|
08-05-2008, 17:49 | #1 |
Ergenekon ve Agartha Gölgesinde Demokrasi
ERGENEKON VE AGARTHA GÖLGESİNDE DEMOKRASİ
Nihayet beklenen oldu.ergenekon soruşturması 13 ay sonra mahkemeye intikal etti.bitmek bilmeyen baskılar yani savcıların psikolojik baskı altına alınmaya çalışıldığı soruşturma boyunca büyük bir soğuk savaş veren savcılarımıza tesekkür etmemiz gerek diye düşünüyorum.yine de asıl maceranın mahkeme sürecinde başlayacağı unutulmamalıdır. Bombalar,saldırılar,gözaltılar,tutuklamalar derken olaylar öyle yerlere geldi ki anlaması anlatması uzun ve meşakaatli ve olayların ilerleyen günlerde bir o kadar daha karmaşık bir hal alacağı gözüküyor.eski paşaların tutuklanması bile onca curcunaya sebep olmuşken daha sonra ki günlerde yaşanacaklar bizlere neler gösterecek acaba. Yazıma ilk önce darbe günlükleri ile görüşlerim ile başlamak istiyorum.bu günlüklerin varlığına ve uygulanmaya çalışıldığına sonuna kadar inanıyorum çünkü yaşadığım ve duyduklarımın bana söledikleri bunun gerçekliğini benim için ispatlıyor.nasıl yani derseniz açıklayayım.2005 aralık ayı kültür üni. Konferans salonunda Şener Eruygurun’da hala başkanlığını yaptiğı ADD bünyesinde AB ve Türkiye isimli bir konferansta akademik kariyeri olan birkaç kişi ve Tuncay Özkan’ın katılımında ki sohbette gözlerimin önünde darbe çığırtkanlığı yapmalarındandır.hatta ve hatta dinleyicilerinde buna eşlik etmesi konuşmaları keserek emekli g.kurmay başkanımız Hilmi Özkök paşa hakkında yorumda bulunmalarındandır.kanaltürk’ün sadece kayıt yaptığı toplantı benim için bugüne ışık tutan önemli bir konudur.bu konuşmaların darbe girişimleri yapıldığı söylenen 2004 yılından hemen 1 sene sonrası olması oldukça manidar olsa gerektir.Özkök paşanın darbe girişiminin önünü kesmesi anlaşılan onları oldukça kızdırmış öfkelendirmişti. Kızdırmıştı çünkü planladıkları düşünceleri tabir-i caizse ellerinde infilak etmişti.böyle bir şey olabilir miydi?.demokratik,laik,sosyal bir hukuk devleti diyeceksiniz.sonra sözde,laikliği kurtarmak adına demokrasiyi,hukuku,halkı hiçe sayacaksınız.demokrasi inancı olanlar için inanması çok güç bir tutum.kendini elit sananların,aslında ne kadar aciz olduklarının göstergesi olmalıdır bu.hükümetleri,yürütmede ki yasamada ki şahısları sevmiyor olabilirsiniz ama saygı göstermek hepimizin uyması gereken ilk kural olmalıdır.Özkök paşa da ki demokrasiye bağlılık hepimize örnek teşkil etmelidir ya da Ufuk Uras.hükümetin görüş olarak tam zıttı olan bir kişilik olan syn.Uras’ta ki demokrasiye bağlılık terimi ne yazıkki darbe tesebbüsçülerinde hiç oluşmayacak cinsten manasız bir durumdur. Ülkenin g.kurmay başkanına planlarını engellediği için suikast teorileri üretmek.ülkenin başbakanı hakkında bu türlü eylem hazırlığında bulunmak( tabi bunlar birer idda şuan da ) nasıl bir düşüncenin nasıl bir kinin dışa vurumudur.yine idda odur ki Danıştay saldırısıda bu soruşturmayla kesişmektedir.tam bu noktada da karşımıza Ergenekon yapılanması çıkmaktadır. Bundan 2.yıl önce okuduğum solcu kişiliği ile tanınan araştırmacı-yazar Suat Parlar’ın kitabı kontgerilla kıskacındaki Türkiye’ de ülkemizde ki bu tür bir oluşumun varlığından söz edilmekteydi.italyan gladio-su kadar tehlikeli bir durum olduğundan ülkeyi ele geçirmeye başladığı anlatılmaktaydı.işte Ergenekon soruşturmasıda bu noktada kafamızdaki resimi tamamlayan ciddi bir parça konumuna geldi. AKP’ye kapatma davası açılmasıda bu konu ile kesinlikle ilintili olduğu düşüncesindeyim.soruşturmanın derinliklerine inildiği zamanlarda bu davanın açılmış olması tesadüf olmasa gerek.yanlız şöyle bir kasti hata yapılmaktadır.taraflı medyanın cahilliğinden olmadığını bildiğimiz bir yön saptırmasına açıklık getirmek gereğini hissetim.ergenekon davasını,AKP’nin kendisine açılan kapatma davasına rövanş olarak görmesine dair haberler çok saçma ve manasızdır.mevzunun en başında hata vardır.bunu söyleyenlere karşı şöyle bir anti-söylem gerçekleştirilebilir.ergenekon davası soruşturması 13 ay önce başladı.AKP kapatma davası ise 2008’in ilk çeyreğinde ortaya çıktı.acaba kim neyi neye rövanş olarak görüyor denebilir mi?.hükümetin Ergenekon konusunda ki kararlılığı birilerinin kuyruğuna basmış olmalı.bu yüzden bence kesinlikle evet denebilir bu anti-söyleme.burda amacımız kimseyi savunmak veya yargılamak değil aksine adaletsizliği düzeltmektir.kapatma davası sürecininde kilit noktaları oynayanlar A.Şener’ e de yeni bir parti için talimatı çoktan vermiş oldukları anlaşılmaktadır.bu da demek oluyor ki 2007 seçimlerine girmeyen Şener birilerinden gerçekten bir işaret almış bulunmaktaydı.bu da anti-hükümet yapılanmasının açığa çıkan bir kısmı olmalıdır.hükümetler gelir-gider fakat demokratik usüller çerçevesinde olmalıdır. Yine bu noktada Baykal’ın Şener’i 2007 c.başkanlığı seçimlerine aday göstermesi gözden kaçırılmamalıdır.Ve yine Baykal'ın Türkiye tarihinin en büyük darbe soruşturmasında nedense hemen bir saf edinmesi ve daha mahkeme kararını beklemeden davayı küçümsemeye çalışmaya başlaması ilginçtir.bu tutum acaba baykal’ın her şeye muhalefet anlayışından mı yoksa AKP hükümetini göründüğü kadarıyla kısa ve orta vadede deviremiyeciğini anladığı için midir?.tartışılır.bu haliyle ülkeyi germekten başka bir iş yapmadığı açık seçiktir.kendiside bundan zevk duyuyor olmalıdır ki hergün başka bir şeyle karşımızda.ekonomik dengelerin bozulması hoşuna gidiyor olmalı.syn.baykal sert muhalefet yapar,bisde kendisini bu üslubunu tasvip etmediğimiz için sert eleştiriyoruz.bu noktada başbakan tayyip erdoğan'ın da söylemlerinde daha dikkatli davranması kesinlikle yerinde olacaktır. Gelelim tekrar Ergenekon davasına ve incelemeye devam edelim. Türkiye'nin en önemli noktalarında bile üyesi olduğu söylenen Ergenekon terör örgütü- ki bu tanım terör yasası kapsamında savcı tarafından iddaanameye eklenmiştir.-tahminlerimizden çok daha öte bir yapılanma gibi gözükmektedir.bunun sinyallerinide artan oranlı olarak almaktayız.medya-emekliler-siyasi parti başkanları -işadamları vs. daha uzunca bir liste. Bu derece genil çaplı yapılana bilen.Devlet adamlarına suikast planları yapanların(idda konumunda hala bu cümle) ardında ciddi bir güç olduğu kanaati hepimizde oluşmuştur.bu anda da karşımıza savcının iddanamede dile getirdiği Agartha tarikatı ön plana çıkmaktadır.acaba Agartha nedir? AGARTHA: Kaynak : Agarta 1, Yazar: Ö. S. Ayçiçek Celse: 2 (3.11.1991) AGARTHA MEDENİYETİNDEN BİR KİŞİ İLE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ VE GÖRÜŞME DETAYLARINI ANLATIYOR YAZAR ‘’Görüşmemiz yine soru cevap şeklinde oldu. Ben soruları değil, cevapları toplu olarak naklediyorum. Kendisi 1.90 boyunda, ortalama boy bu kadar. Kadınlar doğal olarak daha kısa. Genellikle kumral ve renkli gözlüler ama içlerinde esmerleri de var, Şişman veya zayıf değiller. Mükemmel bir beslenme sistemine sahipler, bu yüzden şişmanlık veya zayıflık gibi hastalıklar onlarda yok. Hiçbir hastalığa sahip değiller. Çünkü hastalıkların asıl sebeplerinin manevi olduğunu biliyorlar ve ona göre manevi tedbirler almışlar. Bu nedenle vücutlarının hasta olması mümkün değil. Bize göre yegane farklılıkları saç, tüy gibi maddelerin olmaması. Ama hepsi çok güzel. İçlerinde çirkin yok. (Burada şu sözlerini de ilave etmeliyim : Çirkinliği sizin anlamanız için kullandım yoksa size verilen vücutların dahi çirkinliğinden söz edilemez. Onlar Rab’ bin yarattığı çok değerli hediyelerdir. Gerçekten o vücutların ne olduğunu bilseydiniz, ondaki güzelliği anlardınız). Kendilerinin ilk çağlarında vücutlarmda kıl varmış ama zaman içinde kalkmış. Hiçbir zaman aralarında savaş olmamış. Çünkü her zaman için Rab’ lerini bilmişler. Ortalama ömür 400 yılın üzerinde. kendisinin yaşı da 200’ ün üzerinde. Israrla yaşını soruyorum, "223" diyor. Ben şaşırıyorum, " size nasıl hitap edeyim" diyorum. Şakayla cevap veriyor, "ikimiz de orta yaşta sayılırız, bu nedenle arkadaşız" diyor. Ama arkasından ekliyor, " sizlere göre ben bilge biriyim" diyor. Şu anda aynı geceyi paylaşıyoruz. Tek fark var ki, o cennette yaşıyor, ben cehennemde. "Tanrım nasip eder de buraya ziyarete gelirseniz gerçekten burasının cennet olduğunu anlarsınız" diyor. "Biz cennet yarattık, siz cehennem..." *Dünyanın 4.cü Boyuta geçişi şöyle olacaktır. Güneş'ten ve Kozmo' an gelen Enerjileri, Düşünceleriyle, Bilgi ve Bilinçleriyle çekerek hücresel titreşimlerini Gerekli seviyeye yükselten İnsanlar kendilerini (Yine Dünya'da ama) farklı bir ortamda bulacaklardır. Burası 4.cü Boyuttur. Çeşitli Ruhsal kaynaklarda YÜKSELİŞ olarak anlatılan olay da budur. 4.cü Boyuta geçen İnsanlar 3.cü Boyutta kalan İnsanlar tarafından görülemeyecektir. Onlarla aynı yerde iç içe olmalarına rağmen, 3.cü Boyut İnsanları, 4.cü Boyuta geçen İnsanları kaybolmuş olarak algılayacaktır. YÜKSELİŞ İnsanın mevcut Bedeniyle birlikte 4.cü Boyuta geçmesidir. 3.cü Boyutta iken Çeşitli nedenlerle YÜKSELİŞ' e katılmayan veya katılamayan ancak Bilgi ve Bilinçlerini, Hücresel titreşimlerini 4.cü Boyut Frekansına ulaştırmış olan İnsanlar ise Ölümlerinden sonra ışınlanarak-anında 30 yaşındaki Bedenleriyle 4.cü Boyuta alınacaklardır. *2300 yılına gelindiğinde ise 4.cü Boyut tamamen Dünya üzerine açılacak ve yerleşecek, Dünya üzerinde 3.cü Boyut Bilincinde hiç bir İnsan kalmayacaktır. 4.cü Boyut Bilincine ulaşamayan, İnsani Bilinçler, Evrimleri için, 3.cü Boyutun yaşandığı, diğer gezegenlere transfer edileceklerdir. *4.cü Boyutta Ömürler çok uzundur (800 sene) ama, fiziksel görünüm hep 30 yaş civarındadır. Doğum ortadan kalkacaktır. Tüm işleri hep robotlar görecek, İnsanlar Uzay çalışmaları, uzay seyahatleri ve araştırmaları, yapacak, Yepyeni İlim, Bilim, Sanat, Biyoloji vs. dallarında araştırmalar yaparak çalışacaklardır. Herkesin bütün ihtiyaçları Devlet tarafından karşılanacak, Kötülük, Savaş, Açlık, Korku, Baskı, Sindirme, Öldürme v.s. gibi negatif olaylar Dünyada olmayacaktır. Sınırlar ortadan kalkacak,Tüm milletlerden oluşan, Tek bir Dünya Devleti olacaktır. Dünya Devleti, Samanyolu Galaksisinde bulunan FEDERASYON' a üye olacaktır. ‘’ Evet okuduğunuz gibi Agartha böyle bir tarikat.ergenekonda bu tarikatın Türkiye ayağı olarak sıfatlandırılıyor.bu konudada ciddi deliller olduğu biliniyor ve bir kısmıda basına sızmış durumda. Şimdilerde basında agartha bir efsane mi gercek mi sorusu sorulmakta..benim düşüncem inançlı bir Müslüman olarak agartha efsane ama agartha isimli tarikatın gercek olabilme ihtimalidir..bu tarikatın sahiplerinin 4.boyuttan olması gibi bir söylem çok saçma gibi duruyor.bu davayı sulandırmaktan başka bir şey değildir.agartha tarikatı olabilir bu efsaneden yola çıkan 3.boyuttaki insanların kurduğu dünya çapında yapılanmış bir örgüt karşımıza çıkabilir.önemli olan böyle bir tarikat varsa neden türkiye’de Ergenekoncularla irtibattalar ve inançlı agartha’lı lar neden türkiyede dini bir akıma karşılar.bunlar daha sonra ki uzunca bir yazıya kaynak olabilecek derecede önemli hususlar.türkiye kararlı olursa dünya çapında büyük bir iş başarabilir. Bize düşen yine sakin ve soğuk kanlı hareket ederek.şifreleri tek tek çözmek.birbirimizi üzmeden hep birlikte Türkiye için.daha güzel ve huzurlu bir ülke için.gelişmekte olan değil gelişmiş bir Türkiye için itidalli davranmaktır.demokrasiye saygımızı kaybetmeden.egemeliğin sevgili atamızın dediği gibi milletin olduğunu bilerek halkı küçümsemeden baş tacı ederek hareket etmektir.yeter ki demokrasiyi rahat bırakalım ve illegal yapılanmalara izin vermeyerek kararlı olalım. OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER yusuf ishak
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|