Emin YILMAZ "Bir Bilen VE Bir Bölen: DEMİREL-CİNDORUK" - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Ertuğrul ÖZGÜL** · 05-23-2009, 10:36

Demokrat Parti, siyasetin bütün entrikalarının, ayak oyunlarının uygulandığı bir parti. Rahmetli Menderes döneminde bile, parti ve lider kadro üzerine oynanan kirli oyunları görmek mümkün. Bir avuç azınlığın, halka ve onun seçilmiş temsilcilerine reva gördüğü şeyler, insaf ve tahammül sınırlarını bile zorladı. Uydurma mesnetlerle bir Başbakanın asılması, dünya siyasi tarihte az rastlanır bir vakadır.

Menderes sonrasında, millete yutturulmuş bir çobanın 40 yıl boyunca siyasi tarihimize koyduğu ambargo ise başka bir garabet! Demirel, bir yandan kendisini nurcuların temsilcisi olarak sunarken, diğer taraftan 28 Şubatın mimarlığını yapmış kurnaz bir siyasetçidir.

Süleyman Demirel

Süleyman Demirel, kabiliyetli ve özellikli insanları alıp kukla haline getirme konusunda oldukça mahirdir. Kötürüm hale getirilmiş bir ekiple iş yapmak onun en bariz özelliği. Demirel’in aile fotoğraflarında poz vermiş kişilerin devletten ve milletten götürdüklerini alta alta koyarsanız tablo daha bir netleşir. Rahmetli Özal’a çektirdikleri, Çankaya da iş yapamaz hale getirip ülkeyi kilitlemesi ayrı bir konu.

Son dalgada alınan Mehmet Haberal ile Demirel’in ilişkisinin sadece muhabbetten kaynaklandığı düşünülemez. Yaşına rağmen havaalanına kadar gidip destek vermesi, dostluktan öte olup “biraderizm” ilişkisi gibi görünmekte.

DP Kongresi

Son DP kongresine kadar Demirel partiden elini hiç çekmedi. Süleyman Soylu, başkanlığı sürecince hakikaten bir soylu duruş sergiledi. Mahalli seçimde beklenmedik bir oy patlaması yaptı. Büyük kongreyi atlatması halinde, parti iyi bir sürece doğru gidebilecek, AKP’ye alternatif olabilecekti. Daha önemlisi Demirel’den hem parti, hem de millet kurtulacaktı. Ama Süleyman Soylunun hesap edemediği bir operasyon söz konusuydu.

Emanetçi Başkan: Cindoruk

Emanetçi Başkan Hüsamettin Cindoruk siyasi tarihin dönemeçlerinde hep karşımıza çıkmıştır. Bazen gizli bazen aşikar, arkasına Demirel’i alarak, hukukçu kimliğini de kullanarak operasyonlar yürütmüştür. Cindoruk bazı yönleri ile Demirel’in pabucunu dama atacak mantık kıvraklığına sahiptir. Sabih Kanadoğlu ile kafa kafaya verip hukukun kurallarını esnetmiş, Cumhurbaşkanlığı krizi başta olmak üzere pek çok krize imza atarak siyasetçileri zora sokmuştur.

Hep virajlarda, vites değiştirirken devreye giren Hüsamettin Cindoruk acaba kim?

Hüsamettin Cindoruk’un biyografisi bayağı renkli. 1933 İzmir doğumlu olup, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuş ve 1955 yılından itibaren avukatlık yapmıştır.

Siyasi hayatına Demokrat Parti gençlik kollarında başlamasına rağmen, 1958 yılında "ispat hakkı" tartışmaları sırasında DP'den ayrılarak Hürriyet Partisi kurucuları arasında yer almıştır. 1960'dan sonra siyasi hayatını Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi'nde; il başkanlığı, kuruculuk, Genel İdare Kurulu üyeliği görevleri ile sürdürmüş.

DP gençlik kolları başkanlığını yürüttüğü dönemde amcasının oğlu Şadi Cindoruk da CHP gençlik kolları başkanıydı.

14 Mayıs 1985 tarihinde Büyük Kongre'de Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçilmiş. Genel Başkanlık makamını, siyasi yasağı biten Süleyman Demirel'e bıraktıktan sonra, 16 Kasım 1991 – 1 Ekim 1995 tarihleri arasında TBMM Başkanı olmuş. 17 Nisan 1993 günü Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı üzerine 17 Nisan 1993 – 16 Mayıs 1993 tarihleri arasında vekâleten T.C. Cumhurbaşkanlığı görevini bile üstlenmiştir. 28 Şubat sürecinde "postmodern müdahale"yi savunarak bir grup arkadaşıyla birlikte DYP'den ayrılıp, Demokrat Türkiye Partisi'ni kurmuştur. DTP 28 Şubat neticesinde kurulan Mesut Yılmaz başbakanlığındaki koalisyona katılmasına rağmen kendisi görev almamış, 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimde partisi de, kendisi de meclis dışında kalarak DTP Genel Başkanlığı görevinden istifa etmiştir.

Özetle, Cindoruk yeni oluşumların başlangıç evrelerinde hep aktif görev almış, kendisinden başka iyi bir alternatif olması halinde geri planda durmuştur. Başka birinin işi yapamayacağının anlaşılması halinde, son çare olarak kısa sürelide olsa ipi göğüslemiş, oyun kurucu olmuştur.

Cindoruk’un yakın tarihimizdeki faaliyetlerine sadece DYP veya DP endeksli bakarsak hata yapmış oluruz. Her dönemin önemli olaylarında ve operasyonlarında onu aramamız gerekir.

BANKER BAKO OLAYI

Ülkemizi sarsan Banker Bako olayının detaylarında da başka bir Cindoruk tablosu karşımıza çıkıyor…

Cindoruk, yeraltı mafya patronlarının sevk ve idaresinde de önemli görevler üstlenmiştir. Yeraltı dünyasının, babaların ve özellikle Dündar Kılıç’ın avukatlığını yapmış olan “Karadenizli” lakaplı Hüsamettin Cindoruk’un, Banker Bako ile ilişkileri de derindir.

Mafya Cindoruk İlişkisi

Yeraltı dünyasının ünlü isimleri, 12 Eylül 1980’den sonra gözaltına alınmaları, aranmaları ve birçok faaliyetlerinin ortaya çıkması neticesinde rahatsız olunca, özellikle iktidar konumundaki Anavatan Partisi’nin aldığı ekonomik tedbirlerle illegal gelir kaynaklarını kurutması karşısında, bu hükümete karşı bir tavır olarak muhalif partilere yanaşmışlardır.

Menfaat ilişkilerini her şeyin üzerinde tutan bu grup, bir yandan eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş kanalıyla SHP’ye sızmaya çalışmış, diğer taraftan avukatları ve özel işlerinin devlet içindeki hukukçu takipçisi Hüsamettin Cindoruk kanalıyla DYP ile yakınlığını arttırmıştır. 1984 yılında uyuşturucu kaçakçılığına askeri kamyonlarla destek sağladığı tespit edilen Emekli Albayın DYP’ye katılarak Kâğıthane ve Beykoz ilçelerinde faaliyet göstermesi de bu ekibin çalışmasının bir neticesidir.

DP Kongresinde Yaşananlar

16 Mayıs DP Büyük kongresi, bir bilen ve bir bölen koalisyonunun partiyi ele geçirme çabasıydı. Muhteşem ikili, DP delegesi üzerinde bizatihi telefonla arayarak veya yanına çağırarak manevi baskı kurdu. Ama artık Demirel’in ve Cindoruk’un kuru vaatleri yetersiz hale gelmişti. Bunu gören Demirel ve Cindoruk, daha farklı bir argümanı, “duygusal araçları” devreye sokarak ipi göğüsleyebildi. Cindoruk’un başkanlığa 35 Milyon USD parayla geldiğini söylemesi delegeler üzerinde etkili olmuştur.

Son Senaryo:A Latif Şener ve Hisarcıklıoğlu

DP de sancılı günler yeniden başladı. İstifalar daha ilk günden kendini gösterdi. Cindoruk’un geçmişte sahip olduğu fikirlerini bir anda değiştirip, farklı bir başkan tablosu sergileyebilir. ETÖ davasında, açıktan yaptığı siyasi avukatlığını parti başkanlığıyla birlikte dozunu arttırarak sürdürecektir.

AKP ye karşı beslenilen kin ve nefretin boyutlarını, hem Demirel’in hem de Cindoruk’un beyanatlarında daha önce de defalarca gördük. Dolayısıyla, bir “bilen”in himayesinde bir “bölen” olarak ömrünün son deminde Cindoruk, tarihi bir görevi yerine getirerek AKP yi bölebilecek bir senaryoyu devreye sokabilir. Bu senaryoya göre;

A.Latif Şener, büyük bir törenle DP’ye katılıp, sonrasında başkanlık görevini devir mi alacak?

AKP’li küskün eski belediye başkanları ve milletvekillerinin de katılımlarıyla DP güçlenmiş imajı mı verilecek?

Genel seçimlere kadar bir yandan Ergenekon sanıklarını, özelliklede Haberal’ı dışarı çıkartacak avukatlığı yaparken, diğer taraftan AKP’yi bölme çalışması hızlandırılacak mı? Milletvekili transfer çalışmalarına ağırlık verilerek MHP-CHP-DP koalisyonuna gidilecek mi?

Sonuçta projenin finali olarak, Cumhurbaşkanı Gülün görev süresinin sona ermesi sonrasında, önemli bir sivil toplum kuruluşunun başında son kez görev almış Hisarcıklıoğlunu Cumhur Başkanı yapmak için bütün imkânlar seferber mi edilecek?

Bütün gelişmelere rağmen, Demokrat Parti, şanlı geçmişine ters düşmeyecek siyasi davranışı sergileyeceği ümidini taşımaktayım.

05-23-2009, 10:36	#1
Kullanıcı Adı Ertuğrul ÖZGÜL	Emin YILMAZ "Bir Bilen VE Bir Bölen: DEMİREL-CİNDORUK" Demokrat Parti, siyasetin bütün entrikalarının, ayak oyunlarının uygulandığı bir parti. Rahmetli Menderes döneminde bile, parti ve lider kadro üzerine oynanan kirli oyunları görmek mümkün. Bir avuç azınlığın, halka ve onun seçilmiş temsilcilerine reva gördüğü şeyler, insaf ve tahammül sınırlarını bile zorladı. Uydurma mesnetlerle bir Başbakanın asılması, dünya siyasi tarihte az rastlanır bir vakadır. Menderes sonrasında, millete yutturulmuş bir çobanın 40 yıl boyunca siyasi tarihimize koyduğu ambargo ise başka bir garabet! Demirel, bir yandan kendisini nurcuların temsilcisi olarak sunarken, diğer taraftan 28 Şubatın mimarlığını yapmış kurnaz bir siyasetçidir. Süleyman Demirel Süleyman Demirel, kabiliyetli ve özellikli insanları alıp kukla haline getirme konusunda oldukça mahirdir. Kötürüm hale getirilmiş bir ekiple iş yapmak onun en bariz özelliği. Demirel’in aile fotoğraflarında poz vermiş kişilerin devletten ve milletten götürdüklerini alta alta koyarsanız tablo daha bir netleşir. Rahmetli Özal’a çektirdikleri, Çankaya da iş yapamaz hale getirip ülkeyi kilitlemesi ayrı bir konu. Son dalgada alınan Mehmet Haberal ile Demirel’in ilişkisinin sadece muhabbetten kaynaklandığı düşünülemez. Yaşına rağmen havaalanına kadar gidip destek vermesi, dostluktan öte olup “biraderizm” ilişkisi gibi görünmekte. DP Kongresi Son DP kongresine kadar Demirel partiden elini hiç çekmedi. Süleyman Soylu, başkanlığı sürecince hakikaten bir soylu duruş sergiledi. Mahalli seçimde beklenmedik bir oy patlaması yaptı. Büyük kongreyi atlatması halinde, parti iyi bir sürece doğru gidebilecek, AKP’ye alternatif olabilecekti. Daha önemlisi Demirel’den hem parti, hem de millet kurtulacaktı. Ama Süleyman Soylunun hesap edemediği bir operasyon söz konusuydu. Emanetçi Başkan: Cindoruk Emanetçi Başkan Hüsamettin Cindoruk siyasi tarihin dönemeçlerinde hep karşımıza çıkmıştır. Bazen gizli bazen aşikar, arkasına Demirel’i alarak, hukukçu kimliğini de kullanarak operasyonlar yürütmüştür. Cindoruk bazı yönleri ile Demirel’in pabucunu dama atacak mantık kıvraklığına sahiptir. Sabih Kanadoğlu ile kafa kafaya verip hukukun kurallarını esnetmiş, Cumhurbaşkanlığı krizi başta olmak üzere pek çok krize imza atarak siyasetçileri zora sokmuştur. Hep virajlarda, vites değiştirirken devreye giren Hüsamettin Cindoruk acaba kim? Hüsamettin Cindoruk’un biyografisi bayağı renkli. 1933 İzmir doğumlu olup, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuş ve 1955 yılından itibaren avukatlık yapmıştır. Siyasi hayatına Demokrat Parti gençlik kollarında başlamasına rağmen, 1958 yılında "ispat hakkı" tartışmaları sırasında DP'den ayrılarak Hürriyet Partisi kurucuları arasında yer almıştır. 1960'dan sonra siyasi hayatını Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi'nde; il başkanlığı, kuruculuk, Genel İdare Kurulu üyeliği görevleri ile sürdürmüş. DP gençlik kolları başkanlığını yürüttüğü dönemde amcasının oğlu Şadi Cindoruk da CHP gençlik kolları başkanıydı. 14 Mayıs 1985 tarihinde Büyük Kongre'de Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçilmiş. Genel Başkanlık makamını, siyasi yasağı biten Süleyman Demirel'e bıraktıktan sonra, 16 Kasım 1991 – 1 Ekim 1995 tarihleri arasında TBMM Başkanı olmuş. 17 Nisan 1993 günü Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı üzerine 17 Nisan 1993 – 16 Mayıs 1993 tarihleri arasında vekâleten T.C. Cumhurbaşkanlığı görevini bile üstlenmiştir. 28 Şubat sürecinde "postmodern müdahale"yi savunarak bir grup arkadaşıyla birlikte DYP'den ayrılıp, Demokrat Türkiye Partisi'ni kurmuştur. DTP 28 Şubat neticesinde kurulan Mesut Yılmaz başbakanlığındaki koalisyona katılmasına rağmen kendisi görev almamış, 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimde partisi de, kendisi de meclis dışında kalarak DTP Genel Başkanlığı görevinden istifa etmiştir. Özetle, Cindoruk yeni oluşumların başlangıç evrelerinde hep aktif görev almış, kendisinden başka iyi bir alternatif olması halinde geri planda durmuştur. Başka birinin işi yapamayacağının anlaşılması halinde, son çare olarak kısa sürelide olsa ipi göğüslemiş, oyun kurucu olmuştur. Cindoruk’un yakın tarihimizdeki faaliyetlerine sadece DYP veya DP endeksli bakarsak hata yapmış oluruz. Her dönemin önemli olaylarında ve operasyonlarında onu aramamız gerekir. BANKER BAKO OLAYI Ülkemizi sarsan Banker Bako olayının detaylarında da başka bir Cindoruk tablosu karşımıza çıkıyor… Cindoruk, yeraltı mafya patronlarının sevk ve idaresinde de önemli görevler üstlenmiştir. Yeraltı dünyasının, babaların ve özellikle Dündar Kılıç’ın avukatlığını yapmış olan “Karadenizli” lakaplı Hüsamettin Cindoruk’un, Banker Bako ile ilişkileri de derindir. Mafya Cindoruk İlişkisi Yeraltı dünyasının ünlü isimleri, 12 Eylül 1980’den sonra gözaltına alınmaları, aranmaları ve birçok faaliyetlerinin ortaya çıkması neticesinde rahatsız olunca, özellikle iktidar konumundaki Anavatan Partisi’nin aldığı ekonomik tedbirlerle illegal gelir kaynaklarını kurutması karşısında, bu hükümete karşı bir tavır olarak muhalif partilere yanaşmışlardır. Menfaat ilişkilerini her şeyin üzerinde tutan bu grup, bir yandan eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş kanalıyla SHP’ye sızmaya çalışmış, diğer taraftan avukatları ve özel işlerinin devlet içindeki hukukçu takipçisi Hüsamettin Cindoruk kanalıyla DYP ile yakınlığını arttırmıştır. 1984 yılında uyuşturucu kaçakçılığına askeri kamyonlarla destek sağladığı tespit edilen Emekli Albayın DYP’ye katılarak Kâğıthane ve Beykoz ilçelerinde faaliyet göstermesi de bu ekibin çalışmasının bir neticesidir. DP Kongresinde Yaşananlar 16 Mayıs DP Büyük kongresi, bir bilen ve bir bölen koalisyonunun partiyi ele geçirme çabasıydı. Muhteşem ikili, DP delegesi üzerinde bizatihi telefonla arayarak veya yanına çağırarak manevi baskı kurdu. Ama artık Demirel’in ve Cindoruk’un kuru vaatleri yetersiz hale gelmişti. Bunu gören Demirel ve Cindoruk, daha farklı bir argümanı, “duygusal araçları” devreye sokarak ipi göğüsleyebildi. Cindoruk’un başkanlığa 35 Milyon USD parayla geldiğini söylemesi delegeler üzerinde etkili olmuştur. Son Senaryo:A Latif Şener ve Hisarcıklıoğlu DP de sancılı günler yeniden başladı. İstifalar daha ilk günden kendini gösterdi. Cindoruk’un geçmişte sahip olduğu fikirlerini bir anda değiştirip, farklı bir başkan tablosu sergileyebilir. ETÖ davasında, açıktan yaptığı siyasi avukatlığını parti başkanlığıyla birlikte dozunu arttırarak sürdürecektir. AKP ye karşı beslenilen kin ve nefretin boyutlarını, hem Demirel’in hem de Cindoruk’un beyanatlarında daha önce de defalarca gördük. Dolayısıyla, bir “bilen”in himayesinde bir “bölen” olarak ömrünün son deminde Cindoruk, tarihi bir görevi yerine getirerek AKP yi bölebilecek bir senaryoyu devreye sokabilir. Bu senaryoya göre; A.Latif Şener, büyük bir törenle DP’ye katılıp, sonrasında başkanlık görevini devir mi alacak? AKP’li küskün eski belediye başkanları ve milletvekillerinin de katılımlarıyla DP güçlenmiş imajı mı verilecek? Genel seçimlere kadar bir yandan Ergenekon sanıklarını, özelliklede Haberal’ı dışarı çıkartacak avukatlığı yaparken, diğer taraftan AKP’yi bölme çalışması hızlandırılacak mı? Milletvekili transfer çalışmalarına ağırlık verilerek MHP-CHP-DP koalisyonuna gidilecek mi? Sonuçta projenin finali olarak, Cumhurbaşkanı Gülün görev süresinin sona ermesi sonrasında, önemli bir sivil toplum kuruluşunun başında son kez görev almış Hisarcıklıoğlunu Cumhur Başkanı yapmak için bütün imkânlar seferber mi edilecek? Bütün gelişmelere rağmen, Demokrat Parti, şanlı geçmişine ters düşmeyecek siyasi davranışı sergileyeceği ümidini taşımaktayım.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)