01-31-2012, 16:16 | #1 |
Erdoğan:Lokomotif BDP, vagonu da CHP imiş
Erdoğan muhalefete çok sert yüklendi: Lokomotif BDP, vagonu da CHP imiş
aa - 31.01.2012 - 12:02 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kimsenin güvenlik güçlerinin motivasyonunu kırmasına izin vermeyeceğiz. BDP'nin cahilce iddialarının ötesinde daha büyük bir vahamet var. CHP Genel Başkanı da BDP'nin ahlak dışı iddiasına sahip çıkıp, bu iddiayı tekrarladı. CHP o kadar acziyet içinde ki BDP'nin peşine takılıp gitmekten hiç gocunmadı. Lokomotif BDP, vagonu da CHP imiş. Bu tren artık hangi istasyona gider'' dedi. BDP'ye 'dağ' vurgusu AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'ye ''Biz sizi siyasette muhatap aldık ama siz dağa sormadan, İmralı'ya danışmadan hiç bir adım atamadınız'' dedi. Demirtaş'ın Uludere iddiası AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, Irak sınınırdaki operasyon için kendisinin emir verdiği iddiasını yanıtlarken, ''İşte bu tarz siyaset; sevisesiz, ahlaksız siyasettir. Bu cahilce ithamlar, BDP'nin kimlik bunalımını gizlemeye yetmez'' dedi. ÖNEMLİ BAŞLIKLAR
KONUŞMANIN TAM METNİ AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin içişlerinde gözlerinin olmadığını belirterek, ''Bizim işimiz bize yeter. Bölge ülkelerindeki siyasi iktidar mücadelelerinin, siyasi çekişmelerin tarafı değiliz, olamayız. Bizim iyi niyetli tavsiyelerimizi, önerilerimizi, yapıcı eleştirilerimizi içişlerine müdahale olarak algılayanlar, önce çıkıp kendi özeleştirilerini yapsınlar'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, dış politikada, geçen hafta önemli temasların, gelişmelerin yaşandığını belirterek, görüşmeleri hakkında bilgi verdi. Mısır'da, tüm bölgenin ve kendilerinin umutlarını artıran güzel gelişmelerin yaşandığını dile getiren Erdoğan, Mısır'da 28 Kasım'da başlayan seçim sürecinin devam ettiğini, üç aşamalı Halk Meclisi seçimlerinin yapıldığını, 23 Ocak'ta büyük heyecanla, umutlarla açıldığını anımsattı. Erdoğan, Mısır'da 23 Ocak'ta Halk Meclisinin açıldığı gün, Mısır halkının, çocuklarının fotoğraflarıyla yaptığı yürüyüşün her şeyi anlatmaya yettiğini belirterek, ''Kendi çocuklarının resimlerini taşıyan Mısırlılar, 'çocuklarımız diktatörlüğü görmeyecek' diyerek heyecanlarını, umutlarını ifade etti. Mısırlı kardeşlerimize, Türkiyeli kardeşlerinin selamlarını iletiyor, kendilerini kutluyor, yeni sürecin Mısır ve bölge için hayırlara vesile olmasını diliyorum'' diye konuştu. Erdoğan, hafta içindeki birebir görüşmeler ve Körfez İşbirliği Konseyi bakanlarıyla yaptıkları toplantıda, başta Irak ve Suriye olmak üzere, bölgeye ilişkin düşüncelerini, tavırlarını, hassasiyetlerini muhataplarına ilettiklerini anlattı. -''İlkeli tutum sergiledik''- Bölgede yaşanan gelişmelerde, son derece ilkeli tutum sergilediklerini dile getiren Erdoğan, sadece hakkın, hukukun, halkların arzu ve taleplerin arkasında durduklarını vurguladı. Erdoğan, şunları söyledi: ''Ne gizli ajanda ile hareket ediyoruz ne de çıkar odaklı bir yaklaşım içindeyiz. Sünni, Şii, Nusayri, Alevi, Arap, Kürt, Ortodoks, Katolik... Etnik köken, din, mezhep ayırımı yapmıyor, politikalarımızı bu zahiri unsurlara göre asla şekillendirmiyoruz. Biz en başından itibaren şunu söylüyoruz; bölgede bir ülkede yaşanan belirsizlik, bir ülkedeki huzursuzluk, istikrarsızlık, kendi sınırlarını aşıyor, tüm bölgeye sirayet ediyor. Filistin, bizim bu tezimizin bir asırlık örneğidir. Lübnan, Irak, Suriye, Afganistan aynı şekilde. Bu bölgede hiçbir sorun yerel, lokal kalmıyor. Çeşitli nedenlerden dolayı tüm bölgeyi, tüm bölgenin refahını, huzurunu, istikrarını yakından ilgilendiriyor. Şu çok net olarak görüldü ki Filistin meselesi çözülmeden, bu bölgenin kalıcı barışa ulaşma imkanı yoktur. Irak istikrara kavuşmadan, Suriye'de akan kan durmadan, Afganistan, Yemen, Lübnan'ın, Somali'nin sorunları çözüm yoluna girmeden bu bölgenin topyekün huzura kavuşma imkanı yoktur. Bu bölgede, hiçbir ülkenin sırtını diğer ülkelere dönme, o ülkelerdeki gelişmelere kayıtsız kalma lüksü de yoktur. Irak'taki, özellikle Kuzey Irak'taki otorite boşluğu nedeniyle biz 30 yıl boyunca buradan yönelen terör karşısında çok ağır bedeller ödedik. Kuzey Irak'ta yerleşerek, Türkiye'yi tehdit eden terör örgütünün Irak'ın iç işi olduğu söylenebilir mi? Tüm bölgede mezhep çatışmasını tetikleme ihtimali olan Sünni-Şii gerilimin Irak'ın iç meselesi olduğu düşünülebilir mi? Türkmen kardeşlerimizin sıkıntılarının, bizim tarafımızdan dikkate alınmaması mümkün olabilir mi? Suriye'de son aylarda yaşanan olaylar nedeniyle Türkiye olarak ağır fatura ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Filistin-İsrail meselesinde aynı şekilde Türkiye olarak ödediğimiz bedeller var. Bu faturayı, bedeli sadece biz ödemiyoruz. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, İran, diğer bölge ülkeleri de az ya da çok bu meselelerin ceremesini çekiyor. Bizim Türkiye olarak bütün gayretimiz, tüm bölgeyi ilgilendiren bu sorunların, tüm bölgenin gayretiyle çözüme kavuşması, kavuşturulmasıdır. Biz bölge ülkelerindeki siyasi iktidar mücadelelerinin, siyasi çekişmelerin tarafı elbette değiliz, olamayız. Ancak bölge halklarının hak ve hukukun, bölgesel huzur ve istikrarın tarafıyız ve insaniyet namına sorumluluklarını da üzerimizden atamayız. Etnik kökenine, dinine, mezhebine, derisinin rengine bakmaksızın, biz bölgede akan kanın durmasını, ölümlerin, katliamların artık son bulmasını istiyoruz.'' -''Ucuz hesapların içinde olmadık''- Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, hiçbir mezhebin karşısında da arkasında da olmadığını bildirdi. Türkiye'nin, mezhep ayrışması, çatışması üzerinden güç devşirmenin, böyle ucuz hesapların içinde olmadığını belirten Erdoğan, tam tersine Türkiye'nin on yıllardır, yüzyıllardır devam eden, bölge halklarına çok büyük acılar yaşatan sorunların artık aklı selimle, sağduyuyla ele alınmasını, bir diyalog, istişare ortamının oluşturulmasını, en güçlü savunan ülke olduğunu ifade etti. ''Hiç kimsenin içişlerinde gözümüz yok, bizim işimiz bize yeter'' diyen Erdoğan, hiçbir ülkenin iç işlerine karışma, müdahale etme niyetinde olmadıklarını belirtti. Erdoğan, olaylar başladığı sırada, kendilerinden Irak'a girmelerinin istendiği dönemde, Iraklı kardeşlerinin , Irak'a girmelerini istemediği için bütün hazırlıklarını yaptıkları halde girişlerini durduklarını anımsattı. Erdoğan, ''Çünkü, bizim böyle bir derdimiz yok. İstenmediğiniz yerde biz olmayız'' dedi. Erdoğan, sözlerini, ''Bazı meselelerin iç işleri olarak, dahili mesele olarak kalmadığını da bu ülkelerin yöneticileri, sorumluluk sahibi olan önderleri görmek zorundadırlar. Bizim iyi niyetli tavsiyelerimizi, önerilerimizi, yapıcı eleştirilerimizi içişlerine müdahale olarak algılayanlar, önce çıkıp kendi özeleştirilerini yapsınlar'' diye sürdürdü. -''Kanla değil, mürekkeple yazıldı''- Ortadoğu'nun tarihinin, bazılarının iddia ettiği gibi kanla değil; mürekkeple, ilimle, hikmetle, sanatla, medeniyetle yazıldığını dile getiren Erdoğan, Bağdat, Şam, Mekke, Medine, İsfahan, Beyrut, Kahire, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul'un tarihi boyunca siyasi çekişmelerle değil, ortaya koydukları muhteşem eserlerle öne çıktığını söyledi. Erdoğan, kalemin kılıcı kestiğine inanan bir medeniyetin sahipleri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: ''Bunu bir avuntu, nostalji, tarih güzellemesi olarak ifade etmiyorum. Dün bu böyleydi Allah'ın izniyle, bütün bu coğrafyanın gayretiyle yarın da böyle olacaktır, olmalıdır. Herkes, bölgedeki her ülke, Türkiye'den emin olsun, Türkiye bölgenin meselesi için samimiyetle gayret sarf eden, bölgenin selametini de her türlü çıkarın üzerinde gören bir ülkedir. Esasen Türkiye'yi, batı, Avrupa ve AB için değerli yapan da bu samimiyetidir, bu diyalog gücüdür. Türkiye, doğusunda ve güneyinde bir iktidar, bir güç mücadelesi içinde olmadığı gibi Avrupa'da da bir güç, öne çıkma mücadelesi içinde değildir. Türkiye, yüzü Avrupa'ya bakan ama sırtını Doğu'ya dönmemiş ülke olarak, hem Doğu hem Batı için bir imkan, fırsattır. Biz 9 yıldır gerek doğu, gerekse batıda muhataplarımıza bunu net ifade ettik. Türkiye'nin, Avrupa'ya yük olmaya değil yük almaya aday olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. AB'ye adaylık konusunda, AB müktesebatına uyum konusunda muhatabımızın gösterdiği gayretten kat kat fazlasını gösteriyor, düzenlemelerimizi tek tek yapıyoruz. Türkiye'nin imkanlarına, sunduğu fırsatlara, iyi niyetimize rağmen Avrupa'da bize karşı sergilenen tutumu da bir kenara not ediyoruz.'' -''Fransa'da süreç tamamlanmadı, sabırla bekliyoruz''- Erdoğan, Fransa konusuna girmeyeceğini, bu konuya bugün ''Fransız'' olduğunu ifade etti. Erdoğan,Fransa'da sürecin henüz tamamlanmadığını, yasanın seyrini sabırla beklediklerini kaydederek, ''Bu süreçte, geçen hafta ifade ettiğim gibi Fransa yönetimine, Türkiye ile kavga ediyor payesini de vermeyeceğiz. Ama bu yasanın altındaki asıl niyeti, asıl hissiyatı, asıl tehlikeyi de bütün boyutlarıyla inşallah önümüzdeki günlerde sizlerle çok ayrıntılı şekilde paylaşacağız'' dedi. CHP, MHP, Meclis dışındaki diğer muhalefet partilerine, sivil toplum örgütlerine, bilim adamlarına, medyaya, bu konuda gösterdiği duyarlılık, dayanışma nedeniyle kendi ve milleti adına teşekkür eden Erdoğan, bütün vatandaşlara, vakur duruşundan dolayı da şükranlarını sundu. -''AK Parti iktidarından nitelikli nesil çıkar''- Erdoğan, 9 yılda nüfusun 9 milyon arttığına işaret ederek, her yıl ortalama 1 milyon arttıklarını, bunun hızlanarak devam edeceğini bildirdi. Erdoğan, ''2023'te çok daha farklı bir yerde olacağız inşallah. Bu tavsiyemizi, bütün arkadaşlarımın her yerde söylemesi lazım. Nüfusumuzun yüzde 50'si 30 yaşın altında, bizim için büyük güç, zenginlik, bunu artırarak devam ettirmemiz lazım. En büyük gücümüz buradan gelecek. Önemli olan nitelikli bir nesil diyorlar, eyvallah. AK Parti iktidarından, nitelikli nesil çıkar, merak etmeyin. Bütün tedbirlerimizi, eğitimi birinci sıraya koyarak aldık, alıyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sadece jeopolitik konumu değil, ekonomisiyle de Avrupa ve bölge için imkan olduğunu, son küresel ekonomik kriz sürecinde tüm boyutlarıyla ispat ettiğini belirtti. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dersim ile ilgili olarak ''Eğer siz insanları şu veya bu nedenle, vergisini ödemedi diye, şunu ödemedi, bunu ödemedi diye katlediyorsanız, öldürüyorsanız bunun hesabını veremezsiniz. Bu dünyada da veremezsiniz, ebedi alemde de veremezsiniz. Bu savunulamaz, savunulacak bir şey değil'' dedi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, 23 Kasım'da gerçekleştirdikleri en son genişletilmiş il başkanları toplantısında, Dersim konusunu belgeleri ile Türkiye gündemine taşıdıklarını ve ''bu ülkeye bu millete ödetilen acı faturayı gözler önüne serdiklerini'' anımsattı. Muhalefetin konuyu gündeme getirmelerinden rahatsız olduğunu belirten Erdoğan, ''Eğer siz insanları şu veya bu nedenle, vergisini ödemedi diye, şunu ödemedi, bunu ödemedi diye katlediyorsanız, öldürüyorsanız bunun hesabını veremezsiniz. Bu dünyada da veremezsiniz, ebedi alemde de veremezsiniz. Bu savunulamaz, savunulacak bir şey değil'' görüşünü dile getirdi. -''Ülkeye on yıllar boyunca yüklenmiş ağır yük''- Konuyla ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Genelkurmay Başkanlığının kendi arşivlerinde çalışma yaptığını belirten Erdoğan, kendi belgelerinin ise açık olduğuna işaret etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bir adam görevlendirerek ellerindeki arşivleri inceletebileceğini ifade eden Erdoğan, ''Biz orada, Dersim'de yaşanmış acı bir hadiseden ziyade, bir zihniyete, bugünlere kadar ulaşmış, bugünlere kadar başka bir çok faciaya zemin hazırlamış bir anlayışa dikkat çekmiştik. Biz yaşanmış ve bitmiş bir faciadan öte, hukuku çiğnemek yoluyla, siyasete müdahale yoluyla, özgürlükleri kısıtlama, provokasyonlar, faili meçhuller, derin örgütlenmeler yoluyla bu ülkeye on yıllar boyunca yüklenmiş ağır bir yükü işaret ettik'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun Dersim gündemi ile sıkışarak konuyu değiştirmek için Silivri'ye yöneldiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Sayın Kılıçadaroğlu, gündemi değiştirmek adına Silivri'deki mahkemeye, hakim ve savcılara çok ağır hakaretlerde bulundu'' dedi. Kılıçdaroğlu'nun bu tutumunun devam ettiğini belirten Erdoğan, ''12 Eylül 2010'da milletin kararıyla, milletin takdiri ile gerçekleşen Anayasa değişikliği, CHP'yi ciddi şekilde rahatsız ediyor ve CHP Dersim faciasına zemin hazırlayan o eski günlerin özlemiyle son derece sorumsuzca çıkışlar yaptı, yapıyor. CHP'nin nasıl bir yargı istediğini, nasıl bir sistemi özlediğini, özgürlüklerden bugüne kadar ne anladığını belgeleriyle ortaya koyacağız'' açıklamasını yaptı. Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu, bir fezlekeden yola çıkıp yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü noktasında gerek Hükümete gerek yargı mensuplarına çok ağır ithamlarda bulundu ve bulunmaya devam ediyor. Biz kendisine sadece daha önce hazırlanmış 13 fezlekeyi değil, CHP'nin bu ülkeye, bu millette yaşattığı hukuk facialarını hatırlatacak, bu faciaları yaşatan zihniyetin de 12 Eylül 2010 halk oylaması ile nasıl bir kırılma yaşadığını milletimize izah edeceğiz'' dedi. AK Parti'nin farklı olduğunu belirten Erdoğan, ''Şu anda Diyarbakır, Tunceli, hatta hatta kışla içine varınca kadar aramalar yapılıyor mu, yapılıyor. Peki iktidarınıza kadar niçin bunlar yapılamıyordu da şimdi yapılıyor? İşte bu dönemin farkıdır bu'' diye konuştu. -Askerlik şubeleri MEB'e- Konuşmasında dün yapılan Bakanlar Kurulu'nda alınan kararları anımsatan Erdoğan, 6 Temmuz 2009'dan itibaren Milli Savunma Bakanlığı bilgi sistemini devreye aldıklarını ve askerlik hizmetlerinin bağlı bulunan şubeye gidilmeden en yakın yapılmasını sağladıklarını belirterek şunları söyledi: ''Bu durum nüfusu az ilçelerimizde işlem sayısının azalmasını da beraberinde getirdi. Şimdi bir kanun değişikliği yaparak öncelikle ilk yoklama, yedeklik yoklaması ve askerlik meclisini kaldırıyor, vatandaşımızın askerlik işlemlerini azaltıyor ve bu suretle hızlandırıyoruz. Ayrıca işlem hacmi düşük 181 ilçede askerlik şubelerini kaldırıyoruz, bu ilçeleri 45 dakika, 1 saat uzaklıktaki en yakın askerlik şubesinin bünyesine dahil ediyoruz. Bu şekilde 181 ilçe askerlik şubesini kapatarak yıllık 40 milyon lira tasarruf sağlayacağız. Buralardaki 181 subay, 181 astsubay ve 600 sivil memur kadrosunu da yoğunluğu daha fazla olan şubelere sevk edeceğiz. Yine bu düzenleme bin 500 er ve erbaş kadrosu Genelkurmay Başkanlığımıza iade edilecek ve buradan da önemli bir tasarruf sağlamış olacağız. Daha önemlisi bu 181 ilçedeki askerlik şubelerinin uygun olan binalarını Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmeyi planlıyoruz. Bunu da gerçekleştirdiğimizde okul öncesi eğitim maksadıyla kullanılacak önemli bir miktarda okul ve derslik kazanımı da elde etmiş olacağız.'' Erdoğan, kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunmasına yönelik yasa tasarısın da Bakanlar Kurulu'nda görüşerek kabul ettiklerini, bu tasarı ile hem kadın ve aile bireylerine yönelik şiddetin önüne geçmeyi hem de şiddete maruz kalan bireylerin çok daha güçlü ve sağlıklı bir şekilde korunmasını öngördüklerini bildirdi. Başbakan Erdoğan, şiddete maruz kalan ya da maruz kalma ihtimali olan bireylerin illerde vali, ilçelerde kaymakamlar tarafından koruma altına alınacağını, barınma imkanı sağlanacağını, gerektiğinde koruma verileceğini, acil durumlarda tedbir kararını kolluk amirlerinin de verebileceğini söyledi. Erdoğan, tasarının çeşitli STK'larla görüşülerek hazırlandığını da anımsattı. Başbakan Erdoğan konuşmasında, hayatını kaybeden Sağlık-İş Sendikası Onursal Genel Başkanı Mustafa Başoğlu'na da rahmet diledi.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|