06-09-2010, 22:50 | #1 |
Elden Düşme Mektuplar
Söyle hangi gün’ahın kefaretisin?! Ki inşirah inşirah değdin (h)içime.. – Elden düşme düşler şimdi revaçta..koş hadi, kılpayı kaçırma(!) Ardın sıra sürükleniyor ayarı düşük sevmeler…Ardın sıra gidiyor ilmeği kaçmış yeminler…Tazele(me) yeniden! Yağmalanmış umutların tetikçisi miydi ellerin? Düşler(im)e pranga arıyorsun. Seni anışlarım, sana yanışlarım ve sen’siz haykırmalarım buna izin verir mi sanıyorsun? Hiçbir prangaya vurulmaz iç çekişmelerim. Müsait bir çilingirci bul, yüreğine girebilmen için…ki senden sonra vize alabileyim, kapısını çalabileyim… Kendine yabancısın. Söyle kimin ve neyin aşinasısın? Ve söyle gözlerine, düşmesin kirpiğime. Şerha şerha daralıyor hudutlarım. sağım sen… solum sen… Yakalanıyorum…yakıyorum.. “Ateş kendini yakar mı?” deme, yanıyorum..Devrik vaadlerine kanıyorum..Çok bilinmeyenli ve senli denklemlerden usandım artık. Üstelik soru işaretlerine meydan bırakacak cümlem de kalmadı..tükendi..tükendim.. önüm sen’sizlik.. sonum sen’sizlik.. Vuslata gün saymıyorum takvimlerin küstahlığına inat.. Yüreğime “sen’sizliği” kodluyorum en kalın puntolarla.. Zindanım olma, dayanma (s)aklıma. Paramparça oldu yüreğim, aklım şirazesinden çıktı.. Ben’den vazgeçtiğim gibi sen’den de vazgeçemez miyim? -Üst üste yığsam yokluklarını varlığına erişmez miyim? Hiçliğim için hiç mi çıkar yol yok? dünüm ölüm günüm ölüm… Ölümle yaşıyorum, yaşayan ölülere inat…”Sen ki ben de ölüm ölüm dirilmektin” demiştim biliyorsun sana en son. Ölüme “sen” kala sen’sizlikte bulurum seni, miadı dolmuş (s)özün senedimdir… Ölüme “sen” kala sen’sizlikte görürüm beni, değil mi ki kederim kaderimdir… Eyvallah sensizliğin senliliğine.. Ölüyorum yine..dirilmek için…
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-09-2010, 23:02 | #2 |
Yan da/yan
Bugün sana yazmak geldi içimden, içimin derinliklerini yaka yaka geldi, bir lahza direndim; fakat sabredemedim. Susmak ne kadar ağır geliyor bir bilsen, dökmek istiyorum sana içimi; ama hep engeller, baş edemediğim, hep ağır yükler kaldıramadığım. Sense hiç bilmedin, bilmeyeceksin. Hani göz göze gelseydik konuşmazdım, anlardın gözlerimden, kalbime ayna ederdim onları anlatırlardı sana her şeyi… Olmadı yüreğim, o da olmadı, bir kere bile görmedim onu, o da beni görmedi tabii; ama ne çare ki ben üzgünken o habersiz, ona açamadık içimizi ey acıyla örülmüş kalbim… Buna ah e/diyorum, sadece bir ah… Neyse ki biliyorsun ki her şeye hükmü geçen, dilediğini dilediği zaman istediğine ulaştıran merhametlilere merhameti öğreten, merhametin yaratıcısı bir Rabbin var, O varsa yarana ilaç, derdine derman var. Haydi şimdi konuş, de ki: Rabbim bugün de susmam için bana eman ver… Direncimi kırma, sabrımı güçlendir, ümitsizlik deryasında boğulmama müsaade etme… Dün senindi, bugün senin, yarın senin, ben seninim, benim bildiklerim senin, sensizliğin dayanılmaz yalnızlığında biçare bırakma beni… Rabbim sıkıntım sana ayan, ne kuru bir söz gerek sana ne de özenle süslenmiş bir beyan, eğer sensen gizli saklı ayan beyan her şeyi duyan, yan kalbim, şimdi yan da yan, yan, dayan… |
|
06-13-2010, 17:37 | #3 |
Yorgun bir yaprak misali gönlüm Rüzgarın şiddetiyle bir o yana bir bu yana savrulan yaprak misali bu yüreğim çok yorgun, El ver ne olur Senin yönünde ilerlet beni.. Bende irade kalmadı.. Yolunu kaybetmiş ruh misali körlüğümle yaşıyorum.. Gözüm ol, Sana ayna et beni.. Eller bilmez, yüreğim yaralı, hep kanıyor, Halimi gören dostlar bile kınıyor, Sen ki avuçlarımdaki gözyaşlarına bile ehemmiyet verirsin.. Haklı et beni ne olur, hakkımı Sen savun.. Kolla ki Senin baharında açıp Senin hazanında sararayım.. Yazında yanıp ayazında üşüyeyim.. Dalımdan kopup da yoluna düşeyim.. |
|
07-06-2010, 15:35 | #4 |
Rüyadan Ötesine Geçmeyen Sevgili Bir şarkı olmalı seni anlatan, yüreğin olmalı yüreğimde bulduğum… Ne çok denedim seni bulmayı, ne çok aradım seni bir bilsen… Sanma ki çabuk pes ettim, seni bulabilmek için ben bir ömrü tükettim… Sesim mi çıkmıyordu, çok mu sessiz harf vardı gözlerimin içinde. Yazılmamış bir şarkı mı beklediğin, adı konmamış bir şiir mi seni bana getirecek olan… Ah sevdiğim… Kendimce yazabildiğim tüm cümleleri, dizebileceğim en özenli şekliyle dizdim de kaç kere, yine bulamadım seni… Eksik bir şeyler var diye düşünüyorum bazen. Kendi bildiğimce bulamıyorum ki seni … Çizdiğim noktalar azaldıkça, sana daha çok yakınlaşacağımı düşünürken, tüm noktaları mı sildim yoksa diye korkuyorum… Bir özlem ki içimden bir parça olmuş, öyle bir sen ki orada duran, hüzün olmuş, dalga olmuş, akın olmuş, sel olmuş, yüreğimi tutuşturan ateş olmuş, kor olmuş… Sen ki, belki çok uzak diyarlarda olan Ey Sevgili! İnancım olmuş, ışığım olmuş, yolum olmuş, yıldızım, güneşim, ay ışığında hayalim olmuş… Bir yazı yok ki seni düşünmeden yazdığım, sen ki can sevdiğim, sırdaşım olmuş, omzum olmuş, kahkaham olmuş, gözümden akan damla damla yaş olmuş… Bir hayal yok ki sensiz kurduğum, denizim olmuş, kumsalım olmuş, en güzel dansım, başıma taç yaptığım yıldızım olmuş… Sen sanıp sanıp yanıldığımı anladığım anlarda, yüzümdeki çizgim olmuş, çatık kaşlarım olmuş, öfkem, korkaklığım, içime akan gözyaşım olmuş… Öyle çok yorulmuşum ki seni bir başkası sanmaktan, dünyamı kapattığım kabuğum olmuş, sesim sessizliğim olmuş, şiirim, yazım olmuş… Hani öyle zordur ki içindeki tohumlar yeşerdikçe, ümitlere, hayallere dönüştükçe hiç olmadığını anlamak, bir hüzünse o an içimi saran, belki en yakınımda, belki de senden çok uzaklarda seni yaşamaktır hüznümle adını aynı satıra yazdıran. Oysa bir yerlerde olmadığını anlayalı çok oldu. Şu deli yüreğim ne uslandı, ne vazgeçti coşkusundan, kanat takıp seni aradı da, aşkın oldu semalara adını yazdıran… |
|
07-06-2010, 15:49 | #5 |
Ölümle yaşıyorum, yaşayan ölülere inat…”Sen ki ben de ölüm ölüm dirilmektin” demiştim biliyorsun sana en son. Ölüme “sen” kala sen’sizlikte bulurum seni, miadı dolmuş (s)özün senedimdir… Ölüme “sen” kala sen’sizlikte görürüm beni, değil mi ki kederim kaderimdir… Eyvallah sensizliğin senliliğine.. Ölüyorum yine..dirilmek için… Bura süper olmuş işte..... |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|