08-07-2010, 06:35 | #1 |
Erdoğan'dan CHP'ye Dersim Hatırlatması
Erdoğan'dan CHP'ye Dersim hatırlatması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Eskişehir'de referandum mitinginde konuştu. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''O gün 27 Mayıs'a alkış tutan, o gün 27 Mayıs'a çanak tutan, o gün 27 Mayısçılara 'emrinizdeyim' diyen zihniyet, işte bugünkü hayırcı zihniyettir'' dedi. Başbakan Erdoğan, partisince Odunpazarı Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuştu. Konuşmasına, ''Seyit Battal Gazi'nin, Yunus Emre'nin şehri Eskişehir'i muhabbetle selamlıyorum' diyerek başlayan Erdoğan, hızlı trenle Ankara'dan gelirken Yunus Emre köyünden geçtiklerini ve orada ''Derviş Yunus''un ruhuna bir kez daha Fatiha okuduklarını söyledi. Yunus Emre'nin, ''Gâh eserim yeller gibi, gâh tozarım yollar gibi, gâh akarım seller gibi, gel gör beni aşk neyledi, Derviş Yunus biçareyim, baştan ayağa yareyim, dost elinden avareyim, gel gör beni aşk neyledi'' dizelerini hatırlatan Erdoğan, ''Allah'a şükürler olsun ki, Yunus gibi gönül erlerimiz var. Ne mutlu bize ki, Yunus gibi söz ustalarımız var. Onlar bu toprakları âdeta nakış nakış nakış işlediler. Onlar bu toprakların, bu milletin gönlüne, kardeşlik tohumları, birlik tohumları, beraberlik tohumları ektiler. Onlar candan geçtiler, canandan geçtiler, başlarını bu millete hizmet yoluna koydular ve o yolda ölümsüzlüğü tattılar, bu milletin gönlünde âdeta taht kurdular'' dedi. ''TÜRKİYE, TAM 40 YIL BOYUNCA 27 MAYIS'LA YÜZLEŞMEDİ, YÜZLEŞEMEDİ'' Dün Aydın'da toplu açılış töreni gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, ''Bir özgürlük kahramanı'' ve ''Bir demokrasi şehidi'' olarak nitelediği merhum başbakanlardan Adnan Menderes'i rahmetle ve minnetle yâd ettiklerini dile getirdi. Bugün de merhum Adnan Menderes'in kader arkadaşı olan ve 27 Mayıs sonrasında ''darağacına yürümüş olan'' merhum Hasan Polatkan'ın şehri Eskişehir'de bulunduklarını kaydeden Erdoğan, Eskişehir'de, kendi memleketinde, Polatkan'ı ve onunla birlikte idam edilen Fatin Rüştü Zorlu'yu bir kez daha rahmetle andıklarını ifade etti. 27 MAYISÇILARIN HASAN POLATKAN'A YAPTIĞI İŞKENCELER Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün artık çok daha iyi anlıyoruz ki; Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun tek ama tek suçları, bu millete hizmet etmiş olmaktı. Hasan Polatkan'ın muhterem eşleri Mutahhara Hanım, ziyaretine gittiği kocasıyla ilgili şunları anlatıyor: "83 kiloluk adam, 16 ayda 38 kiloya düşmüştü. Elinin üzerinde bir ben olduğunu gördüm. (O ne?) diye sordum. (Yok, hiçbir şey) dedi ve elini sakladı. Sonra arkadaşlarından öğrendim ki elinin üzerinde sigara söndürmüşler. Çok eziyet etmişler Hasan Bey'e. Yarı beline kadar gelen soğuk suyun içinde tutuyorlarmış. Sürekli hakaret ediyor ve dövüyorlarmış. Hasan Bey bir gün kumandana aynen şunları söylemiş: Bizi öldürecekseniz hemen öldürün; ama lütfen bu hakaretleri durdurun. Artık tahammül edemiyorum." İşte 27 Mayıs budur... Türkiye, tam 40 yıl boyunca 27 Mayıs ile yüzleşmedi, yüzleşemedi. 27 Mayıs 1960'ta bu ülkenin başbakanını, seçimle gelmiş başbakanını asan zihniyet hiç değişmedi. Dikkat edin sevgili Eskişehirliler; o gün 27 Mayıs'a alkış tutan, o gün 27 Mayıs'a çanak tutan, o gün 27 Mayısçılara 'emrinizdeyim' diyen zihniyet, işte bugünkü hayırcı zihniyettir.'' ''BU YOLA ÇIKARKEN BEYAZ KEFENİMİZLE BERABER ÇIKTIK'' O gün başbakanı darağacına götüren zihniyet ile, bugün AK Parti'yi Yüce Divan'la tehdit eden; Menderes'in, Polatkan'ın, Zorlu'nun akıbetiyle tehdit eden zihniyetin aynı zihniyet olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''CHP ne diyor, MHP ne diyor? 'Başbakan, seni Yüce Divan'a götüreceğiz.' Yahu, sen ne diyorsun? Ne diyorsun? Biz, bu yola çıkarken beyaz kefenimizle beraber çıktık, ne diyorsun? Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz; bunu böyle biliniz. 12 Eylül 2010'da işte bu zihniyete siz son vereceksiniz. 12 Eylül 2010'da, Eskişehirli Hasan Polatkan'ın ruhunu şad edeceksiniz. 12 Eylül 2010'da, sadece 12 Eylül'ün değil, 27 Mayıs'ın da gölgesini bu milletin üzerinden siz çekip atacaksınız.'' Mitinge katılanlara, ''İleri demokrasiye evet mi? Özgürlüklere evet mi? Milli iradenin güçlenmesine evet mi? 27 Mayıs'la yüzleşmeye evet mi? Gücümüz millet, kararımız millet evet mi? Oyumuz...'' diye soran ve ''Evet'' yanıtını alan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bugün, bu toplantıdan sonra dağılacağız. Nereye gidersek gidelim, kapı kapı, ev ev dolaşacağız. Bütün yakınlarınıza, dostlarınıza duyduklarımızı anlatacaksınız, bildiklerinizi bilmeyenlere anlatacaksınız. Bakınız, liderleri dinleyin ne diyorlar? 'Hayır' derken bile ne anlattıkları belli mi? 'Hayır'ı konuşmuyorlar, Anayasa paketini konuşmuyorlar. Neyi konuşuyorlar? Anamuhalefet partisi lideri Malatya'ya gidiyor, 'Bu Anayasa'da kayısıyla ilgili bir şey var mı?' diyor. Giresun'a gidiyor, 'Bu Anayasa'da fındık ile ilgili bir şey var mı?' diyor. Benim memleketim Rize'ye gidiyor, 'Çayla ilgili bir şey var mı?' diyor. Gerçi buradan geldi geçti. O gün herhalde daha henüz aklına gelmemişti. Korkarım orada da 'Tatar böreği ile ilgili bir şey var mı?' diye sorardı. Çünkü bu Anayasa ile yemek kitabını birbirine karıştırıyor. Sıkıntı burada.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Böyle muhalefet olur mu yahu? Muhalefet yapmayı karikatür dergilerine ısmarlıyor. Karikatür dergilerinden medet uman muhalefet, karikatür muhalefettir'' dedi. Erdoğan, partisinin Odunpazarı Meydanı'nda düzenlenen mitinginde yaptığı konuşmada, anamuhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Adnan Menderes'in idamının yanlış olduğunu ifade ettiğini belirterek, ''Cumhuriyet Halk Partisi'nin, 40 yıl sonra bile olsa, bu çizgiye gelmiş olması ülkemiz adına, demokrasimiz adına gerçekten sevindiricidir'' diye konuştu. Erdoğan, ''Ama bakın siz, onlara, CHP'nin mensuplarına şunu söyleyin. Dersim'i, Tunceli'yi uçaklar bombalarken bu ülkenin başında kim vardı; onu sorun. Ah kardeşlerim ah. Bu CHP'nin bu ülkede; insanlık adına, demokrasi adına, hayır adına, özgürlükler adına, bu ülkenin çıkarları adına dikili bir şeyi yoktur. Bunu söylüyorum'' dedi. 5 Mart 1962 tarihinde çıkarılmış bir yasadan birkaç paragraf aktaracağını belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Bazı gazeteciler çıkıp Menderes'i, aynı şekilde bizi de basına baskı uygulamakla, sansürlemekle itham ediyorlar ya... Bu yasayı onlar için de hatırlatıyorum. Diyor ki yasa metni; bakın bu çok enteresan, şimdiki medyaya da söylüyorum. Siz şimdi nereyi destekliyorsunuz belli. Ama ben şimdi size tarihi vesikayı açıklıyorum: 27 Mayıs 1960 devrimini; söz, yazı, haber, havadis, resim, karikatür veya sair vasıta ve suretlerle gayrimeşru gösterenler, Yüksek Adalet Divanı'nca verilmiş kararları kötüleyenler ya da üstü kapalı da olsa kötülemeye çalışanlar, mahkûm edilenlerin, infaz edilenlerin şahıslarını ya da fiillerini övenler, Demokrat Parti'nin iktidarını övenler ya da müdafaa edenler bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Ben tarihi vesikayla konuşuyorum. Buyurun, basın yoluyla işlendiği takdirde suç konusu basılmış eserler toplattırılabilir... Kanun teklifinin altında kimin imzası var biliyor musunuz? Başbakan, Malatya Milletvekili İsmet İnönü... Buyurun. 40 yıl sonra Adnan Menderes'i nihayet hatırlayabilen CHP Genel Başkanı, acaba 27 Mayıs darbesinde CHP'nin rolünü, 27 Mayıs darbesi sonrasında Genel Başkanının veya Başkanlarının darbecilere 'emrinizdeyim' hitabını da hatırlayabilecek mi? Hesap Ortada. 'Darbeler hep CHP'nin iktidar olmasını önlemek için yapıldı' diyor... Peki 27 Mayıs'tan sonra CHP 'nöbetçi hükümet' değil miydi? Kimin için yapılmış? Peki 12 Mart Muhtırasının ardından Başbakan olan Nihat Erim CHP Milletvekili değil miydi? '27 Nisan bildirisinin her satırının altına imzamı atarım' diyen CHP değil miydi, CHP'liler değil miydi? Sen değil miydin? Çetelere sahip çıkan bunlar değil mi? Silivri'deki süreci adım adım takip edenler CHP'nin milletvekilleri değil mi? Ergenekon'un avukatlığını yapan bunlar değil mi?'' NASRETTİN HOCA'DAN ÖRNEK CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun muhalefet tarzını eleştiren Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun kendilerine gelip bir takım sorular sorduğunu belirterek şunları kaydetti: ''Geliyor, 'şunu, şunu, şunu yaptınız mı yapmadınız mı? diyor. 'Yapmadık' diyoruz, 'ha tamam o zaman' diyor, başını da öne eğip gidiyor. 5 dakika sonra geri geliyor, 'şunu, şunu, şunu söylediniz mi, söylemediniz mi?' diyor. 'Yok söylemedik' diyoruz, 'ha tamam o zaman' deyip gerisin geri gidiyor. Böyle muhalefet olur mu yahu? Muhalefet yapmayı karikatür dergilerine ısmarlıyor. Karikatür dergilerinden medet uman muhalefet, karikatür muhalefettir. Güya kendisine bir slogan bulmuş... 'Hayırda hayır vardır' diyor. Şerden hayır olur mu? 1961 darbe Anayasasına karşı kullanılan slogandır bu. Şimdi kalkmış darbe Anayasasını korumak için kullanıyor. Dikkat edin sevgili Eskişehirliler, 1982 Anayasa oylamasında oy pusulalarında 'evet–hayır' yazmıyordu. 'Evet–ret' yazıyordu. Müdahaleyi yapanlar, niye böyle yazdıklarını şöyle açıklıyorlar; 'hayır' yazsaydık, 1961'deki 'Hayırda hayır vardır' sloganı kullanılırdı. Onun için 'ret' yazdık'. Muhalefetin kafası karışık, kafası. Aslında halk oylamasında 'evet' diyecekler ama bunu itiraf edemiyorlar. Gittiği her yerde; hükümete çamur atmakla, iftira atmakla, hükümeti yolsuzlukla suçlamakla meşgul. Bakın, Eskişehir'e gelip de, Nasrettin Hoca'yı anmamak olmaz. Malum, Hoca'nın Sivrihisar'a uğramışlığı vardır. Hepiniz bilirsiniz... Hoca 1 okka ciğer almış, hanımına emanet etmiş. Lakin, hanım ciğeri pişirip, konu komşuyla afiyetle yemiş. Hoca akşam gelip de ciğeri sorunca da, suçu kediye atmış. Hoca uyanık. Teraziyi almış, kediyi tartmış, kedi 1 okka gelmiş. "Hanım, kedi buysa, ciğer nerede? Ciğer buysa kedi nerede?" demiş. Şimdi, eğer yolsuzluk varsa hızlı tren ne? Yolsuzluk varsa, 435 bin konut ne? Yolsuzluk varsa, bu 149 bin derslik ne, yolsuzluk varsa, 12 bin kilometre duble yol ne? Yolsuzluk varsa, şu Eskişehir'i şu anda görüyorsunuz, şantiye... Ah benim kardeşlerim ah. Göreve geldik, iktidarda MHP, DSP, ANAP... Ne yaptılar, iflasa gidiyorlar, gittiler IMF'nin kapısına kapandılar. Ne olur bize borç ver. Ne kadar borç aldılar, 30 milyar dolar. Bize ne kadarla devrettiler, 23.5 milyar dolar borçla devrettiler. IMF'ye biz borçlarını ödedik. Ödedik, ödedik, ödedik... Şu anda borcumuz ne kadar, 7 milyar dolar. Nereden nereye. Siz borçlandınız biz ödedik. Milli bankamız Merkez Bankası, göreve geldik, Merkez Bankası'nın kasasında ne vardı? 26.5 milyar dolar. Şimdi kasasında 75 milyar dolar. Yolsuzluk buysa, 75 milyar dolara bu nasıl çıktı? 12 Eylülde 'evet' oylarınızla bunları sandığa gömeceksiniz, evet mi? Mesele bu.'' Miting alanındaki vatandaşların ''Vur vur inlesin, CHP dinlesin'' sloganı üzerine Erdoğan, ''Yalnız onu söylemeyin. Bu muhalefetin hepsi aynı, al birini vur öbürüne'' dedi. ''UFKU OLMAYAN HÜKÜMETLER ELİNDE TÜRKİYE VAKİT KAYBETTİ'' Yaptığı konuşmada AK Parti Hükümetinin icraatından örnekler veren Erdoğan, savunma sanayinde atılan adımlara değindi. Türk Savunma Sanayiinin 2002 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının sadece yüzde 25'ini karşılayabildiğini belirten Erdoğan, 2009 sonunda bunu yüzde 46'ya çıkardıklarını, bu yılın sonunda da savunma sanayi ihtiyaçlarının yüzde 50'sinin savunmada Türkiye'den karşılanıyor olacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Savunma Sanayimizin cirosu, 2002 yılında 1 milyar dolardı. 2009 sonunda 2,4 milyar doları yakaladık, 2010 sonunda hedefimiz 3 milyar dolara ulaşmak. İhracatımız neydi? 240 milyon dolardan 832 milyon dolara çıktı; 2011'de hedef 1 milyar dolar. Türkiye ilk kez kendi milli piyade tüfeğini tasarladı; 2011'de seri üretime geçiyoruz. Artık askerlerimiz, kendi ürettiğimiz silahları taşıyacaklar. Bütün alt sistemleri ile birlikte ilk defa ülkemiz, tank üretimine başladı. ALTAY adını verdiğimiz kendi tanklarımızın prototip üretimini şu anda yapıyoruz. Yine tamamen kendi imalatımız olan, milli imalat olan, ANKA adını verdiğimiz insansız hava aracının prototip üretimine başladık. İlk Milli Gemimizi, MİLGEM'i 2008 yılında denize indirdik. Bu sene testlere başlıyoruz, gelecek sene tamamen bitiriyoruz. ATAK adı altında ilk milli helikopterlerimizin üretimine başladık. Bunların da test uçuşlarını bu yıl yapıyoruz. GÖKTÜRK adını verdiğimiz Türk mühendislerince yapılan istihbarat uydumuzun çalışmaları devam ediyor, bunu da inşallah 2012'de uzaya fırlatıyoruz. İşte Türkiye bu seviyelere ulaştı. Bunlar geçmişte neden yoktu, neden olmadı, neden yapılmadı? Çünkü yolsuzluk vardı, usulsüzlük vardı, adam kayırma vardı. Vizyonu olmayan, ufku olmayan, hayalleri olmayan hükümetler elinde Türkiye vakitler kaybetti, enerji kaybetti. Bu Anayasa değişikliği Türkiye'yi daha da büyütecek.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'de yapılacak halk oylamasının bir eşik olacağını belirterek, ''Yani bununla kapıyı açacağız. 'Tamamdır' demiyoruz, doğrudur ama bununla kapıyı açıyoruz'' dedi. Erdoğan, partisince Odunpazarı Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Anayasa değişikliğinin Türkiye'yi daha da büyüteceğini kaydetti. Anayasa değişikliğinin bir AK Parti projesi değil, bir millet projesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Kim hangi partiye oy vermiş olursa olsun, önümüzdeki seçimde nereye oy verecek olursa olsun, lütfen onları bir kenara koyun. 12 Eylül'de partilere değil kendimize, geleceğimize oy vereceğiz. Onun için bu önemli. Bu halk oylamasında hükümete ya da muhalefete oy vermeyeceksiniz, anayasal hakların genişlemesine, özgürlüklerin artmasına, demokrasinin standartlarının yükselmesine oy vereceksiniz. İşte onun için, CHP'ye, MHP'ye, DSP'ye, diğer partilere oy vermiş tüm vatandaşlarımın vicdanlarının sesine kulak vermelerini istiyorum. Şurası da son derece önemli. Birileri çıkıyor, 'Tümden değiştirin' diyor, 'Bu değişiklikler yetersiz' diyor, 'Daha fazlası olmalı' diyor. 12 Eylül'deki halk oylaması bir eşiktir. Yani bununla kapıyı açacağız. 'Tamamdır' demiyoruz, doğrudur; ama bununla kapıyı açıyoruz. Bu kapıyı açtığımız andan itibaren o yeterli olan Anayasa'nın değişmesi sırası geliyor.'' 12 Eylül'de Türkiye'nin bir zihniyet değişimini gerçekleştireceğini belirten Erdoğan, ''Demokrasiye, Avrupa Birliği standartlarına, evrensel hukuk normlarına daha da yakınlaşacak. Göreceksiniz, Türkiye bu Anayasa değişikliği ile farklı bir sürece girecek. Demokrasi yolunda, hak ve özgürlükler yolunda özellikle çok farklı bir aşamaya gelecek. 13 Eylül sabahından itibaren Türkiye'nin büyümesi, kalkınması ivme kazanacak. Bu değişiklikle belki 'ideal' olana ulaşmıyoruz; ama 'ideal' olanı hazırlamanın önündeki engelleri kaldırıyoruz. Daha kapsamlı, daha ileri düzenlemelerin yapılabilmesi için, 12 Eylül günü oylayacağımız değişiklikler büyük önem taşıyor, bu çalışmalar için zemin hazırlıyor'' dedi. -''ÜSTÜNLERİN HUKUKUNDAN, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE''- Adalet sisteminin işleyişinde ciddi sıkıntılar yaşandığını söyleyen Erdoğan, ülkenin dört bir yanında yaptırdıkları adalet saraylarıyla, kurdukları bilgisayar sistemleriyle, personel takviyesiyle fiziki sorunları büyük ölçüde çözdüklerini, şimdi sıranın sistemin işleyişindeki diğer aksaklıkların çözümüne geldiğini belirtti. Hâkim ve savcıların görevlerini her türlü baskıdan ve etkiden uzak, tamamen hakkaniyete, vicdanlarına dayalı olarak yürütmeleri gerektiğine inandıklarını dile getiren Erdoğan, ''Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını değiştiriyor, bu kurumu siyasi müdahaleden, ideolojik kamplaşmadan kurtarıyor, tarafsızlığını güçlendiriyoruz'' dedi. HSYK ülkenin her köşesindeki hâkim ve savcılar hakkında tasarrufta bulunduğunu, ancak Anadolu'nun değişik yerlerindeki hâkim ve savcıların HSYK'da temsil edilmediğini anlatan Erdoğan, ''Şimdi bu düzenlemeyle, Digor'daki savcının, İpsala'daki hâkimin seçtiği temsilciler söz sahibi olacaklar. Anayasa Mahkemesi de aynı şekilde modern bir yapıya kavuşuyor. Gelişmiş ülkelerde; Almanya, Fransa, İngiltere, ABD'de yapı neyse, benzeri bir yapıyı da biz Türkiye de artık kuruyoruz. Yani artık üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçiyoruz. Buna evet mi?'' diye konuştu. Anayasa değişikliğiyle artık Anayasa Mahkemesi'nin bir 'Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi'ne dönüşeceğini'' ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu ülkede nice askerler, nice hâkim ve savcılar, haklarında verilen ihraç kararlarına itiraz edemediler. Mahkemeye gidemediler. Oralarda haklarını arayamadılar. 'Yapılan yanlıştı, bana haksızlık ettiniz' diyemediler. Şimdi bu değişiklikle büyük bir haksızlığı gideriyor, askerlerimiz için, hâkim ve savcılarımız için yargı yolunu açıyoruz. Buna evet mi? Benim memur kardeşim hakkında uyarma, kınama cezası veriliyor. Amiri tarafından verilen bu ceza, memurun âdeta hayatını karartıyor, istikbalini gölgeliyor. Şef olacak, müdür olacak, bir yere atanacak, hep bu cezalar karşısına çıkıyor. Bu cezalara karşı memurlar yargıya başvuramıyor. 12 Eylül'deki anayasa değişikliği ile işte bu haksızlığı da gideriyoruz. Memurların yargıda hak arama yollarının açılmasına evet mi?'' Değişiklikle kamu denetçiliği kurumunu getirileceğini, idarenin işlemlerinden rahatsız olan, şikâyeti bulunan vatandaşların şikâyetlerini kamu denetçisine ileterek meselesini orada çözeceğini anlatan Erdoğan, ''Devrim niteliğindeki bu yeni sisteme evet mi?'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Yurt dışına çıkış üzerindeki kısıtlamalarda keyfiliğe son veriyoruz. Artık hiçbir vatandaş, üç kuruş, beş kuruş vergi borcundan dolayı havaalanından, gümrük kapısından döndürülmeyecek. Buna evet mi? Eskişehirli hanım kardeşlerim. Senin haklarını anayasal güvenceye kavuşturuyoruz, buna evet mi? Eskişehirli işçi kardeşim, birden fazla sendikaya üye olma hakkı getiriyoruz; sendikaları güçlendiriyoruz, grev hakkını genişletiyoruz. Buna evet mi? Memur kardeşim, bu değişiklikle toplu iş sözleşmesine kavuşuyorsun. Emekli kardeşim, bu toplu iş sözleşmesinden sen de yararlanıyorsun. Buna evet mi? Fişlemenin tarihe karışmasına evet mi? Çocuklarımıza, özürlülere, yaşlılara, şehitlerimizin dul ve yetimlerine, gazilerimize daha fazla sahip çıkmaya evet mi? daha fazla demokrasiye, daha fazla özgürlüğe evet mi?'' -HIZLI TREN- Başbakan Erdoğan konuşmasında, Eskişehir'e yapılan hizmetlere de değindi. Bugün Eskişehir'e hızlı trenle geldiğini, üçüncü kez hızlı trenle yolculuk yaptığını anlatan Erdoğan, hızlı trenin ilk seferi 14 Mart'ta yaptığını, haftada yapılan 15 seferin bugün haftada 22 sefere ulaştığını ifade etti. Temmuz sonu itibarıyla 1 milyon 600 bin yolcunun hızlı treni kullandığını kaydeden Erdoğan, şu anda yolculuğun 1 saat 25 dakika sürdüğünü, Ankara-Sincan ve Eskişehir-Gar Geçişi projeleri tamamlandığında sürenin 1 saat 5 dakikaya kadar ineceğini belirtti. Eskişehir–İstanbul hızlı tren etabının devam ettiğini kaydeden Erdoğan, 2013 yılında o etabı da bitirerek açacaklarını söyledi. Erdoğan, Ankara-Konya, Ankara-Sivas, Bursa-İstanbul ve Bursa-Ankara bağlantı hatlarının çalışmalarının son sürat devam ettiğini kaydetti. Eğitim alanında Eskişehir'e büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, yükseköğretim alanında şehre yaptıkları hizmetleri anlatarak, Eskişehir'in bir eğitim, bir üniversite şehri olduğunu belirtti. Erdoğan, ilk ve orta öğretimdeki öğrencilerimizin tümüne ücretsiz ders kitabı dağıtıldığını, okullara 8 bin 808 adet bilgisayar gönderdiklerini söyledi. Sağlık alanında yaptıkları hizmete de değinen Erdoğan, Eskişehir'e sağlık hizmetleri için 109 milyon TL harcama yaptıklarını ifade etti. Erdoğan, Eskişehir'de proje ve fizibilite çalışmaları tamamlanan bir sağlık kampüsü plânladıklarını bildirdi. Eskişehir;de bugüne kadar TOKİ eliyle 8 bin 205 konutu tamamlayarak sahiplerine teslim ettiklerini anlatan Erdoğan, şehre 7,5 yılda 187 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını kaydetti. Erdoğan, 7,5 yılda tüm Cumhuriyet tarihinde yapılan bölünmüş yolun iki katından fazlasını Eskişehir'e kazandırdıklarını belirterek, ''Daha ne söyleyeyim. Halep oradaysa arşın Eskişehir'de'' dedi. Tarım alanında yapılan çalışmaları sıralayan Erdoğan, 2003–2010 arasında Eskişehir'e toplam 574 milyon TL tarımsal destek verdiklerini söyledi. Ziraat Bankası aracılığıyla çiftçilere hükümetleri döneminde düşük faizle 156 milyon TL kredi verildiğini anlatan Erdoğan, 2010 Haziran itibarıyla 2 bin 532 esnaf ve sanatkârın 24 milyon 128 bin TL kredi kullanma imkânı bulduğunu kaydetti. Vakıfbank aracılığıyla Eskişehir'de verilen kredilerin 2002'de sadece 27 milyon TL iken, 2010'da 258 milyon TL'ye yükseldiğini ifade eden Erdoğan, kentte 58 eseri restore ettiklerini anlattı. ''12 Eylül inşallah Türkiye için de Eskişehir için de bir milat olacak'' diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını, alandaki vatandaşlardan da tekrar etmelerini isteyerek, şöyle tamamladı: ''Gelin hep birlikte evet diyelim, evet mi? Gelin, demokraside yepyeni bir sayfa açmaya evet mi? Demokrasi 'evet' ile taçlanacak. Her 'evet' demokrasiye davettir. Her 'evet' adalete davettir. Her evet özgürlüğe davettir, hukuka davettir. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üzerimize düşeni yaptık. Biz, sizin bize yüklediğiniz emanetin hakkını verdik. Şimdi evet söz sizde, karar sizde... Sevdamız millet, kararımız evet. Sevdamız millet, oyumuz evet.'' Erdoğan, alandakilerle birlikte söylediği, ''Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor'' dizeleriyle konuşmasını bitirdi. Star 06.08.2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-07-2010, 07:10 | #2 | |
Alıntı:
Süper sölemiş.Helal olsun Başbakanım.. |
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|