08-04-2009, 09:49 | #1 |
Ergenekon'da Danıştay paniği
Ümraniye'de bir gecekonduda bulunan el bombalarıyla başlayan Ergenekon davasında önemli bir safhaya girildi. Danıştay'a 'türban kararı' nedeniyle yapıldığı iddia edilen kanlı saldırı ve Cumhuriyet'in bombalanması, Ergenekon örgütünün eylemi olarak dün resmen yargılamaya dâhil edildi. Mahkemenin kararından rahatsız olan bazı sanıklar duruşma salonunda olay çıkardı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, birinci Ergenekon davası ile Danıştay üyelerine saldırı olayının birleştirilmesine karar verdi. Danıştay saldırısının failleri artık Ergenekon davası kapsamında yargılanacak. Dün Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu saldırganlar ilk kez Silivri'de hakim karşısına çıkarken, birleştirme kararı Ergenekon sanıklarını gerdi. Karara tepki gösteren tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin ve bazı isimler, kanuna aykırı olarak mahkeme başkanından izin almadan duruşma salonunu terk etti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, birinci Ergenekon davası ile Danıştay üyelerine saldırı olayının birleştirilmesine karar verdi. Danıştay saldırısının failleri artık Ergenekon davası kapsamında yargılanacak. Dün Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu saldırganlar ilk kez Silivri'de hakim karşısına çıkarken, birleştirme kararı Ergenekon sanıklarını gerdi. Karara tepki gösteren tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin ve bazı isimler, kanuna aykırı olarak mahkeme başkanından izin almadan duruşma salonunu terk etti. İP'li izleyicilerle birlikte tutuksuz sanık Kemal Alemdaroğlu'nun da duruşma salonundan çıktığı görüldü. Birinci Ergenekon davasında 52 günlük aranın ardından başlayan duruşmada ilginç görüntüler yaşandı. Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'la azmettiricilikle suçlanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük ilk kez aynı duruşma salonunda yer aldı. Danıştay davasının üç tutuklu sanığı Alparslan Arslan, İsmail Sağır ve Tekin Irşi, mahkeme salonunun arka tarafındaki sandalyelere oturtuldu. Her iki davanın sanıklarını ise birbirinden jandarmalar ayırdı. 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünye bulunmasıyla başlayan Ergenekon davası yeni bir döneme girdi. Danıştay'ın 'türban kararı' nedeniyle yapıldığı iddia edilen kanlı Danıştay saldırısı Ergenekon örgütünün eylemi olarak yargılamaya dahil edildi. Daha önce 2 bin 455 sayfalık iddianamede Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bombalı eylemler Ergenekon örgütünün eylemi olarak sayılmıştı. Sanıkların da gelmesiyle filli birliktelik sağlanmış oldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen 86 sanıklı birinci Ergenekon davasının 102. duruşması dün görüldü. 52 günlük aranın ardından yapılan ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada ayrıca tutuksuz sanıklardan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu. Salonda, Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet Gazetesine yönelik saldırıya ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Alpaslan Arslan, İsmail Sağır ve Tekin Irşi de yer aldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, birinci Ergenekon davası ile Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıya ilişkin dava dosyalarının birleştirildiğini açıkladı. Ardından Danıştay sanıkları salona alındı. Alparslan Arslan'ın tanınmayacak şekilde saç ve sakalının uzadığı ve birbirine karıştığı ve hayli bakımsız göründüğü gözlendi. DAVALAR BİRBİRİNDEN AYRILSIN TALEBİ Kararın açıklanmasının ardından söz alan tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz, 'İşçi Partisi'nin saldırıya uğrayan hakim Mustafa Yücel Özbilgin ile aynı safta olduğunu' savundu. Cengiz, "İP, olsa olsa müdahil olabilir. Müdahillik talebimizi önümüzdeki günlerde ifade edeceğiz. Birleştirilme kararı Türkiye ve Türkiye'nin milli güçlerine yapılan en büyük haksızlıktır." dedi. Mahkemenin bu 2 dosyayı ayırmaya yetkisi olduğunu anlatan Cengiz, Ergenekon dosyasında bulunan Danıştay'a saldırı ve Cumhuriyet Gazetesi'ni bombalama iddialarının CMK'nın 10. maddesi uyarınca ayrılarak yeni bir esasa kaydedilmesini istedi. DOĞU PERİNÇEK SALONU TERK ETTİ Duruşmada söz alan Doğu Perinçek ise 'Danıştay suikastının bu davaya katılmasının bir tertip olduğunu' savundu. Birleştirme kararına oldukça sinirlendiği gözlenen Perinçek, "Bu uygulama hukuku çiğnemenin ötesindedir, zulümdür. Atatürk devrimine karşı yürütülen psikolojik hareket sınır tanımamaktadır. Bu zulme boyun eğmiyoruz. Mahkeme dosyayı derhal ayırmalıdır. Mahkeme buna teslim olursa ancak sandalyeleri yargılayabilir." diye konuştu. Perinçek'in sözleri, salonda bulunanlar tarafından alkışlandı. İP'li sanıklar Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan ile Muzaffer Tekin daha sonra duruşma salonunu terk etti. Tutuksuz sanık Alemdaroğlu, İP'li avukatlar ve İP'li izleyiciler mahkeme salonundan çıktı. KARARA İTİRAZA, MAHKEMEDEN RET Sanıkların avukatları da birleştirme kararına itiraz etti. Tutuksuz sanık eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş, soruşturma ve yargılama safhasının takip edilemez hale geldiğini, dava dosyalarının 1.000 klasörü geçtiğini ifade ederek, 2 dava arasında hukuki ve somut bir ilişki bulunmadığını savundu. Bu davaların birleştirilmesinin Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırılara ilişkin davanın sanıklarının lehine olacağını savunan Çetinbaş, "Bu davayı tamamlamaya ne sizin ne de bizim ömrümüzün yetmeyeceği biraz hukuktan anlayan herkes tarafından bilinmektedir. Bu davaları ayırın. Buna yetkiniz var. Sorumluluk alın.'' diye konuştu. Tutuklu sanık İsmail Yıldız'ın avukatı Dursun Yaslıkaya ve tutuklu sanık Sevgi Erenerol'un avukatı Vural Ergül de davaların ayrılmasını talep etti. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ise bu aşamada 2 davanın ayrılması kararına yapılan itirazların reddedilmesini istedi. Talepleri alan mahkeme heyeti, davanın birleştirilmesi yönündeki karara yapılan itirazları reddetti. Ardından birleştirilen davanın yargılamasına devam etti. Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş yarım kalan savunmasını sürdürdü. Bu arada, birleştirilen davaya müdahil olarak sadece Cumhuriyet Gazetesi'nin avukatı Bülent Utku geldi. Davanın birlikte görüldüğü ilk duruşmaya müdahiller Mustafa Yücel Özbilgin'in oğulları Gürkan ve Serkan Özbilgin ile Danıştay Başkanlığı'nın avukatı katılmadı. Sanık Arslan'ın ailesinin de mahkemeye gelmediği görüldü. SANIK AVUKATLARINDAN HSYK'LI SAVUNMA İP'lilerin avukatı Mehmet Cengiz ve Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) adli yaz kararnamesi sürecinde yaptığı açıklamaya değindi. Cengiz, HSYK'nın açıklamasına göre hakim ve savcıların sadece kendi yargı alanlarına ilişkin arama ve ifade alma yoluna gidebileceğini savundu. Metin Cengiz, "HSYK'nın bu kararı ortada iken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay'daki dosyaya evrak göndermiştir. Mahkeme, bu yanlışı devam ettirmektedir." dedi. Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş da HSYK'nın açıklamasının özetini mahkemeye sundu. İdamdan daha ağır bir karar Davanın tutuksuz sanıklarından eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu da birleştirme kararına tepki gösterdi. Alemdaroğlu, "Benim en büyük suçum türban sabıkam idi. Çünkü ben türban darbesi yapmış idim. Türbanı açık ve kapalı tüm kamu alanlarında yasakladım. Ne garip tecellidir ki, verdiği türban kararı nedeniyle katledilen Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in failleri ile aynı salonda yargılanıyorum. Bu bana vereceğiniz idamdan daha ağır bir cezadır." diye konuştu. Veli Paşa güzel çorba yapıyor Tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Emin Gürses, Veli Küçük'ün çok güzel sarımsaklı ve soğanlı çorbalar yaptığını anlattı. Gürses, "Onun çorbalarıyla karnımız doyuyor. Harika çorbaları var. Sirkeli, limonlu, sarımsaklı ve soğanlı çorbalar pişiriyor. Pencereden bunları bize iple sarkıtıyor. Adına koğuş çorbası diyoruz." şeklinde konuştu. TSK'yı da eleştiren Gürses, "TSK albayını, generalini, teslim etti. Birinci iddianameye Ergenekon'un merkezi TSK yazmışlar. Koca Genelkurmay Başkanı bir dilekçe yazıp itiraz etmedi." dedi. İşte iddianamelerdeki Ergenekon-Danıştay bağlantıları Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ilk iki iddianamede Ergenekon örgütüyle Danıştay'a düzenlenen saldırı arasındaki bağlantıyı gösteren onlarca delil, bilgi, belge ve tanık ifadeleri geniş olarak yer alıyor. Onlardan bazıları: DANIŞTAY davası hükümlüsü Osman Yıldırım, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırı kararını Ataşehir'de bir apartmanda Alparslan Arslan ve Veli Küçük'le birlikte yaptıkları bir toplantıda aldıklarını söyledi. DANIŞTAY saldırısından sonra yapılan aramada tetikçi Alparslan Arslan'ın üzerinde Ulusal Haber basın kartı ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ibareli kartvizit ele geçirildi. EMEKLİ Yüzbaşı Muzaffer Tekin'le Alparslan Arslan'ın irtibatlı oldukları tespit edildi. Arslan'ın kullandığı cep telefonuyla, Muzaffer Tekin'in kullandığı 0532 291 xx xx No'lu GSM hattı ile 35 kez görüştüğü belirlendi. ORTAKLARI arasında Muzaffer Tekin'in de yer aldığı Doğuş Faktoring şirketinin avukatının Alparslan Arslan olduğu tespit edildi. Arslan, Ergenekon sanıklarından Hüseyin ve Rasim Görüm'ün de avukatıydı. MUZAFFER Tekin'in Danıştay saldırısından yaklaşık 9 saat önce telefonundan 64 mesaj çektiği tespit edildi. Mesaj Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin'den gelmişti. ÜMRANİYE'DE ele geçirilen ve emekli Astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğu iddia edilen 27 el bombasıyla Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaların aynı seriden olduğu belirlendi. Üstelik Cumhuriyet'e bomba atanlarından biri Alparslan Arslan'dı. Bombaların bulunduğu sandıkta Oktay Yıldırım'ın parmak izleri tespit edildi. VATANSEVER Kuvvetler Güç Birliği Derneği Başkanı Taner Ünal, Danıştay saldırısını, Muzaffer Tekin grubunun yaptığını söyledi. SALDIRININ ardından Danıştay sanıklarının banka hesaplarında artış olduğu tespit edildi. DANIŞTAY sanıklarından Erhan Timuroğlu, yargılanma sürecinde Alparslan Arslan'ın "Biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız." dediğini belirtti. İki dava nasıl birleşti? 17 MAYIS 2006: Türkiye, Danıştay'a yapılan kanlı saldırıyla sarsıldı. Danıştay 2. Dairesi Üye Hakimi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken, Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üye hâkimler Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve tetkik hâkimi Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Danıştay saldırısının davası Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 13 ŞUBAT 2008: Mahkeme sanık Alparslan Arslan'ı, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine yeni bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek' ve Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin'i, 'tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek' suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 28 NİSAN 2008: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın gerekçeli kararında cinayetin 'türban düzenlemesi' sebebiyle gerçekleştirildiğini aktardı. Kararda, 'sanıkların amacının, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı ve bu amaç doğrultusunda Danıştay'a saldırı eyleminin mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı' belirtildi. Kararda, 'Ergenekon terör örgütüyle Danıştay saldırısı arasında bir bağlantının bulunmadığı' ileri sürüldü. YARGITAY KARARI BOZDU: FİİLİ İRTİBAT VAR 7 EKİM 2008: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, önemli bir karara imza attı. Başsavcılık, Danıştay saldırısı davası sanıklarının Cumhuriyet'e bomba atılması ve Danıştay saldırısıyla ilgili mahkemeye gönderilen belgeler dışında, Ergenekon soruşturmasına ait tüm belge ve beyanların getirtilerek yeniden bir karar verilmesini istedi. Danıştay davasıyla ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan tebliğname, temyiz incelemesini yapacak Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönderildi. 16 ARALIK 2008: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 8 sanık hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen kararı oybirliğiyle bozdu. Dairenin kararında, 'tüm dosya kapsamına göre sanıkların mensubu bulundukları iddia edilen örgütün niteliği, atılı suçların vasfının belirlenmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi yönünden Ergenekon davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında, öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğuna' işaret edildi. 21 OCAK 2009: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bozma kararının ardından hazırladığı tensip tutanağıyla, Danıştay saldırısı davasının iddianamesi, karar ve Yargıtay bozma ilamı da eklenerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Ayrıca Ergenekon'da devam eden davanın iddianamesi dava dosyasının ve duruşma zabıtlarının birer suretinin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesinin istenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden 'bozma ilamına uyulması durumunda', Ergenekon davası ile bu davanın birleştirilmesi yönündeki Yargıtay'ın bozma kararıyla ilgili görüşünü bildirmesini de istedi. YEREL MAHKEME, YARGITAY'IN KARARINA UYDU 23 MART 2009: Danıştay üyelerine saldırı davası, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görüldü. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon ile Danıştay davalarının birleştirilmesi yönündeki Yargıtay'ın bozma kararıyla ilgili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görüşünü beklemeye karar verdi. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise Danıştay üyelerine saldırı davasıyla ilgili görüş bildirmeyerek, birleştirme konusunda önce Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görüş bildirmesini talep etti. 20 NİSAN 2009: Yeniden görülmeye başlanan Danıştay davasının ikinci duruşmasında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin verdiği bozma kararına uydu. Yerel mahkeme, dava dosyasının Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde birleştirilmesi konusunda muvafakat (onama) istenilmesine karar verdi. Mahkeme, birleştirme kararına gerekçesini, 'Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olayının, İstanbul'daki yargılamaya konu örgütün yaptığı eylemler olarak' gösterilmesi şeklinde açıkladı. İSTANBUL NOKTAYI KOYDU: DAVALAR BİRLEŞTİ 8 MAYIS 2009: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 Mayıs 2009'daki duruşmada Danıştay ve Ergenekon davalarının birleştirilmesi yönünde görüş bildirilmesine karar verdi. Mahkeme, Danıştay dosyasının kendilerine gönderilmesi için Ankara'ya yazı yazdı. Dosya, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından İstanbul'a gönderildi. 3 AĞUSTOS 2009: Beklenen karar açıklandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, birinci Ergenekon davası ile Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıya ilişkin davanın birleştirilmesine karar verdi. ZAMAN
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|