AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 05-03-2009, 10:28   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Evimle mimberim arası...
Vakit gazetesi Yazarı Sibel Eraslan'ın, Mekke-Medine notları... Sevgili Efendimiz(sav), “Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim kevser üzerindedir” buyurmuşlardır. Bu sözleriyle, Hz. Peygamber Efendimiz(sav), Ravza’nın hudutlarını çizmiş ve faziletini beyân etmiştir.




Ravza-i Mutahhara, bir yoruma göre gerçek bir cennet bahçesidir ve ahirette cennete nakledilecektir. Diğer ve yaygın düşünüşe göre ise; bu bahçede kılınan namazlar, okunan Kur'anlar, yapılan zikir ve dualar bereketiyle, rahmet inerek, huzur ve saadet hasıl olduğundan cennete benzetilmiştir.

KABR-İ ŞERİFİN DÖRT KÖŞELİ SÜTUNU
Cebrail makamı da denen bu sütunun yanında Hz. Fatıma'nın (r.ah.) kapısı vardır. Peygamberimiz (s.a.v.) bazen buraya gelir ve Hz. Fatıma'nın (r.ah.) kapısının iki köşesine tutarak "Selam olsun sizlere! Ey Aile halkım (Ehli beytim)! Allah sizden kötülükleri gidermek ve sizi tam olarak temizlemek istiyor!" derdi. Bu sütun ayrıca Cebrail (a.s.)'ın makamı sütunu olarak da bilinir. Bu sütun günümüzde Peygamberimiz(s.a.v.)'in mübarek kabirlerini çevreleyen duvarın içinde kalmıştır. Bu yüzden Mescidi ziyaret edenlerin bu sütunu görmeleri mümkün değildir. Sevgili Efendimiz(sav) “Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim kevser üzerindedir" buyurmuşlardır. Bu sözleriyle, Hz. Peygamber Efendimiz(sav), Ravza’nın hudutlarını çizmiş ve faziletini beyân etmiştir.

Minberle Kabr-i şerifin arasındaki sahanın uzunluğu 26,5 metreydi. Emevî Halife El-velîd b. Abdülmelik mescidi inşa ederken, Efendimiz(s.a.v.)’in hanımlarına ait olan odaları mescidin içine almış, üç kabr-i şerifi de, duvar ve surla çevirmişti. Böylece, Ravzanın doğu tarafından 4,5 metrelik alan, hücre-i saadete ilhak edilmiş oldu ve Ravza’nın uzunluğu 22 metreye düştü.

Ravza; 22 metre uzunluğunda, 15 metre genişliğinde 330 metrekare bir sahadır. Yeşil renkli halılarla kaplıdır. Hanımların ziyareti için sabah, ikindi ve yatsı namazlarından sonra belli zamanlarda açılmakta, erkek ziyaretçiler içinse her vakit açık bulunmaktadır.

RAVZA-I MUTAHHARA CENNET BAHÇESI
Ravza-i Mutahhara, bir yoruma göre gerçek bir cennet bahçesidir ve ahirette cennete nakledilecektir. Diğer ve yaygın düşünüşe göre ise; bu bahçede kılınan namazlar, okunan Kur'anlar, yapılan zikir ve dualar bereketiyle, rahmet inerek, huzur ve saadet hasıl olduğundan cennete benzetilmiştir. Burada yapılan ibadetler, cennetin yolunu açtığı için, -mecazi manada- bu alana cennet denilmiştir.

Günümüzdeki mevcud olan bu mihrab, Mısır sultanı Kayıtbay'ın yaptırmış olduğu mihrabdır. Burada önemli bir noktaya temas etmek isteriz: Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz namaz kıldırırken kıbleye yöneldiğinde, hutbe okurken dayandığı hurma kütüğünü önüne alırdı. Bugün, o kütüğün yerinde üstuvane-i muhallaka adı verilen bir sütun vardır. Bu sütun mihrabın biraz kıble batısındadır. Bugünkü mihrap, Rasulullah’ın namaz kıldığı yerden yaklaşık yarım metre doğuya kaydırılmıştır. Bu itibarla Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’in secdegâhı mevcut mihrabın ortası değil, mihrabın sağ kemerinin altındadır. Ve üzerinde “Peygamberin A.S. namaz kıldığı yer burasıdır” yazılıdır. Mihrap bu şekilde yapıldığı için, Rasulullah Efendimiz’in secdede mübarek başını koyduğu yere ayakla basmak imkansız hale gelmiştir. Burada namaz kılma şerefine nail olan bir Müslüman, secde ettiğinde başını Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’in ayaklarını bastığı yere koymuş olur. Ravza-i Mutahhara’nın batı sınırındaki sanat şaheseri mesabesindeki minberin, 1598’de Sultan 3. Murad tarafından Mescid-i Nebeviye hediye edildiğini kaydederek Ravza’mızı selamlarız.

MUHALLAKA SÜTUNU
Muhallaka sütunu kıble yönünden Hz. Peygamber(s.a.v.)'in mihrabına bitişiktir. Başlangıçta bu sütunun yeri Peygamberimiz(s.a.v.)'in mübarek mihrabının sağına düşmekteydi. Bugün bu sütunun üzerinde Peygamberimiz(s.a.v.)’in mübarek mihrabı vardır ve üzerinde “el-Üstüvanetü'l-Muhallaka” yazmaktadır. Maalesef hanımların ziyaretine kapalıdır, erkekler kısmındadır.

Bu sütunun böyle isimlendirilmesinin sebebi: Allah Resulü (s.a.v.) bir namaz esnasında kıble tarafında yerde bir tükürük görmüş ve bu O’nun ağrına gitmiştir. Bu sırada bir sahabe kalkarak ve yerden tükrüğü silerek yerine “halûk” denilen güzel kokudan sürmüş ve bu Peygamberimiz (s.a.v.)'in hoşuna gitmiştir. Bu, Mescid-i Nebevi'ye sürülen ilk güzel koku kabul edilir.

HZ. AİŞE SÜTUNU
Aişe sütunu, Ravza-i Mutahhara'nın ortasında yer alır. Peygamberimiz (s.a.v.) kıblenin değiştirilmesinden sonra iki ya da üç ay süreyle bu sütunu mihrap edinmişti. Daha sonra ise Muhallaka Sütunu'nun olduğu yeri mihrap olarak kullandı. Bu sütunun böyle isimlendirilmesinin sebebi Hz.Aişe’nin ifadesiyledir:
“Mescitte öyle bir sütun var ki insanlar onu bilseler yanında namaz kılmak için oklarla birbirlerine girerler!”
Bugün de üzerinde “Aişe Sütunu” yazmaktadır. Bu sütunun diğer adı, “Muhacirler Sütunu”dur. Muhacirler bu sütunun etrafında toplanırlarmış.

TEVBE SÜTUNU
Ebu Lübabe, Beni Kurayza ile yapılan antlaşmada temsilciydi ve haddi aştığını düşünmüştü, bu yüzden büyük hicap duymuş ve şöyle adakta bulunmuştu:
“Allah’a yemin olsun ki Allah tevbemi kabul edinceye ve Hz. Peygamber (s.a.v.) beni çözerek serbest bırakıncaya kadar kendimi çözmeyeceğim!”
Beni Kurayza Yahudilerinin kuşatması bittiğinde Peygamberimiz Medine'ye döndü. Ebu Lübabe hâlâ daha bağlı olduğu sütunda duruyordu. Kızı yanına gelip onu namaz ve ihtiyaçları için çözüyor ve tekrar bağlıyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) Ümmü Seleme'nin evindeyken Allah Teala O’na, Ebu Lübabe'nin tevbesini kabul ettiğini bildirdi. Ümmü Seleme bununla ilgili olarak şöyle der;
“Peygamberimiz (s.a.v.)'i bir seher vakti gülerken gördüm. Ona: ‘Ey Allah Resulü! Allah yüzünü her zaman güldürsün! Gülmenin sebebi nedir?’ diye sordum. Allah Resulü (s.a.v.): ‘Ebu Lübabe'nin tevbesi kabul edildi’ dedi.
Ümmü Seleme ise: ‘Ona müjdeleyeyim mi, Ey Allah’ın Resulü’ diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) de “‘İstiyorsan tabii ki’ cevabını verdi. Bunun üzerine Ümmü Seleme odasının kapısına çıktı ve -hicap emri henüz gelmemişti.- ‘Müjde! Ey Ebu Lübabe, Allah seni afvetti’ diye seslendi.”
Ebu Lübabe'nin Allah tarafından bağışlandığı haberi duyulunca halk onu bu durumundan kurtarmak için hemen Ebu Lübabe'nin yanına geldi. Ebu Lübabe ise: ‘Hayır! Beni Peygamberimiz (s.a.v.) gelip kendi elleriyle serbest bırakıncaya kadar kendimi buradan çözmem’ dedi. Sabah namazından sonra Peygamberimiz (s.a.v.) Ebu Lübabe'nin yanına gelerek onu serbest bıraktı.
Bu olaydan sonra Ebu Lübabe'nin kendini bağladığı sütun “Tevbe Sütunu” olarak bilinir oldu.

SERİR SÜTUNU
Bu sütun, Peygamberimiz (s.a.v.)'in itikaf ettiği yerdedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) için bu sütunun yanına yapraksız ve yapraklı hurma dallarından bir yatak konurdu. Bu sütun bugün Peygamberimiz (s.a.v.) odasının penceresine bitişiktir.

SANDIK SÜTUNU
Bu sütun, Peygamberimiz (s.a.v.)'in mübarek kabirlerinin baş kısmının karşısındadır. Halen demir parmaklıkların dahilinde bulunmaktadır.

BEKÇİLER SÜTUNU
Peygamberimiz (s.a.v.) Yahudi ve Hıristiyanların İslâm’a ve Müslümanlara olan kinini görünce, Ashab'tan nöbetle kendisini korumalarını istedi. Peygamberimiz(s.a.v.)'e muhafızlık yapmış bu kişilerden bazıları şunlardır:
Ali b. Ebu Talip, Sa'd b. Ebu Vakkas, Sa'd b. Muaz, Muhammed b. Mesleme, Bilal b. Rabah... Allah Teala, “Allah seni insanların vereceği zararlardan korur” ayetini indirince, Peygamberimiz (s.a.v.) odasından dışarıya çıkıp muhafızlara bu ayeti okumuş ve onları göndermiştir. Emir’el-Müminin Ali b. Ebu Talip, bu sütunun yanında onu arkasına alarak namaz kılmaya devam etmiştir.

HEYETLER SÜTUNU
Allah Resulü(s.a.v.) kendisine gelen uluslararası heyetlerle bu sütunun yanında oturarak görüşür ve onlardan İslâm’a uyma konusunda biat alırdı. Bu sütun ayrıca "Gerdanlık Meclisi" olarak da bilinir. Zira Ashab’ın en üstün şahsiyetleri burada bir araya gelirdi.

TEHECCÜD SÜTUNU
Bu sütun, Peygamberimiz'in (s.a.v.) gece namazı için kalktığında teheccüd kıldığı yerdir. Bu sütun, şu anda Peygamberimiz(s.a.v.)'in hücre-i saadetlerinin içinde pencereli kısmın dahilinde kalmıştır. Peygamberimiz(s.a.v.) için her gece yer yaygısı çıkarılır, gece olup insanlar evlerine çekilince, bunu Hz. Ali'nin evinin arka kısmına yere serer ve gece namazını kılardı. Hz. Peygamber(s.a.v.) kendisi gibi gece namazı kılanların sayısının arttığını görünce bu yaygının kaldırılmasını emretti. Sabah olunca yanına gelenlere; "Ben gece namazı sizlere farz kılınır da sonra buna gücünüz yetmez diye endişelendim" buyurmuştur

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi