Türk medyası maalesef bu işte; etiği de kemiği de bu! Basında etik anlayışının yerleştirilmesi adına var oluş mücadelesi için yola koyulan Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi başkanlığındaki ‘Basın Konseyi’ de çifte standartta sınır tanımıyor.

Ergenekon terör örgütüne dair haber yayımlayan basın kuruluşlarını, ‘hazırlık soruşturmasının gizliliği’ ve ‘yargı sürecinin etki altında bırakılmaması’ gibi ilkeleri gözeterek siyasi güç odaklarıyla işbirliği içine girmekle suçlayan konsey; sıra bazı şahıs ve kurumlara gelince hassasiyetini kaybediyor. 11 Nisan günü bazı gazetelerde “Rusya’dan Gülen’e darbe”, “Rusya Gülen Cemaati’nin kökünü kazıdı” ve benzeri başlıklarla haberler yer aldı. Rusya’nın “aşırı radikal örgüt ve terörist gruplarla ilişkisi gerekçesiyle” Gülen’in tüm faaliyetlerini yasakladığı” ileri sürüldü. Bu gazeteler arasında Hürriyet de var. Rusya’da Gülen aleyhinde herhangi bir dava açılmadığını belirten avukat Orhan Erdemli’ye göre, araştırmaya dayanmayan ve müvekkilini iftira düzeyinde karalayan bu haberler objektif ve sorumlu gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmıyor: “Bu tür iddialar, devam eden yargı sürecini manipüle etmeye yöneliktir.” Bakalım konsey bu haberlere ne diyecek? Erdemli’nin söz ettiği yargı süreci başka. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 9’uncu Ceza Dairesi’nin oybirliğiyle onadığı beraat kararına itiraz etti. Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara 2 No’lu DGM’nin Gülen hakkındaki 10 Mart 2003 tarihli ertelemesini kaldırarak, 5 Mayıs 2006’da beraata hükmetmişti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazı reddederse, beraat kesinleşecek. Aksi halde dosya yeniden Ankara 11’inci Ağır Ceza’ya gidecek. Mahkeme ya yine beraat diyecek, ya da davayı zaman aşımından düşürecek.

Aksiyon

Basında çiftre standartlığı kaldırma iddiasındaki 'Basın konseyi' nin kendisi çifte standartlık yapıyor.

:D :D

nerde o 28 şubat provakasyonları, millette hemen inanırdı..

tespitlerine canı gönülden katılıyorum üstad

BOĞAZLARINA KADAR ERGENEKONDAN ONLAR

Bakalım Aydın Doğan'în sonu ne, ben ümitliyim.....

Cem Uzan gibi uzatılacak gibi..

Nedendir bilmem ama benim de içimde tuhaf bir his var. Aydın Doğan duvara öyle bir toslaysack ki bir daha iflah olamayacak gibime geliyor.