08-08-2009, 09:23 | #1 |
Ergenekon'un dehşet senaryoları
Ergenekon davasının 3. iddianamesi silahlı terör örgütünün korkunç planlarını da ortaya koydu. Ülkede kaos çıkarıp darbe yapmak isteyen zihniyet, amaçlarına ulaşmak için toplumun bütün kesimlerini kendisine açık hedef seçmiş. İddianamede yer alan bilgilere göre Ergenekon'un hedefinde seri suikastlar ve provokasyonlar var.
Buna göre, önce Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız ve federasyon yöneticisi Kazım Genç'e suikast düzenlenerek, Alevi vatandaşlar harekete geçirilecekti. Daha çok Sünni vatandaşların gittiği iddia edilen büyük alışveriş merkezlerine bombalı saldırılarla ise Sünni vatandaşlar Alevilere karşı kışkırtılacaktı. Plana göre, başkent Ankara'daki bir alışveriş merkezi havaya uçurulacak, böylece Alevi ve Sünniler karşı karşıya getirilecekti. Ergenekon sanığı emekli Tümgeneral Erdal Şenel'in evinden çıkan CD'de yer alan 'Karanlık Savaş Konsepti' isimli doküman ise Kürt vatandaşlara ve etnik ayrımcılığa ilişkin uygulanacak stratejileri ortaya koyuyor. Buna göre terör örgütü PKK el altından desteklenecek. Şehit cenazeleriyle birlikte acılar kaşınacak. Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlara yönelik tepkiler artacak. Kürt-Türk çatışması için zemin oluşturulacak. Örgütün 'Yeni Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi'ne göre ise Ergenekon örgütü Başbakan Tayyip Erdoğan ve bazı siyasileri ortadan kaldırmak için suikastlar düzenleyecek. Bunun için diğer terör örgütleriyle işbirliği yapacak. Balkız: Sivas'ı bilenler bu planlara şaşırmaz Ergenekon terör örgütünün Alevi-Sünni çatışması çıkarmak için suikast düzenlemeyi hedeflediği Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, "Maraş, Çorum ve Sivas olaylarını bilenler bu provokasyonlara şaşırmaz." dedi. Artık bu tür provokasyonlara kimsenin düşmeyeceğini belirten Balkız, alınan derslerin bütün kötü çabaları boşa çıkaracağını kaydetti. Rektörlerden Eruygur'a: Gözümüzü karartalım, halka güven olmaz FErgenekon'un 3. iddianamesinde Jandarma'nın 19 Eylül 2003'te rektörlere verdiği brifingle ilgili çarpıcı bilgiler yer alıyor. Yemekli toplantıda rektörler, "Bu dönemde gözümüzü karartmalıyız, mücadeleye hazırız." diyor. Türk halkının 'güce taptığı' ve 'güvenilmez' olduğunun da altı çiziliyor. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un kayda aldırdığı toplantıyla ilgili CD, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin genel merkezinde ele geçirildi. Kayıtlara göre rektörler, 28 Şubat kararlarından geri adım atılmasına tepki gösteriyor. Rektörler, 'Neden o kararların üzerine gidilmiyor?' diyerek Jandarma Genel Komutanı'na baskı yapıyor. Rektörler, "Üniversiteler ve ordu gibi zinde ve Atatürkçü kurum ve kuruluşlar bir araya gelmeli ve ciddi bir çalışma programı yaparak birleşmeli ve planlı faaliyetleri uygulamalıyız. 3 kuvvet komutanı, Jandarma ve genelkurmay başkanı büyük bir güç. Atatürkçü Düşünce Derneği ile bazı sivil toplum örgütleri bazı şeyler yapmalı." ifadelerini kullanıyor. Rektörlerin yaptığı konuşmalardan bazıları şöyle: JANDARMA olarak 3.000 öğrenciye burs temin ediyorsunuz ve onları Atatürk izcileri yapmışsınız, ancak Türkiye'de 15 milyon öğrenci var ve karşı görüş milyonlar çapında etkili. MAALESEF her yerde en iyi yurtlar ve binalar gericilere ve tarikatlara ait. Gerici örgütlenme had safhada devam ediyor. 28 ŞUBAT kararlarına ne oldu? Tam bir kaos var. Niye geri adım atıldı? Şimdi yeni zihniyet hükümetin yanlış uygulamalarını takip edelim, ikaz edelim. Neden o kararların üzerine gidilmiyor? BİR İNSAN 12 yaşına kadar temel karakter ve bilinç sahibi oluyor. Doğayı ve çevresini sorgulamayı, sebep-sonuç ilişkisi kurabilmeyi öğreniyor. O nedenle Kur'an kursu yaşının 12 üzerinde olması çok önemli. BU DÖNEMDE gözümüzü karartmalıyız. Bu sene İstanbul Üniversitesi'ne 11 bin başvuru oldu, 170 tane de türbanlı başvurdu. 3 KUVVET komutanı, Jandarma ve genelkurmay başkanı büyük bir güç. Atatürkçü Düşünce Derneği ile bazı sivil toplum örgütleri bazı şeyler yapmalı. TÜRK halkı kadar dedikodudan ve günlük olaylardan etkilenen bir halk dünyada yok. Örneğin İsveç'te dışişleri bakanı öldürüldü ve bizim köşe yazarları 'İsveç Euro'ya geçer, zira öldürülen bakan Euro'yu savunuyordu.' dediler. Ama halk Euro'ya geçmedi. Türk halkı güce tapıyor. BİZİM gözümüz kara. Ordu bir güç. Üniversiteler bir güç. Birbirimizi korumalı ve CHP'yi ne olursa olsun yanımıza çekmeliyiz. Türkiye'nin geleceğini beraber çizmeli ve müttefiklerimizin adedini artırmalıyız. Basın CHP'yi duyurmuyor. Onlar ne yapsın? 25 EKİM'DE rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir'e geleceğiz. Bizlerle beraber, bize destek veren kurumlar da gelmeli. TSK ile beraber olalım. YSK kararı çok önemli. Eğer yerel seçimleri de bunlar çoğunlukla (60 ve üzeri) alırsa sonumuz İran olur. İKTİDAR eldeyken bunların kolay kolay çözülmeleri beklenmemeli. YSK kararı dincilerin aleyhine olursa o zaman Meclis aritmetiği çok değişecektir. 66 vekil önemli değişiklik yapabilir. Yeni seçimlere gitmektense bu en iyi seçenek. Zira halka güven olmaz. Yeni seçimlerde daha büyük bir başarıyla iktidara gelebilirler. Eruygur mektup gönderdi, üniversiteler bildiri hazırladı AK Parti iktidarının ilk yıllarında üniversitelerden yapılan sert açıklamaların sebebinin emekli Org. Eruygur'un mektubu olduğu belirlendi. Eruygur, 23 Kasım 2003'te rektörlere gönderdiği mektupta, "Kendi aramızda da daha yakın bir iletişim ve işbirliği platformuna ihtiyaç bulunduğunu görüyorum." diyor. Rektörlerden hükümetin çalışmalarına karşı tezler üretmesini, rahatsızlıkların ayrı ayrı senato kararları alınarak kamuoyuna duyurulmasını istiyor. Eruygur'un talepleri şöyle: Üniversitelerarası ortak açıklama ile rahatsızlıkları dile getirin. Milletvekillerine yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapın. Ayrı ayrı senato kararları alarak kamuoyuna duyurun. Bilimsel toplantılarla toplumsal tepkiyi aktif halde tutun. Öğrencilere yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinde bulunun. İçi doldurulmaya çalışılan muhafazakâr demokrasi kavramı gibi konularla ilgili olarak akademik birikimlerin sonucu olan, alternatif çözümler içeren bilimsel çalışmalar yapılmasında fayda mütalaa ediyorum." 6 bin Agos abonesi örgütün takibinde Ermeni ve Alevi liderlere yönelik suikastlar planlayan Ergenekon üyelerinin, azınlıklara ilişkin çok sayıda fişleme yaptığı belirlendi. Ermenilerle ilgili çalışmalar yapan sanık Fatma Cengiz, haftalık yayın yapan Agos Gazetesi'nin tüm abonelerini fişlemiş. Kınalı, Burgaz, Büyükada ve Heybeliada'da toplam 187 abone ve 2 bayi tespit eden Cengiz, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink'in Kınalıada'daki adresini de kaydetmiş. 'Ermeni Dostları' isimli klasörde, Bilgi Üniversitesi'ndeki konferansa katılan 62 kişi, 'Özür Dileyenler' isimli klasörde 300 kişi, Ermeni sorunu konusunda özgürlükçü yaklaşım içinde olan pek çok yazar ve aydının ismi yer alıyor. Fişlemelerden Ermeni kiliseleri ve vakıfları da nasibini aldı. İbrahim Şahin'den elde edilen, tedhiş planı (Mutafyan) başlıklı belgede, eylem hücresinde Fatma Cengiz'in ismi yer alıyor. Şahin'in 'Asena' kod isimli Cengiz'e, "Şu 300 imzalı 'Ermeni soykırımı tanınsın' diyen Ermenileri tespit işini unutma." şeklinde mesaj çektiği belirtiliyor. Bir başka mesajda ise Şahin, kendi yaptıkları fişlemeyle yetinmiyor, bu işi yapacak yeni elemanların yetiştirilmesini istiyor. Şahin, "7 üsteğmen 5 tane teğmen var, bu sefer bizden sonra devam edecek ekip yetiştirelim." diyor. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de kafasından vurularak öldürüldü. Dink'in avukatı Fethiye Çetin, Dink'in öldürülmeden önce Ergenekon sanıklarından Veli Küçük tarafından defalarca tehdit edildiğini ileri sürdü. Bakanla görüşen rektörü tehdit etti: Adam kardeşini kesmiş, devlet işinin şakası yok FErgenekon'un yöneticisi olmakla suçlanan eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran'la yaptığı görüşmelerde çarpıcı detaylar yer alıyor. Üniversitelerin yönetimlerinden YÖK üyeliklerine pek çok göreve kendisine yakın isimleri getiren Gürüz, örgüt üyelerinin en yakınlarına bile acımayacağını belirtiyor. Yurtkuran'a eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik'le görüştüğü için sert eleştiriler yöneltiyor. Yurtkuran'ın "Çocukluk arkadaşım" şeklindeki itirazını da kabul etmiyor. Rektöre Atatürk'ün yakın arkadaşlarını astığını anlatıyor. Ardından ilginç bir tehditte bulunuyor: "Ya kardeşini kesmiş adam ya bunun şakası yok abicim." Ergenekon davasının 3. iddianamesine yansıyan 22 Mayıs 2008 tarihli Kemal Gürüz ve Mustafa Yurtkuran görüşmesi özetle şöyle: K. GÜRÜZ: Yalnız bu i...neyi masanıza almayacaktınız. M. YURTKURAN: İşte alındı, ne yapayım? K. GÜRÜZ: Bak bana sen Allah mısın diyor. M. YURTKURAN: Dur ağabeycim. K. GÜRÜZ: O ikisini... M. YURTKURAN: Hepsini halledeceğiz. K. GÜRÜZ: Benden söylemesi. Ben bir ay yokum gidiyorum, ne yaparsanız yapın. Ama sana buyruğum; bunlarla çok temas ettin. Mustafa. F. Çelik'le. Adam mı lan F. Çelik?... adam yerine koyup... ya bilmez miydim ya iyi geçinmeyi bunlarla. M. YURTKURAN: Faruk... çocukluk arkadaşım abi ya. K. GÜRÜZ: Ne o... M. YURTKURAN: Başkasıyla ilişkim oldu mu benim? K. GÜRÜZ: Ya kardeşini kardeşini kesmiş adam ya. Bunun şakası yok abicim. M. YURTKURAN: Kim kardeşini kesmiş? K. GÜRÜZ: Padişah. M. YURTKURAN: He he he tabi tabi canım... K. GÜRÜZ: Atatürk arkadaşlarını asmış... M. YURTKURAN: Devlet işi bu, doğru, onda haklısın. K. GÜRÜZ: Devlet işinin şeyi olur mu ya? M. YURTKURAN: Onda haklısın. K. GÜRÜZ: Bu binbir emekle bu üniversiteler kuruldu, şey yapıldı. YÖK başkanlığını yürüttüğü dönemde Ankara'da düzenlenen mitinglerde, 'Ordu göreve' pankartları altında yürüyen Prof. Dr. Kemal Gürüz, iddianamede 'silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek'le suçlanıyor. İddianamede Gürüz'ün 18,5 ile 35,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Cumhuriyet Çalışma Grubu'na danışmanlık yapmış FErgenekon terör örgütü soruşturması kapsamında hazırlanan 3. iddianamenin sanıklarından Prof. Dr. Erol Manisalı'nın Cumhuriyet Çalışma Grubu'na (CÇG) 'danışmanlık' hizmeti verdiği ortaya çıktı. 3. iddianamede yer alan bilgilere göre, Şener Eruygur'un talimatıyla, darbeye zemin hazırlamak için uygulanacak stratejileri geliştirmek ve gerekli materyalleri toplamak için kurulan CÇG, hazırladığı 'Devre Raporları' için Erol Manisalı'nın görüşlerini almış. Erol Manisalı'nın evinde bulunan 'Lobi' kodlu dokümanın 'Politika' başlıklı bölümünde sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunmasının sağlanması ve kitlesel tepkiler organize edilmesi gerektiği anlatılıyor. İddianamede, "Şüpheli Erol Manisalı görüşleriyle oluşturulduğu anlaşılan Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre raporlarından 11 No'lu devre raporunda, 'Genel Konular' başlığı altında Türkiye'de ulusal cephe hareketinin kopuk olduğunu, bütün çabanın bunların birbiri ile ilişkilendirilmesi üzerine yoğunlaşılması gerektiğini belirtmiş. Yine şüpheliden ele geçirilen dokümanda, 'Neden bu örgütlenmeler birlikte bu esas mesele niçin bir araya gelip bir platform oluşturmuyorlar? Birlik güçtür, bir araya gelmelerini engelleyen nedir?' ibarelerinin yer aldığı dokümandan da anlaşılacağı üzere, şüphelinin, sivil toplum kuruluşlarının etki altına aldıkları insanları da kendi amaçları etrafında yönlendirerek, yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemleri için kışkırtmak suretiyle bu fiillere iştirak ettiği (tespit edilmiştir)." İKTİDARA ALTERNATİF ÇALIŞMALARI İddianamede, Manisalı'nın 'CÇG Devre Raporları'nda belirtildiği gibi 'Ergenekon'un amaçları doğrultusunda sözde ulusalcı yapılanmaları bir araya getirerek tek seslilik sağlanması ve ortak hareket edilerek muhtemel bir darbe sonrası yürütme organı yerine yeni bir iktidarın meydana getirilebilmesi için şimdiden bir iktidar alternatifi ortaya çıkarma faaliyetleri içerisinde bulunduğu'' değerlendirmesi yer aldı. Alevî-Sünnî çatışması çıkarmak için çocukları öldüreceklerdi Ergenekon'un üçüncü iddianamesinde tüyler ürperten kanlı bir plan yer alıyor. Örgüt, Alevî-Sünnî çatışması için Ankara'daki büyük bir alışveriş merkezini bombalamayı planlamış. Üstelik çocuklar özel olarak hedef alınmış. Bombaların konulacağı yerlerden biri çocukların kullandığı buz pisti. Üçüncü Ergenekon iddianamesinde, örgütün ülkeyi kaosa sürüklemek için suikastlar planladığı belirtiliyor. Eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'de ele geçirilen belge ve ifadeler, bu yolla 'Alevî-Sünnî kavgasını' amaçlayan korkunç senaryoyu gözler önüne seriyor. Buna göre, önce Alevî-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız ve federasyon yöneticisi Kazım Genç'e suikast düzenlenerek, Alevî vatandaşlar harekete geçirilecek. Ardından daha çok Sünnî vatandaşların gittiğini savundukları büyük bir alışveriş merkezine saldırı düzenlenecek. Bu korkunç eylemin tüm ayrıntıları iddianamede yer alıyor. AVM ile ilgili güvenlik noktalarının tek tek tespit edildiği planda, AVM'ye en yakın karakolun yeri de belirtiliyor. Alışveriş merkezine gelen insan sayısı arttıkça güvenlik görevlilerinin sayısının arttığına dikkat çekiliyor. Güvenlikçilerin nasıl haberleştiği, kameraların yerleri ve x-ray cihazlarının nasıl devre dışı bırakılacağı detaylıca irdeleniyor. Eylemin en korkunç aşamasını, bombanın bırakılacağı yerler oluşturuyor. Planda, elektrik kontrol odasının civarının seçildiği görülüyor. Amacın, bombanın patlamasının ardından yangın çıkması ve daha çok insanın ölmesi olduğu ileri sürülüyor. Kontrol odasının hemen bir kat altında ise buz pateni pisti bulunuyor. Yani, patlama anında en fazla etkilenecek yerlerden biri, çocuklarla dolu olan pist. AVM'nin elle ve bilgisayarla hazırlanmış ayrı ayrı krokilerin yer aldığı bombalı saldırı planında, eylemi gerçekleştirecekler '1 numara, 2 numara, 3 numara....' şeklinde tanımlanıyor. Eylemin aşamaları ise şöyle anlatılıyor: '7 numara kodlu, açık otopark ve kapalı otopark giriş çıkışlarını kontrol edecek. Doğudaki yan giriş kapısı çevresinde bulunacak ve uygun maske ve mazeretler uygulayacak. '2 numara' buz pateni bölgesinden doğudaki yan giriş ve ön cephe doğu giriş kapılarını ve güvenlik görevlilerini kontrol edecek. 7 numara, AVM'nin doğusunda bulunan otobüs durağında aracı ile bulunacak, gerektiğinde trafiğin engellenmesi için uygun pozisyon alacak. 6 numara, kendisine teslim edilen çantayı buz pateni pistinin güneyinde bulunan yürüyen merdivenlere bırakacak. Ardından aynı dakikalarda 7 numara kodlu bombacı ise kendisine teslim edilen çantayı 1. katta bulunan elektrik kontrol odasının yanına bırakacak. Eylemin ardından, 7 numara AVM doğusunda bulunan otobüs durağından toplu taşıma araçları ile şehir merkezine, 6 ve 3 numara yaya olarak Eryaman'a gidecek.' Karanlık Savaş Konsepti: Terör el altından desteklenecek FErgenekon'un 3. iddianamesinde yer alan bilgiler kaos planı hazırlayan örgüt üyelerinin karanlık emellerini de ortaya koyuyor. Erdal Şenel'in evinde ele geçirilen CD'de yer alan 'Karanlık Savaş Konsepti 2' isimli slaytta, Ergenekon yapılanmasının düşman olarak algılandığı ülkelerde, başta terör örgütleri tarafından desteklenerek veya ekonomik kriz çıkartılarak nasıl yönlendirilebileceği hakkında bilgiler yer alıyor. Özellikle terörün açıktan lanetlenip el altından desteklenilmesi gerektiği vurgusu yapılıyor. Mezhep, tarikat, sivil toplum örgütleri ve aydınları destekleyip güvenilirliğini arttırarak kendi maksatları için kullanılması öneriliyor. Asimetrik yöntemler kullanarak karşı faaliyette bulunmak gerektiği vurgulanıyor. Karanlık Savaş'ın taktik ve şifreleri şöyle sıralanmış: Terörün açıktan lanetlenmesi ancak el altından desteklenmesi insani değerler, terör ve etnik milliyetçiliğin silah olarak kullanılması. Mezhep, tarikat, sivil toplum örgütleri ve aydınları destekleyip güvenilirliğini arttırarak kendi maksatları için kullanmak, Asimetrik yöntemler kullanarak endirekt olarak karşı faaliyet ve harekâtta bulunmak. Saygın araştırma, değerlendirme veya yayın kuruluşlarının değerlendirme, analiz ve notların tetikleyici olarak ekonomik veya siyasi kriz yaratmak. Toplum psikolojisinden istifade eden bir akım yaratmak ve desteklemek. Halkın desteğini kazanmak veya güvenilir kurumlar vasıtasıyla halk desteğini almak. Uygulanması gereken siyasi, askeri, ekonomik psikolojik ve diğer alanlarda tespit edilen önlemlerin ülkede eşgüdüm içerisinde uygulanabilmesini sağlamak. Etkin, güçlü kendini sürekli yenileyebilen bir kriz yönetimi ve karar verme sistemine sahip olmak. TSK'nın 173 gizli belgesi Ergenekon'un avukatında çıktı Devlet güvenliğine ilişkin gizli bilgileri temin etmekle suçlanan sanık Hüseyin Buzoğlu'ndan TSK'ya ait 173 adet 'gizli' ibareli evrak çıktı. Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın avukatlığını da yapan Buzoğlu'nda ele geçirilen belgelerde, 28 Şubat sürecinde kurulan Batı Çalışma Grubu ile daha sonra faaliyete geçen Cumhuriyetçi Çalışma Grubu'nun icraatları tek tek anlatılıyor. BÇG Eylem Planı başlıklı dosyada, 'Çevik Bir Orgeneral II. Başkan' imzalı, '27 Mayıs 1997' tarihli, 'Genelkurmay Psikolojik Harekât Daire Başkanlığı'na' hitaben yazılmış 'Batı Eylem Planı'nın yer alması dikkat çekiyor. İddianamede Buzoğlu'nda ele geçirilen ve TSK'ya ait olduğu belirtilen gizli belgelerin örgütün arşivlerine konulmak üzere Kılınç ve emekli Orgeneral Kemal Yavuz tarafından verildiğine işaret ediliyor. Ergenekon davasının dikkat çeken sanıklarından biri avukat Hüseyin Buzoğlu. Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın avukatıyken gözaltına alınan Buzoğlu'ndan çok sayıda belge ele geçirildi. Bunların arasında devlet güvenliğine ilişkin gizlilik ibaresi taşıyan deliller olması sebebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Askerî Savcılığı'ndan gerçekliği konusunda bilgi istedi. Askerî savcılık, 173 adet gizli ibareli belgeden 76'sının açıklanması yasak gizli bilgi niteliğinde, 5 adedinin TSK'nın iç mevzuatlarına göre düzenlenmiş, halen gizliliği kalkmamış devletin güvenliğine, iç veya dış siyaset yararlarına ilişkin belge olduğunu bildirdi. Bu belgelerin sanıkta bulunmasının TCK'ya göre suç olduğunu da vurguladı. Buzoğlu'ndan çıkan belgeleri inceleyen savcılık, devlet yönetimindeki birçok şahsa, işadamlarına, askerî personele ve çok sayıda kamu çalışanına ait kişisel bilgilerin olduğu tespitini yaptı. Belgelerin bir kısmının daha önce bazı sanıklarda elde edilen BÇG ve CÇG'ye ait faaliyetlerin anlatıldığı çok sayıda belge ve sunumlar olduğu kaydedildi. Buzoğlu'nun bu belgeleri Tuncer Kılınç'tan alınanları 'Tuncer Paşam' Kemal Yavuz'dan alınanları ise KYAVZDAN GELEN ve GİDEN, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne sunulan devletin güvenliğine ilişkin 'Yavuz Psikolojik Harekât Planı' isimli klasörlerde sakladığı ifade edildi. İddianamede Buzoğlu'yla ilgili şu değerlendirme yapılıyor: "Örgüt üyeleri, Ergün Poyraz, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Gülseven Yaşer, Kemal Yavuz, Tuncer Kılınç ile örgütsel irtibatının olduğu, ele geçirilen belgelerin büyük bir kısmının "Tuncer Paşam" ve "Kemal Yavuz" isimli klasörlerde yer aldığı, temin ettiği gizli belgelerin bir kısmını incelemesi için Kılınç'a gönderdiği, diğer bir kısım belgelerin ise örgütün arşivlerine konulmak üzere Kılınç ve Kemal Yavuz tarafından kendisine verildiği, çok sayıda gizli belgelerin mesleği avukatlık olan şüphelide ele geçirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve söz konusu belgelerin diğer örgüt üyeleri tarafından da şüpheliye ulaştırıldığı sonucunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır." 18 şehitten sorumlu tutulan binbaşıyla fişleme yapmış 3. iddianamede, 4. sıradaki sanık olan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu hakkında önemli bir iddia yer alıyor. İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Salih Cöhce, Tunceli'de 18 askerin pusuya düşürülüp şehit edilmesi sebebiyle yargılanan Bestami A. isimli komutanın, tıp fakültesi dekanı olduğu dönemde Fatih Hilmioğlu'nun odasını kendi işyeri gibi kullandığını ileri sürdü. 14 Nisan 2009'da Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran Cöhce, şu bilgileri verdi: "Tunceli'de 18 askerimizin pusuya düşürülüp şehit edilmesinden sorumlu olarak yargılanan binbaşı ya da yarbay Bestami A., yargılanmasının sürdüğü dönemde, Malatya İl Jandarma Komutanlığı emrinde görevlendirilmiş, bu dönemde adı geçen asker, tıp fakültesi dekanı olan Fatih Hilmioğlu'nun odasını kendi işyeri haline getirmiştir." Cöhce, öğretim elemanlarının bu şekilde fişlenip isimlerinin YÖK'e gönderildiğini ve bu durumun 1999'da anlaşıldığını vurguladı. İnönü Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Özcan'ın cumhuriyet başsavcılığına verdiği ifadeler Bestami isimli askerle Hilmioğlu arasındaki ilişkiyi ayrıntılandırıyor. Soyadını hatırlamadığı Bestami isimli binbaşının 1995-2000 yılları arasında Malatya İl Jandarma Komutanlığı'nda görev yaptığını söyleyen Özcan, üniversitenin jandarma karakolunda görevli Cengiz isimli bir astsubayın fişleme çalışmalarında Hilmioğlu ile çalıştığını belirtiyor. "Listedeki kişiler öğrenci olmayıp, üniversite personeliydi. Liste 86 kişilikti." diyen Özcan fişlemeden haberdar olduğunu söylüyor. Hilmioğlu'nun tıp fakültesi dekanı, Ömer Şarlak'ın rektör olduğu dönemde bu listenin YÖK'e gönderildiğini belirten Özcan şöyle devam ediyor: "2000 yılında Fatih Hilmioğlu'nun rektör olmasından sonra 2005 yılına kadar 5 senelik süre zarfında 86 kişilik listenin sürekli olarak jandarmadan rektörlüğe bildirildiğini gördüm. Bu özellikle sicil amirleri için rapor doldurma aşamasında önemliydi." 98'deki darbe planında başbakan Yalım Erez F28 Şubat sürecinin mimarları arasında yer alan, eski Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir ve emekli Tümgeneral Erol Özkasnak'ın fiilî darbe planladığı ortaya çıktı. Müdahale tarihi 21 Aralık 1998. Darbe sonrasının yol haritası bile çizilmiş. Buna göre hükümetin sağ ve sol olmak üzere iki kanadı bulunacak. Sağ kanadın başbakanı Yalım Erez, sol kanadın başbakanı Mümtaz Soysal olacak. Cumhurbaşkanlığı için Yekta Güngör Özden'le anlaşıldı. İddianamede bu plana Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun karşı çıktığı belirtiliyor. Ergenekon davasının tutuklu sanığı Adnan Akfırat'ta çıkan belgeye göre Çevik Bir, 28 Şubat sürecinde de darbe girişiminde bulundu. Bu plan ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'ya takıldı. Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ da fişlenmiş FYarbay Mustafa Dönmez'in Ankara'daki evinde ele geçirilen ajandalarda bazı sanatçıların fişlendiği ortaya çıktı. Ajandanın 37. sayfasında, Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan'ın birlikte sahnelediği "Bir Demet Tiyatro" değerlendirilmiş. Oyun için "İbrani–Kürt birlikteliğidir." denilmiş. Bazı akademisyenler ve bürokratlarla ilgili de "Kürt", "İbrani", "Sabetaycı", "Nakşibendi", "Arap" gibi yaftalamalar yapılmış. İsmailağa cinayetinin senaryosunu yazdırmış FErgenekon terör örgütü soruşturması kapsamında hazırlanan 3. iddianamede Yalçın Küçük'e 'Kan ve Mürekkep' isimli bir dizi senaryosu soruldu. Buna göre 30 Kasım 2008 tarihinde Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü'nün internet sitesine bir ihbar geldi. Elektronik posta ile gelen ihbarda; Gürkan Hacır'ın, Emre D. ve Cenk Ö. ile birlikte faaliyetlerde bulunduğu, finansmanı ise Pandora Yayınları'nın sahibi Yelda C.'nin sağladığı anlatılıyor. Aynı ihbarda Küçük'ün Hacır'a 'Kan ve Mürekkep' isminde bir dizi senaryosu yazdırdığı ileri sürülüyor. Senaryonun konusu ise hapishanede Marksist bir profesörle tanışan bir gencin hapisten çıktıktan sonra bir tarikat liderine suikast düzenlemesi. SENARYOLAR YALÇIN KÜÇÜK'E SORULDU Savcılar gelen ihbarı değerlendirerek Yalçın Küçük'e Hacır'ı eğitip eğitmediğini, kendisinin direktifleri doğrultusunda program yaptırıp yaptırmadığını, Ergenekon soruşturmasını çarpıtmak amacıyla, www.simdikizaman.tv'de makale yazdırıp yazdırmadığını sordu. Yalçın Küçük Hacır ile SKY TV'de 'Kalemler ve Kılıçlar' isminde program yaptıklarını, SKY televizyonunun kendisi ile çalışmasını bitirdiğini, bunun üzerine Hacır'ın başka şahıslarla program yapmaya devam ettiğini anlattı. Gürkan Hacır'ın kendi direktifi ile senaryo yazacak bir insan olmadığını savunan Küçük, Bayram Ali Öztürk'ü tanımadığını, 'Kan ve Mürekkep' isminde bir senoryadan da haberdar olmadığını ileri sürdü. Gürkan Hacır'ın, Ergenekon aleyhine yayınlar yapan Yeni Harman Dergisi'nde çalıştığı ve Yalçın Küçük ile röportajlar yaptığı iddia ediliyor. Küçük ve Hacır'ın hayat çizgileri birçok yerde kesişiyor. Hacır, 11 Ocak 2009 tarihindeki Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde Yalçın Küçük portresi de kaleme almıştı. 'Gözaltı Onun İşi' dediği yazısında Hacır, Küçük'ün hayatından kesitler aktarmıştı. İddianamede PKK terör örgütüyle Ergenekon arasında bağlantıyı sağlayan kişi olarak gösterilen Yalçın Küçük örgütte üst düzey yönetici olmakla suçlanıyor. 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'le suçlanıyor. Ergenekon Çarşamba'ya sızmıştı Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında mahkeme kararıyla yapılan telefon dinlemelerinde, örgüt bünyesinde faaliyet gösteren Kuvayı Milliye Derneği üyelerinin Fatih Çarşamba'daki İsmailağa cemaatine sızmaya çalıştığı tespit edilmişti. Kuvayı Milliye Derneği üyesi Erol Ölmez'in, aynı dernekten arkadaşı Kahraman Şahin'le yaptığı konuşma, Ergenekon klasörlerinde yer almıştı. Talimat üzerine şalvar ve cübbe giyerek Çarşamba'ya gittiğini anlatan Ölmez, bölgede 'sabah 8 akşam 8' mesai yaptığını anlatıyordu. Çevredeki insanlar tarafından yadırganmamak için sakal bırakan Ölmez, oruçlu görünmek için de azamî gayret sarf etmiş. Görevini en iyi şekilde yerine getirmesini isteyen arkadaşı Kahraman Şahin ise Kuvayı Milliye Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Görüm'ü kastederek, "İmam Hüseyin de (sakal) bıraktı." diyor. Erol Ölmez, mahkemede cemaate sızma girişimini itiraf etmişti. Ölmez, Çarşamba cemaatine sızma sebebinin istihbarat toplama amaçlı olduğunu açıklamıştı. Albay Çiçek'ten RTÜK hakkında 'Niye sansür uygulamadın?' şikâyeti Kaos planını hazırladığı ileri sürülen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, Ergenekon savcılarından sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyelerini de yargıya şikâyet etti. Çiçek, RTÜK'ün kendisi hakkında 'maksatlı ve gerçek dışı bilgileri içerecek şekilde' yayın yaptığını öne sürdüğü bazı televizyon kanallarıyla ilgili gerekli tedbirleri almadığını savundu. Bu yüzden 'görevi ihmal' iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. RTÜK'ten yapılan açıklamada ise halkın haber alma özgürlüğüne dikkat çekilirken, zaman zaman bu tür sansür taleplerinin geldiği belirtildi. Ancak herhangi bir programa, yayınlanmadan önce müdahale etmelerinin yasal olarak mümkün olmadığı kaydedildi. Yayınlanmış programlar hakkında ise re'sen veya şikâyet üzerine değerlendirme yapıldığının vurgulandığı açıklamada, "Adı geçen şahsa yönelik haberlere müdahale edilmediği ve bu nedenle görevi ihmal suçu işlendiği iddiası kurulumuzun yetki ve sorumluluğunu aldığı kanun ve ilgili mevzuatla bağdaşmamaktadır." denildi. ANKARA AA CİHAN Ergenekon'un dava stratejisi adım adım hayata geçirilmiş Ergenekon terör örgütü soruşturmasının tutuklu sanıklarından Hasan Ataman Yıldırım'ın bilgisayarında ele geçirilen bir belge, örgütün yargı sürecinde nasıl bir strateji izlediğini de gözler önüne serdi. Örgüt, sanıkların duruşmalarda nasıl ifade vereceklerini tek tek belirlemiş. Çağdaş Türkiye Partisi'nin kurucusu, aynı zamanda Yeni Parti'de parti meclis üyesi Hasan Ataman Yıldırım'da çıkan 'erg. EXCEL' isimli belge, yargılanmaları süren Ergenekon sanıklarının nasıl takip edildiklerini net olarak ortaya koyuyor. Belgede, Ergenekon davasında yargılanan ve soruşturması devam eden isimler tek tek listelenmiş. Listedeki isimlerle ilgili mahkeme sürecinde takip edilecek eylem planlarına yer verilmiş. İsimlerle ilgili hazırlanan notlarla, uygulamanın bire bir örtüşmesi de dikkat çekiyor. Örneğin tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük hakkında düşülen notta, 'Devleti zan altında bırakmalı' diyor. Veli Küçük, mahkemedeki ifadesinde 'Devletin komplo kuracağı aklıma gelmezdi' demişti. VKBG Başkanı Taner Ünal için düşülen notta 'Konuşmaya meyilli, takip edilmeli' deniliyor. Ünal, Danıştay saldırısını Muzaffer Tekin grubunun yaptığını söylemişti. Turhan Çömez için 'kesinlikle dönmemeli' notu dikkat çekiyor. Çömez hâlâ yurt dışında, firari. Şener Eruygur için ise şöyle bir not yazılmış: 'Önemli kişilerin ilgisi sağlanmalı, kurumsal himaye sağlanmalı.' İŞTE STRATEJİ VE UYGULAMALAR Ümit Sayın: MSN yazışmalarının hukuki delil olarak kullanılmasının önüne geçilmeli. Uygulama: Ümit Sayın, bir MSN konuşmasında Necip Hablemitoğlu'nun 'gidici' olduğunu yazıyordu. Taner Ünal: VKBG Başkanı, Muzaffer Tekin'le ilişkilendiriliyor. Konuşmaya meyilli, takip edilmeli. Uygulama: Taner Ünal, Danıştay saldırısının Muzaffer Tekin ve grubu tarafından işlendiğini söyledi. Turhan Çömez: Ek savunmaya gerek yok, yurtdışında. Kesinlikle dönmemeli. Uygulama: Firari Turhan Çömez, operasyondan sonra 'döneceğim' dedi. Aradan aylar geçti ama dönmedi. DEVLETİ ZAN ALTINDA BIRAKMALI Veli Küçük: Başlangıçta hakkındaki suçlamaları reddetmeli, devleti zan altında bırakacak ifadeler kullanmalı. Bu ifadeleri destekleyecek bilgiler derlenip Zeynep'e teslim edilecek. Zeynep'in meslekî tecrübesi zayıf, dikkat edilmeli. Tecrübeli bir arkadaşımız yanında bulunmalı. Uygulama: Veli Küçük, mahkemede hakkındaki bütün suçlamaları reddetti. 'Devlet komplo kurmaz' diyerek devleti zan altında bıraktı. Daha önce ceza davalarına girmeyen Zeynep Küçük'e tecrübeli avukatlar eşlik ediyor. Ferit İlsever: Hastalığı belli aralıklarla medyada yer almalı. Hukuki süreçle ilgili sürekli bilgilendirilmeli. Uygulama: Hastalığı sürekli gündemde tutuldu. Öyle ki, sağlık gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Alparslan Arslan: Babasıyla gerekli görüşmeler yapıldı. Uygulama: Cinayetten hemen sonra oğlunun kullanılmış olabileceğini söyledi. Birkaç gün sonra 'Bu ülkede İslam düşmanları var, Kur'an düşmanları var' dedi. Saldırının ardından banka hesabında yüklü miktarda artışlar tespit edildi. HÜSEYİN GÖRÜM'E HAP VERELİM Hüseyin Görüm: Kuvva-i Milliye Derneği Teşkilat Başkanı. Ulaşabilecek kişi vasıtasıyla duruşma öncesi hap aldırılmalı, konuşmaları kontrol altına alınmalı. Uygulama: Mahkeme salonunda 'garip' tavırlarıyla dikkat çekti. 'Her şeyi anlatacağım, beni susturmak istiyorlar, imam Hüseyin'i susturmak istiyorlar' dedi ancak savunmasında daldan dala atladı. Bağırıp, çağırdı. Mahkeme başkanı birkaç kez salondan attı. ERGÜN POYRAZIN KİTAPLARI PROJEYDİ Ergün Poyraz: Yazar. Verdiği ifadeler, Fethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan hakkındaki soruşturmalarda etkili oldu. Yazdığı kitapların hepsi projeydi. Oktay Yıldırım Yazar'la arkadaşlığı var. Uygulama: Ergün Poyraz, yazdığı kitaplarla Refah Partisi'nin kapatılmasında etkili oldu. Kitapların yazılmasına dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un maddi olarak destek olduğu ileri sürüldü. Bu provokasyonlar, Maraş, Çorum ve Sivas olaylarının arka planını bilenleri şaşırtmaz Ergenekon'un Alevi-Sünni çatışması çıkarmak için öldürmeyi planladığı Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, 3. iddianameyle gün yüzüne çıkan kanlı girişimleri Zaman'a yorumladı. Geçmişte meydana gelen birçok olayda iddianamede yer alan planların izinin sürülebileceğini belirten Balkız, "Maraş, Çorum ve Sivas olaylarını bilenler bu provokasyonlara şaşmaz." dedi. Bu tür tuzaklara artık kimsenin düşmeyeceğini vurgularken ders aldıklarının altını çizdi. Kendisiyle birlikte çalışma arkadaşı Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç'i öldürmek için örgütün 9 kişilik bir tim kurduğunu duyduğunda dehşete düşmediğini anlatan Balkız, "Ancak savcının bana gösterdiği kroki, resim ve planların sağında solunda imza ve paraflar vardı. Savcı Zekeriya Öz'e bunların ne olduğunu sordum. O da bunların, İbrahim Şahin'in bilgisayarından elde edilen bilgilerin deşifre edilmesi sırasında hazır bulunan Şahin'in avukatının imzaları olduğunu söyledi. İşte o an kötü bir andı. Çünkü hiçbir şüphem kalmamıştı." ifadelerini kullandı. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Ergenekon'u 'Cumhuriyet tarihinin en çok konuşulan davası' olarak niteliyor. Dava sürecinde birçok kesimin fikir beyan etmesini eleştirirken ortadaki iddiaları yargının ispatlayacağını söylüyor. İbrahim Şahin'in bilgisayarında çıkan belgelerin, örgütün Alevi-Sünni çatışmasını planladığını gösterdiğini aktaran Balkız, şöyle devam ediyor: "Maraş olaylarının nasıl başladığı, nasıl geliştiği araştırıldığında şimdiki olaylara şaşılmaz. Bu, Çorum ve Sivas katliamı için de böyle. Bu örgüt böyle bir amaç taşımış olabilir. Ama Türkiye'de Aleviler ve Sünniler aynı topraklar üzerinde yaşıyor. Aynı kaderi paylaşıyorlar. Deprem olsa Sünniler daha mı az üzülür? Bu yıl buğday az olsa Aleviler daha mı az üzülür? Savaş çıksa, enflasyon tırmansa, salgın hastalık olsa hepimiz üzülürüz. Bunlar aynı ülkede yaşayan insanların ortak kaderi. Yeter ki farklılıklar kabul edilip içlere sindirilsin. Türkiye'deki huzur sürekli bozulmak isteniyor. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, inançlı inançsız, türbanlı saçı açık karşıtlığı oluşturulmak isteniyor. Bu ülkenin sağ salim yönetilmesini istemeyen, ülkemizin huzurlu olmasını istemeyen, sürekli ayağına diken batsın diye çabalayanlar var." Hedefe ulaşmak için tek yol suikast Ergenekon'un yapılanma projesinde 'rejime aykırı ideolojiye sahip' siyasîlerin ortadan kaldırılması öngörülüyor. İddianamede yer alan dokümanda, "Hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasîlerin engellenebilmesi için, geriye kalan tek yol suikasttır." deniliyor. Ayırca benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası illegal örgütler ile işbirliğinin şart olduğu kaydediliyor. Üçüncü iddianamede yer alan 'Yeni Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi' isimli dokümandaki ifadeler örgütün hedeflerine ulaşmak için tüyler ürpertici kararlar aldığını gösteriyor. Yapılanmanın adından 'Ergenekon' diye bahseden örgüt, 'rejime aykırı ideolojiye sahip gördüğü' siyasîleri ortadan kaldırmayı kendine görev sayıyor. Belgeye göre, bu amacı gerçekleştirmek için 'suikast ve dezenformasyon' yapılması kaçınılmaz bir gereklilik. Dünyadaki tüm sistemlerin aynı yolu seçtiği anlatılan dokümanda, "Hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasîlerin engellenebilmesi için, geriye kalan tek yol suikasttır." deniliyor. SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ GÜÇ BİRLİĞİNE GİTMELİ Bunun için benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası illegal örgütler ile işbirliğine gidilmesi gerektiği belirtiliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ortak düşüncedeki siyasîlerden oluşturulması için 'kampanyalar organize edilmesi' istenen belgede, böylelikle Parlamento'nun daha işler hale geleceği ifade ediliyor. Bu yönde çalışmaların artması durumunda 'suikast operasyonlarına' gerek duyulmayacağının altı çiziliyor. JİTEM'DEN GEREKLİ DENEYİMİ EDİNDİK Belgede örgütün içinde yer alacak sivil personelin seçiminde 'dikkatli, titiz ve özenli' olunması isteniyor. Özveriden kaçınmayan personel kazanımı için ordu birlikleri içinde yer alan askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında öğrenim gören gençler, yararlanılabilecek pozitif kaynaklar olarak gösteriliyor. Sivil personelden yararlanılması düşüncesinin doğuracağı önyargılı endişeler karşısında ise JİTEM deneyiminin hatırlatılması öneriliyor: "Ergenekon, JİTEM gerçeği ile yaşayarak yeterli deneyimi elde etmiştir." Darbe planı: Hilmi Özkök istifa ettirilecek AK Parti bölünecek fŞüphelilerden ele geçirilen verilerden Ergenekon silahlı terör örgütünün 2003-2004 yıllarında ve sonrasında mevcut hükümeti silah zoru ile devirip antidemokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığı', bu çerçevede 'Sarıkız', 'Ayışığı', 'Yakamoz' ve 'Eldiven' olmak üzere 4 ayrı darbe planı hazırlığı yapıldığının anlaşıldığı aktarılıyor. Ergenekon savcıları, söz konusu planın adım adım uygulamaya konulduğunu örnekleriyle anlatıyor. Her adımın nasıl hayata geçirildiğini gözler önüne seriyor. Buna göre örgüt şu stratejileri izliyor: 'Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından kurulan ve yönlendirilen Cumhuriyet Çalışma Grubu hazırladığı ve uygulamaya koyduğu darbe planları çerçevesinde: 1- (Dönemin Genelkurmay Başkanı) Hilmi Özkök'ün istifası sağlanacak 2- İstifa talebini içeren mektuplar, muvazzaf askerler tarafından hazırlanmış görüntüsü verilerek Hilmi Özkök'e gönderilmek suretiyle baskı altına alınacak. Darbe hazırlıklarına destek sağlamak amacıyla emekli generallere mektup gönderilecek. 3- Ulusal yayın yapan gazete ve televizyon sahipleri çağrılarak, iktidardaki hükümet aleyhine ve özellikle askerin hükümete bakış açısını sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı yapılacak. 4- Ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak amacıyla öğrenciler gösterilerle sokağa dökülecek. Ayrıca rektörlerden hükümete sert tepki göstermeleri istenecek. 5- İktidarda bulunan hükümeti parçalayıp ülkeyi yönetemeyecek hale getirmek ve bunun sonucunda ülkede çıkacak kaosla darbeye zemin oluşmasını sağlamak amacıyla, örgüt üyesi İsmail Yıldız'a milletvekilleri hakkında araştırma yaptırılacak. Bu yolla iktidar partisinden ayrılabilecek nitelikteki milletvekilleri tespit edilecek. 6- Örgüt üyeleri Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve İsmail Yıldız Meclis'te yer almayan bazı siyasî parti liderleri ile görüşecek. Yapılan bu görüşme kayda alınacak. 7- 'Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe götürmek' amacına matuf olarak açıklamalar yapılacak. Bu doğrultuda sivil toplum kuruluşları yönlendirilecek. Böylece ülkenin dış politikasını olumsuz yönde etkileyerek siyasî istikrarsızlık sağlanacak. 8- Darbe planları içerisinde yer alan kuvvet komutanları, uyguladıkları plana uygun olarak, yürütme organı üzerinde baskı amacıyla harp okullarının eğitim dönemi açılış ve diploma törenlerinde sert açıklamalar yapacak. 9- Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi İlhan Selçuk, örgüt üyeleri Mustafa Balbay, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur çoğu kez Şener Eruygur'un makamında gizli toplantılar yapacak. 10- Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun planları arasında yer alan 'sendikaların manipüle edilmesi' stratejisine uygun olarak, özellikle örgüt üyesi Mustafa Özbek'in başkanı olduğu sendikanın kendileri ile birlikte hareket etmesi sağlanacak. ZAMAN
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|