annesi İslam’ın ilk şehitleri…Ammar Bin Yasire İslam’a girdi diye,çöl güneşinin altında demirden bir gömlek giydiriliyor,o kavurucu sıcaktan ilikleri eriyor…

Bir başka işkence;ateşle dağlanıyor Ammar;küfre zorlanıyor.Ve Ammar bu azaptan gözünü açınca Efendimizin yanında buluyor kendini;

İşkencenin her türlüsünü tattık Ya Resulallah diyor,

Önce Peygamber duası;Allah’ım Ammar ailesinden hiç kimseye cehennem azabını tattırma.

Sonra Peygamber müjdesi;Ey Ammar sen bu işkencelerle ölmeyeceksin,uzun bir müddet yaşayacaksın,senin ölümün azgın bir topluluğun eliyle olacak.SEVMEK,….

HABİBULLAHI SEVMEK…ASHAB-I GÜZİN GİBİ….


Dursun Ali Erzincanlı

  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-21-2008, 19:17   #17
Kullanıcı Adı
nar
Standart ..::Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
KERBELA


Hicretin dördüncü yılı.
Birer yıl arayla Medine’de iki doğum,
İki bayram, iki ay parçası…
Yeryüzünün en hayırlı dedesinin gözbebekleri doğuyor.
Rasûl-üs Sakaleyn’in kokladığı reyhanları
Fatıma’t-üz Zehrâ’nın körpecik fidanları
Ali’yi Mürteza’nın eşsiz kahramanları doğuyor.
Cennet gençliğinin iki seyyidi.
Ehl-i Beyt’in ilk nazlı çiçekleri…
İki ay parçası, “merhaba” diyor o incecik sesiyle
İsimlerini Rahman koyuyor, Cebrail nefesiyle
Siz onlara Allah’ın iki lütfu diyin;
Birinin adı Hasan; diğerinin Hüseyin.
Zaman, saadetli günleri yaprak yaprak okurken
Onlar peygamber dizinde büyüdüler
Ve zaten onlar semâda büyüktüler.


Bir gün peygamberlerin incisi oturuyorlar.
Hasan’la Hüseyin
Birbirlerini yakalama oyununda…
Buyurdular;
“Ha Gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin’i.”
Hz. Ali; “Ya rasulallah!” diyor,
“Hüseyin’den taraf olmanız gerekmez mi?
Hüseyin daha küçük.”
Rasulullah buyuruyorlar;
“Baksana! Cebrail de Hüseyin’i tutuyor;
Ha gayret Hüseyin! Göreyim seni diyor.”


Yine birgün,
Efendimiz, ashabıyla yürüyorlar.
Hz. Hüseyin çocuklarla oynuyor.
Peygamberimiz, ellerini açıyor;
Tutmak için Hüseyin’i...
Hz. Hüseyin, bir oraya bir buraya kaçıyor.
Ve gülerek yakalıyor onu, Nebiler serveri.
Bir elini kafasının arkasına,
Öbür elini, çenesinin altına koyup öpüyor, kokluyor, öpüyor.
Sonra zamana ve mekana sesleniyor;
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim!
Allah’ı seven Hüseyin’i sever!
Hüseyin, torunlardan bir torundur.”
Ve bir gün Cebrail bir haberle gelir;
Hüseyin Fırat kıyısında şehit edilecektir.
Orası, üzüntülü, tasalı, mihnetli ve belalı bir yerdir.
Kerb-ü beladır!
Orası Kerbeladır!


Hicretin altmış birinci yılı.
Aylardan Muharrem…
Kan renginde fırat
Kan renginde yakamoz.
Ve dudaklar susuz,
Yürekler susuz…
Kerbelada bir oğul var,
Yoluna oğullar feda.
Bir torun, Kerbelada…
Dedesinden elli yıl uzakta.
Onun gibi bembeyaz giyimli
Bembeyaz yüzlü.
Atının üzerinden sesleniyor
Kalpleri mühürlü olanlara
Merhametten yoksun olanlara;
“Ben Peygamberiniz Aleyhisselamın kızının oğlu değil miyim?
Ben Hz.Muhammed Mustafa’nın torunu değil miyim?
Şehitler seyyidi Hamza, babamın amcası değil mi?
Çift kanatlı şehit Cafer, benim amcam değil mi?”


Kerbelada bir oğul var,
Çevresinde Yeminler ediliyor şehadete.
Ve birbir toprağa düşüyor yiğitler
Ehl-i Beyt’in solan ilk çiçeği Aliyyül Ekber’di.
Sonra sıra sıra soldu civanlar;
Avn b. Abdullah b. Cafer,
Muhammed b. Abdullah b. Cafer,
Abdurrahman b. Akîl,
Cafer b. Akîl…
İşte bakın, biri daha yürüyor ölüme;
Hz. Hasan’ın oğlu Kâsım!
Onun da yüzü ay parçası.
Elinde kılıç, üzerinde gömlek ve pelerin.
Ayak sandallarından birisinin bağı kopmuş.
Başına bir kılıç iniyor,
Ve “Amca!” diyerek yüz üstü düşüyor kerbela’ya.
Kerbela’da bir oğul var
Bir şahin var.
Kucağında üç yaşında bir seyyid;
Adı abdullah!
Ve bir ok, Abdullah’ı boğazından vuruyor
Hz. Hüseyin, kanla dolan avuçlarını yere boşaltıyor
“Yâ Rab!” diyor.
“Bize göklerden yardım etmeyeceksen,
Hakkımızda ondan daha hayırlısını ihsan et.”



Hicretin altmış birinci yılı
Muharrem ayının onu…
Bir şehit var kerbelada
Tam otuz üç mızrak yarası,
Otuz dört kılıç yarası
Ey Muhammed’im nerdesin nerde?
Hüseyinin başı bir yerde; gövdesi bir yerde!
Bu Hz. Zeyneb’in feryadıdır dedesine;
“Ey Muhammed’im! Ey Muhammed’im!
Sana göklerdeki melekler salatü selam getiriyorlar.
Hüseyin ise şu otsuz bozkır çölde
Tozlara, topraklara, kanlara bulanmış,
Azaları kesilmiş yatıyor.
Ey muhammedim! senin kızların esir edilmiş,
Zürriyetin hep öldürülmüş.
Sabah yelleri onların üzerine toz toprak savuruyor.”


Abdullah bin Abbâs da, o gün Medinede
Rasulullah aleyhisselam’ı görür rüyada
Yanında içi kan dolu cam bir bardak vardır,
Ve şöyle buyurur:
“Benden sonra Ümmetimin yaptığı şeyi biliyor musun?
Hüseyin’i şehit ettiler.
Bu, Onun ve ashabının kanlarıdır.
Bunu Allah’a sunacağım.”



Ya Rasulallah!

Biz asırlar sonra geldik.

Eğer o gün olsaydık Kerbela’da

Allah’a kasem olsun ki

Ashabının seni koruduğu gibi

Korurduk Ehl-i Beyt’ini

Ya da o uğurda verirdik canımızı.

Bu sözümüzün bir isbatı olarak

Bu gün biz senin kapındayız.

Taşıdığımız ehl-i beyt isimleri.

Kimimiz Ali, kimimiz fatıma

Kimimiz hasan ve hüseyin.

Ve iftiharla senin ismini taşıyor çoğumuz.

Allah ruhumuzu senin kapında

Ehl-i Beytine layık olduğumuz bir anda alsın.

Aliyi Asğar’la,

Zeynelabidin’le her asırda hüseyni çiçekler açarken

Yanaklarında peygamber busesi,

Ve her biri senden bir koku taşırken çağlara.

Allah, bizi onlardan ayırmasın.

Bizi senden ve rızasından ayırmasın...

http://video.google.com/videoplay?do...73729457245363
nar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-05-2009, 13:58   #18
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart
..: Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri
Tercih Senin

Yurdum senin dağlarında, dağlarında hatıram var
Senden bana, benden sana aramızda bir sitem var
Elleri aldın koynuna, beni bıraktın
Bir ben kaldım, bir ben kaldım sürgünlerde...

Ben sana dağlarımın kokusuyla gelmiştim
Ben seni dağlarımın kokusuyla sevmiştim
Bırakıp gitmemeyi, terketmemeyi, beklemeyi
Öğrendiğim dağlarımın kokusuyla...
Sen büyük şehrin insanıydın
Hayatın büyüktü, hayallerin büyüktü
Büyük ve süslü sözler duymak istiyordun
Büyük ve süslü sözler söylemeliydim sana
Seni kaybetmemek için...
Seni kaybetmemek için geçmişimi gizlemeliydim
Duymak istediklerini söylemeliydim sana
Duymanı istediklerimi değil...
Yüreğinde şekillendirdiğin insanı oynamalıydım sana
Kendimi değil...
Sen şirin bir kanarya sevmek istedin
Oysa şahini tanıdım dağlarda
Şahinle yaşadım, şehince yaşadım
Ama kanaryayı oynamalıydım sana
Seni kaybetmemek için...
Sen kanarya taklidinden hep nefret ettin
Sen şahini hiç tanımadın...
Bunları sana anltamazdım şehir gülü
Çünkü sen büyük şehrin insanıydın
Büyük sözler duymalıydın...

Ben sana dağlarımın kokusuyla gelmiştim
Ben seni dağlarımın kokusuyla sevmiştim...
Yüreğimde bir çobanın suskunluğu, suskunluğu var
Yüreğimde bir çobanın suskunluğu, suskunluğu var...

Dağlarımı sev
Dağlarımı sev
Dağlarımı sev
Yalvarırım sev...

Hatırlarsın bir kelime oyunumuz vardı
Sen kelimeyi söylerdin, bense tarif ederdim
Heyecan demiştin, mevsim ilkbahardı
Bense gözlerine bakıp heyecan ı tarif etmiştim sana
İsmini duyunca kalbimdeki çarpıntı demiştim
Bu doğruydu şehir gülü,
Ama dilimin ucuna kadar gelip
Dudaklarımı zorlayan, fakat kelimelere dönüşemeyen,
İçime hapsettiğim tariflerim vardı...
Bizim eve büyük şehirden misafir gelince
Herkes en güzel elbisesini giyerdi
Biz çocuklar kapının yanıbaşında dizüstü çöküp
Hayranlıkla onları seyrederdik...
Ben heyecanı babamın alnında biriken teriyle
Bardağa uzanan elinin titremesiyle tanıdım
Annemin kendi yöresine ait konuşma şeklinden utandığı
Ama onlar gibi de konuşamadığı için
Suskunluğu tercih edişiyle tanıdım...
Bunları sana yine anlatamazdım şehir gülü...

Kaç gecedir dağları görüyorum rüyamda
Kaç gecedir babamı görüyorum..
Şimdi tercih senin şehir gülü
İster kanaryayı sev, ister şahini
Ama şahini seveceksen önce dağlarını sev, dağlarını sev...

Ben sana dağlarımın kokusuyla gelmiştim
Ben seni dağlarımın kokusuyla sevmiştim
Yüreğimde bir çobanın suskunluğu, suskunluğu var
Yüreğimde bir çobanın suskunluğu, suskunluğu var...

Dağlarımı sev
Dağlarımı sev
Dağlarımı sev
Yalvarırım sev...

Konu Ak_Kelebek tarafından (02-05-2009 Saat 14:05 ) değiştirilmiştir..
Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-05-2009, 14:07   #19
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart
..:: Dursun Ali ERZİNCANLI::..


Sözün acıydı, yolun dolambaçlı...
Yedi uzun yıl geçerek
Yedi yıl dolaştın durdun...

İçimden bir his şöyle diyor:
Ayrıl arkadaşlarından istasyonda
Sabahleyin git kente
İliklenmiş ceketinle
Bir dam ara
Ve bir arkadaşın çalarsa kapını
Aç! Haaa...Açma...
Yine de ört hislerini

Rastlarsan ana babana
İstanbul da ya da başka bir yerde
Yürü git yabancı gibi
Yok ol köşede
Tanıma!
Sana armağanları olan şapkayla gizle yüzünü
Göster! Aaah! Gösterme, gösterme yüzünü
Yine de gizle, ört hislerini

İşte burada ye şu eti, çekinme
Git rastgele bir eve yağmur yağınca
Otur bir sandalyeye
Ama çok kalma
Şapkanı da unutma
Söylüyorum sana
Ört hislerini

Ne söylediysen bir daha söyleme
Düşüncelerini bir başkasında bulursan tanıma
Kimseye imzanı ya da resmini vermemişsen
Kimsenin yanında bullunmamış ve kimseyle konuşmamışsan
Nasıl yakalayabişlirler seni
Ört hislerini...

Dikkat! Ölümü düşündüğünde
Mezar taşın olmasın yattığın yeri belirten
Üzerinde bir yazıyla seni eleveren
Ölüm tarihiyle seni açığa çıkaran
Bir kez daha, son bir kez daha
Ört hislerini...

Sevdiğim söylüyor bensiz olamayacağını
Bu yüzden kendime dikkat ediyorum
Yolda yürürken önüme bakıyorum
Ve korkuyorum her yağmur damlasından
Sanki beni ezeceklermiş gibi...

Sen yine de bana bakma
Ne giydiğini yaz bana
Sıcak tutuyor mu?
Uyuduğun yeri yaz bana
Yumuşak mı?
Nasıl göründüğünü yaz bana
Yüzün aynı mı?
Sorulardır sana bütün verebildiğim
Ve gelen yanıtları kabullenmeliyim
Yorgunsan uzatamam elimi
Ya da açsan besleyemem
Sanki bu dünyada hiç yokmuşum
Unutmuşum gibi seni...

Sözün acıydı, yolun dolambaçlı...
Yedi uzun yıl geçerek
Yedi yıl dolaştın durdun...
Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-05-2009, 14:08   #20
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart
..:: Dursun Ali ERZİNCANLI::.. şiirleri



Ey Gül
Ey gül
Ey gonca-i nur
Meftun yaprak har sana
Sensin gönüller mahı
Bu yaz bu bahar sana
Mucize saltanatın taşları ayna yapar
Her ırmak ve her deniz her leyl-ü nehar sana
senin zatı abdesin alemlere rahmettir
Cibril vefalı yoldaş
Yüce Allah yar sana
Bu nice iştiyaktır eyy en güzel sevgili
Asırlardır koşuyor genç ve ihtiyar sana
Nazarın kalbe şifa sözün hikmet incisi
Hangi dertli kavuşsa olur bahtiyar sana
Misk kapında karar kılmıştır senin
Nebilerin diliyle hep övgüler var sana
Ay, güneş, zühre, ülke nuruna pervanedir
Alemde olmak ister aşıklar civar sana
Senin yolun hep açık gidişin allahadır
Dağlar ateş kesilse olamaz duvar sana
Güzelliğin alemde misli bulunmaz inci
Ey gül hasret çekmede cennet o bulvar sana
Dedinki şükreden kul olmak istememmi ben
Rabbin ihsan buyurdu hurma üzüm nar sana
Her muzcizen parmakla gösterilmede senin
çağlatmak öyle kolay çöllerde pınar sana
Hicranın bir kütüğü dertle bi karar et
Hep özlem duymadadır selvi ve çınar sana
Cennetin çiçekleri senin kokunu taşır
Benzemeye çalışır beyazlıkta kar sana
Güneş güzel yüzünden parlaklık aldı ey gül
Acep hayran olmadan hangi göz bakar sana
Aşkının esiridir ne çöl ne de dağ tanır
Bu sevdalı gönüller su gibi akar sana
Varlık bahçesi senin nurundan yaratıldı
Hep medyum hep minnettar her can her nigar sana
Tebessümün ayların zührenin sevincidir
Nice hasret çekmede bu bülbül-ü zar sana
Yuuf senin dalında çiğ tanesidir sanki
Divane kesilir göz etse bir nazar sana
Fazlının eteğine akıllar erişemez
Eli kalem tutanlar övgüler yazar sana
Haki payene sürsem bir kerecik yüzümü
Bende olan sermaye hasret intizar sana
Haki payene sürsem bir kerecik yüzümü
Bende olan sermaye hasret intizar sana


Konu Ak_Kelebek tarafından (02-05-2009 Saat 14:12 ) değiştirilmiştir..
Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi