![]() |
#1 |
![]() İzmir'e Expo 2015'i vermeyenlere bazıları kızıyor. Malum mantıkla. “Zaten bunlar gavur” ya, “Türkün Türkten başka dostu yoktur” ya vs.
Dostlar kimseye kızmaya hakkımız yok. Eğri oturup doğru konuşalım: Siz olsanız cumhurbaşkanına bile dava açmış bir ülkeye böyle önemli bir organizasyonu verir misiniz? Yabancılar aklını peynir ekmekle mi yedi? Bırakın 2015 yılını 2010 yılında muhatap olarak kimi bulacağınız belli değil. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı mı? Hapiste bir cumhurbaşkanı mı? Elleri kelepçeli mahkemeye götürülen bir cumhurbaşkanı mı? Darbe lideri bir Albay mı? Darbe lideri bir General mi? Yoksa bir kabile lideri mi? Sizi kim karşılayacak? Siz olsanız oyunuzu böyle bir çağdışı ülkeye verir misiniz? Bu kafaya bırakın yabancıları, kendi ülkesinin köylüleri, çobanları bile oy vermiyor. 31 Mart 2008 tarihi AKP'nin kapatılma davasının kabul edilmesi tarihe İkinci 31 Mart Vakası olarak geçebilecek nitelikte. Hurşit Doğan bu köşede yazdı “Anayasa yargılamasında mesela köy kahvehanesindeki vatandaş bile sonucu anında bilmektedir. Üyeleri kimin atadığına bakıyor, sonucu anında söylüyor” diye. Dediğimiz çıktı mı? Çıktı. 1 fireyle. İnşallah asıl yargılamada yanılırız. Bir lüzumsuz kapatma davası yüzünden paramız sadece euro karşısında %20 değer kaybetti. Neden Kriz Çıkarırlar? İnsanlar toplumda huzur varken veya huzur bulmaya yardım etmesi gerekirken neden felaket tellallığı yaparlar, kriz çıkarmaya çalışırlar hep merak etmişimdir. Duygusal nedenler konusundaki bulduğum cevapları sizlerle paylaşmak isterim. Bir; genlerinde vardır. Huzur bozuculuk atalarında vardır ve soy sürmektedir. İki; inatçılık. İnadına huzur bozmaktadırlar. Hani pankartlara yazıp slogan atıyorlar ya “inadına devrim” diye; işte o felsefe. Üç; mahalle baskısı. İçinde sosyal çevre krizden çıkar sağlayan, huzurdan rahatsız olan çevre olabilir. Bu baskıya karşı koyamıyorlardır. Zayıf karakterlidirler. Dört; kibir, kendini büyük görme. Kendilerinden başkasının idari, siyasi, ekonomik olarak daha yüksek makamlarda olması kibrine dokunuyor olabilir. Beş; hakir görme, küçümseme, hor görme. Göbek kaşıyanlar, köylüler, ayak takımı, hizmetçi, bıyıklı, kapıcı çocuklarının makam sahibi olmalarını sindiremiyor olabilirler. Altı; kıskançlık, haset. Bir başkasının kendinden üstün durumda olmasına dayanamama. Başkalarının başarılı olmasını, insanların da bu kimselere teveccüh etmesini çekemiyor olabilirler. Yedi; kin. Sebebi etnik, dini, siyasi ne olursa olsun bu insanlara karşı düşmanlıkta bulunma. Sekiz; sabırsızlık. Özellikle siyasette mevcut seçim sonucunu kabul etmeme ve gelecek seçim dönemini bekleyememe. Dokuz; kaybetme korkusu. Yukarıdaki duygunun bir devamı olarak gelecek seçimi de kaybetme korkusu. On; kendine güvensizlik. Yetenek, bilgi, ikna gibi tabii güçlerine güvenememe ve sonucu elindeki gayrı meşru ve gayrı tabii güçleri kullanma duygusu olabilir. On bir; yansıtma. Kendinde görmek istemediği kötü huyları, kötülükleri başkasına, karşı tarafa atfetme. (H.Doğan)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|