AK Gençliğin Buluşma Noktası
Önden Giden Atlılar Önlerinde okyanus, Kızgın bir çöl arkada, Asıl içlerindedir, Zaptedilmez bir deniz, Önden giden atlılar...



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-18-2012, 14:49   #11
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
***
Çok kullanılan ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini, özellik ve
hükümlerini (ebced) harflerinin terkibince bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki: Herkes kendi
vücudunun hekîmi olmalıdır. Kullandığı ilaç ve gıdaların tabiat ve
menfaatlerini bilmelidir. Her birisini hükmüyle kullanmalıdır. Ta ki vücudu
sıhhat üzere kalmalıdır.
Gıdalardan her birinden her bir deva ki, insan bedeninde keyfiyetiyle tesir
eder. Gerçek o ilaç, insan bedenine gelip, onunla beden kendi tabii
hareketinden uyanırsa; eğer bedene insanî keyfiyetten ziyade tesir etmezse,
o ilaç mutedil; eğer bedene keyfiyyetten ziyade tesir ederse, o ilaç
itidallerden ve o keyfiyetten yana dışarıdadır. Şu halde eğer o tesir az
olup, hissedilmezse, o ilaç birinci derecedir. Eğer bedene zarar verirse,
lakim zararı helak edici değilse, o ilaç üçüncü derecededir. Eğer zararı
ölüme varırsa, o ilaç dördüncü derecededir. Ona zehir ilaç adı verilmiştir.
Gıdaların da hükümleri, bu ilaçlar gibi bulunmuştur. Hepsinin hükümleri
hece harfleri tertibiyle açıklanmıştır.

(ELİF)

İbrişim: Sıcak ve rahattır. Özellikle hamı faydalıdır. Kurusu, bit
türemesine engeldir.
İcsas (erik): İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Onun tatlısı mideyi
bozar ve ishal eder. Ekşisi, kalbi teskin edip, safrayı söker. Eksisi,
tatlısından daha az ishal eder.
Ispanak: Birinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Gıdası iyidir. Sıcak ve
kuru olan akciğere ve göğse faydalıdır. Karnı yumuşatır. Bel ve sırttaki
kan ağrılarını giderir.
Eftimon: Bir kuru ottur ki, birinci derecede kuru ve ikinci derecede
sıcaktır. Kokusu müsekkin, düşkün ve yaşlılara faydalıdır. Sevda
hastalıklarını ve balgamı gidericidir. Sara ve malihülyayı defedicidir.
Gençleri ve hararetlileri susatır.
Anason: Bilinen bir tohumdur ki, üçüncü derecede kurutucu ve ısıtıcıdır.
Böbrek, mesane, rahim, karaciğer ve dalak tıkanıklıklarını açar. Yeli
ayrıştırmada tam etkisi vardır. Baş ağrısı ve safravî hastalıkları teskin
için buhar ve suyu faydalıdır. Ezilmişi gülyağı ile kulağa damlatırsan,
kulak içinde çarpma ve düşmeden ârız olan ağrıları dindirir. Bevli ve hayzı
söker. Balgamdan doğan susuzluğa faydalıdır. Süt ve meniyi çoğaltıcı,
zehrin zararını gidericidir.
İsmet: İsfahan sürmesi denir. Öldürücü kurşun madeninin cevheridir. Birinci
derecede soğutucu ve ikinci derecede kurutucudur. Ekşisiz kurutucu ve
kabız edicidir. Gözü kuvvetlendirir, burun kanını keser.
Ürüz (pirinç): Bilinen gıdadır ki, birinci derecede ısıtıcı ve ikinci
derecede kurutucudur. Suyuyla yıkanmak, uzuvları kirden pak eder. Yenmesi,
mideyi temizler. Süt ile pişirilmesi meniyi fazlalaştırır.

(BE)

Basal (soğan): İkinci derecede kurutucudur. Üçüncü derecede ısıtıcıdır. O,
ayrıştırıcı, kesici, yumuşatıcı ve açıcıdır. Damarların ağızlarının açmak,
onun halidir. Kuvvetlisi, yüzü kızartır. Tuz ile siğili sökker. Normal
olarak yenmesi, mide ve iştihaya kuvvet verir, çok yenmesi, baş ağrısı yapar
ve aklı hafifletir. Pişmiş soğan çok gıdalıdır. Lakin susatıcıdır.
Parlamaya faydalı, basur ağızlarını açıcıdır. İdrarı kuvvetlendirici,
tabiatı yumuşatıcı, zehirli rüzgâra faydalıdır. Pişmişi yaranın üzerine
sarılırsa, ağrıyı dindirir.
Bıttıh-ı asfar (kavun): Birinci derecede ısıtıcıdır. Süratle safraya
dönüşür. Onu sirke balı düzeltir.
Bıttıh-ı ahzar (karpuz): İkinci derecede rutubet verici ve soğutucudur.
Bedeni kirden açar. İdrarı çoğaltır. Mesanede oluşan ve böbrekte peydalanan
taşları düşürücüdür. Yemek ile yenmesi faydalıdır.
Beyz (yumurta): En iyisi, yağ içinde yarı pişirilen tavuk yumurtasının
sarısıdır. En faydalısı, taze olan yumurtadır. Sarısı hararete, beyazı
soğukluğa ziyade meyilli olmuştur. ikisi dahi rutubetli ve faydalıdır.
Beyazı yüze sürülse, güneş tesirini ve ateş sıcaklığını manidir. Sarısı bal
ile karıştırılıp, yüzdeki sivilcelere sürülse, onu giderir. Beyazı,
göz ağrılarına, boğaz sertliğine, ses kesilmesine, nefes darlığına, öksürüğe
ve kanın havalandırılmasına faydalıdır. Tavuk yumurtası, çabuk nüfuz
edici, en iyi kimyon ve en çok gıda ve meni vericidir. Bayat yumurtanın
sarısı kabız edicidir. Dövülmüş mazı ile ishali kesicidir. Yumurta et
kuvvetindedir. zira ki o, hayvanın cüzüdür. Belki kuvvetli hayvandır.
Bazican (patlıcan): İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Sevda, baş
dönmesi, tıkanıklık, uyuz ve cüzzamı doğurur. Rengi bozar, sarı ve siyah
eder.
Bindük (fındır): Hararet ve kuruluğa meyillidir. Hazmı ağırdır. Cinsî
kuvveti artırır. Baş ağrısı ve mide bulantısı doğurur. Dimağa yararlı olup,
öksürüğü defeder.

(CİM)

Ceviz: Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Onun
baş ağrısı vardır. Hazmı güz ve harareti çoktur. özelliği, ağzı tebşirdir.
Bal ile soğuk mideye faydası iyidir.
Hindistan cevizi: İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Gözü
kuvvetlendirici ve sebel hastalığına faydalıdır. Kokusu güzel, yemeği
hazmettiricidir. karaciğer, dalak ve mideyi kuvvetlendirici, idrarı
getirici ve tabiatı kabzedicidir.
Cübn (peynir): Tazesi, rutubetli ve soğutucudur. Eskisi, ısıtıcı ve
kurutucudur. Normali gıda vericidir. Tuzlusu eski olursa zayıflatıcıdır.
Mesanede taş yapar.
Cüzür (havuç): Aslı ikinci derecede hararet verici ve birinci derecede
rutubetlidir. Mideyi üfürücü ve şehveti dalgalandırıcıdır. Onun tohumu
idrarı getirir.

(DAL)

Darçın: Üçüncü derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Oldukça latif ve çekicidir.
tıkanıklıkları açıcıdır. Her bozukluğu düzelticidir. Onun yağı, açıcı,
ayrıştırıcı ve eriticidir. Faydası, yüzdeki siğillere ve titremelere
çoktur. Baş ve göğüs ağrılarına faydalıdır. Soğuk nezleyi, rutubetli
öksürüğü defeder. Mideyi kuvvetlendirici, kalbi açıcıdır. karaciğer
tıkanıklığına, rahim ve böbrek ağrılarına faydalıdır. Göz perdelenmesini ve
kararmasını defedicidir.
Dik ve dücac (Horoz ve tavuk): Horozun en iyisi, henüz ötmeyenidir. Tavuğun
en faydalısı, yumurtlama vakti gelmeyendir. Horoz çorbası, mafsal ağrısına,
titreme, mideye, yele ve kulunca iyi gelir. Tavuk eti, aklı güçlendirir,
tabiatı açar, meniyi artırır, sesi saflaştırır.

(HE)

Herise (Keşkek): Bir tanınmış gıdadır ki, et suyu ile pişirilmiş, buğdaydan
hâsıldır. O, kuruluk ve rutubette ısıtıcı ve mutedildir.

(VAV)

Verd-i ahmer (kırmızı gül): Birinci derecede soğutucu, ikinci derecede
kurutucudur. Tohumu yaprağından ziyade kabız edicidir. Onun kurusu dahi,
ziyade kabız edicidir. O, tıkanıklığı açıcı, sevdayı yatıştırıcı, iç
uzuvları kuvvetlendiricidir. Gülsuyu, baygınlığa faydalı, ateşli
baş ağrısını gidericidir. Beden kokusunu güzelleştiricidir. Terbiyelenmişi,
sıcaktır ki, mide ve karaciğere kuvvet verip, hazma yardım eder. Tazesinden
on dirhem kullanan, ishal olup, on defa tuvalete gidendir.

(ZI)

Zaferan: Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Rengi
güzelleştirir, idrarı çoğaltır, şehveti düşürür, tıkanıklığı çözer ve
damarları açar. Lakin kabzı vardır.
Zencefil: İkinci derecede kurutucu, ikinci derecede ısıtıcı ve rutubet
vericidir. Cinsî isteği köpürtür. Özelliğiyle karaciğer ve midenin
soğukluğuna uygun gelir. Onunla mide rutubeti gider. Tabiat dahi yumuşaklık
bulur. Onun kullanılması yaramdan iki dirheme kadar faydalı olur.
Zeyt-i ham (Zeytinyağı): Birinci derecede soğuk ve kurudur. Dalından
koparılan zeytin itidal üzere ısıtıcıdır. rutubete eğilimlidir. eskisinde
hararet ziyade hâsıldır. Her gün zeytin sürünmek, saçları kuvvetlendirir ve
beyazları düşürür.

(HA)

Hınna (kına): İkinci derecede soğutucu ve kurutucudur. Ayrıştırıcı, açıcı,
kurutucu ve kabız edicidir. Ateşli şişlikler ve balgam için pişirilmesi
faydalıdır. Yağı, sinirleri yumuşatıcı, zorlukları çözücü ve defedicidir.
Hımmes (Keten tohumu): Birinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Siyahı ve
kırmızısı iyisidir. Makbulü büyüğüdür ki, sırt ağrısına faydalıdır. Diş
etlerindeki ve yüzdeki şişlikleri giderir. Sesi saf edip, diğer tanelerden
daha gıdalı olduğu şayidir. Pişmişi, nefese faydalıdır. Taşları, böbrek ve
mesaneden düşürür. Keten tohumunun tesiri, meniyi çoğaltma ve şehveti
kamçılamadır. İdrarı ve doğumu kolaylaştırır.
Hınta (Buğday): Hararet ve rutubette mutedildir. İnsanın hararet ve
rutubetine muadildir. Onun tanesinin hazmı yavaştır. Kırmızı iri buğday en
iyisi, en kuvvetlisi, en lezizi en gıdalısıdır.
Hamam (Güvercin): Bunun uçanı, yavrusundan hafif ve gıdalıdır. Yavrusu daha
sıcak ve daha rutubetlidir.

(TI)

Tın-i Ermeni (Ermeni çamuru): İkinci derecede soğutucu ve kurutucudur.
Tabiatı, kanı gayetle tutucudur. Basur ve çıbanlara içilmesi ve sürülmesi
faydalıdır. Uzuvların pörsümesini ve ateşli nezleyi iyileştirir.
Tabaşîr (Hint hıyarı): İkinci derecede soğutucu, üçüncü derecede ısıtıcı ve
kurutucudur. Kalbi kuvvetlendirir ve ateşli hafakanı giderir. Safradan olan
hastalıklara faydalıdır. Mide hararetini ve iltihabını, karaciğer
hararetini teskin eder, ateşli hummaları durdurur.

(YE)

Yaktin (Kabak): İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Dönüşmesi seri,
karışması iyi ve gıdası latiftir. Koruk, sumak, sefercel veya ekşi nar ile
kabağın pişirilmesi, safraya faydalıdır. Lakin kulunca zararı çok fazladır.
Bal ile pişirilmesi, onu da giderir.

Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:55   #12
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Çok kullanılan gıda ve ilaçların isim ve hükümlerini (kelemen sa'fes)
harfleri sırasınca bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki:
K- Kafurdur: Üçüncü derecede soğuk ve kurudur. Afiyet verici olup,
hararetli şişlikleri gidericidir. Baş ağrısını geçiricidir. Ateşlilerin
hislerini kuvvetlendirir. Uyku getirici, cinsî istekleri artırıcıdır.

Kehribâ: Birinci derecede sıcak, üçüncü derecede kurudur. Kandaki nefesi
(oksijen) tutucu, ateşe faydalı ve ishali kesicidir.

Kimyon: İkinci derecede sıcak, üçüncü derecede kurudur. yeli ayrıştırır.
İdrar zorluğuna faydalıdır. Kurutucu ve kabız edicidir. Yaraları
yapıştırıcı, taşları düşürücüdür.

Kem'e (mantar): Hükmü sert, gıdası kötüdür. Ancak onun suyu iyidir. gözü
parlatır.

Kereviz: Birinci derecede sıcak, ikinci derecede kurudur. Yağı ayrıştırır.
damar ağızlarını açar. Ağrıyı müsekkin, kokusu güzel ve cinsî arzuyu
körükleyicidir. Karaciğere, böbreklere, dalağa ve mesaneye faydalıdır.

Kilye (böbrek): Sıcaklık ve soğuklukta mutedildir. Bir miktar kurudur.
Hazmı zor, karışımı kolaydır.

Kebed (karaciğer): Sıcaktır. Böbrekten iyidir, İyisi ördek ve tavuk
karaciğeridir.

Kira (paça): Tabiatı yumuşatıcıdır. Hazmı kolay, öksürüğü giderici,
fazlalıkları azaltıcıdır.

L- Lübiya (böğrülce): Kurudur. Lakin onda fazla bir rutubet vardır ki,
karışımı, balgam rutubetidir. Göğsü yumuşatır, idrarı tutar. Akciğer için
dahi güzeldir. Onun ıslahı karabiber, tuz ve sirkedir.

Lûz (badem)0 Tatlısı, rutubetinden yana mutedil, acısı ikinci derecede
sıcaktır. İçilmesi durumunda idrarı tutar. Acı bademin gıdası az, açma ve
kusturması çoktur. Tatlı bademin sayılan tesirleri zayıf ve hafiftir. Lakin
bedeni yağlandırır ve öksürüğü defeder. Karaciğer ve dalak tıkanmasını
açar.

Leben (süt): Kadınların sütü, hayvanların sütünden daha faydalıdır. Zira ki
insan mizacı hepsinden mutedildir. Kadınların sütünün en iyisi, göğsünden
emilendir. Her süt ki, çoktan sağılmıştır, kötü bulunmuştur. Her hayvanın
ki, hamilelik müddeti insanınki kadar olanın sütü, inek sütü gibi, iyidir.
Sütün suyu, sıcak, yumuşatıcı ve yıkayıcıdır. Onda hiç ekşilik olmaz. Onun
özelliği, yakıcı safrayı ishaldir. Eftimon ile yakıcı sevdayı dahi
müshildir. Yoğurt, soğuk ve kurudur. Taze yoğurt, rutubetli ve sıcaktır.
Bütün süt türleri, bedeni kuvvetlendiricidir. Zira ki, hepsi kan
kuvvetindedir. Bal ile içteki yaraları temizler. Dimağa kuvvet, meniye
çokluk verir. Sütün hepsi, şehveti körükler. Sıcak ve kuru mizaçlı olan az
safraya faydalıdır. öksürüğü def eder. Lakin balgamlılara zararlıdır. Zira
ki onlardan harareti, onu hazmedemez. Kana dönüştüremez. İhtiyarlara rutubet
verdiği için, faydalı ve uygundur. bal ile onların hazmını kolaylaştırır.
Çok olur ki süt, karnı boşaltıp, bağırsaklardaki fazlalıkları çıkarır. Sonra
bedende dağılıp, tabiatı kabız edip, itidal üzere gider. süt mahsulleri
şişkinlik verir. Pişirilirlerse hazmı kolaydır.

Lüba (ağız): Onun hazmı yavaş, karışımı kötü, bal düzelticisidir. Her süt,
karaciğer boşluğunu tıkar. Ancak deve sütü tıkamaz. Çok süt, vesvese ve
unutkanlığa ilaçtır. Lakin dişlere ve dişetlerine zararlıdır. Göz karartır.
Onun ıslahı şekerdir. Şekerli süt, rengi güzelleştirir, bedeni yağlandırır.
Süt cinsinin bileşimi, sulu, peynirli ve yağlıdır. İnek sütünün çoğu
yağlıdır. Deve sütün ince olduğundan suludur.

Lahm (et): En faydalısı toklu etidir. Buzağı ve oğlağın fazla kısmı azdır.
Her hayvanın erkeği, yağlı ve siyahı, daha lezzetli, daha hafif ve daha
iyidir. İnek eti, keçi etinden kurudur. Keçi eti, koyun etinden kurudur.
Hazmı zor ve tutucudur. Deve etinin gıdası ağır ve hazmı zordur. Tavşan
eti, sıcak ve kuru olduğundan sevdası çoktur. Et cinsinin gıdası bedeni
kuvvetlendiricidir. Süratle kana dönüşür.

Lâden: Birinci derecede kuru, ikinci derecede sıcak ve latiftir. Rahim
hastalıklarına faydalıdır. Saç dökülmesini önler. Ağzı kapanmayan akar
yarayı kapatır.

M- Mastiği (Kendir): İkinci derecede sıcak ve kurudur. Gayet latif,
ayrıştırıcı ve kabız edicidir. İnce balgamı gidericidir. Balgamı çeker.
Öksürüğü giderir. Kan tükürmeyi keser. Mideyi yumuşatır ve güçlendirir.

Milh (tuz): Birinci derecede kuru, üçüncü derecede sıcaktır. Ziyade
ayrıştırması, kurutması ve parlatması vardır. çeşitli yelleri giderip,
donmuş karışımları ısıtır ve eritir. yarım dirhem kadar içilmesi kifayet
eder. Kavrulmuş tuz ile dişlerin kiri gider. Tuzu normal olarak kullanma,
rengi güzelleştirir, gıdayı oluşturur, fazlalıkları çıkarır. İshal
ilacıdır. Şeffaf ve billurî beyaz tuz, olmamış balgamı, siyah tuz, balgamla
sevdayı kuvvetle söker.

Muluhiya (Ebe gümeci): Birinci derecede soğuk, ikinci derecede
rutubetlidir. Karaciğer tıkanıklığını açar.

Mişmiş (Zerdali): İkinci derecede rutubetli ve soğuktur. Çekirdeğinin yağı
ikinci derecede sıcak ve kurudur. Basurlara faydalıdır. Zerdalinin karışımı
çabuk bozulur. Kurusu, susuzluğu teskin eder. O, mideye şeftaliden hoştur.

N- Nil otu: Birinci derecede sıcak, ikinci derecede kuru ve üçüncü derecede
kabız edicidir. Zayıflığı keser, yüzdeki sivilceleri giderir. Yeni cerahate
faydalıdır. Yaprağından çivit boyası olur.

Nane: Kuru ve sıcaktır. Onda ayrıca rutubet vardır. Mideyi hemen ısıtır ve
kuvvetlendirir. Hazma yardımcıdır. Balgamı ve kan kusmasını önler. Meniyi
çoğaltır ve cinsî arzuları körükler. Yaprağı süte konsa kesilmesini önler.

Nahale-i dakik (ince kepek): Birinci derecede soğuk ve kurudur. Yumuşatıcı
ve özel kuvvet vericidir. Zaferen ve macunla sürülmesi, yüzdeki sivilceleri
giderir.
S- Sumak: İkinci derecede soğuk, üçüncü derecede kurudur. Kabzedici,
kuvvetlendirici, tıkayıcı ve tutucudur. Safrayı boşluğa çeker, kanı
durdurur. Şişleri ve urları giderir. Diş ağrılarını keser, susuzluğu teskin
eder, mideyi düzeltir ve iştahı açar. Saçı siyahlaştırır. Bayılmaları
önler.
Şeker: Birinci derecede rutubetli ve sıcaktır. Eskisinde kuruluk vardır.
Semen (hayvanî yağ): Birinci derecede rutubetli ve sıcaktır. Zehirlenmelere
faydalıdır. Boğazı ve göğsü yumuşatır ve ayrıştırır. Fazlalıkları dahi
azaltır. Badem ile tesiri çoktur.

Sefercel: İkinci derecede soğuk ve kurudur. Kendisi ve çiçeği
kabız edicidir. Ekşisi tatlısında ziyade kabız edicidir. Her türü, susuzluğu
teskin edici ve idrarı getiricidir. Şehveti kuvvetlendiricidir. Özellikle
bal ile dahi mideye kuvvettir. Çekirdeklerinin suyu, tabiatı yumuşatır.
Kabızlığı akabinde önler. Akciğeri yumuşatır, öksürüğe faydalıdır. Çok
alınması kulunç yapar.
Semek (balık): Rutubetli ve soğuktur. İyisi küçüğüdür ki, kanı az ve tadı
leziz olup, süratle bozulmaya, Akıcı lan tatlı su içinde doğup kılçığı çok
olmaya. Yahut tuzlu denizlerden tatlı nehirlerin akışına karşı hareket
edip, onda kalmaya. Deniz balıklarının iyisi odur ki, çok bayat olmaya. Ona
tuzun kuvveti üstün olup, sıcak ve kuru olmaya. Taze balık, sulu balgam
yapar. Çabuk bozulduğundan, sıcak olan mideden başkasına faydalı değildir.
Balık etini bozan, rutubetliler ve sütlülerdir. Onu tatlılar düzeltir.
Ayn- Anber: İkinci derecede sıcak, birinci derecede kurudur. mide,
karaciğer, klb, his ve kuvvetleri güçlendirir. Anber, müsekkinden ziyade
mutedil ve dimağ hastalıklarına devadır.

Ud: İkinci derecede kuru ve sıcaktır. Mide, karaciğer, kalb ve his kuvveti
için faydası vardır. Tıkanıklığı açar. Dimağa gayet faydalıdır. İltihabı
iyileştirir ve yeli defeder.

Asel (bal): İkinci derecede sıcak ve kurudur. Parlatıcı, açıcı ve
çekicidir. Kokuşmaya manidir. Karışımları dahi, biti öldürür. Yaraları
temizler. Göz kararmasını giderir. Mideyi kuvvetlendirir ve iştihayı açar.
Karnı düzeltir. Yaraya sürülürse ilaç olur. Zift ile çok etkili ve
çekicidir.

Ineb (üzüm): Kabuğu soğuk ve kurudur. İçi rutubetli ve sıcaktır. Çekirdeği
hem soğu, hem kurudur. Gıdanın iyisidir. Mideyi ve şehveti kuvvetlendirir.
iyisi olmuşudur. Asmada olanı beğenileni ve siyahı yararlıdır. Mesaneye
zararlıdır. Tatlı nar onu düzeltir.

F- Fızza (gümüş): Soğuk v kurudur. Hafakanı önler. Suyu, mide ve kalbe
faydalıdır. Uykusuzluğu giderir.

Fıstık: İkinci derecede kuru ve sıcaktır. Onda fazladan rutubet te vardır.
Kalbi kuvvetlendirir, karaciğer tıkanıklığını açar. Faydalı ilâçtır.

Fücl (turp): Gıdası az, balgamı çok ve karaciğer tıkanıklığını açıcıdır.
Bit doğurur. Bedendeki yelleri ayrıştırır. Kurtları öldürür. Yemek hazmına
yardımı çoktur. Lakin hazmolunması zordur.

Fülfül (biber): Dördüncü derecede kuru ve sıcaktır. Siyahından ziyade
beyazında hararet vardır. Kırmızısının kuruluğu daha azdır. Biberler, mide
ve bağırsaklarda olan kalın yelleri ayrıştırır. Yapışık karışımları kesip,
sinir ve adaleyi ısıtır.

Sad- Sandal: İkinci derecede soğuk ve kurudur. Sürülmesi ve içilmesi sıcak
şişliklere, ateşli baş ağrılarına ve hafakana faydalıdır. Sıcaklık ve acıdan
olan mide zayıflığına uygundur.

Sa'ter (keklik): İkinci derecede sıcak ve kurudur. Latif, ayrıştırıcı ve
faydalıdır. İçilmesi, kokuyu giderir. Mideyi kurutur. İdrarı getirir. Gözü
kuvvetlendirir. Kasık ağrılarını kesicidir.


Sumg (ağaç sakızı): Kurutması kuvvetlidir. En latifi arap sakızıdır. Zira
ki o, göğüs sertliklerini çözüp, bağırsaklara kuvvet verir. Renkli haberlerle
yazmayı güzelleştirir.
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-19-2012, 01:59   #13
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Ufukların ve nefslerin birbirine tatbik olunduğunu, insan âlemi şeklinin
büyük âlemin yapısının aksi kılındığını ve iki âlemin gönül âleminde
tamamen bulunduğunu bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, ârifler demişlerdir ki: Her yönden afâka her
vecihle nefsler uygun ve mutabık bulunmuştur. Zira ki, bütün âlemin bazı
cüzleri açık, bazı cüzleri gizli kılınmıştır. Açıktakiler, dokuz felekler,
dört unsur ve üç bileşiktir. Gizli olanlar, on akıl, dokuz nefstir. İnsanın
dahi dışı ve için vardır ki, dışı beden uzuvlarının hepsidir. İçi, on
histir ki, bütün eşyayı idrak edendir. Şu halde insan vücudu cihan
kitabıdır. Bir mecmua kılınmıştır ki, âlemde her ne bulunmuşsa, bir insanda
da bulunmuştur. Bu insan sureti, bir küçük âlemdir ki, büyük âlemde bulunan
feleklerin ve unsurların benzerleri, onda da bulunmuştur. Nitekim defalarca
açıklanmıştır. Lakin bu küçük âlem, büyük âlemin yapısı aksince
bilinmiştir. Zira ki, büyük âlemin dış kabuğu çevresi hududu bulunan atlas
feleğidir ki, şeriatçıların dili ile en büyük yerdir. Onun içinde burçlar
feleğidir ki, o kürsüden ibarettir. Onun içinde zühal feleğidir, onun
içinde müşteri feleğidir. Onun içinde merih feleğidir. Onun altında güneş
feleğidir. Onun altında zühre feleğidir. Onun altında utarit feleğidir.
Ondan içeri ay feleğidir. Onun içinde su küresidir. Onun içinde âlemin iç
dudağı olan toprak küresidir ki, büyük âlemin yapı ve şekli böyledir.
İnsan âleminin yapı ve şekli onun aksidir. Zira ki, bunun kuşatıcı kabuğu
topraktır ki, bu bedenin derisidir. Onun içinde sudur ki, kandır Onun
içinde havadır ki canın buharıdır. Onun içinde ateştir ki, yürekte hayvanî
ruhtur. Onun içinde yedi yedi göktür ki, kalbin yedi tavrıdır. Gönül içinde
insanî ruhtur ki, onun dışı kürsi ve içi Rahman'ın Arş'ıdır. Zira ki,,
âriflerin kalbe Hazret-i Rahman'ın evidir. Nitekim Hak Taâlâ: 'Yere göğe
sığmam, lakin vera' sahibi mü'min kulumun kalbine sığarım,' buyurmuştur. Bu
insan ruhu, en büyük âlem olduğunu duyurmuştur. Şu halde bu Hazreti insan,
mânâda en büyük âlemdir. Gerçi surette en küçük âlemdir. Ruh ile âlemin
babasıdır. Gerçi bedenle insanın çocuğudur. Huzur ile hepsinden öncedir.
Gerçi meydana gelişle hepsinden sonradır. Meselâ: Büyük âlem cüz'leri ile
bir ağaçtır ki, insan âlemi ondan vücuda gelmiş meyvedir. Şu halde âlemin
son gayesi bu insan türüdür. Nitekim ağacın aslı meyvenin çekirdeğidir.
Bunun gibi cihanın aslı, bu insan ruhudur. Nitekim ağacın neticesi
ortadadır. Onun gibi âlemin sonucu insan bedenidir. Nitekim her meyvenin
çekirdeklerinde kendi ağacı topluca mevcuttur. Onun gibi bu insan ruhunda
bütün kâinat toplu olarak mevcuttur. Nitekim meyvenin vücudu, dalların
olgunluğu sonucudur. Onun gibi insanın vücudu esasların mizası sonucudur.
Nitekim meyvenin cüz'leri ağacın bütün cüz'lerinden yükselip, tepesinden
ortaya çıkmıştır. Onun gibi insan vücudunun cüz'leri bütün cihan
cüz'lerinin yükseklerinden geçme ve alçaklarından yükselme ile her
cüz'ünden bir menfaat, bir zarar ve bir özellik alıp, hepsini toplayarak
ortaya çıkmıştır. Feyz kabulüne istidatlı olup, bu derece ile sair
yaratıklar arasında tek olup, bunca kerem, fazilet ve en güzel şekil ile bu
yüksekliğe yetmiştir.
BEYT
Çâr unsurdan mürekkep nefs-i vâhittir cihân
Sen gerek âdem-i hayal eyle, gerek âlem hayal eyle
(Dört unsurdan bileşmiş tek nefstir cihân, sen ister insan hayal et, ister
âlem hayal et.)
BEYT
İki görmek şaşılıktır, gayr-ı bilmek ayn-ı ceh!
ålemi hem âdemi bir kendi nefsin buldu eh!
(İki görmek şaşılıktır. Başka bilmek göz yanılmasıdır. årifler, âlemi de
insanı da sadece kendi nefsi buldu.)
Çünkü cihanın başlangıcı ve aslı bu insan ruhu bulunmuştur. Cihanın dönüş
yeri yine bu ruh kılınmıştır. Zira ki, bu insanî ruh, ilâhi aşkın feyzi
bilinmiştir. Halbuki ilâhi aşk küllî akıl ve izâfî ruhtur. Küllî akıl ise
bütün cihan cüz'lerini kuşatıcıdır. Her anda bütün işleri tedbir edicidir.
Şimdi nefsi böyle müşahade eden ârif, Mevlâ'sını bilmiştir; cihana can olup
ebedi hayat bulmuştur. Büyük âlemi gönlünde görüp, en büyük âlem olmuştur.
Nitekim bir ârif, bu mânâyı eda kılmıştır:
NAZM
Devan sendedir, şuurunda değilsin İlacın senden, görmüyorsun
Cisminin küçük olduğunu sanırsın En Büyük âlem sende toplanmıştır.
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-19-2012, 02:01   #14
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
İnsanın iç ve dışının, cihanın iç ve dışına uygun olduğu hâkimâne bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, filozoflar demişlerdir ki: İnsana önce kendi
nefsini bilmek lâzımdır. İç ve dışı ne hakikat ve yaratılışta, ne
özellikler taşımakta. Ta ki bu sanattan sanatkârını bilip, onun isim ve
fiillerini, tecelli ve tasarruflarını âlemin içinde ve dışında bula.
Nefsinden, Rabbine gönül yolundan dönüşle revan ola. Ona eşyanın
hakikatleri ve mânanın incelikleri açık ola. Huzur ve ünsiyet ile ebedî
kala. Zira ki insan suretinde bir küçük âlemdir ki, ondan dışta bulunan
büyük âlemdir. Çünkü büyük âlemde her ne var ise, onun benzeri bu küçük
âlemde de bulunmuştur. Nitekim büyük âlemin, dört denizi bilinmiştir. Onun
gibi insan âleminin dahi dört denizi bulunup, ona uydurulmuştur. Büyük
âlemin dört denizi: Gizli hazine sevgisi, ilk cevher, melekût âlemi ve mülk
âlemidir. İnsan âleminin dört denizi: Baba sülbünde meni, ana rahminde
nutfe, iç ruh ve dış bedendir. Çünkü Hak Teâlâ ezeli sevgisiyle: 'Ben gizli
bir hazine idim, bilinmeyi sevdim,' buyurmuştur. Yani sevgi, âlemin
yaratılma esası olduğunu duyurmuştur. O ilâhî sevgi, büyük âlemin cevher
vücuda gelmiştir. O, büyük âlemin ikinci denizi olmuştur. O cevherin içi ve
dışı vardır ki, içinden felekler ve unsurların hayatı hâsıl olmuştur. O,
melekût âlemidir ki, büyük âlemin üçüncü denizidir. O cevherin dışından
felekler ve unsurlar olan basit cisimler vücuda gelmiştir. O, mülk âlemidir
ki, büyük âlemin dördüncü denizi olmuştur. Onun dört denizi bununla son
bulmuştur.
Yedi gezegen feleğine yüksek babalar; unsurlara ve dört tabiata aşağı
analar denilmiştir. Bu babalar ve analar sürekli hareket kılmaktadır.
Bunlardan üç bileşik vücuda gelmektedir. Nitekim Hak Taâlâ: 'Nun ve kalem,
bir de yazdıklarına andolsun,' /63/1), buyurmuştur. Yani (nun) gizli hazine
sevgisi, (kalem) ilk cevher, (yazdıkları) mülk âleminin müfredatı ve
melekût âleminin mücerretleri olduğunu duyurmuştur. Fertler ile mücerretler
an an yazılmadadır. O yazılmadan, bu bileşik cisimler vücuda gelmededir ki,
bunlar kitabın kelimeleri benzeri hikmetle düzen bulmuştur. İlâhî kelimeler
sonsuz olduğunu, Hak Taâlâ bize lütûyle duyurmuştur. Nitekim Kur'an'da:
'Allah'ın kelimeleri tükenmez,' (31/27), buyurmuştur.
NAZM
Aya nice bir devr ide bu çâr anâsır Kim ona ne evvel ola malûm ve ne âhir
Kâh eyleyeler âlem-i tefridde seyran Kâhi olalar âlem-i terkibde sâir
Tefridde çâr ola ve nâçâr ola devri Terkibe gelince se mevalid ola zâhir
Bu cümle mezahirde ola muteber İnsanın ola cümle tufeylisi mezahir insan
İnsan âleminin yaratılış mâyesi, baba sülbünde olan menidir ki, o, onun
evvelki denizi bulunmuştur. Birinci cevher, ana rahminde bulunan nutfedir
ki, o, onun ikinci denizi bilinmiştir. Nutfenin iç ve dışı vardır ki,
melekût ve mülk âlemlerine tatbik olunmuştur. Nutfenin içinden ceninin his
ve kuvvetleri hâsıl olmşutur ki, onun üçüncü denizi kılınmıştır. Dışından
cüz ve uzuvları vücuda gelmiştir ki, onun dördüncü denizi itibar
olunmuştur. İnsan âleminin dahi dört denizi bununla son bulmuştur. Zira ki
meni, baba sülbünde gizli iken, salt sevgi idi. Ondan bir hareketle ortaya
çıkıp, ana rahminde birinci cevher olmuştur ki, iç ve dışı, doğanın can ve
cismi olup, insan âlemi vücuda gelmiştir. Büyük âlem, bu insan âlemine
hizmetçi ve dalkavuk olmuştur.
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-19-2012, 02:02   #15
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
İnsan âleminin âhiret âlemine çeşitli yönlerle benzerlik ve ortaklıklarını
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun, ki, ârifler demişlerdir ki: Peygamberlerin (selam
onlara olsun) rumuzlarının bir münasebeti, yani insan âleminin bekâ âlemine
bir benzerliği budur ki, beka âleminin giriş yeri olan ölüme misal, insan
âlemidir. Birinci, gıdanın hazmıdır. Bedenin yok olmasına misal, ikinci
hazmdır. İkincisi neşveye misal, üçüncü hazımdır ki, halis kan vücut bulur.
Cesetlerin haşrine misal, dördüncü hazımdır ki, menî hâsıl olur. Maşheşe
misal, babanın sülbüdür ki, meni onda toplanır. Hesap, kitab ve mizana
misal, nutfe cevherinde hâsıl olan felek konumlarının tesirleridir. Sırata
misal, babanın mesane yoludur. Cehenneme misal, fercin içidir. Kevsere
misal, ananın nutfesidir. Cennete misal, rahimdir ki, onda nimet türleri
olan his ve kuvvetler ile hayat ve can bulur. Mevla'ya kavuşmaya misal,
ondan doğmaktır ki, insanın güzellik ve cemalini görüp, yerin diyarına
hayran olur.
Bir benzerliği budur ki, ölüme misal, uykudur. Şeytana misal, vehmetmedir.
Berzaha misal, rüyadır. Melekûta misal, sadık rüyadır. Mezara misal, göğsün
içidir. Münker ve nekire misal, tedbir ve ihtiyardır. Kabir karanlığına
misal, Hak'dan gaflettir. Kabir azabına misal, kendini bilmemektir. Kabir
nuruna misal, gönül huzurudur. Kabir nimetine misal, kendini bilmektir.
İsrafil'e misal, İlâhî aşktır. Sura misal, insan boğazıdır. Mahşere misal,
müşterek histir. amel defterine misal, hafıza kuvvetidir. Mizana misal,
nazarî akıldır. Sırata misal, fikretmedir. Cehenneme misal, tabiat
zindanıdır. Zebanilere misal, kötü ahlaktır. Acıklı azaba misal, şirk ve
hevadır. Masivayla şuğullanmaktır. İtiraz ve şikayettir. Zira ki hep edip
eyleyen bir Mevla'dır. Kevser havuzuna misal, muhabbet şarabıdır. Cennet-i
âlâya misal ârifin kalbidir. Huri ve gılmana misal, güzel ahlaktır. Dört
nehre misal, ilim suyu, ilim sütü, rıza balı ve aşk şarabıdır. Ebedî nimete
misal, çoklukta teklik bulmaktır ki, toplulukta halvettir.
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi