10-29-2009, 14:42 | #1 |
ERDOĞAN,İran'la ortak para birimine geçebiliriz.
İran'la ortak para birimine geçebiliriz
Başbakan Erdoğan, Suriye ile sınırların kaldırılmasından sonraki adımı Tahran'da açıkladı. Erdoğan, İran'la ortak paraya geçmek için yasaların izin verdiğini ve İran'ın bu konuda yeni bir yasal düzenleme yaptığını hatırlatarak ortak paraya geçme önerisinde bulundu. Lira İpek Yolu'nu takip ederek Çin'e kadar uzanacak. Başbakan Erdoğan Türk-İran İş Forumu'nda yaptığı konuşmasında iki ülke arasındaki ticaret hacminin son yıllardaki yükselişine dikkat çekerek, “Ticaret hacmimizin 2008 yılı sonunda 10 milyar dolara yükselmesi memnuniyet vericidir. Buradaki yetkililer 'neden 30 milyar dolar olmasın' dedi. Siyasetçiler olarak biz de üzerimize düşeni yapacağız, engelleri kaldıracağız, iş adamları da bu yollarda koşturacaklar” dedi. FEHMİ KORU-TAHRAN Başbakan Tayyip Erdoğan İran ile Türkiye'nin karşılıklı işbirliği ve yatırım imkanlarının geliştirilemsi gerektiğini belirterek, 2008 yılında 10 milyar dolara çıkan ticaret hacminin 2010 yılında 30 milyar dolara çıkması gerektiğini belirtti. Tahran'da Türk-İran Ekonomik Formu'unda işadamlarına seslenen Erdoğan, Başbakan İran'la ortak paraya geçmek için yasaların izin verdiğini ve İran'ın bu konuda yeni bir yasal düzenleme yaptığını hatırlatarak ortak paraya geçme önerisinde bulundu. Erdoğan, 'Zor bir coğrafyada bulunuyoruz, bunun farkındayım, ama siyasi liderlere düşen zoru kolay kılmaktır. Zorun karşısında pes etmek, mağlup olmak siyasetçiye yakışmaz, yaraşmaz' dedi. Erdoğan, 'Ekonomi risktir, siyaset risktir, ama şunu bilelim ki hayat risktir. Öyleyse Orta Doğu gibi Kafkasya gibi sorun alanlarının yanı başında yer aldığımızı unutmayalım. Bu sorun ve çatışma alanlarına rağmen Türkiye ve İran olarak bölgede bir barış ve istikrar unsuru olarak varlıklarımızı sürdürüyoruz' diye konuştu. BARIŞI SAĞLAMAK ELİMİZDE “Zor bir coğrafyada bulunuyoruz, bunun farkındayım. Ama siyasi liderlere düşen zoru kolay kılmaktır”diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Zorun karşısında pes etmek, mağlup olmak siyasetçiye yakışmaz, yaraşmaz. Ekonomi risktir, siyaset risktir, ama şunu bilelim ki hayat risktir. Öyleyse Orta Doğu gibi Kafkasya gibi sorun alanlarının yanı başında yer aldığımızı unutmayalım. Açıkçası tüm bir bölgenin de ülkelerimiz gibi refaha, huzura, istikrar ve güven zeminine kavuşması için birlikte yapabileceğimiz girişimler olduğuna inanıyorum. Filistin'den alınız, Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Türkiye, Afganistan ve Pakistan bu bölgenin hiç bir yerini bizler ihmal edemeyiz. Orta Doğu'daki sorunların çözümüne hepimiz katkı vermek durumundayız. İran da bunu istiyor, Suriye de bunu istiyor, biz de bunu istiyoruz. Terör meselesinden Türkiye olduğu kadar İran da Suriye de Afganistan da etkileniyor, Pakistan da etkileniyor. Bölgenin bu huzuru mutluluğu için çare biziz, başkaları değil, el ele vereceğiz, dayanışma içinde olacağız, bir olacağız, beraber olacağız, diri, iri olacağız. Tahran'ın nükleeri barışçıl Erdoğan, 'görüşmelerde nükleer enerji konusu gündeme geldi mi?' sorunu 'Konu gündeme geldi, görüştük. Cenevre görüşmesinde İran ortaya samimi bir tablo ortaya koydu. Burada 'ortak bir konsensüs oluşturalım, çalışalım, bu konsensüs çerçevesinde de süreci işletelim' yaklaşımı sözkonusu oldu” diye cevaplandırdı. Başbakan Erdoğan, iran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ile biraraya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen Erdoğan Ahmedinecad görüşmesi basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Görüşmenin ardından gazetecilere bilgi veren Erdoğan, nükleer enerji, terör ve iki ülke ticaret işbirliği konularının zirvenin ana gündemini oluşturduğunu kaydetti. Görüşmede İran'ın nükleer enerji arayışının barışçıl amaçlar taşıdığının altını çizen Erdoğan, İran'ın dünya ile daha uyumlu bir diyalog geliştireceğini kaydetti. Bayrak hassasiyeti Başbakan Erdoğan'ın Tahran'a gelmesine saatler kala ziyaret ile ilgili tüm ayrıntılar gözden geçirildi. Tören kıtası son hazırlıklarını yaparken, alandaki Türk ve İran bayrakları titizlikle gözden geçirildi. Ziyaret sırasında Başbakan Erdoğan'ın koruma ekibinde yer alan bayan güvenlik elemanı dikkat çekti. Erdoğan için alınn güvenlik önlemleri sonucu Tahran'da adeta izinsiz kuş uçmadı. Türkiye İran'ın doğalgazını aldı Türkiye, İran ile Güney Fars sahasından doğalgaz çıkaracak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bugün İran ile doğalgaz anlaşması imzalanacağını açıkladı. İran'da Anayasaya göre malın devrinin söz konusu olmadığını belirten Yıldız, bu ülkenin modeline göre bir çerçeve anlaşması geliştirdiklerini söyledi. Yıldız, “Güney Pars havzasında TPAO ile arama çalışması yapılacak. Daha önce imzalanan 21, 22'nci ve 23'üncü fazlara göre daha verimli sahalar olduğuna kanaat getirdiğimiz ve karşılıklı konuştuğumuz bir yer üzerinde çalışma yapılacak. Çalışmalara kasım ayının ilk ya da ikinci haftasında başlamış olacağız. Buraya bir heyetle geleceğiz, bu heyet teknik çalışmalara devam edecek. Buradaki model yap-devret modeli normalde. Bu anlaşma ile buradan çıkacak doğalgazın ve yan ürünlerinin pazarlanması söz konusu olacak” dedi. Türkiye'ye pazarlama ve ticaret hakkının doğacağını ifade eden Yıldız, “Doğalgazın en az yarısı Türkiye'de ya da Türkiye üzerinden pazarlanacak. Yaklaşık 35 milyar metreküp gaz çıkarılması öngörülüyor. Al ya da öde modelinden biraz daha farklı olduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu. YENİ ŞAFAK
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-29-2009, 14:49 | #2 |
2025: Amerika’sız dünya
Arda ZENTÜRK Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın, İsrail’in öfke dalgalarını kabartan İran gezisinin içinden, “doları olmayan ticaret kararının” çıktığı anda, internette, Amerikan Ulusal İstihbarat Konseyi’nin tam bir yıl önce hazırladığı bir rapor: Küresel Eğilimler, 2025. Rapor, yeni Başkan Barack Obama’ya yeni stratejilerini belirlemede destek amacıyla hazırlanmış. Aslında Oval Ofis’e ayak basmış ilk Afrika kökenli Amerikan Başkanı için biraz da “soğuk duş” etkisi yapmış olabilir. Çünkü Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA)’nın yanında çalışmalarını sürdüren Konsey’in raporuna göre, Amerika, sadece 15 yıl sonra, yani 2025’te dünyadaki süper güç olma özelliğini kaybetmiş olacak... Cümle şöyle: “2025 yılında Amerika yine dünyanın en büyük gücü olarak gözükmekle birlikte, ekonomik ve hatta askeri gücünde dünyanın yeni oyuncuları Hindistan ve Çin gibi ülkeler karşısında ciddi gerileme göstereceği açıktır.” Rapora göre kısaca BRIC olarak adlandırılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, önümüzdeki 15 yılın küresel gelişmelerine daha çok yön veren güçler olarak ortaya çıkacak. Şu anda tartışılan ana konu ise, bu rapor yazıldığında henüz yaşamakta olduğumuz küresel kriz yoktu!.. Acaba, kriz, söz konusu 15 yılı daha da kısaltmış hatta, günümüze taşımış olamaz mı... Radikal değişimler Nükleer programının “barışçı” olduğunu ısrarla savunan İran’ın, Rusya ve Çin’in şemsiyesi altında her geçen gün manevra gücünü artırması, buna karşılık, Amerika’nın biraz çaresiz görüntü sergilemesi, dünyadaki hızlı değişimin en önemli örneği olarak kabul ediliyor. Nitekim, en zengin 7 devletin (G-7) Eylül ayında Pittsburgh’da gerçekleştirdikleri zirvede, dünya ekonomisinin yönlendirilmesini esas olarak, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu G-20’lere devretmesi de 2025 yolunun kısaldığının en önemli göstergesi olarak değerlendiriliyor. BRIC olara adlandırılan dört ülkenin yanında Türkiye’nin de önce ekonomik, devamında da siyasi gücünün arttığı çok özel bir dönemden geçiyoruz. Dolar kararı: Washington’a darbe Amerikan Doları’nın istikrarsızlığı, dünyayı yeni bir karara doğru taşıyor: Dolar’dan kurtuluş... Çin, Rusya, Japonya, Brezilya, Körfez ülkeleri dünya ticaretindeki dolar hakimiyetinden kurtuluş için ya Euro’ya dönüşü, ya da ortak bir döviz sepeti yaratarak ticareti sürdürmeyi planlıyorlar. Bu, sadece kendi parasını basarak büyük bir avantajı yaşayan Amerika açısından öldürücü darbe anlamına geliyor... İşte tam bu noktada, Türkiye’nin İran’la olan ticaretinde “doları devre dışı bırakma” kararı alması, benzer bir çalışmanın Çin’le de yürütüldüğüne ilişkin haberler gerçekten, 2025 raporunun süresinin hayli kısalıp bugüne kadar çekildiğini gösteriyor. Belli ki dünya, Amerikalı istihbaratçıların 15 yılda gelmelerini bekledikleri aşamaya büyük bir hızla yaklaşıyor. Yeni, bağımsız oyuncular Gelişmenin çok önemli bir sonucu daha var: Soğuk Savaş yıllarında dış politikalarını Amerika’ya göre ayarlamış bazı devletlerin artık, kendi ulusal stratejileri çerçevesinde bağımsız politikalara yönelmeleri. Türkiye bu tür “manevra alanını hızla genişletip bağımsız hareket eden” devletler grubunun başında geliyor. Yeni dönem, birden çok fazla “süper oyuncunun” dünya dengelerindeki yerlerini alacaklarını gösteriyor... Türkiye bunlardan biri... Yaşadığımız bütün sancıların perde arkasında bu kadar net bir gelişme ve bu gelişmeyi durdurmaya çalışanların manevraları var... Hepsi bu... Ne? Cunta mı? Formülü geliştirelim... Zaten artık belli oldu... Türkiye, 21’inci yüzyılda adam gibi bir ülke olup, dünyanın ilk 20’sinde değil, ilk onunda yer alacaksa, “sac ayağı” şudur: Güçlü ekonomi... Güçlü demokrasi... Güçlü ordu... Bu ayaklardan birinde yaşanılacak bir zaafiyet, milletin geleceğini karartacaktır... Bakıyoruz... Durum belli karargahlarda vahim gibi görünüyor... Cunta kurmalar... Demokrasiye inançsızlık... Hatta demokrasiye karşı komplo düzenleme girişimleri... Bu arada, üniformasını giydiği şerefli kurumu zor durumda bırakan maceracı girişimler... Tabii bunlar birer iddia ama, gerçekten önemli... Bütün bu tartışmanın sonunda bu memleketin demokrasisi ve ordusu yara alacaksa, ekonomiyi toparlamışsın neye yarar... Demokrasiye karşı cunta kurmak, bu milletin geleceğine sıkılmış kurşundur... Ayıptır... Millete yazıktır... STAR GAZETESİ Konu rıfat gökalp tarafından (10-29-2009 Saat 14:52 ) değiştirilmiştir.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|