:-*

ERBAKAN HEYECANI

Erbakan 13 Temmuz Cuma Günü İstasyon Meydanı’nda yapılacak Saadet Partisi Mitingine katılmak üzere Elazığ’a geliyor. Elazığ, Erbakan’ın nice büyük ilin önüne geçirip her kampanya döneminde gayet istisnai bir yaklaşım ve fevkalade bir duyarlılıkla önemseyerek mutlaka ziyaret etmeyi programına almayı prensip haline getirdiği bir il. Çünkü Erbakan Elazığ’ın hünkâr mahfili ve Millî Görüş’ün minberi oluğunu söylemektedir.

Yıllardan beri Konya’nın Millî Görüş çadırının orta direği ve mihrabı olduğunu belirten Erbakan, Elazığ’ın ise Hünkâr Mahfili ve Millî Görüş’ün minberi olduğunu hep ifade ede gelmiştir.

Ne var ki her seferinde konuyu dile getirdiğinde Konya’nın belde-i muhayyere olduğu hususunu hatırlatıp Millî Görüş’ün ilk çıkış yeri olmasını gerekçe gösterirken; Elazığ için bugüne kadar herhangi bir neden ve gerekçe göstermiş değildir.

Bilindiği gibi belde-i muhayyere tabiri son Peygamber Hz. Muhammed (sas)’e, vahiy meleği Cebrail tarafından Hicret için Medine ile Konya arasında tercih yapması hususunda muhayyer (serbest) bırakıldığının bildirilmiş olmasından kinayedir. Hiç kuşkusuz ki Hicret buyuracağı yerlerden birinin Medine ile birlikte Konya da olabileceğinin bir seçenek olarak Aleyhissalat-ü Vesselam Efendimiz’e sunulmuş olması büyük bir şereftir, bu nedenle belde-i muhayyere denilmiştir.

Erbakan, bugüne kadar birçok kez Elazığ’ın Konya’dan sonra en çok önem verdiği il olduğunu bu spesifik nitelemeleri ve övgü dolu sözleri ile ifade ettiği gibi fiilen de çok açık-seçik şekilde her vesile ile ortaya koymuştur. Ancak neden hünkâr mahfili dediği ve Millî Görüş’ün minberi diye nitelediği hususunda şimdiye kadar herhangi bir açıklama yaptığına ve bir gerekçeden söz ettiğine şahit olmadık.

Sadece hünkâr mahfili hususunda Selimiye Camii’nin hünkâr mahfiline atıfta bulunarak Elazığ’ı Osmanlı’nın ikinci başkenti mesabesindeki Edirne ile kıyasladığına herkes gibi bizler de şahit olmuşuzdur.

Erbakan’ın Elazığ’ımızı Konya ile birlikte Millî Görüş’ün en önemli iki merkezinden biri olarak mütalaa etmesi zaman zaman dile getirdiğimiz gibi bir hususu akla getirmektedir. Erbabınca bilindiği üzere hadis kitaplarında yer alan sahih rivayetlerde Fırat Nehri suyunun kesileceği yer olarak tarif edilen Elazığ’da ahir zamanın birçok önemli olayının yaşanacağına işaret buyrulmaktadır.

Söz konusu bu hadis-i şerifler temel eserlerde yer alan ve sağlam kaynaklara dayanan sahih rivayetlerdir. Kaldı ki bu hadisi şerifler irad buyrulduğundan itibaren kayıt altına alınarak daha sonra hadis kitaplarında bir araya getirilip asırlar buyu çoğaltılmış, medreselerde okutulmuş ve tüm İslam Âlemine yayılmıştır. Halen kütüphanelerde mevcut ilk asırlardan kalma sayısız kitapta ve günümüzde basılanlarda bu hadisler yer almaktadır.

Geçmişi henüz bir asrı bile bulmayan bugünkü teknikle baraj yapılıp nehirlerin suyunun kesilmesi artık olağan, sıradan bir olay olsa da o devirlerdeki mevcut bilgi ve anlayış içerisinde Fırat gibi büyük bir nehrin suyunun kesileceğinin söylenmesi, algılanması ve kabul görmesi ancak gerçekleşecek büyük bir mucize kapsamında düşünülebilirdi.

Fırat suyunun tarihte ilk kez kesilmiş olması bilindiği gibi üzerinde ilk yapılan Keban Barajı nedeniyle üç gün boyunca suyunun tamamen tutulması ile gerçekleşmiştir. Asırlardan beri kitaplarda yer alan hadis-i şeriflerde bu olayın bildirilmiş olması, Peygamber Efendimiz’in 14 asır önceden Keban Barajı’nın yapılacağını görüp haber verdiğini doğrulayan bir kanıttır.

Günümüzde gerçekleşen bu olayı 1400 yıl önceden bildiren hadis-i şerifin sahih (sağlıklı-gerçek) olup olmadığının tartışılması ise söz konusu değildir. Böyle bir şey abesle iştigaldir. Çünkü Keban Barajı inşaatı sırasında Fırat Nehri’nin suyunun 3 gün boyunca tamamen kesilmiş olmasıyla, asırlardan beri kitaplarda yer alan bu hadis-i şerifin gerçek olduğu kesinleşmiş olmaktadır.

Burada asıl dikkat çekmek istediğimiz husus şudur: Fırat Nehri suyunun kesileceğine ilişkin bölümü gerçekleştiğine gere; hadis-i şerifin devamında ifade edilen hususların da gerçekleşeceği muhakkaktır ve beklenmelidir! Çünkü böylece hadis-i şerifte bildirilen ahir zamanın en önemli olaylarının Fırat suyunun kesileceği yer olarak Elazığ’da gerçekleşeceği de kesinlik kazanıyor.

Günümüzde Keban Barajı öncesi ve sonrasında yeryüzünde birçok nehir üzerinde çok daha büyük nice barajlar yapıldı ve suları kesildi. Tüm insanlığa peygamber olarak gönderilen Efendimiz Aleyhissalat-ü Vesselam’ın yüce dikkatini, Keban Barajı vesilesiyle Fırat Nehri suyunun kesileceği yer olarak Elazığ’a çevirmiş olması ve bunu ta o günden bildirmiş olması hiç kuşkusuz, özellikle bu şehirde yaşayanlar için olağanüstü önem taşımaktadır.

Sanırız, Erbakan’ın Elazığ’ı Hünkâr Mahfili ilan etmesini ve Millî Görüş’ün Minberi olarak nitelemesini bununla irtibatlandırmak ve bu çerçevede düşünmek kadar tabii bir şey olmaz. Erbakan başka herhangi bir neden ve gerekçeden söz etmediğine göre bizim bu yaklaşımımızı yadsımak mümkün değildir.

El-Azizciler açısından asıl ilginç ve müjdeli olan husus Erbakan’ın Elazığ’ımızı Millî Görüş’ün minberi olarak nitelemesidir. Bundan Millî Görüş’ün en iyi anlatıldığı il anlamı çıkarılabilir. Nitekim minber, Camilerde üzerinden hitap edilen ve toplumun aydınlatıldığı kürsü/platform demektir. Elazığ’dan Millî Görüş’ün minberi diye söz edilmesinden, Millî Görüş’ün en doğru, en güzel ve en başarılı anlatıldığı il anlamını çıkarmak çok uçuk bir düşünce sayılmasa gerek.

Böyle bakıldığında pek âlâ El-Aziz Gazetesi ve grubu olarak bizlerin de bu iltifatlardan bir paya sahip olabileceğimiz düşünülebilir ki bunu daima umut etmişizdir. Eğer Erbakan Elazığ’ı Millî Görüş’ün en iyi anlatıldığı yer olduğu için minber olarak niteledi ise; bundan El-Aziz’in de bir pay sahibi olduğunu düşünmek ve umut etmek sanırız yersiz bir beklenti olmaz.

El-Aziz Gazetesi’nin bir spesifik özelliği de şu ki; Millî Görüş tarihi boyunca Erbakan, bizzat kendisinin isteği ve desteği ile çıkartılan Millî Gazete ve Yenidevir gibi bazı yayın organları dışında izin ve talimat alınmadan çıkartılmış Millî Görüş çizgisindeki hiçbir gazete ve dergiyi meşru saymamış, özellikle dışlamıştır. Bunu açıkça yapamadığı zaman özel sohbetlerde mutlaka bir şekilde ortaya koymuştur. Ancak El-Aziz için bunu hiç yapmamıştır.

Oysa El-Aziz Gazetesi olarak, Erbakan’ın çok uzun yıllardan beri sağ kolu mesabesindeki oldukça ünlü kişilere yönelik oldukça ağır iddialarda ve suçlamalarda bulunduk. Hatta Tayip Erdoğan’ı da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi iken ilk biz eleştirdik.

Bütün bunlara rağmen Erbakan diğer Millî Görüşçü olduğunu iddia eden yayın organlarına ve gruplara gösterdiği dışlayıcı yaklaşımı bizlere asla göstermemiştir. Aksine her türlü engellemelere rağmen Erbakan’ın Balgat’taki konutunda, Altınoluk’taki yazlığında ve genel merkez binasında El-Azizciler olarak hep topluca ziyaretler yaptık.
Ayrıca herkesin bildiği bir spesifik özelliği daha var El-Aziz’in. El-Aziz, Erbakan’ı MEHDİ ilan eden Türkiye ve dünyadaki tek yayın organıdır. Yeryüzünde Erbakan’ın MEHDİ olduğuna inanan yegâne grup da El-Azizcilerdir. Çünkü Millî Görüş Lideri Erbakan’ın uzun mücadele hayatı boyunca MEHDİ olduğunu iddia eden ve inanan başka bir grup ve kişiler hiç olmamıştır.

Dolayısıyla Erbakan’ın Elazığ’ı Millî Görüş’ün Minberi olarak nitelemesi ile El-Azizcilerin kendisini Mehdi ilan etmesi arasında bir alaka kurmak mümkündür. Çünkü konuya ilişkin hadislerde Mehdi’nin kendisini Mehdi ilan etmeyeceği ve Mehdi olduğuna dair iddiaları kabul etmeyeceği ifade buyrulmaktadır.

Dolayısıyla Erbakan’ın, Konya Millî Görüş çadırının orta direği ve mihrabıdır derken bunu belde-i muhayyere olması ile açıklayıp; Elazığ’ın Hünkâr Mahfili ve Millî Görüş’ün Minberi olduğunu söylerken bugüne kadar herhangi bir gerekçe ve neden açıklamamış olmasının altındaki saklı gerçek bu olabilir.

Ayrıca Fırat Nehri suyunun kesileceği yer ve zaman olarak Elazığ’a hadis-i şeriflerde dikkat çekilmesi Mehdi’ye inanılan ve ilan edilen il olması nedeniyle olabilir. Bütün bunlar yoruma dayalı düşüncelerdir…

Ancak tartışmasız gerçek şu ki; âlemlere rahmet ve tüm insanlığa son peygamber olarak gönderilen Hz. Muhammed, irad buyurduğu bu hadis-i şerifleri ile Fırat Nehri suyunun kesileceği yer ve zaman olarak tarif buyurduğu bugünkü Elazığ’ımıza dikkatleri çekmiştir. Bu hadis-i şerifin gerçekliği, Keban Barajı inşa edilirken Fırat Nehri suyunun tarihte ilk kez 3 gün boyunca kesilmesiyle ispat olunmuştur.

Açık olan diğer bir husus da Erbakan’ın nedeni ve gerekçesi açıkça bilinmese de Elazığ’ımıza Konya gibi münhasıran müstesna bir önem ve değer vermesi gerçekliğidir. Erbakan ne zaman Elazığ’ımızı teşrif buyursa büyük bir heyecan duymamız ve önemli açıklamalar yapacağına dair beklentiler içerisine girmemiz bundandır.

Bu nedenle istisnasız bütün hemşehrilerimizin Elazığ’ımızın bu büyük manevi şanına layık davranmaları için çağrıda bulunuyoruz. Ne dünya ne de ahiret için hiçbir işe yaramayan birtakım beş para etmez adamlara gösterilen asla hak etmedikleri ilgi ve alakanın Erbakan’dan esirgenmeyeceğini umuyoruz. Buna Erbakan’ın değil bizlerin ihtiyacı olduğu hususu da göz ardı edilmemelidir.

Saadet Partisi’nin bu Cuma günü İstasyon Meydanı’ndaki Mitinginde Erbakan’ı bir an bile huşu ve inanç içerisinde dinlemek ve çağrısına uymak ebedi saadetin kapılarının bizlere açılmasına vesile olabilir, hiç belli olmaz.

Çünkü mukaddes beldeler, mukaddes şahsiyetler, mukaddes anlar yüce Allah katında büyük kerem ve fazilet sahibidirler. Bunlardan yararlanmak aklın ve inancın gereğidir.

Ama elbette ki her şey nasip meselesi… Her zamanki gibi konuyu şairin şu içler yakan sözleri ile noktalayalım:

Bîbaht olanın bağına katresi düşmez;

Baran yerine dürr-ü güher yağsa semadan… (*)
el-aziz gazetesi

lütfen siyah yazili yerleri okuyunuz

Sitelerinde 300'ü aşkın üye var,gazete bastıklarına göre destekçileri bir hayli fazla,buda onların 50 değil daha fazla kişi olduğunu göstermez mi

Kardeşim sen link verirmisin habervakti'nin haberine bakayım ben ...
Birde ben suizanda falan bulunduğum yok buda böyle biline .....

Bende üyeyim ne var bunda
Üyeyim diye aynı mı görüşteyim?