![]() |
#1 |
![]() Bir kadının kalabalıklara yaslanıp avurtlarını şişirerek "On yılda on milyon genç yarattık her yaştan" demesi her zaman kolaydır, fakat üçe yaklaşacak ya da dördü aşacak şekilde çocuk doğurması zordur, çünkü daha büyük yürek ister. Üç çocuk doğurmak mı? Kadınsan sen doğur, senin hayat pahalılığından haberin yok galiba, diye itiraz eden madamlar ve tuzu kuru adamlar bilmezlikten geldikleri şeyin bilgi mağdurudurlar. O bilmezlikten gelinen şey şudur ki: Dünyaya her çocuk rızkıyla gelir fakat lokma daha çocuğun ağzına girmeden akbabalar, karababalar ve dahi parababalar o lokmayı çekip alır kendi midelerine indirirler. Evet, dünyada açlık vardır lakin bu açlık besin kaynaklarının tükenmesinden değil, emperyalizmin doymak bilmeyen göz açlığı yani açgözlülüktür. Merhamet öldürülen, açlık doğurulan bir şeydir artık. Modern çağ anneler gözyaşıyla emzirsin diye yarın kaygısıyla döllenmiş endişeler doğuruyor. Sosyal adalet daha ete kemiğe bürünmeden cemiyetin karnında yok edilirken, ateş topu gibi yoksulluklar dünyaya getiriyoruz. Yeter ki bir insan doymaya niyet etsin, midesini doyurması kafasını ve gönlünü doyurmasından daha kolaydır. Asıl mesele doğmuş ve doymuş olan bireyin bu doğmuşluğunu ve doymuşluğu nerede ve ne için kullanacağıdır. Bu soruya cevap arayan alana eğitim diyoruz. Dünyaya getirilen çocuğun kemiyeti ancak böyle bir keyfiyetle anlam kazanabilir. Yaşı ilerlemiş çağdaş kadınlar Başbakan’ın ‘üç çocuk yapın’ çağrısını üzerlerine alınıp alınganlık gösterdiler. Necla Arat, "Bu ‘kutsal anneler’ mantığının ürünüdür" diyor. Nereden bakılırsa bakılsın anneliğin kutsallılığını yadsıyıcı, hafife alıcı bir tepki bu. Annelerin kutsallığı öyle anneler günüyle ihdas edilmiş bir şey değil, tamamen ontolojik bir durum. Kadınlardan daha çok çocuğa anne olmalarını istemek eğer "kutsal anneler" mantığının bir ürünü ise, kadını annelikten yalıtmak acaba hangi mantığın ürününüdür? Yoksa "profan anneler" mantığının ürünü mü? Sayın Arat bilmez midir ki annelik kadına sonradan eklenen ya da dışarıdan tevdi edilen bir görev değil, tamamen doğasından kopup gelen bir şeydir. Şair İsmet Özel’in deyişiyle, "fiyatları sormaktan kelimeleri kalmamış, saçları taranılmaktan usanmış" kızlar elbette unutacaklarıdır kızlıktan kadınlığa, kadınlıktan anneliğe giden yolu. Bir kadının tam düğümlenmiş yerindedir annelik öyle kısılıp kalmış: Bir kadını al, Onu çöz çöz Anne olsun. (Sezai Karakoç) Her insanın kapısını sessizce kapayıp da geldiği odada uyutup unuttuğu ömrünün bir tarafıdır çocukluk: Bir insanı al Onu çöz çöz Çocuk olsun. (S. Karakoç) Kadınlar anne olsun, çocuklar büyümek için sırasını beklesin ama bütün bunlardan daha da önemlisi erkekler de adam yani Adem olsun! Hüseyin AKIN Milli Gazete
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|