|
12-30-2009, 21:24 | #1 |
Ergun BABAHAN "Özkök gitti, dertler bitti mi?"
Devlet dairelerindeki kimi dolaplarda ‘’Yangında ilk kurtarılacak’’ yazar. Hürriyet’teki değişiklik, beklendiği üzere Ertuğrul Özkök’ün ‘’Yangında ilk kurtarılacak’’lar listesinde olmadığını gösterdi. Hürriyet, Kanal D, Posta, kızlar ve milyar dolarlık vergi cezaları ağır bastı, Özkök 20 yıllık rekor görev süresinin ardından bayrağı Enis Berberoğlu’na devretti. Özkök, sitcom gazetecilik anlayışıyla Hürriyet’i kendi alanında en çok satan, en çok konuşulan, en çok para kazanan bir marka haline getirdi. Gazetecilik anlayışıyla mutabık olmadığım bir isim olmasına rağmen, kitle gazeteciliğinde çok başarılı olduğunu kabul etmemiz gerekir. Günahları ve sevaplarıyla medya tarihindeki yerini aldı, almaya devam edecek. Enis Berberoğlu, Hürriyet geleneğinden gelen, mutfakta yetişmiş, Ankara’yı, ekonomiyi bilen bir isim. İçeriden biri yani. Başarılı olma şansı o açıdan çok yüksek, elbette önüne mayınlar döşenmezse. Kendisine hayırlı olsun diyoruz. Gelelim Doğan Grubu’na. Hürriyet’le özdeşleşmiş bir isimle neden yollar ayrıldı? Son 10 yıl doğru okunamadığı için. Ben Hürriyet’le ilgili tüm kusurun Özkök’te olduğu, patronajın bunun dışında olduğu yorumlarına katılmıyorum. Genel yayın yönetmeni gazetenin çizgisini elbette etkiler ama belirleyemez. Belirleyici olan patrondur. Patronajın medya gücünü gazetecilik dışı işler için kullanması Türkiye’de basını bu noktaya getirmiştir. Karton fabrikasından Hilton Oteli’ne, rafineriden benzinciliğe uzanan bir yelpazede, zayıf iktidarlarla ilişki açısından Özkök ideal bir isimdi. Tek parti iktidarı bu düzeni bozdu. Hala eski alışkanlıklarını sürdüren medya grubu, manşetler, ana haber bültenleriyle iktidarı terbiye edeceğini düşündü. Bayrak mitingleri bunun için manşete taşındı, ‘’411 el kaosa kalktı’’ manşetleri, ortaklaşa bir biçimde bunun için atıldı. Mesaj netti: Benim dediğimi yapmazsan ben de senin partini kapattırtırım. AK Parti kapatılmaktan kıl payı kurtuldu. Dünya düzeni asker-medya-bürokrasi ittifakını değil, AK Parti’yi tercih etti. O andan itibaren tüm dengeler değişti. Bugün Doğan Grubu bu kavgadan hem itibar, hem güç, hem de maddi zarar kaybıyla çıkmış durumda. Hürriyet’teki değişim aynı zamanda bir teslimiyet ifadesi. Doğal müteffik Silahlı Kuvvetler’in içine düştüğü durum bu teslimiyet halini daha da derinleştiriyor. Türkiye hızlı bir değişim içinde. Bu değişimden pay almayan tek kurum medya idi. Görünen medyanın da bu değişimden payını alma yolunda hızla ilerlediği. Doğan Grubu’nun medya gücünü diğer alanlarda zenginleşme amacıyla kullanma dönemi kapandı. Bunun artık bir kurala bağlanması, medya sahipliği, medyada hakimiyet, medya-iş ilişkilerinin Avrupa Birliği standartlarına kavuşturulması gerekiyor. Yapılacak en büyük yanlış, kendine yakın Doğan’lar oluşturmak olur. Siyasi Partiler Yasası ile siyasette çok seslilik, sağlıklı bir yasal düzenlemeyle medyada çok seslilik sağlanmak zorunda. Bağımsız, özgür bir medyası olmayan ülkelerin varacağı nokta totaliter bir yönetim biçimidir. Siyasetçilerin medyanın yanlışları kadar kendi yanlışlarını da gözden geçirmesi ve bu alanda bağımsız, temiz ve özgür medyanın önünü açacak düzenlemeleri yapması gerekir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|