![]() |
#1 |
![]() İnanılmaz gerilimli bir yılı geride bıraktık. 2010'un birçok açıdan daha iyi geçeceğini düşünüyorum. Türkiye'nin yönünün aydınlığa doğru olduğuna inanıyorum.
Küresel krizden IMF desteği olmadan çıkmayı başardık. Her şeye rağmen, Türkiye'nin ekonomik sağlamlığını gösteren kredi notu yükseldi. Özellikle küçük esnafın çok zor bir dönem geçirdiği acı bir gerçek. Ama finans sistemimizin gelişmiş ülkelerin aksine krizden güçlü çıktığı da inkâr edilemez. Türkiye'nin yeni pazarlara yönelmesi ve dış politik açılımlar, ekonomisi kadar yeniden şekillenen uluslararası sistemdeki ağırlığını da artırdı. Ermenistan açılımı asırlık ön yargıların kırılması açısından önemliydi. Suriye açılımı da bir o kadar devrim niteliğinde. Her iki açılım, Türkiye'nin tarihi ile yüzleşmesi, kültürel derinliği ile barışmasının sembolleri gibi. 2009'a damgasını vuran dış politik olayımız şüphesiz Davos'taki "one minute" restiydi. Ansızın gelişen, vicdani ve beşeri bir tepki olmasına rağmen, en planlı diplomatik çıkışların yapamadığı etkiyi gösterip Erdoğan'ı uluslararası sempatinin merkezine oturttu. Obama ile sağlanan frekans uyuşması da zor dönemlerin kolay aşılmasına büyük katkı sağladı. 2009 için "yılın adamı" kim derseniz, hiç tereddütsüz Başbakan Erdoğan denilebilir. Bu seçimin tek nedeni Davos çıkışı değil elbette. Bütün dış politik açılımların siyasi riskini göze aldığı gibi, "demokratik açılım"ın da arkasında durması sebebiyle. Türkiye istikrarlı bir demokratikleşme süreci yaşıyor. Terör ve Kürt sorununa sivil çözüm adına gösterilen cesaret, meyvelerini 2010'da daha fazla gösterecek. 2009'a damgasını vuran skandallar da aynı şekilde demokratik ve şeffaf bir ülkeye doğru ilerlememizi sağlıyor. "Kozmik oda"da arama ile ilgili Genelkurmay'ın yaptığı "her şey hukuka uygun ilerliyor" açıklaması çok önemli. Dudak uçuklatan "AKP ve Gülen'i Bitirme Eylem Planı" ile "Kafes Eylem Planı" da, ortaya çıkarılan cephanelikler de, kuvvet komutanlarının ifade vermeleri de... Hepsi Türkiye'de hukukun üstünlüğünün tesis edilmeye başlandığını ve istikrarla devam ettiğini gösteriyor. Türkiye'de "dokunulmaz" kalmıyor. Zenginlik veya makam, suçun soruşturulmasına ya da cezalandırılmasına engel değil. Biliyorum, bütün bu süreçler çok sancılı geçiyor. Orhan Pamuk'un işaret ettiği gibi, "gücü elinde bulunduranlar, kaybetmemek için direniyor" ama demokratikleşme süreci de işliyor. Mehter takımı gibi, "iki ileri, bir yana" olsa da yönü aydınlığa doğru. Birçok ülkede bütün bu süreçlerin çok daha zorlu geçtiğini biliyoruz. Şu ana kadar yaşananlar, "yoktan var edilen" krizler değil. "Var olan kanunsuz uygulama ve yapılanmaların" tasfiyesine yönelik. O halde endişeye gerek yok. Demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemde, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlenen bir Türkiye tablosuna doğru yol alıyoruz. 2010'un daha huzurlu geçeceğine inanıyorum. Umarım sukut-u hayale uğrayacağımız nahoş gelişmeler yaşamayız.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|