07-31-2009, 11:03 | #1 |
Ertosun'dan yargı tarihine geçecek itiraflar
Ergenekon davasının savcı ve hakimlerinin değiştirilmesi için 'korsan kararname' hazırlayan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun, kendisiyle ilgili suçlamalara cevap verirken skandal itiraflarda bulundu.
Engin Aydın'la görüşmesini doğrulayan Ertosun, Ergenekon sanığıyla ilişkisini 'dostum' ifadesiyle açıkladı. Türk toplumundaki vefa duygusunu hatırlatan Ertosun, "Bu arkadaşla görüşmemde tarafsızlığımı bozan bir cihet olduğu düşüncesinde değilim. Yargılandığı davayla ilgili görüşmedik." dedi. Aynı zamanda Yargıtay üyesi olan Ertosun'un, "Ergenekon davası önüme gelirse bu ihsas-ı rey olmaz. Engin Aydın ile ilgili davaya bakmam." demesi, şu an yürüttüğü görevle tezat oluşturdu. Kent Otel toplantılarına 13 kez katıldığını söyleyen Ertosun, Ergenekon iddianamesinde 'gizli örgüt toplantısı' şeklinde tanımlanan buluşmalarda ne konuşulduğu konusunda ilginç bir savunma yaptı: "Bu toplantılara nasıl örgüt toplantısı deniliyor anlamıyorum. Orada ülkenin bazen tarım, bazen hukuk sorunları tartışılıyor." HSYK üyesi, bir soru üzerine faili meçhul cinayetler yüzünden 9 kez müebbet hapsi istenen Albay Cemal Temizöz'ün komutanı Tuğgeneral Ali Aydın'la Kayseri'de yaptığı görüşmeyi de teyit etti. Sabancı'nın katili Mustafa Duyar'ın kendi döneminde Afyon Cezaevi'ne gönderilmediğini vurgulayan Ertosun'un, Nuriş Kardeşler'in nakline değinmemesi ise dikkat çekti. Hazırladığı korsan kararname ile HSYK toplantısını 21 gün kilitleyen üye Ali Suat Ertosun, hakkındaki iddialara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Ergenekon'da tutuksuz yargılanan Engin Aydın'la görüşmesini savunan Ertosun, Aydın ile 2,5 yıl Adalet Bakanlığı'nda birlikte çalıştıklarını ve kendisiyle ailevi ilişkileri olduğunu anlattı. Ertosun, "Aydın ile buluştuğum yer gizli bir yer değil. Kızılay'ın tam ortasıdır. Çok gizli bir yerde de buluşabilirdik. Yanımızda bulunan kişiler de herkesin tanıdığı kişilerdir. Biri eski bir hakim (CHP'nin avukatı Tezcan Çakır), şu anda avukattır. Diğeri de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Başkanı (Sinan Yörükoğlu)'dır. Kendisiyle birlikte başmüfettişlik yaptık. Görüşmede davaları etkileme, o davalarda görev alan hakim ve savcıları değiştirme şeklinde bir konuşma olmamıştır. Genel çerçevenin dışına çıkılmamıştır.'' diye konuştu. Ergenekon sanığıyla görüşmesine özel anlamlar yüklenmesinin iyi niyetle bağdaşmadığını öne süren Ertosun, fotoğrafın neden ve kim tarafından çekildiği üzerinde durulmasını istedi. Fotoğrafın devlet görevlileri tarafından çekilmesi halinde vahim bir durumun ortaya çıkacağını, konunun araştırılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuracağını bildirdi. Ertosun, Ergenekon savcı ve hakimlerinin değiştirilme talebinin "davanın üstünü kapatma" girişimi olarak görülmemesini istedi. Bu yöndeki yorumları "komplo teorisi" olarak değerlendirdi. YARGITAY, HABERLERİ İHBAR KABUL EDEBİLİR İstifa etmeyeceğini açıklayan Ertosun, hakkında yapılacak her türlü inceleme ve soruşturmaya hazır olduğunu söyledi. Ertosun, geçmişte kendi kendini ihbar ettiğini, ama basının gerekli duyuruları yaptığını belirterek, Yargıtay'ın gerekli işlemleri yapacağı imasında bulundu. Ertosun, "Zannediyorum ilgili merciler de bu konularda gerekli işlemlere geçecektir. Bu konularda gelen dilekçeler olduğunu da tahmin ediyorum. Bunlar incelenecektir. İstifa etmem isteniyor. Ortada istifa etmemi gerektiren bir neden bulunmamaktadır.'' diye konuştu. HSYK üyesi, Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar'ın öldürülmesi olayında ihmalinin bulunduğu suçlamasını da kabul etmedi. Duyar'ın cezaevinde öldürülmesinden sonra şahsına yönelik yapılan yayınlar üzerine, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu müfettişlerinin, yaptığı incelemede, "soruşturmaya geçilmesine gerek olmadığına" karar verdiğini vurguladı. Tabancanın ikinci müdür tarafından cezaevine sokulduğunun belirlendiğini, birinci ve ikinci müdür hakkında gerekli davaların açıldığını söyledi. Duyar ile onu öldüren Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin Afyon Cezaevi'ne nakillerinin genel müdürlüğünden önce gerçekleştiğini ifade etti. Ertosun, gazeteci Can Dündar'ın Afyon Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mustafa Duyar'la görüşme talebini, Duyar'ın tutuklu olması ve yargılamayı etkileyebileceği düşüncesiyle uygun bulmadığını vurguladı. Buna karşılık Duyar'ın rızasının alınması koşuluyla görüşmeye dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu tarafından izin verildiğini, ancak Duyar'ın görüşmeyi para karşılığında kabul etmek istemesi nedeniyle görüşme talebinin reddedildiğini aktardı. Ertosun, "Bunu Can Dündar da bilmektedir. Maalesef bu söylediklerimi tam olarak sizlere aktarmamıştır." şeklinde konuştu. Ertosun, HSYK'da faili meçhul cinayetlerle ilgili hakkında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istenen Albay Cemal Temizöz hakkındaki davayı açan Diyarbakır Başsavcısı Durdu Kavak'ın görevden alınmasını istemişti. Ertosun'un, Temizöz'ün Kayseri'deki komutanı Tuğgeneral Ali Aydın'la görüştüğü ve faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınması teklifinin burada gündeme geldiği belirtilmişti. Ertosun, 6-7 Mart tarihlerinde Tuğgeneral Aydın'ın misafiri olarak Kayseri Jandarma Misafirhanesi'nde kaldığını itiraf etti. HÜKÜMETİN 'DEMOKRATİK AÇILIMI'NA GÖNDERME Tuğgeneral Ali Aydın ile Hayata Dönüş Operasyonu'nda birlikte çalıştıklarını anlatan Ertosun, Kayseri'de bulunduğu sırada Cemal Temizöz ile tanışmadığını, Temizöz'ün de o tarihlerde tutuklanmadığını söyledi. Ertosun, mart ayında Kayseri'de protokolü de ziyaret ettiğini, can güvenliği tehlikesine karşı 2 gün jandarma misafirhanelerinde kaldığını bildirdi. Ertosun, HSYK'da dile getirdiği talepleri savunurken tam bir siyasetçi gibi konuştu. "Biz moda tabiriyle açılım yapıyoruz. Bakın bizim açılımlarımızın içi dolu, boş değil." diyen Ertosun, önceki gün İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yol haritası açıklanan 'demokratikleşme açılımı'na gönderme yaptı. SAVCILARIN ÖZKÖK'LE GÖRÜŞMESİNE DE KARŞI Ertosun, Ergenekon soruşturmasına ilişkin soruları peş peşe sıralarken ilginç bir ifade kullandı. "Bunlar yasal mı, değil mi? Cumhuriyet savcıları kendi alanları dışına gidip ifade alabilir mi?" diye soran Ertosun, bu sözleriyle HSYK üyelerinin Ergenekon savcılarının eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ifadelerine başvurmasına da karşı çıktığını ifşa etmiş oldu. Ertosun, açıklamalarının ardından sorulara cevap verdi. Bir soru üzerine Adalet Bakanlığı açıklamasını eleştiren Ertosun, HSYK'nın bildirisini savundu: "Bizim açıklamamız, sadece orada görev yapan hâkimlere yöneliktir. Hâkimlerle ilgili herhangi bir tasarruf olmadığını vurgulamaktır. Böyle bir niyet ve istek olmadığını vurgulamaktır. Onlara güvence vermek için yapılmıştır. Aynı kefeye koymayalım lütfen. Yargılama makamlarını etkilemek kimsenin haddine düşen bir olay değildir. Buna biz de dahiliz." Toplantıda zor sorular Ali Suat Ertosun, gazetecilerin soruları karşısında zor anlar yaşadı. Ertosun, "Aynı zamanda Yargıtay üyesisiniz. Yargıtay'daki görevinize dönmeniz halinde Ergenekon davası önünüze gelirse bu ihsas-ı rey olmaz mı?" şeklindeki bir soru üzerine "Engin Aydın ile ilgili dava gelirse bakmam. Ama bunun dışındaki sanıklarla ilgili bir dava gelirse niye bakmayayım?" dedi. "Savcı ve hâkimlerin yer değiştirilme isteğinin gerekçesi anlaşılamadı. Bunu bizimle paylaşır mısınız?" sorusunu da şöyle cevapladı: "Bizim bakanlıktan çeşitli taleplerimiz oldu. Orada yapılan, insan haklarını ihlal eden bazı davranışlar nedeniyle yargı yoluna başvurulmasını istedik. Bu konuda karar alındı. Bu konudaki kararımız bir taleptir. Biz gerekli duyarlılığımızı gösterdik." Ertosun, idari bir görev yaptığı için sanıklarla görüşmesinde yanlış olmadığını savundu. Ertosun, "Eski DGM'lerde yapılan yargılamalar hukuka aykırı değildi de bugün aralarında sizin de arkadaşınızın olduğu bir grup insan yargılanırken mi hukuka aykırı?" sorusuna ise şu karşılığı verdi: "Bu konudaki hassasiyetlerimiz her zaman mevcut. Biz burada hâkim kararlarının yargıya taşınmasını istiyoruz. Geçmişte yapılmadı diye şimdi yapılmasın mı? Benim önüme geçmişte gelmedi. Gelseydi aynı şeyi yapmaktan geri durmazdım." Fotoğrafı soran gazeteciye 'canlı bomba' muamelesi Basın toplantısında gazeteci cemiyetlerini ayağa kaldırması gereken bir olay yaşandı. Vakit Gazetesi muhabiri İsmail Uğur, "Genç hâkimlere de illegal terör örgütü üyeleriyle yemek yemelerini tavsiye ediyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine darp edildi. Korumalar önce birbirlerine Uğur'u işaret etti, ardından gazeteci karga tulumba dışarı çıkarıldı. Diğer basın mensuplarının protestosu ve Ertosun'un müdahalesi üzerine, Vakit muhabiri salona tekrar geri alındı. Toplantıya özür dileyerek devam eden Ertosun, istihbarat çalışmaları olduğunu, canlı bomba endişesinin yaşandığını belirterek, korumaların hassasiyetinin bu şekilde anlaşılması gerektiğini ifade etti. Her soruya cevap vereceğini anlatan Ertosun, bu olayın iradesi dışında geliştiğini ileri sürdü. Ertosun, "Ben basın özgürlüğüne karşı değilim. Bu olayı bana mâl etmeyin." dedi. Vakit muhabiri ise, "Gazeteci kimliğimi göstermeme rağmen beni dışarı çıkardılar. Yaşananlara bir anlam veremedim." ifadelerini kullandı. Toplantıda, basın mensupları arasında da zaman zaman söz alma konusunda tartışma çıktı. Bu arada, Ertosun'un, basın toplantısından sonra Uğur'u makamına çağırarak çay ikramında bulunduğu öğrenildi. Uğur'un, görüşmede, "Güvenlik görevlilerinden aldığım bilgilere göre gazeteci olmadığımı bir gazetenin muhabiri söylemiş. Olay bunların iftirası sonucu çıktı." dediği bildirildi. Bir hukukçu olarak utandım BEKİR BOZDAĞ (AK PARTİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ): Bu toplantı beni hayal kırıklığına uğrattı. Siyaset adamı gibi konuştu. Hüküm ifade eden cümleler kurması hiç yakışmadı. Ertosun'un konuşma yetkisi yok. Kurulla ilgili basın toplantısı düzenleyemez. Sadece kurul başkanı yani adalet bakanı verebilir beyanı. Bildiri de yayınlanamaz. Hukuk çiğneniyor. Türkiye maalesef bu anlamda kötü bir noktaya geldi. Milletin yargı bağımsızlığına, HSYK'ya olan güveni zedelendi. Bir hukukçu olarak hem üzüldüm hem utandım. Mide bulandırıcı bir durum var CAN DÜNDAR (MİLLİYET): Mustafa Duyar'la görüşme talebimi doğruladı. Bakanın izin verdiğini doğruladı. 'Para talep edildi' dedi. Ancak başka gazetecilere başka mahkumlarla görüşme izni verildi. Burada çifte standart söz konusu. Tutarlılık yok bu noktada. Bir sanık açıklama yapmak istiyor. Buna izin verilmiyor, susturuluyor. Bu kişiyi susturanlar da susturuluyor. Mide bulandırıcı bir durum var ortada. Üzgünüm, sürekli terfi etti ORAL ÇALIŞLAR (RADİKAL): Türkiye'de yargılama netice vermiyor. Ertosun içeridekileri terörist olarak görüyordu. Terörden yargılanana terörist diyordu. Ben de o zaman Abdullah Öcalan ile ilgili röportajım sebebiyle yargılanıyordum. O zaman ben de mi teröristtim? Ertosun, otoriter uygulamaların sembolü gibiydi. Beni üzen şey, sürekli onun yüksek makamlara getirilmesi. Fotoğraf 'aile ilişkisi'yle açıklanamaz PROF. DR. OSMAN KAŞIKÇI (HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI): Samimi bulmadım. Önemli bir kurumun üyesinin basın aracılığıyla açıklama yapması doğru değil. Engin Aydın'la görüşmesi yargıyı etkileme açısından son derece tehlikeli. Yargılanan kişiyle bu şekilde ahbap-çavuş ilişkisine girmesini sıradan aile ilişkisi içinde değerlendirmek mümkün değil. Sıradan savcı olsaydı meslekten atılırdı GÜLTEKİN AVCI (ESKİ CUMHURİYET SAVCISI): Terör örgütü soruşturmasındaki sanıklarla kurulan ilişki insani ilişki kavramıyla açıklanamaz. Bir hakimin tarafsızlığı konusunda şüphe oluşması, o hakimin bulunduğu mevkide görev yapmaması için yeterlidir. Bu husus Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 68. maddesine göre çok ağır bir disiplin cezası olan yer değiştirme cezasını gerektirir. Kanuna göre şüpheli durumdaki hâkim, görevden alınıp bir alt bölgeye tayin edilir. Ertosun'un söz konusu fotoğraftan bir rahatsızlık duymadığını açıklaması, hukuki hassasiyet taşımadığını gösteriyor. Böyle bir kişinin normal mahkemelerde hâkimlik yapması bile mümkün değildir. Ankara dışında görev yapan bir savcı, terör örgütü üyeleriyle ilişkisinin tespit edilmesi durumunda derhal görevden ihraç edilir. Demek ki Ertosun'un hukuktan başka güvendiği yerler var. Sanığın arkadaşı tarafsız olamaz SÜLEYMAN ARSLAN (BAŞBAKANLIK İNSAN HAKLARI BAŞKANLIĞI DANIŞMA KURULU ÜYESİ): Ergenekon sanığı Engin Aydın, aynı zamanda Bağımsız Cumhuriyet Partisi genel başkan yardımcısı. Yani siyasi bir kişilik. Bu durumda Ertosun'un Engin Aydın hakkında tarafsız olamayacağı açıktır. Sanığın yakını ve arkadaşıdır. Bu tablo Ergenekon hakim ve savcılarının baskı altında olduklarını göstermektedir. Gayrimeşru bir işlem ve eylemin aleni işlenmesi veya hukuki kimliği olan kişilerle birlikte işlenmesi o eylemi meşru hale getirmez. Bilakis olayın özelliğine göre davayı gören hâkim ve savcılara "hamili kart yakinimdir" şeklinde destek çıkan ve mahkeme heyetini baskı altına alan bir mesaj niteliği taşır. Ertosun'un Engin Aydın'ı ilgilendiren davalara bakan mahkeme üyelerinin atanması işlemlerinden kendiliğinden çekilmesi gerekirdi. Şu andan itibaren dahi Ergenekon davası mahkeme heyetine ilişkin şikâyetlerin incelenmesinden çekilmeli. Kamuoyunun vicdanında aklanmadı AV. HALİL DOĞAN (DEMOKRAT HUKUKÇULAR DERNEĞİ BAŞKANI): Ne yaptıysam devlet adına yaptım demek insanları masum kılmaz. Ergenekon sanığıyla görüşeceksiniz. Ergenekon savcısını değiştirme isteğinde bulunacaksınız. Kamuoyunun vicdanında aklanması mümkün gözükmüyor. HSYK'daki görevinden ayrılmalı REŞAT PETEK (EMEKLİ CUMHURİYET BAŞSAVCISI): Açık olarak yargıya müdahale ettiklerini söyledi. Bunun da kendi hakları olduğunu belirtti. Bu, hukuka ve yasaya aykırı. Fotoğraf ile ilgili açıklaması tatmin edici değildi. Görevinden istifa etmesi gerekir. Tam anlamıyla siyasî bir konuşma ŞEVKET KAZAN (ESKİ ADALET BAKANI): Bu bir yargı değil, tam anlamıyla siyasi bir konuşma. Ertosun, başkalarına yargıya müdahale etmemesini söylerken, kendisi yargıya müdahale ediyor. ZAMAN
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|