![]() |
#1 |
![]() Süleyman Demirel, 28 Şubat kararlarını imzalamadığı iddia edilen dönemin başbakanı Erbakan'ın imzası bulunan belgeyi medyaya sundu. Belge kartelin tetikçi gazetesi Vatan'da yayınlandı.
9. Cumhurbaşkanı Sülemyan Demirel, Necmettin Erbakan'ın imzalamadığı iddia edilen belgeyi yayınladı. Demirel, 28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) alınan kararların, dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından imzalanıp, ilgili makamlara bir üst yazı ile bildirdiğine dair "GİZLİ" belgeyi medyaya sundu. 28 Şubat süreciyle ilgili olarak kartelin tetikçi gazetesi Vatan'a dizi röportaj veren Demirel, Erbakan'ın imzalamadığı denilen kararların ön yazısındaki imzasını gösterdi. Belgeyle ilgili olarak, "Burada herkesin imzası var (28 Şubat'ta alınan MGK kararının belgesini gösteriyor). Kararın bir ön yazısı var. Bir de arkasında kararlar var, 1-2-3-4-5... diye. Şimdi diyor ki, “efendim imzalamadık kararları” diyor, “ama” diyor “ön yazıyı imzaladık” diyor. Olur mu? Hepsi burada..." diyen Demirel, 18 maddelik 28 Şubat kararlarının altında imza olmamasına ilişkin olaraksa şunları söyledi: "O zaten kağıt işi. Bu bunu kavrıyor zaten. Bunun içinde hepsi var." O belgede neler var? Kimlere gönderilmiş? 14 Mart 1997 tarihli Cumhurbaşkanlığı Genel Sektereterliğine gönderilen "kişiye özel gizli belgede" dönemin Başbakanı NecmettinErbakan'ın imzası yer alıyor. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 13 Mart'ta yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ertesi günü Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ile bütün bakanlıklara resmi bir yazı göndererek 28 Şubat kararlarını iletiyor ve bakanlıklardan gerekli gördükleri tedbirleri Başbakanlığa bildirmesini istiyor. Erbakan aynı yazıyı bilgi için Cumhurbaşkanlığı ve MGK Genel Sekreterliklerine de gönderiyor. 14 Mart 1997 tarihli resmi yazıya ek olarak 28 Şubat'ta yapılan MGK toplantısından sonra açıklanan basın bildirisi ile 28 Şubat'ta alınan MGK kararları da gönderiliyor. Erbakan'ın yazısı şöyle: “28.2.1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararlarının 13 Mart 1997 günü Bakanlar Kurulu'nda öncelikle müzakere edildiği malumlarınızdır. Bu müzakerede alınan ”İrtica ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi “kararı mucibinde Milli Güvenlik Kurulu'nun Bakanlar Kurulumuza bildirdiği hususların bir kopyası ilişikte bilgilerinize sunulmuştur. Bu konuların önemle dikkate alınarak, Anayasamızın T.C. Devletinin Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk devleti olması temel ilkeleri çerçevesinde, Bakanlığınızı ilgilendiren konularda, konuyla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler varsa, bunlar hakkında da Bakanlar Kurulunca gereğinin yerine getirilebilmesi için Başbakanlığa bilgi verilmesini rica ederim.” NECMETTİN ERBAKAN'IN "ÖN YAZISINI" İMZALADIĞI 28 ŞUBAT KARARLARI 1. Laiklik ilkesinin büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunması, 2. Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okulların denetim altına alınıp Milli Eğitim Bakanlığı'na devrinin sağlanması, 3. "Sekiz yıllık kesintisiz eğitim"in tüm yurtta uygulamaya konulması ve Kur'an kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğu altında faaliyet göstermeleri, 4. Din adamı yetiştirmekle yükümlü Milli Eğitim kuruluşlarımızın ihtiyaç düzeyinde tutulmaları, 5. Dini tesislerin siyasi istismar konusu yapılmaması, 6. Tarikatların tüm unsurlarının faaliyetlerine son verilmesi, 7. YAŞ kararları bahane edilerek, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni dine karşı imiş gibi göstermeye çalışan bazı medya kuruluşlarının yayınlarının kontrol altına alınması, 8. Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamına imkan verilmemesi, 9. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne aşırı dinci akımların sızmasını önlemek için alınan tedbirlerin üniversiteler ve diğer eğitim kurumları başta olmak üzere tüm kamu kurumlarında uygulanması, 10. İran İslam Cumhuriyeti'nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyetlerinin önlenmesi için tedbirler paketinin hazırlanması, 11. Mezhep ayrılıklarını körükleyici faaliyetlerin önlenmesi için mutlaka tedbir alınması, 12. Anayasaya, Siyasi Partiler Yasasına, Türk Ceza Yasasına ve Belediyeler Yasasına aykırı faaliyetler hakkında gerekli yasal ve idari işlemlerin derhal yerine getirilmesi, 13. Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olan uygulamalara mani olunması ve Anayasa Mahkemesi kararlarının taviz verilmeden uygulanması, 14. Özellikle pompalı tüfeklere ait olan taleplerin dikkatle değerlendirilmesi, 15. Kurban derilerinin rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunması, 16. Özel üniforma giydirilmiş korumalar hakkında yasal işlemlerin ivedilikle sonuçlandırılması, 17. Millet kavramı yerine ümmet kavramının kullanımının önlenmesi, 18. Atatürk'e karşı işlenen suçlar hakkında 5816 Sayılı Kanunun titizlikle uygulanması. İşte belgeler; http://habervaktim.com/resim.php?id=...at=1304&page=1
![]() Konu Jurnal tarafından (03-11-2009 Saat 16:36 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Saadet'li arkadaşlar cevaplarınızı bekliyorum.
Konu Jurnal tarafından (03-11-2009 Saat 16:46 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() BEN HİÇBİR ZAMAN SP'Yİ SAVUNMUŞ DEĞİLİM....DİĞER YAZILARIMA BAKARSINIZ....OZAMAN DURUM ÇOK FARKLIYDI.....OZAMAN Kİ HÜKÜMET ASKER KARŞISINDA ÇOK GÜÇSÜZDÜ VE O GÜN ÇEVİRİLEN OYUNLAR BU GÜN TEK TEK ÇIKMAKTADIR...SP BU YAZIYI İMZALAMAK ZORUNDA KALMIŞTIR...BU OLAY ÜZERİNDEN ERBAKAN'I VURMAK BENCE YANLIŞ.... BİRDE ŞUAN SİTEMİZİ SP'LİLER BASMIŞ DURUMDA PH(PİSKOLOJİK HAREKAT) PLANLARI VAR....BİZDEDE BİR PARONAYA GİBİ BİŞEY OLUŞTU....KİM NE DERSE DESİN AK PARTİ TEK PARTİ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() öncelikle bunu söylemek gerekir.
Bunu yeni gördüm cevabımızda çok şükür var. habervaktimhaberi iyi okunduğunda erbakna hocayı savunuyor. Bu haber günde 2 kere değiştirildi. İlk nete aktarıldığında daha özgündü ikinci kez düzenlendiğinde biraz olayları karıştırmışlar İki farkl.ı düşüncedeki insanın görüşüyle hazırlanmış bir haber. Mason demirelin ne olduğunu anlatmamıza gerek yoktur sanıyorum. Adam türk tarihinde en şerefsiz siyasetçidir. İslamiyetin gelişmesinde ismet inönüden sonra engel olan başka siyasi lider yoktur. Adam söylediği laf yarın tutmayan tek liderde diyebiliriz. Tarihte hiç sevilmeyen siyasi liderdir ayrıca. Gittiği yerde en çok yuhlanan liderdir. Sağcısı solcusu hiç sevmez bu morissonu... gelelim konuya Erbakan Hoca 28 şubat kararlarını imzaladı mı? Erbakan hoca 28 şubat kararlarını imazlamamıştır. Bir sonraki yorumunda bunun açıkca belgesini göstereceğim inş. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kamuoyuna yanlış olarak aksettirilen ve "Erbakan Hoca 28 şubat kararlarını imzaladı!" diye iftira atılan konunun iç yüzü...
Erbakan Hoca 28 Şubattaki 9 saatlik MGK toplantısında bu belgelere imza atmadı. Hatta toplantı sonrası günlerce başbakanlığa gelen MGK sekreteri Tuncer Kılınç Erbakan'a imzalatmak için getirdiği bu evrakı imzalattıramadı. Dahası o belgelere MGK üyesi hiç bir kişi de imza atmadı. Sadece MGK sekreteri Tuncer Kılç imzaladı. İşte rutin belgenin gizli EK-A protokolü : ![]() ![]() Bu belge öncelikle alel acele olarak gösterelim,sonraki yazı dizisinde en ince ayrıntısına kadar inelim. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() TARİHE GEÇEN GÜN: 28 ŞUBAT Çok az tarih vardır hafızalarda kalan, bir sürece ismini veren! 28 Şubat'ta, Türk siyaset tarihi için işte böyle bir gün, hem de en çok ders alınacak olanı! 1. Türkiye'de Önceki Yılların MGK Toplantıları 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısının 68 yıldır yapılan Milli 3üvenlik Kurulu toplantılarından tek farkı, toplantının öncesi ve sonrasında yaşa*nan sahnelerdi. Ne 1974'deki Kıbrıs çıkarmasında, ne 1991 Körfez harekâtında, ne Doğu Bloğu'nun parçalanmasında, ne de Bosna ve Azerbaycan katliamları sırasında, 28 Şubat günü yaşananlar yaşandı. "Öncesi ve Sonrasıyla 28 ŞUBAT" isimli kitabımda yazdığım gibi Bkz. Sh.44–45), Milli Güvenlik Kurulu toplantısının gündemine irtica konusu bu vadar kapsamlı bir şekilde, ilk defa REFAHYOL Hükümeti zamanında geliyor ve siliyor değildi. 28 Şubat gündemine getirilen ve konuşulan konular, takriben on yıl kadar önce de aynı kapsamla gündeme gelmişti. ANAP'ın tek başına iktidarda ve merhum Turgut Özal'ın başbakan olduğu, 25 Temmuz 1986 ve 27 Ocak 1987 tarihle*rindeki bu toplantıların, ne öncesinde ne de sonrasında, 28 Şubat 1997'dekine benzer bir medya tantanası yaşanmamıştı. Peki neden? Cevabını hemen vereyim: O tarihlerde, kartelci sermaye ile rantiyeci medyanın ANAP Hüküme*ti'nden, özellikle Turgut Özal'dan bir rahatsızlığı yoktu ki! Zira Özal, devletin bütün mali imkanlarını, hatta Fak-fuk-fon'da toplanan sosyal yardım bağışlarını dahi rantiyeci medya ve kartelci sermayenin emrine tahsis etmiş, onlara yorulmadan riske girmeden, kolay kazanç yollarını açmış bir Başbakan'dı. Özal'a irtica baha*nesiyle tepki göstermek, bu tatlı gelirlerden yoksun kalmak, oluşan toz pembe dünyalarını alt üst etmek demekti. REFAHYOL döneminde ise durum farklıydı. Önce, Fak-Fuk-Fon'un bütün geliri, fakir ve fukara halkımıza yönlendirilmiş; iç borçlanmanın kısılması ve mus*lukların halka doğru açılması sonucu, ANAYOL döneminde, yıllık kazançlarının yüzde 87'sini faizden kazanan rantiyeciler hem tatlı teşviklerinden, hem de tatlı faiz kazançlarından mahrum kalmışlardı. Böyle olunca da, REFAHYOL Hükümeti'ne karşı her fırsattan azami derecede istifadeye çalışacaklardı, çalıştılar da. 2. Toplantı Öncesi Yükseltilen Tansiyon ve Anormal İlgi Yukarıda da belirttiğim gibi, kuruluşundan 28 Şubat 1997 tarihine kadar yapılan Milli Güvenlik Kurulu Toplantılarının hiçbirisi, 28 Şubat 1997 tarihindeki kadar medya ilgisine mazhar olmamıştı. İstanbul ve Ankara'dan gelip köşk kapısını kamp yerine çeviren ulusal televizyonların canlı yayın arabaları, en popüler haber spikerleri ve yorumcuları, yazılı basının şöhretli köşe yazarları, yabancı gazeteciler o gün saat 12'den gece saat 24'e kadar heyecanlı bir bekleyiş içindeydiler. Zaten günler öncesinden rantiyeci medya gazetelerinin manşetleri. TV'lerin haber bültenleri bu toplantının uzun süreceği ve son derece tartışmalı geçeceği havasını oluşturmuştu. İşte havayı oluşturan manşetlerden sadece birkaç örnek: "Pompalı, MGK'da" (11.02.1997Hürriyet) ' "En kritik MGK" (18.02.1997 Sabah) "Erbakan MGK'da terleyecek" (24.02.1997 Radikal) - "Gözler Cuma'da" (26.02.1997Hürriyet) "Herkes çok gergin" (26.02.1997 Sabah) "Erbakan tırmandırıyor" (26.02.1997 Radikal) "Kritik MGK bugün" (28.02.1997 Haber) "MGK Toplantısında Beşi de konuşacak" (28.02.1997 Sabah) "Tarihi MGK Toplantısı" (28.02.1997 Akşam) Medyanın 28 Şubat MGK toplantısına gösterdiği bu ilgi ve alaka, REFAHYOL döneminden sonraki aylarda yapılan MGK toplantıları sırasında kısmen azalmakla beraber yine de devam ettirildi. Nitekim Hürriyet'ten Serdar Turgut da bunu farketmiş olmalı ki, 17 Nisan 1997 tarihli bir yazısında şöyle diyordu: "Bu arada farkında mısınız, Türkiye'de ne kadar fazla MGK toplan*tısı yapılıyormuş! Medya, bu konuda yeni başlattığı, aylık "MGK'ya geri sayım başladı", haberlerini yapmazdan önce, kimse bu toplantıların bu kadar fazla yapıldığını bilmiyordu. Bir şey daha eklemek istiyorum. Her ay MGK'nın kritik geçeceği yolundaki haber bombardımanından da acayip derecede sıkıldım. Haberiniz olsun. Bu memlekette kritik gün enflasyonu vardı zaten, şimdi buna bir de aylık MGK Toplantısı öncesi, toplantı günü ve sonrası eklendi." Devam edecek... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Devam ediyor... 3. 28 Şubat MGK Toplantısı 28 Şubat MGK toplantısından önce, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 10 dakika süren, dörtlü bir toplantı yaptılar. Bu ön toplantıda Demirel, üyeleri, gergin geçeceği belli olan MGK'nın atmosferine hazır*layıcı nitelikte bir konuşma yaptıktan sonra, toplantı salonuna geçildi. Toplantı başlamadan önce basın mensupları görüntü fotoğrafları çektiler ve ayrıldılar. Saat 15.10'da başlayan toplantıya, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Tur*han Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Kuvvet Komutanları Orgeneral Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi ve Teoman Koman ve Oramiral Güven Erkaya'nın yanı sıra, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, MİT Müsteşarı Sönmez Koksal, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, MGK Genel Sekreteri Org. İlhan Kılıç, Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican, Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korg. Çetin Saner ve MGK Genel Sekreter Yardımcısı Korg. Necdet Timur katıldılar. Tam 9 saat devam eden toplantı esnasında neler oldu, kimler konuştu, neler konuştu, toplantı nasıl bitti? 2945 Sayılı Milli Güvenlik Kurulu Kanununun 10. maddesine göre: "MGK toplantılarında yapılan görüşmeler usulüne uygun şekilde tutanakla tespit edilir... Tutanaklar Genel Sekreterlik'te saklanır tutanaklar ve görüşmeler açıklanamaz ve yayınlanamaz." O zaman ben, neyi, nasıl ve neye göre anlatacağım? Benim aşağıdaki satırlarda aktaracağım tüm bilgiler, toplantının ertesi gü*nü, rantiyeci medyada çıkan ve MGK Genel Sekreterliği'nce yalanlanmamış olan haberlerden derlenmiştir. Rantiyeci medyada çıkan haberlere göre; Toplantıyı Cumhurbaşkanı Demirel kısa bir sunuş konuşmasıyla başlattı. Önce, OHAL'in 9 ilde 4 ay daha uzatılması, sonra bölücü terörle mücadelede MED TV yayınlarının izlenmesinin önlenmesi konuları görüşüldü. Arkasından, MİT tarafından hazırlanan "Radikal Dinci Akımların Rejime Etkileri" başlıklı irtica raporu, onu takiben de Emniyet Genel Müdürlüğü ile Dışiş*leri Bakanlığı'nın İç ve Dış Güvenlik Raporları okundu. Daha sonra, Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korg. Çetin Saner, Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan, irtica ile ilgili çok ayrıntılı bir rapor takdim etti. Raporda, radikal dinci akımların, vakıflar aracılığıyla örgütlenmesinden, çeşitli tarikatların Türkiye'deki coğrafi dağılımına, Anadolu'da oluşan sermaye şirketlerinden, merkezi Almanya'da olan Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'nın Türki*ye'deki örgütlenmesine ve bu örgütlenmenin silahlı eylem aşamasına geldiğine (!) dair gazete haberlerinden derlenmiş her türlü bilgi vardı. Raporların kurul üyelerine takdimini müteakip, Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel, OHAL Bölge Valisi Necati Bilican ve Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korg. Çetin Saner saat 18.00 sıralarında toplantıdan ayrıldılar. Kısa bir aradan sonra, Kurul üyeleri, raporları müzakereye başladılar. Önce Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı söz aldı ve yap*tığı konuşmada özetle şunları söyledi: 'TSK, demokrasiye inanmaktadır. Bizim için laiklik, demokrasi kadar önemlidir. Din ahlaktır. Ahlaksız bir adamın dini de olmaz. Dindar*lıkla siyaset, birbirine karıştırılmamalıdır. Milli Güvenlik Kurulu'nda, Türkiye'nin birçok meseleleri görüşülmektedir. Özellikle, komşularımızla ilişki*lerde, bir düşman çemberinin içindeyiz. Böyle bir dönemde, cumhuriyetin temel ilkeleri konusunda, toplumda, yaygın bir tartışma ortamı yaratılmak*tadır. Köktendinci akımlar, Türkiye'de psikolojik bir rahatlama içindedir. Destek alarak yavaş yavaş, laik demokratik cumhuriyeti değiştirmeye yö*nelik, hazırlıklara girişmektedirler." Karadayı’dan sonra Kuvvet komutanları söz aldılar. Komutanlar yaptıkları konuşmalarda, okunan MİT Raporuna dayanarak, hep laiklik konusunu işlediler ve REFAHYOL Hükümeti'nin 8 aylık icraatından örnekler vererek özetle şunları dile getirdiler: Son dönemde, açılan cami sayısıyla, okul sayısı, örgün eğitim ile Kur'an kursları arasındaki fark, dikkat çekicidir. Laikliğe, Anayasaya, Atatürk ilke ve inkılapları ile devrim yasalarına aykırı davranışlar, özendirilip yüreklendirmektedir. Bazı hükümet üyeleri, tavırları ve açıklamalarıyla laikliğe, Atatürk ilke ve inkılâplarına, Anayasa ve yasalara aykırı hareket etmektedirler. Özellikle Erzurum, Yozgat, Sultanbeyli ve Kayseri'de, şeriat devleti özen*tileri organize durumdadır. Tutuklanarak cezaevine konulan Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, yargılanıp cezalandırılmalıdır. Son dönemde, pompalı tüfeklerin satışlarında hızlı bir artış olmuştur. Bu silahları satın alanların, özellikle köktendinci kesime mensup olduğu dikkate alınmalı ve rejime karşı, silahlı bir başkaldırının nüvesi olabile*ceği endişesi bertaraf edilmelidir. Kur'an kursları ve İmam Hatip Okulları, irticai faaliyetler için önemli bir kaynak haline gelmiştir, derhal 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmelidir. Özellikle RP'li belediyelerin, ordudan çıkartılan kişileri ve köktendinci militanları işe aldığından şikâyetler vardır. Tarikat liderlerinin, bir başbakan tarafından onurlandır/İması ve ön plana çıkarılması, devrim yasalarına aykırı bir davranıştır. Dergâh ve tarikat faaliyetleri artmıştır. Oysa devrim yasaları, bunların mutlaka kapatılmasını gerektirmektedir. Tarikatlar, vakıflar aracılığıyla örgütlenmekte, köktendinci finans kuruluş*ları, radyo ve TV kanalları kurmakta ve bunlar aracılığıyla halkımız rejime karşı kışkırtılmaktadır. Kılık kıyafet yasası, uygulanmamakta, yasaya aykırı hareket edenler ko*runmaktadır. Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın, alevi vatandaşlarla ilgili sözleri, toplum*sal barışı tehlikeye düşürecek niteliktedir. Sonuç olarak, Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış olan öne*riler, MGK Kararı olarak kabul ve ilan edilmeli ve gereği yerine getirilme*lidir. Daha sonra söz alan Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Devam edecek... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Devam edecek... Daha sonra söz alan Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, yaptıkları konuşmalarda, askerlerin önerilerine sıcak baktıklarını belirttiler. Ancak Çiller, konuşmasında, yine de de*mokrasi üzerinde durmayı ihmal etmedi: "Demokratik rejimin kesintiye uğrayacağı yolundaki iddialar, Batı nezdinde Türkiye'yi zor duruma sokmaktadır. Demokrasinin de, laikliğin de teminatı biziz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın" dedi. Toplantı boyunca sakin görünen Başbakan Erbakan, söz sırası kendisi*ne geldiğinde, önce, bir görevliden, Cumhurbaşkanı’nın önünde duran Anayasayı kendisine getirmesini rica etti ve sakin bir üslupla şunları söyledi: "Önce, tüm üyelerin, samimi duygularını, içtenlikle dile getirmiş olmasından dolayı, bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim. Son zamanlar*da, bazı odaklar, REFAHYOL Hükümetiyle TSK'yı, karşı karşıya getirme gayreti içindeler. Biz, Refah Partisi ve REFAHYOL Hükümeti olarak, hiçbir zaman rejimi değiştirme gayreti içinde olmadık ve olmayız. Biz, laikliğin din düşmanlığı olarak gösterilmesine karşıyız ve laikliğin, her fırsatta inançlı insanlara karşı kullanılmasından rahatsızlık duyuyoruz. Ancak, Türkiye'de laiklik, bazı çevreler tarafından din düşmanlığı şeklinde anlaşılıyor. Laiklik, din düşmanlığı olarak algılanmamalıdır. Biz, Avrupa ve Amerika'daki laiklik uygulaması ne ise, ülkemizde de, aynen öyle olmasını istiyoruz. Buna karşı dindarlık da, laiklik karşıtı olmak, de*mek değildir. REFAHYOL olarak, gayemiz, devlet-millet kaynaşmasını temin etmektir. Bu bakımdan, Hükümetimiz hakkında yapılan bu tür propagan*dalar, maksatlıdır. REFAHYOL Hükümeti'nin, bugüne kadar laiklik karşıtı hiçbir icraatı olmamıştır. Birkaç partilinin yaptığı bazı hareket ve sarf ettiği sözlerin hükümet icraatı gibi algılanmaması gerekir. Kurulun asker üyesi arkadaşlarımız, bazı tekliflerde bulundular. Bu teklifler, MGK Kararı haline getirilsin, dediler. Anayasayı korumak, el*bette hepimizin görevi. Ancak, Anayasa bir bütündür. Anayasayı korumak, bütününü korumakla olur. Onun için ben, şimdi size, Anayasanın 2. mad*desini okuyacağım, ama yarısını değil, tamamını okuyacağım... Önce ya*pılan teklifler bu maddedeki prensiplere uygun mu, ona bakmak lazım. Biz Milli Güvenlik Kurulu olarak sadece laikliği değil, bu maddede yazılı olan hususların her birini korumakla yükümlüyüz... Görülüyor ki, bu maddede toplumun huzuru var, milli dayanışma faktörü var, adaletle muamele ilkesi var, insan haklarına saygı var. Bunla*rın her birini, ayrı ayrı dikkate almak zorundayız. Yapılan önerileri, önce bu kriterler açısından değerlendirmemiz gerekir. Vakit hayli geç oldu, ama müzakerelere devam edebiliriz... Toplantının uzaması, dışarıda bazı tedir*ginliklere yol açabilir derseniz, toplantıyı yarına erteleyelim, yarın kaldığı*mız yerden devam edelim, ama mutlaka tartışalım. İsterseniz yapılan bu teklifleri MGK Genel Sekreterliği'ne gönderelim, onlar bu Anayasal kriter*ler açısından teklifleri incelesin, ondan sonra önümüze getirilsin, konuşa*lım." Konuşmanın bu noktasında, Erbakan'ın sözünü kesen Demirel, şu öne*ride bulundu: "MGK Genel Sekreterliği'nde bu incelemeyi yapmak için, ne ye*terli hukuk müşaviri kadrosu var, ne hukuk uzmanları. Bence Genel Sek*reter bunları, bir yazı ile Hükümete göndersin, incelemeyi Hükümet yap*tırsın!" Demirel'in yaptığı bu çok yerinde teklif, tüm üyeler tarafından tartışılmadan kabul edildi. Böylece, Genelkurmay Başkanlığı tarafından tavsiye kararı haline getirilmesi için yapılan öneriler, Milli Güvenlik Kurulu kararı haline getirilmeksizin Başbakanlığa gönderilmek üzere Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne tevdi edildi. Böylece, yoğun medya ilgisi altında, saat 15.00'da başlayan MGK toplan*tısı 9 saat devam eden tartışmalı bir çalışmadan sonra, gece yarısı saat 24.00'a doğru, yine aynı medya ilgisi altında sona eriyordu. Devam ediyor... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Kasım kardeşim, hepsini okuyamadım. fakat Erbakan'ın imzasının olduğu yer Metnin ana kağıdıdır. Senin yayınladıkların Ek-1 ve Ek-2. kopyalarıdır. benm merak ettiğim husus Ana metne imzayı attı mı atmadı mı? Demirel'in medyaya verdiği belgelerde Sn. Erbakan'ın imzası görünüyor.
Demirel'in nasıl birisi olduğunu bende çok iyi biliyorum fakat insanın içine yinede şüphe düşüyor ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|