|
11-09-2009, 13:31 | #1 |
Erdoğan, Başbuğ’u neden görevden almıyor? [Şamil Tayyar]
Erdoğan, Başbuğ’u neden görevden almıyor? Islak imzalı belgeden sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un pozisyonu, tartışma konusu oldu. Özellikle liberal ve muhafazakar kesimde, Başbuğ’un görevden alınması konusunda giderek artan talep var.
Samimi olmak gerekirse, gönlümden geçen de budur. Star Yazarı Berat Özipek’in Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı bir toplantıda yüzüne baka baka, “Özal yaşasaydı, gereğini yapar, Genelkurmay Başkanı’nı görevden alırdı” demesi ve bu sözlerin uzun süre alkışlanması, tartışmaya farklı bir boyut kazandırdı. Sözün sahibi bir akademisyendi, ancak söz akademik değildi. Toplantıya katılanların hissiyatına tercüman olduğu için karşılık buldu. O tablo, akademisyenlerle siyasetçiler arasındaki yaklaşım farklılığını ortaya koyması bakımından da önemlidir. Akademisyen teorisyendir, siyasetçi uygulayıcıdır. İlkinde kimi zaman entelektüel fanteziler, ikincisinde realiteler ağır basar. Genellikle akademisyenlerin siyasette neden başarılı olamadığı sorusunun cevabı da kısmen yukarıdaki önermede gizlidir. Evren patentliydi Özal, gazeteci olarak yıllarca yakından izlediğim devlet adamı ve siyasetçidir. Ters düştüğüm anlar olsa da sevabını günahından fazla bulan, cumhuriyet tarihinin en önemli devrimcilerinden biri olarak gören biriyim. Şu anda çalışma odamda resmi bulunan Atatürk’ten sonraki tek siyasetçidir. Bu fikri yakınlık, sapla samanı birbirinden ayırmamıza engel olmamalıdır. 1983 yılında sandıktan tek başına iktidar çoğunluğunu elde eden Özal, ara rejim döneminden sıyrılıncaya kadar iktidarı Kenan Evren ve arkadaşlarıyla paylaştı. Bakanlar Kurulu listesini bile yıllarca birlikte yaptı. Mesut Yılmaz da Evren kontenjanından kabineye girmiş isimlerdendir. O günlerde tıpkı Berat gibi sert tepki gösteren ve “darbecilere hesap soralım” diyenlere Özal’ın cevabı şöyle oldu: “Hükümet olmak ve iktidar olmak aynı değildir.” Fantastik değil realist bir yaklaşımdı. Tümden kaybetmektense bir şekilde masanın kenarında oturmayı yeğledi. Evren ve arkadaşlarının etkisiyle Demirel, Türkeş, Erbakan ve Ecevit’in siyasi yasaklarını referanduma götürecek kadar rotadan çıktığı dönemler oldu. 1988 yılı Temmuz ayında başına talih kuşu kondu. Genelkurmay Başkanlığı’na hazırlanan ve henüz kararnamesi imzalanmadan davetiye bastırıp sevenlerine dağıtan Orgeneral Necdet Öztorun, emekliye sevk edildi. Berat’ın Erdoğan’a gönderme yaparken yaslandığı hadise de budur. Oysa, operasyon Özal’a ait değildi, Evren patentliydi. Cumhurbaşkanı Evren, Öztorun’un Genelkurmay Başkanı olmasını istemiyordu. Özal’dan Necip Torumtay’ın Genelkurmay Başkanlığı kararnamesini kendisine getirmesini istedi. Öztorun, “Davetiye bastırdım, komutanlığıma engel olmayın, istiyorsanız bir gün sonra istifa ederim” dese de Evren’i ikna edemediler. İşte Kenan Evren sağ, sorun kendine. O sürece tanık olmuş önemli isimlerden Vehbi Dinçerler Ankara’da, arayın, anlatsın size. Özal’ı takdir ettiğim tarafı, durumdan vazife çıkarmasını iyi bilmesi ve sivil siyaset adına kullanım becerisidir. Şu bir gerçek, Evren istemeseydi, Öztorun gitmezdi. Nitekim Başbakan Erdoğan’ın dün bir TV kanalında, Genelkurmay Başkanı’nın görevden alınma prosedürünü anlatırken Bakanlar Kurulu ve Çankaya’ya gönderme yapması, bu realitenin başka türlü ifadesidir. Torumtay’ın istifası Necip Torumtay’ın Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifası ise başka bir hadisedir. Torumtay’ın neden istifa ettiğini daha iyi anlamak için “Pusu” isimli son kitabımda da yer verdiğim şu anekdotu aktarmak isterim. Özal, 1990 yılı Ağustos başında ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden bir süre sonra Çankaya Köşkü’nde mini zirve yaptı. Özal, hükümetten yanına sadece ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner’i aldı. Masadaki diğer konuklar Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Kara Kuvvetleri Komutanı Doğan Güreş, Deniz Kuvvetleri Komutanı İrfan Tınaz, Hava Kuvvetleri Komutanı Siyami Taştan ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis idi. Musul ve Kerkük’e girerek Kuzey Irak’la federasyon tezi geliştiren Özal, toplantıda komutanlara sordu: “Musul ve Kerkük’e girersek zayiatımız ne olur?” Torumtay sessiz kalınca devreye giren Taner, “30-40 bin arasında asker zayiatımız olur” dedi. Torumtay şaşkındı, kinayeli bir üslupla cevap verdi: “Sayın bakan bilginiz karşısında şaşırdım.” O toplantı, sonun başlangıcı oldu. Cumhurbaşkanı Özal’ın federasyon projesine tepki olarak görevinden ayrılmayı tercih etti. Koltuğunu Doğan Güreş’e bıraktı. Ehven-i şer Sorunun bir önemli boyutu ise operasyon sonrası durumdur. Torumtay sonrası Güreş dönemi, şiddet politikalarının demokratik açılımlara ağır bastığı bir dönem oldu. Siyasetçi, operasyona karar vermeden önce, muhtemel sonuçlarını da değerlendirmek durumundadır. Sözgelimi, Başbuğ’u aldığınız zaman TSK üst yönetiminde oynayacak taşlar, büyük önem verdiğiniz sivilleşme ve demokratikleşme politikalarını nasıl etkiler, buna cevap bulmak zorundadır. Örnekle devam edecek olursak, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın Genelkurmay Başkanı olacağı bir dönemi, pek hayra yorumlamam. Eğer başbakan olsam ve yapacağım operasyonun Iğsız’a bu yolu açacağını görsem, Başbuğ’la çalışmayı tercih ederim. Akademisyenlerin, biz gazetecilerin fantezi lüksü var ama siyasetçi o kadar şanslı değildir. Siyaset, sonuç alma sanatıdır, aksi halde sandıkta bedel öder, akademisyenler ve gazeteciler ise bedelsiz fantezilere devam ederler. Erdoğan akademisyenlere uysaydı, bugün partisi yoktu, kendisi de siyasi yasaklıydı. Doğru zamanda doğru yerde olmayı bilmek gerekir. Erdoğan’ın dün dediği gibi, kilidi belgedeki ıslak imza çözecek. Belgenin gerçekliğine paralel olarak İlker Paşa’nın talimat verdiği iddiası kesinleşirse, artık siyasi hesabın bittiği yer orasıdır. O koltukta oturamaz. Oturmaya devam ederse, faturayı başbakan öder. NOT: Sevgili gönül dostları, dinlenmek için mola verelim dedik, bronşite yenik düştük. Boş duracağımıza hasta yatağında yine de yazalım istedim. TÜYAP Fuarı’na da gidemedim. Herkesten özür dilerim.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
11-09-2009, 13:46 | #2 |
buna benzer şeyleri dün yazmıştım
sevgili dostlar.hepinizin heyecanını an lıyorum.niye hala bunlar görevlerinde suç o kadar açık seçikki bunun izahı yok diyorsunuz.haklısınız.ama şunu unutmayınız.bu ordunun yüzyıllardır bir hiyeraşisi kendine özgü bir düzeni var.beğenelim beğenmeyelim.bu ordu rasulun(sav)ordusudur.bazıları bunu çok farklı yansıtmaya çalışsada.içlerinde gerçekten kaliteli vatanınını devletini milletini sevenler var.öyle olmasa zaten bu belgeler gün yüzüne çıkmazdı.zaman fevri hareket etme zamanı değilidr.akılcı ve sağlam adım atma zamanıdır..düşmanlar kavi yol uzun herkes bir fısrat bekliyor.onun için herkesi aklı selime davet ediyorum.ordunun içindeki millete komplo kuran zümre ayıklanacaktır.ama bunun için biraz sabır gerekir.benim de içimde fırtınalar kopuyor.bende koca koca kellerin alınmasını istiyorum.lakin çözüm ve yöntem bu değildir.başbakanımızn bir sözü var.hatırlatırım.biz devlet yönetiyoruz.... |
|
11-09-2009, 14:05 | #3 | |
Alıntı:
tşk...çok haklısın abii...biraz sagduyu lazımmm |
||
11-09-2009, 14:08 | #4 |
Şamil Tayyar'ında analizini ele alıcak olursak gerçekten bu konsensüste böyle bir işlemin yapılması imkansız gibi.Çünkü ülkemiz daha yeni yeni değişimlere ayak uydurmaya çalışmaktadır..Yoksa,Midyat'ta giderken evdeki prinçtende oluruz''!Bu minvalde düşünülmesi daha hayırlı olur diye düşünüyorum.
|
|
11-09-2009, 14:10 | #5 |
|
|
11-09-2009, 14:24 | #6 |
geçen yine bir konuya yazmıştım.bundan sonra muhalefet askeriye ve başbuğun üzerine gidecektir.
|
|
11-09-2009, 14:33 | #7 |
sözde bir kulp geçti ellerine...tsk dan vurup akpartiyi yıpratacaklar
|
|
11-09-2009, 14:33 | #8 |
Genel Kurmay başkanını ha deyince görevden almak öyle kolay değildir, gerekli şartların oluşması, kesin delil ve bilgiler vs. olması lazım.
Ancak bu belgenin kesinlikle gerçek ve emrinde kesinlikel başbuğ tarafından verildii belgelenirse o zaman işte bu görevden alma olayı gerçekleşebilir ve gerçekleşmelidir de. Gerçekleşmezse başbuğu görevden almayanları bu halk görevden alır. ama dediğim gibi kesin bilgi ve belgeleri beklemek lazım. |
|
11-09-2009, 14:35 | #9 |
Başbuğ'un görevden alınmasının birtek gerekçesi gerek,o da;''Islak imzalı darbe planının TSK Başkanının emri dahilinde hazırlanması''kararıdır!Şayet böyle bir sonuç çıkarsa görevden alınmaması için hiçbir sebep kalmayacaktır!
|
|
11-09-2009, 17:57 | #10 |
Şamil Tayyar noktayı koydu; Erdoğan - Video
Islak imza ve Genelkurmay'ın tavrı yazarların en önemli gündem maddesi haline geldi. Bir yanda Başbuğ'u istifaya davet edenler, diğer yanda Başbakan'ı Başbuğ'u görevden almaya davet edenler var. Peki hangisi doğru, izleyin...Yazı Boyutu 10121416 İlişkili HaberlerErdoğan, Başbuğ’u neden görevden almıyor? Şemsettin Efe'nin sunumuyla Samanyolu Haber Tv'de canlı olarak yayınlanan “Öğle Arası” programına katılan Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, gündemdeki “istifa“ olayının perde arkasını yorumladı. Usta gazeteci Tayyar, Başbakana yapılan “görevden al” çağrılarını ve görevden aldıktan sonra neler olabileceğini anlattı. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|