|
08-30-2008, 12:28 | #1 |
Emperyal Rusya!
RUSYA, Sovyet sisteminin dağılmasındaki sorunları aştı. Yükselen petrol gelirleriyle ekonomisini yoluna koydu. Artık ‘emperyal siyaset’e yöneliyor. Evet, şuraya buraya ordular gönderip geniş toprakları ilhak etmiyor ama açıkça belli ki “yakın çevre” dedikleri bir coğrafyayı siyasi nüfuz altına almaya çalışıyor. Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya’yı kendi ‘nüfuz bölgesi’ olarak görüyor.
Gürcistan olayı bunun bir dışa vurumudur. Rusya’nın yeni ‘emperyal’ siyasetinin sıkıntılarına en çok maruz kalan ülkelerin başında Türkiye var. Türkiye’nin Azerbaycan ve Gürcistan’la iyi ilişkileri? Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı? Bu tür gelişmelere Rusya’nın ilk tepkisi Türkiye’nin ihracatını fiilen engellemek oldu; önce domates ve sebze ihracatımızı şimdi de tam mevsiminde başta hazır giyim olmak üzere tekstil ihracatımızı fiilen engelliyor; “Sayım yapıyorum, kalite kontrolü yapıyorum” gibi bahanelerle! Bunun anlamı, Türkiye’nin 3 milyar dolar kayba uğrayacak olmasıdır! Bugünlerde Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’i en çok uğraştıran mesele bu! Bıçak kemiğe dayanıyor Artık sabrı taşan Ankara’da “Biz de Boğazlar’dan geçen Rus gemilerindeki malların sayımını ve güvenlik kontrolünü yapalım, uyuşturucu var mı, yok mu bakalım” gibi söylentiler dolaşıyor. Devlet Bakanı Tüzmen’in “Biz de karşı ticari tedbirler alacağız” şeklindeki sözlerinin bir anlamı da bu olsa gerek. Rusya’nın emperyal siyasetinin ekonomilere nasıl zarar verebileceğinin bir göstergesidir bu. Rusya’nın yeni siyasetinin bir göstergesi de kıtalararası füze denemelerine yeniden başlamasıdır! Son olarak Rusya’nın Gürcistan’ı cezalandırmaya kalkması Doğu-Batı kutuplaşmasını büsbütün tırmandırdı. Boğazlar’la ilgili olarak Montrö Antlaşması etrafındaki tartışmaların da bu arada alevlenmiş olması tesadüf değildir! Rusya, Karadeniz’deki Batılı gemilerin Montrö’ye aykırı olduğunu iddia ediyor; Türkiye ise “Montrö’yü harfiyen uyguluyoruz” diye açıklama yapıyor. Şimdilik yumuşak dille yürütülen bu tartışma zamanla alevlenebilir: Artık Rusya’nın uydusu olmayan Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna Karadeniz’de Rus gücünü dengeleyecek bir Batılı deniz gücünün bulundurulmasını istiyor. Batı buna eğilimli. Rusya ise bunun Montrö’ye aykırı olduğunu söyleyerek karşı çıkıyor. Sorun dönüp dolaşıp Montrö Antlaşması’na ve Türkiye’ye gelecek. Boğazlar’a dikkat Boğazlar konusunda en iyi eseri yazan, değerli diplomat merhum Feridun Cemal Erkin, “Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi” adlı muhteşem eserinde, 1936 tarihli Montrö Antlaşması’nın perde arkasını ve imzalanan metni ayrıntılı olarak anlatır. Erkin, antlaşma hükümleri ne olursa olsun, Boğazlar’ın jeopolitik önemi sebebiyle Türkiye’nin her zaman “nazik hatta bazen tehlikeli durumlara düşebileceği”ne dikkat çeker. (sf. 110) Bugün ufukta böyle bir tehlike gözüküyor. Rusya emperyal siyasetini tırmandırırsa Boğazlar bugünkünden çok daha kritik hale gelecektir! Ama Rusya’nın Türk ihracatını fiilen engellemesine karşılık Türkiye’nin Boğazlar’daki Rus ticaret trafiğini, hem de Montrö hükümlerine uygun olarak ‘denetleme’ imkânına sahip olması gösteriyor ki, öyle bir tırmanma iki tarafa da büyük zarar verecektir; aynı zamanda Doğu-Batı kutuplaşmasını yeniden tahrik ederek bütün dünya için zararlı olacaktır. Geçmiş iki yüzyıllık tarih, bu tür çatışmaların Türkiye’ye, Avrupa’ya ve Rusya’ya verdiği korkunç tahribatın şahididir! Bugün aklın gereği, sorunları tırmandırmadan ‘iş’ mantığıyla çözmektir. Taha AKYOL milliyet
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|