DÜN yaşananlara biz isim koymaya çalışırken, Polonya’da yaşayan ve birkaç gün için Türkiye’de bulunan bir dostum tesadüfen beni ziyarete gelmişti... Sordu: Ergenekon nedir?

Olayı tamamen “yürüyen davadan bağımsız” olarak, bir “dinamik şeklinde” ona anlattığım gibi sizlere de aktarmak ve maddeler halinde paylaşmak istiyorum...

Bakın “bana göre Ergenekon nedir”?

1-Ergenekon, bir ülkenin “büyümesinin” önündeki en büyük engeldir. “Ülkeyi” sarar ve “kavruk-kısır” bir ülke olması için” bölünmeirtica” tezleri eşliğinde kendi kabuklarını sağlamlaştırır...

2-Ergenekon, bir “avuç yerleşik” insanın, onların “yıllardır çıkardıkları” krizler sonucu “bir türlü yerleşemeyen milyonlara” korku kapanlarında hükmederek, her istediğini yaptırmasıdır... Her zaman bölünme tehlikesi, her zaman irtica vardır...

3-Ergenekon, “beyaz olanların” hiçbir renk sahibi olmalarına izin vermediklerini yerden yere vurması, onların “maddi-manevi kaynaklarını” sömürmesi ve onları “dışlamasıdır”!

4-Ergenekon, kendi ülkesinde, kendi dinine inananların “dışlanması”, oğlunu ziyarete giden annenin başındaki örtüsü için “özür dilemesiözür diletilmesidir”!

5-Ergenekon, halkı bölüp, “etnik ayrışmayı” pompalamak, bu ayrışmadan yararlanıp “insanlarımızı” yıllar boyu savaştırmaktır!

6-Ergenekon, ülke basınının bir bölümünün “yerleşiklerin istekleri” doğrultusunda, “onlardan olmayanları” dışlaması, linç etmesi ve çiğneyip tükürmesidir!

7-Ergenekon, ülke halkına “siz ikinci sınıfsınız” mesajının basının “hâkim olunan bölümüyle” verilmesi, “sizin hepinizin özü aslında başka ülkelerden ve dinlerden gelmedir” gibi toplumsal aşağılamaların “yazılan kitaplar” yoluyla yayılmasıdır... Kimlik “bunalımı” topluma akıtılırken, “bölüneceksiniz-şeriat gelecek” tezi de asla eksik bırakılmaz...

8-Ergenekon, bu ülkenin düşünen insanlarını yerleşik basın yoluyla “biçmektir”!

9-Ergenekon, “yerleşik medya düzenine” biat etmeyenleri “basın ve kurulan internet düzeni” ile linç etmektir...


10-Ergenekon, Türkiye ne zaman “ekonomik-finansal” olarak ayağa kalksa, her türlü “yerleşik düzen marifeti” ile ülkeyi yerden yere vurmaktır...

11-Ergenekon, ülke “küçük olsun, bizim olsun” diyen bir avuç yerleşiğin kurduğu” finansal-ekonomik-medyatik-siyasal düzenin adıdır!
Sevgili dostlar, daha onlarca madde yazabilirim ama “işin özünü” aktardığımı düşünüyorum, aynen arkadaşıma anlatmaya çalıştığım gibi... Gerisi size kalmış...


‘Üstad gazetecileri’ kendilerini açıklamaya davet ediyorum!

GAZETECİ “bağımsızdır”! Gazeteci “kimseden emir almaz”! Gazetecinin “organik bağı yoktur, olmaması gerekir”! Gazeteci “aklını, ruhunu ve en önemlisi düşünce özgürlüğünü kimseye emanet etmez”!

Sevgili dostlar, bunları “neden” yazdım?

Hemen arz edeyim. “Duvar ustalığında” yani “hür ve kabul edilmiş masonluk mesleğinde” olduğu gibi “hayatı” etkileyen “usta-çırak-kalfa” ilişkileri, bazı mesleklerin “icra edilmesinde” açıkça belirtilmelidir.

Daha açık yazayım: “Gazeteci” aynı zamanda “mason” ise, bunu bilerek o “kişiyi takip” etmek okuyucunun veya izleyicinin hakkıdır! Mason, “ham taşını yontma yolunda” özellikle tekamül süresinde ustalarına karşı “teslimiyet” içindedir, mason “felsefe localarındaki” yolculuğunda da “bu algılamayı ve bağımlı sorgulamayı” hisseder. Bu bir “inisiasyon” yani “indoktrinasyon” sürecidir. Mason, kendisine verilenleri bazen sorgulamadan kabul eder, bazen çok sıkıntılı günler sonucu “sindirebilir”!

Uzun lafın kısası, “Hiram Usta’nın inisiyeleri”, hür ve kabul edilmiş masonlar olabilirler ama “hür ve kabul edilmiş gazeteciler” olarak görev yaptıklarında “bu özelliklerini” de açıkça ortaya koymak zorundadırlar.

Sevgili dostlarım, olaya bu açıdan bakınca ben Türkiye’deki bütün “mason gazetecilere” sesleniyorum; kimler olduğunuzu “kendiniz açıklayın, evet ben buyum diyerek”, sizi takip edenlerin de bunu bilme haklarına saygı duyun.
Sonuç: Nasıl bir “banka yönetim kurulu” ekonomi yazarı olduğunda, “pozisyon sahibi olduğunu” kendini takip edenlere belirtmek zorunda ise gazeteci de “mason” olduğu zaman bunu açıkça belirtmek, takip edenlerini “doğru bilgilendirmek” zorundadır...

Yiğit Bulut
gazeteHaberTürk

Uploaded with ImageShack.us

Önceleri inanıyordum öyle bi örgute ama artık inanmıyom benim için tek gerçek Dağı Eriten Atamızdır.

bir kere e.t.ö. = eşcinseller terör örgütüdür...

tamamı eşcinsel olduğu gibi yapmak istedikleri de , kadınsı erkekler ve erkeksi kadınlar topluluğudur...


borazanı ve ....cusu başısıda da ''benim adım kemaldir'' herhalde ...

ki nerede o örgüt gidip üye olayım diyor ha ha ha....