|
07-03-2008, 12:11 | #1 |
Ergenekon nereye?
Ergenekon soruşturmasına böyle bakmak yanlıştır!
Bu insanlar bu tür suçlardan değil, darbe organizasyonu soruşturması için tutuklanıyor veya sorgulanıyor. Peki, öyleyse “dolaylı da olsa darbeye destek verenler”e kadar gidilsin, kökleri kazınsın! Böyle bakmak da yanlıştır! Çünkü hukukta “dolaylı da olsa” diye bir mantık yürütülemez! Siyasette “dolaylı da olsa laikliği zayıflatanlar” denilebilir, ama hukukta denilemez! Siyasette “dolaylı da olsa darbeye destek verenler” denilebilir, ama hukukta denilemez! Hukuk sadece “doğrudan” ilişkilere ve eylemlere bakar; “dolaylı da olsa” dediği anda, hukuk siyasallaşmış olur! İki tehlike Bu iki yanlış, Ergenekon soruşturmasında iki tehlikeyi de işaret ediyor: Biri darbe organizasyonunu hafife almak, hele de “yurtsever, ulusalcı...” falan diye savunmaya kalkmaktır. Niye unutuyorsunuz, karşı çıktığınız darbeler de aynı gerekçelerle yapılmamış mıydı?! Hedefler kadar yolların da meşru olması gerekmez mi?! ‘İyi hedef’e ulaşmak niyetiyle fiilen yanlış yollara girilmesi yüzünden yaşanmış felaketleri unutmamak gerekir. İkinci tehlike, “dolaylı da olsa bulaşanlar” mantığına kapılıp hukukun kabul edemeyeceği genişlikte suçlamalar yapmaktır! Mesela aynı çevrelerde bulunmak, ayni ideolojiye sahip olmak, hatta sık sık görüşmek bir “şüphe sebebi” olabilir ama kesinlikle aynı suça katılmanın “delil”i olmaz; bunun için başka kanıtlar gerekir. İddianame dolaylı ve zayıf değil, “doğrudan” ve güçlü delillere dayanmalıdır. Hakkında kuvvetli deliller bulunmayan isimler ve iddialar iddianameye konulmamalıdır. Özdemir Özok’un isabetli deyimiyle, “İddianame iddialı olmalıdır.” Yüz sanıktan 10’u, 20’si hakkında ciddi delillerle, ama 80’i, 90’ı hakkında sırf “dolaylı ilişkiler”e ve hukuken zayıf şüphe sebeplerine dayalı bir iddianame yazılırsa bundan hukuk da, demokrasi de çok, ama çok zarar görür! Başarmak zorundayız Türkiye vahim bir kutuplaşma döneminden geçiyor. Olabildiğince itidalli olmalı, paranoyalarımızın çıldırtıcı cazibesinden sakınmalıyız. Bu açıdan birkaç not. - Ordu içinde bir ekibin 2003 ve 2004 yıllarında “Sarıkız” ve “Ayışığı” kod adlarıyla darbe çalışmaları yaptığı konusunda kuvvetli şüphe delilleri kamuoyuna yansımıştır; adli soruşturma asla tavsatılmamalıdır. - TSK’yı tümüyle darbeciymiş gibi görmek, göstermek çok yanlıştır. Zaten darbeyi başarısızlığa uğratanlar da komutanlardır! Soruşturmada ismi geçen askeri personeli tasfiye eden de Genelkurmay’dır! Soruşturma için askeri lojmandaki aramayı da görevli askeri personel yapmış, ordu adli soruşturmaya yardımcı olmuştur! - Ergenekon soruşturması da AKP hakkındaki dava da toplumda yargının ideolojik tarafsızlığına güveni artıracak şekilde sonuçlanmalıdır. Bir kısım sivillerin darbeden umut keserek çözümü demokrasi içinde aralamaları, darbenin imkânsız olduğu bir toplumda şeriatın büsbütün imkânsız olduğunun herkesçe görülmesi, bu şekilde Türkiye’de “yöneten demokrasi”nin ve “hukuk devleti”nin güçlenmesi cumhuriyet rejiminin de en büyük kazançlarından biri olacaktır. Bunu başarmalıyız. Taha AKYOL Milliyet
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|