![]() |
#1 |
![]() ![]() Başbakan Erdoğan, Arap Bankalar Birliğinin Phoenicia İntercontinental Otel'de düzenlediği ''2010 Liderlik Ödülü'' törenine katıldı. Yaptığı konuşmada, ''2010 Liderlik Ödülü''nün verilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, bu ödülü almanın kendisi için önemli ve heyecan verici olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, ''Ancak bu ödülü Beyrut şehrinde, Doğu Akdenizin incisi, şehirlerin prensesi olarak tanımlanan Beyrut şehrinde teslim alıyor olmak beni ayrıca heyecanlandırıyor'' dedi. Erdoğan, Mevlana'nın tüm insanlığı kucaklayan hoşgörü anlayışının sınırları aştığını belirterek, şunları kaydetti: ''Mevlana'nın fikirleri aradan geçen 700 yılda hiç eskimedi ve bugün dahi dünyaya ışık tutmaya devam ediyor. Lübnan'da, Trablus şehrinde Mevlana'nın fikirlerini yaşatmak amacıyla 1619 yılında bir Mevlevihane kurulmuştu. Bu Mevlevihaneyi şu anda Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığımız, yani TİKA restore ediyor ve hem Lübnan'ın, hem insanlığın ortak kültürel mirasına yeniden kazandırıyor. Ben burada, Mevlana'nın güzel bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyor ki Mevlana, 'İki parmağının ucunu gözüne koy. Hiç bir şey göremezsin bu dünyadan. Sen göremiyorsun diye, bu alem yok değildir' Çok enteresan, Lübnan'ın efsanevi şairi Halil Cibran da aynı manada bir ifade kullanıyor. Diyor ki Halil Cibran, 'Sırtını güneşe çevirirsen, gölgenden başka bir şey göremezsin.'' VİZELERİN KALDIRILMASI Erdoğan, son dönemde, Türkiye'nin arka arkaya Suriye, Lübnan, Libya ve Ürdün ile vizeleri karşılıklı olarak kaldırdıklarını anımsatarak, ''Hiç bir şey kaybetmedik. Hiç bir zararını görmedik. Hiç bir mahsurla karşılaşmadık. Tam tersine, aramızdaki bu vizelerin ne kadar anlamsız olduğunu, vizeleri kaldırınca çok daha net bir şekilde gördük'' diye konuştu. ''Biz, vizeleri kaldırmadık değerli arkadaşlarım, halklarımız arasındaki yüz yıllık hasreti kaldırdık. Halklarımız kucaklaşıyor'' diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''İnsanlar akın akın birbirlerini ziyaret ediyor. İşadamlarımız serbestçe gidip geliyor, işbirliği imkanlarını geliştiriyor. Sadece bir ülke değil, bütün bir bölge, bütün bir bölgenin insanları hep birlikte kazanıyor, hep birlikte bu yeni dönemden istifade ediyor. AB 'Schengen' diyor. Peki biz niye kendi aramazda bir benzerini rahatlıkla yapamıyoruz. Nedir bu anlamsızlık nedir, bu korku, nedir bu çekince? Bunu anlamak mümkün değil. Şimdi bütün bunlardan kimse gocunmasın rahatsızlık duymasın. Hiç kimse, bu yakınlaşmayı, bu kucaklaşmayı, bu hasret gidermeyi farklı yerlere çekmeye kalkışmasın. Bizim bölgede yegane hedefimiz var. Biz, sadece ve sadece, bölgede barış istiyoruz, huzur istiyoruz, refah ve istikrar istiyoruz. Biz, Türkiye olarak, komşularla sıfır problem diyor, bunu tesis etmenin samimi mücadelesini veriyoruz. Türkiye, yönü Batı'ya dönük, Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerini yürüten bir ülke. Türkiye, Müslüman kimlik ile Avrupalı değerlerin sentezinin mümkün olabileceğine inanan bir ülke. Ama bu, bizim, Doğu'ya, Güney'e, Asya, Afrika, Ortadoğu'ya sırtımızı dönmemizi gerektirmiyor. Elbette Suriye ile Irak ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizması oluşturacağız. Elbette, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Türkiye arasında Dörtlü İşbirliği Konseyi oluşturduk, oluşturacağız. Bundan daha tabii ne olabilir?'' AA
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() eğer bu gerçekleşirse Müslüman coğrafyasıyla önümüzdeki en büyük engel ortadan kalkmış olur.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Çok güzel ve kısmen hasret duyduğumuz bir fikir.
Umarı/m/z gerçekleşir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|