09-03-2009, 04:41 | #1 |
Ermeni Soykırımı iddiasıyla idam edilen Osmanlı Kaymakamı (İlk Milli Şehidimiz)
İLK MİLLİ ŞEHİDİMİZ Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey Kemal Bey, Ermeni tehcirinde görevini kötüye kullanarak ölümlere sebep olduğu iddiasıyla, idamla yargılanmıştır. İstanbul'un işgali altında cereyan eden mahkemede, çoğunluğunu Ermeni komitecilerin teşkil ettiği ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin ve Rum-Ermeni Şubesinin temin ettiği birçok yalancı şahit çıkarılarak, akıl ve mantığın kabul etmediği bir sürü suç uydurulmuştur. İngilizler ve Ermeniler Kemal Bey’in asılması için Mahkeme Başkanı Hayret Paşa’ya baskı yaptıklarından, Hayret Paşa istifa etmiş yerine “Nemrut” lakabıyla anılan Mustafa Paşa getirilmiştir. Mahkeme sonradan bu hâkimin adı ile özdeşleşecek ve "Kürt-Nemrut Mustafa Paşa Divanı" şeklinde hafızalarda kalacaktır. Nemrut Mustafa önceden verilmiş bir emri yerine getiren bir memur tavrıyla mahkemeyi sonuçlandırarak 8 Nisan 1919’da Kemal Bey’i idama mahkûm eder. Önceden hazırlanmış olan bu idam kararı tasdik edilmek üzere saraya gönderilir. Padişah VI. Mehmet Vahdettin, “Damat Ferit Paşa Millet ile Padişah arasına siyah bir perde çekti” diyerek, bu kararı imzalamaz. “İş intikam ve bilahare mukatale şeklini alabilir. Yolun şimdiden önünü kesmek üzere fetva-yı şerife talebine mecbur oldum” der. Bunun üzerine dönemin şeyhülislamı Mustafa Sabri'den idam için fetva alınır. Cezası infaz edilmek üzere İstanbul’a getirilmiş olan Mehmet Bey, Bekirağa Bölüğü’nden alınarak cezasının infaz edileceği yer olan Beyazıt Meydanı’na getirilir. Kemal Bey’in asılacağını duyan İstanbullular Beyazıt Meydanı’ndan toplanırlar. Kemal Bey’e idam sehpasının önünde son sözü sorulduğunda, o halka şöyle der: “Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet” Kemal Bey’in bu sözlerine katılan halk da aynen cevap vererek, “Kahrolsun böyle adalet” diye bağırmaya başlamışlardır. Kemal Bey, bu son sözlerine devam ederek: “Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Âmin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet...” Her şeyden habersiz, tutuklu olan oğluna yemek getiren babası Arif Bey meydandaki kalabalığı görünce merak eder ve oraya gider. — Bu kalabalık nedir, bir şey mi var? — Bir adam asıldı, ona bakıyoruz. Bu cevabı duyan Arif Bey, birdenbire irkildi ve kalabalığı yararak, önüne çıkanları ite kaka sehpaya doğru yaklaştı. Sehpada sallanan, oğlu Kemal Bey'in cesediydi. Bir feryat kopararak yığıldı. İdamda hazır bulunmak üzere Beyazıt'a gelmiş olan merkez kumandanı Osman Şakir Paşa, o tarafa doğru koştu. Arif Bey'in perişan halini görünce sordu: — Kimsiniz? — Yaşlı adamın ağzından bir inilti çıktı: Babasıyım... — Osman Şakir Paşa birden kıpkırmızı kesildi, titremeye başladı: — Emriniz? — Evladımı bana veriniz! Bu isteği yerine getirildi ve oğlunun cesedi kendisine teslim edildi. Ertesi gün cenazesi çok kalabalıktı. İstanbul ayaklanmıştı. Kemal Bey’in idam hadisesi, İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılandı. Kemal Bey’in cenazesi vasiyeti üzerine, Kadıköy Kuşdili Çayırı’ndaki oğlunun mezarı yanına gömülmesi için, ailesine teslim edilir. Kadıköy’de büyük bir cenaze töreni yapılır. Tabut, Karaköy İtfaiye Karakolu önünden geçerken bir manga asker bayrağı yarıya indirerek selam durur. Alışılmışın dışında, tabut eller üzerinde defnedileceği yere kadar götürülerek, 10 Nisan 1919 Perşembe günü akşamüzeri toprağa verilir. Mustafa Kemal, şehit kaymakamın çocuklarını evlat edinmek istemişse de gümrük memuru emeklisi Arif Bey torunlarından ayrılmak istememiştir. TBMM 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Kaymakam Kemal Bey'i “İlk Milli Şehit” olarak kabul etmiş, Beşiktaş’ta dört daireli bir apartman, Beyoğlu’nda bir ev ve kayd-ı hayat şartıyla tüm çocuklara maaş olarak bağlanmıştır. Çoçuklarından Müşerref Hanım bugün 93 yaşında ve İzmir'de yaşamaktadır. Daha geniş bilgi için; http://www.bogazliyan.bel.tr/bogazliyan.asp?id=74 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/s...0ATA/17-82.pdf
Konu Eşref tarafından (09-03-2009 Saat 05:45 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-03-2009, 17:53 | #2 |
bilgiler için saolun
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|