![]() |
#1 |
![]() Evlere gireriz. Salonlarına, oturma odalarına ya da varsa kütüphane ve çalışma odalarına. Duvarların dilsizliğini, masaların düz ve ifadesiz yüzünü değiştirsin diye önlerine, üstlerine, kenarlarına koyulan çeşitli eşyayı seyre dalarız. Ev eşyalarının da kıymeti, kariyeri, sohbeti ve mesajları vardır. Bazı eşyaların mesajlarını çok net alırsınız; deri bir koltuk, markalı makineler ya da hiçbiri birbirine uymayan eşyalarla kurulmuş bir oda. Bunları atlattıktan sonra daha küçüklerde dolaşır gözünüz. Kenarlardaki boyutu daha küçük ıvır zıvıra yöneltiriz göz gezdirmemizi. Bundandır ki pek çok evde aslında zihnen kullanılmayan ya da ölmüş birçok eşyanın kendisi ya da hayaleti dolaşır durur. Sigara içmeyiz ama kül tablaları vardır. Alkol almayız ama kadehler vitrinleri süsleyebilir. Çiçek almak fazladan bir davranıştır ama kokmayan, yaşamayan çiçekler alınabilir; hatta vazolar boş olarak da bulundurulabilecek eşya kategorisindedir. Askılıkta şapka, yağmurluk, raflarda türlü zarif hediyelik ve kitaplar...
Evet, kitaplar da bu eşya kervanının malı olmuş, eve getirilmiş ya da bırakılmıştır. Eskiliklerine göre rafın arkasında ya da önünde yer alan; türleri, alınması, sıralanması, korunması, okunması hep ev sahibinin zihniyetine göre değişen eşyalardandır kitaplar. Evet, kitap birçok kişi için bir eşyadır. Bu yazının içinde bir ev eşyasıdır kitap, başka bir yazıda büro eşyası. Daha da geliştirdiğimiz bambaşka bir yazıda pekâlâ bir ün, bir kazanç ya da bir kendini ispat materyali de olabilir. Bu, ayrı bir konumdur kitap için ve maddi hayata bağlı yönüyle o "yazılı materyal" denilen eşya sınıfındandır. Alınır satılır. Yenidir, zamanla eskir. Diyeceğimiz kitap bir eşyadır da eşyalığının ötesine geçebilmiş, kişide de bir kalıntı bırakabilmiş midir, işin bu kısmından bile emin olmak zordur. Kitapların eşyalık vasfına sahip olması, arkadaşlık, bilgilendiricilik ya da zevk vericilik vasıflarına sahip olmamasıyla da her zaman ilgili değildir. Kimi zaman okul yıllarının hatırası, kimi zaman "entel" arkadaşların anısıdır. Öğretmenlerin aldırdıklarından sağ kalanlar, doğum günlerinde ya da hastalıklarda getirilenler bu sınıftandır. Kimi zaman popüler akımların kalıntısıdır kitaplar. Her sezonun ülkelere ve evlere bıraktığı onlarca gereksiz türlü popüler eşyanın kâğıda dökülmüş arkadaşlarıdır. Kimi zaman da evin içinde sadece eski okul yıllarının bıraktığı bir enkazdır. Daha çok kategori vardır bu cinsten kitapları tasnifleyecek ve ayıracak, ama cümleyi burada kesmek daha iyi olacaktır. Kıyafetlerden ve kelimelerden zihniyet okuyan bir kişi olduğunuzu iddia ediyorsanız bugünün kitapları size türlü bilgiler verecektir. Kütüphanesine ya da o hacme ulaşmamış raflarına göz gezdirdiğiniz herhangi birisi -evet herhangi diyoruz, belirsiz sıfat- düşüncelerini, meraklarını, hatta zorunlulukları, yani geçtiği yolları bir de kitap üzerinden sunacaktır size. Sunacaktır sunmasına da sizin mesajları anlamanızla onun mesajları anlatması aynı mı olacaktır? Maalesef bu soruya hayır, cevabı verilebilir. Bugünün tüm eşyaları gibi kitapları da karmaşık mesajlar içerecektir kendilerini sunarken. Kitabın kapağının, içeriğinin, yayınevinin, türünün sunduğu vaadler ve mesajlar bir tarafa, kaçıncı rafta olduğu, hangi tür kitapların yanında bulunduğu, kitaplığın genel olarak nasıl bir halde olduğu da başka başka yorumlara götürecektir sizi. Bir de ev sahibiyle kitap sohbetleri vardır ki işte işin gerçek yüzü burada ortaya çıkar. Sohbet sizi güzel bir yolda da yürütebilir, bir anda bir uçurumun kenarına da getirebilir. "Hım, klasikler", dersiniz "Yaa onları fuardan set aldım, ama çok sıkıldım ikincide bıraktım" diyebilir. "Ooo psikoloji" dersiniz "Bu birkaç kitabı çok tavsiye ettiler aldım ama aradığımı da bulamadım yarıda bıraktım" diyebilir. "Aaa popüler tarih" dersiniz, "Otobüste rahat okuyorum bu tip şeyleri" diyebilir. Hatta kitaplarının çoğunun ona ait olmadığını, bir arkadaşının bıraktığını, kitaplığının alıp iade etmediklerinden müteşekkil bir kütüphane haline geldiğini de itiraf edebilir! Ya da daha kitaplığın önüne giderken sizi yakalayıp "Ooo, kitaplarla ilgileniyorsun. Ama benim kütüphanede pek bir şey yok" diyerek meseleyi bitirebilir. Şanslıysanız siz tahminden vazgeçmiş bir haldeyken o sazı eline alıp "Bunu okudum güzeldi; bunu okudum pek sevmedim, bunu da okuyacağım ama bir türlü vaktim olmuyor" diyerek sohbeti geliştirebilir. "Bunlar ev arkadaşımın kitapları, benimkilerin hepsi memlekette kaldı", diyerek sorunu kökten çözebilir yahut kendi okudukları üzerine apayrı bir sohbet başlatabilir. İşte o zaman zihniyet okuma işleminizin türlü zamanlarda çuvallayabileceğini bir defa daha anlarsınız. Ev sahibinin yaklaşımını nasıl ki sadece pembe bir kül tablasından, fincan takımlarının renklerinden, bibloların şekillerinden, masanın üzerine yığılmış cd ve benzeri zerzevattan okuyamıyorsanız -hepsinin hediye olma ihtimali vardır ve aslında sevmediğini ya da kaldıracağını söyleyerek bir fiskeyle kurduğumuz gerekli gereksiz teoriyi yıkabilir- kitaplar da bilgeliğinin alâmet-i fârikası olarak karşınızda durmuyor olabilirler. Koca kütüphane okunmamış, gözbebeği olanlar kaybolmuş, ya da raflar dolusu kitap, maymun iştahlılığın eseri olarak karşınızda dikilmiş olabilir. Ben olasılıkları söyleyeyim de arkadaş evinde hoşbeşinizi başınıza gelmeyenlere sevinerek devam ettirin! ESMA ÜRKMEZ
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|