![]() |
#51 |
![]() diğer atımı tekrar 5f ye getiririm piyonu alırım daha sonra 6h ye getirip şah derim bu arada vezirim 6f de duruyor
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#52 |
![]() Toparlayacak olursak;
1. Vf6 gxf5 2. Axf5 Vxf3 (Bu hamleyle siyah sonraki hamlede mat etmek ister ama beyaz Axf5 hamlesini yapıp, üstünlük sağladığından buna izin vermez. Axf5 Asıl beklediğim ve yapılması gereken hamledir.) 3. Beyaz dilerse siyah şahı kovalar, dilerse de Vg7 hamlesini yapıp, oyunu alır. Tebrikler Sedef. +1 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#53 |
![]() Satranç bilip de, hamleleri yazıya dökemeyen arkadaşlar için yararlı bilgiler:
Satrançtaki hamlelerin yazılmasına "NOTASYON" denir. Satrançta genel olarak cebirsel notasyon kullanılmaktadır. Satranç tahtasında düşey sütunlara birer harf (a, b, c, d, e, f, g, h) ve yatay sütunlara birer sayı (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ) konulur. Böylece her kare bir harf ve bir de sayı ile belirlenmiş olur. Örneğin, en sol en alt kare a1, en sağ en üst kare de h8 ile belirtilir. Ayrıca taşları ve hamleleri yazmak için şu kısaltmalar kullanılır: Taşlar Ş: Şah V: Vezir K: Kale A: At F: Fil Hamleler 0-0: Küçük Rok 0-0-0: Büyük Rok x: Taş Alma +: Şah ++ Çifte şah #: Mat =: Terfi Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri; hamle yapıldığında taşın baş harfi yazılır ve büyük harfler kullanılır. Hamle yapılan karenin harfi ise küçük yazılır. Örneğin; Vezir e5 karesine hamle yaparsa Ve5, e5 karesindeki herhangi bir taşı yediğinde Vxe5 yazılır. Sorusu olan arkadaşlar varsa, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#54 |
![]() Satranç'ın İslâm Dinindeki Yeri Nedir?
Yazar Ahmet Şahin, Zaman Gazetesi 12.Haz.2006 Şâfiî'de hüküm: Satranç oynamak, araya menfaat girmeksizin olursa câizdir. Şâyet bu oyunla ortada bir menfaat dönerse, câiz olmaktan çıkar, harama girer. Çünkü o takdirde kumar olur. Hanbelî'de hüküm: Satranç oyunu mekrûhtur. Eğer menfaatsiz oynanıyorsa tabiî. Şayet bir takım değer ortaya konur da, yenen yahut yenilen kazanırsa, mekruhluktan çıkar, haramlığa girer. Çünkü harama götüren oyunu oynamak da haram olur. Mâlikî'de hüküm: Satranç oyunu tavla gibi haramdır. İsterse araya menfaat girmesin. Hanefî'de hüküm: Karşılıklı para konmadan yapılan yarışlar helâldir, ancak satranç değildir. Çünkü satranç oyunu kısa zamanda oynayanı müptelâsı hâline getirmekte, oyun olmaktan çıkıp, ibtilâ hâlini almaktadır. Hanefî görüşünün illeti sayılan bu ibtilâ hâline getirme mahzuruna bakan bâzı âlimler, bundan bir çıkış yolu bulmak isteyip demişler ki: — Anlaşılıyor ki, arada sırada menfaatsiz olarak, bir ibtilâ hâline getirilmeden, zaman israfına düşülmeden, namaz vakti te'hire uğratılmadan oynanırsa, haramlıktan çıkar, sevabı olmayan mübaha girer! Çünkü müptelâ olmuyor, menfaat koymuyor, namazın te'hiri görülmüyor. Bu mes'ele üzerinde etraflıca duran mezhep âlimlerimizden farklı görüşler zuhur etmişse de, ekseriyetinin satranç oynayanların lehinde olmadıkları anlaşılmaktadır. Ashâbtan İbn-i Ömer'in (ra) satranç oynayanlara selâm vermediği kaydı vardır. Bâzı âlimler de demişler ki: — Satranç oynayanlara selâm verilir. Hiç olmazsa selâmı iâde edinceye kadar oynamaktan vazgeçmiş olurlar. Bu mevzuda tafsilât için (Mezâhib-i Erbaa) ile İmam-ı Birgivî Hazretleri'nin Tarikat-ı Muhammediyye Şerhi'nde (Elin âfetleri) bahsine bakılabilir. --------------------------------------------------------------------------------------------------- İsmail KAYA "Satrançta temel esas savaş taktiğini öğretmektir" Sözlerine şu cevabı veririz: "Böyle bir kasıt olmayıp sadece insanı bol bol meşgul edip Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymaktan başka bir faydası yoktur" (İbn Kudâme, el-Muğnî; IX, 171). Satrancı mekruh ve mubah görenler de bunun için bir takım şartlar ileri sürmektedirler. Bu şartlara uymadığı takdirde onlara göre de haramdır: 1- Hanbelîler gibi, haramlığına inanan birisi için, harama yardımcı olduğundan dolayı haramdır. 2- Oynarken namazı geçirmemek gerekir. Çünkü bu çeşit oyunlar vakit hırsızıdır. Namaz geçirmeye sebep olursa, bu, haram olur. 3- Düşük karakterli kimselerle oynanmamalıdır. 4- Kin, düşmanlık ve yalan yere yemin etmeye sebep olmamalıdır. Oyun heyecanına kapılıp sövmekten, çirkin sözler söylemekten kaçınılmalıdır (İbn Hacer, ez-Zevâcir, II, 326-327). Bu şartlara uymak kaydıyla, karşılıklı kumar olmazsa haram değildir, denilebilir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#55 | |
![]() Alıntı:
paylaşım için sağol önemli bir mesele çok fazla meşgul olup namazı kaçırmamak için sanırım satrancın ustası olup olayı kısa sürede bitirmek gerek ![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#56 |
![]() evet önemli bir mesele. Önce ibadetler sonra satranç..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#57 |
![]() SATRANCIN HİKAYESİ
Satrancın ilk kez MS. 570 yıllarında Hindistan'da oynandığını biliyoruz. Daha önce Çin'de de bu oyunun oynandığı rivayet ediliyor. Rivayet olunur ki bunu bulan Brahman rahibi Şah'a bir ders vermek istemiş. ''Sen ne kadar önemli bir insan olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir işe yaramazsın'' demek istemiş. Şah bu durumdan memnun görünmüş, ''Peki, oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen'' demiş. Rahip bu olay üzerine Şah'ın alması gereken dersi hala almadığını düşünerek ''Bir miktar buğday istiyorum'' demiş. ''Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede, bir önceki karede aldığımın iki misli buğday istiyorum. Sadece bu kadarcık buğday istiyorum'' demiş. Şah, kendisi gibi yüce ve kudretli bir şahtan isteye isteye üç beş tane buğday isteyen bu rahibin, küstahlığa varan alçakgönüllülüğüne sinirlenmiş ve ona bir ders vermek istemiş. ''Hesaplayın. Hak ettiğinden bir tane fazla buğday vermeyin'' demiş. İnce hesap; Hesaplamaya ilk kareler kolay gitmiş. 1. Kareye bir buğday, 2. Kareye iki buğday, 3. Kareye dört buğday... Ancak 10. Kareye gelindiğinde 1023 buğday vermeleri gerekiyor. Bu yaklaşık bir avuç buğdaya karşılık gelir; hesabın hep böyle gideceğini, hep rahibe böyle üç beş buğday vereceklerini zannediyorlardı. Zaten 15. Kare yalnızca 1.5 kilo buğday vereceklerdi. 25. Kareye gelince 1.5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar. Oysa; 31. Kareye gelince, bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar. Çünkü vermeleri gereken buğday 31. Karede 92 tonmuş. 49. Kareye geldikleri zaman 24 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu ise Türkiye'nin bir yıllık buğday üretiminden fazla. 54. Kareye geldiklerinde ise 771 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu da dünyamızın bugünkü ölçülere göre bir buçuk yıllık buğday üretimi. ''Madem başladık hesaplara devam edelim'' deyip bitirmişler. 64. kare de tamamlandığında bugünkü ölçülerde dünyanın 1500 yıllık buğday üretimini rahibe vermeleri gerektiği ortaya çıkmış. Bu upuzun ifadelerle anlattığımız sayının matematik dilindeki ifadesiyle anlatımı şöyledir; 1+2+22+23+24+...+264 = 265 - 1 = 18 446 744 073 709 551 615 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#58 |
![]() Problem olmayınca kimsenin sesi çıkmıyor pek. Ya da kimse bilgilerini paylaşmak istemiyor.
![]() Beyaz oynar, feda ile kazanır. (Feda = Değerli bir taşın daha değerli bir taş almak için ya da kazanca veya mata gitmek için feda edilmesidir.) İpucu: 3 hamlede mat. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#59 |
![]() Yahu kimse bilmiyor mu yoksa kimse ilgilenmiyor mu? Yoklama ve fikir alalım..
2. ipucu: Beyaz ilk hamleyi vezir ile oynar.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#60 |
![]() vezir a4?
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|