AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-16-2010, 03:10   #1
Kullanıcı Adı
redyellow
Standart Fakir fukaranın “ah”ını alan bir Başbakan
Vakit Gazetesinde YAvuz BAHADIROĞLU'nun yazısı çok hoşuma gitti sizlerle paylaşmak istiyorum:


**************


Fakir fukaranın “ah”ını alan bir Başbakan

Sultan I. Ahmed’in kucağına verilen çocuğun yüzü gerçekten de melekler kadar güzeldi...
“Adı ne?” diye sordu sarayın yüksek memurlarından olan babası Pervane Kaptan’a...
Pervane Kaptan kıvranmaya başladı. Çünkü çocuğun adı Ahmed’di. Ama Sultan I. Ahmed’in yüzüne nasıl “Ahmed” diyecekti?
Zeki Padişah, çiçeği burnunda babanın durumunu hemen kavradı:
“Yoksa benim adımı mı verdin kerataya?” diye gülümsedi sorarken.
Pervane boynunu büktü: “Beli Hünkârım.”
Çocuk o kadar güzeldi ki, Padişah “Melek gibi” demekten kendini alamadı ve “Adının başına Melek gelsin, adı Melek Ahmed olsun” deyiverdi.
Melek Ahmed küçük yaşta Enderun’e alındı ve çok iyi bir eğitim gördü.
Yıllarca Enderun terbiyesi ile yetişen ve öğrenim gören Melek Ahmed, kıvrak zekâsı ve çalışkanlığı sayesinde, önceleri “Has Kiler”e alındı. Ardından “Has Oda”ya terfi edip “Melek Ahmed Ağa” oldu. Sonra sırasıyla “Çuhadar”lığa, “Silahtar”lığa, “Vezir”liğe ve “Üç Tuğlu Vezir”liğe terfi etti. Ardından Diyar-ı Bekir Valiliği’ne (1638) ve Musul Muhafızlığı’na atandı...
Derken, yıllar sonra tekrar ver elini İstanbul...
Artık o “Kubbealtı Veziri”dir. (1640). Üstelik Sultan Dördüncü Murad’ın son derece dindar olan üçüncü kızı Kaya Esmahan Sultan’la evlenip saraya “damat” olmuştur (1644).
Artık ikbal merdivenlerini daha hızlı çıkacak, nihayet Sultan IV. Mehmed döneminde sadrazamlığa yükselecektir.
Sonradan Sultan IV. Murad’ın kızı Kaya Esmahan Sultan’la evlenip saraya damat olan Melek Ahmed Paşa’nın 5 Ağustos 1650 ile 21 Ağustos 1651 tarihleri arasında bir yıl onyedi gün süren kısa bir sadrazamlığı vardır.

Anlatacağım iki olay da işte bu kısa sadrazamlığı döneminde cereyan etmiştir...
O dönemde Osmanlı Devleti donanmayı yenilemeye karar vermiştir. Çünkü dünyada kadırgalar devri kapanmış, “kalyon” devri başlamıştır. Kadırgaya göre oldukça büyük olan yelkenli kalyonlar sayesinde deniz üstünlüğü Avrupalı devletlerin eline geçmek üzeredir.
Sadrazam Melek Ahmed Paşa, Bahçekapı Tersanesi’ne büyük bir kalyon inşa edilmesini emreder. Ne var ki, hazinede gerekli meblâğ mevcut değildir.
Ekonomik kurulu toplar ve çare sorar. Bilirsiniz, dün ve bugün ne zaman bütçe açık verse, ne zaman askeri ihtiyaçlar baş gösterse, zaten zar-zor geçinen halkın üç kuruşuna göz dikilir.
Toplantıda Defterdar (Maliye Bakanı) Emir Mustafa Şerif Paşa şöyle bir teklifte bulunur: “Hazineden maaş alan dul, yetim, ulema, şeyh, derviş ve Nakib’ül eşrafa (Peygamber Efendimiz’in soyundan gelenler) bu sene (1651 senesi) ödememiz gereken parayı ödemeyelim. Bu meblâğı devlete irad (gelir) kaydedip donanmaya aktaralım.”
“Garip gurabanın üç kuruşuna göz dikmek hayır getirmez” diye itiraz edenler olmuşsa da, paşa aldırmaz.
Son ve en güçlü itiraz, bizim “tarihçi” taifesinin pek de hoşlanmadığı Kösem Sultan’dan gelir: “Bir defada 30 bin adamın gelirini kesip rızıklarından mahrum etseniz, beddualar üzerinize yağmur gibi yağar.”
Sadrazam aslında dindar bir insandır. O kadar ki, servetini fakirlere dağıtmakla ün yapmıştır. Fakat ne olmuşsa olmuş, o gün ağzından çıkmaması gereken bir cümle çıkmıştır: “Bunca zamandır filan mollanın, feşmekân dervişin dualarıyla mı kaleler fetholundu ki, şimdi böyle denmektedir?”
Sonuçta fakir fukaranın geliri kesilir. Bu para gemi inşası ile sair askeri harcamalara ayrılır.
Böylece dünyanın en büyük kalyonlarından biri kızağa konur... Gemi o kadar büyük ve gösterişlidir ki, İstanbul halkı arasında destan olmuştur.
Zaman içinde kalyonun inşası tamamlanıyor. Artık sıra denize indirmeye gelmiştir. Bu arada gelirleri kesildiği için büyük bir geçim darlığına düşen kitlelerin ahı arşa yükselmiştir.
26 Nisan 1651 günü görkemli bir tören yapılıyor. Koca kalyon, Bahçekapı Tersanesi’nden denize indirilecektir. Aylardan beri dillere destan söylenen kalyonu görmek isteyen İstanbullular da merasim alanını doldurmuştur.
Sadrazam Melek Ahmed Paşa çok mutludur. Törene katılan Şeyhülislam’a, “Bu koca kalyon sayesinde devletimiz yeniden dünya denizlerine hâkim olacaktır” diye övünüyor.
Yelkenler bağlanıyor, zincirler yükleniyor, son olarak da ikiyüz civarında denizci gemiye bindiriliyor. Nihayet Şeyhülislam’ın duasından sonra kalyon denize indiriliyor.
Fakat o da ne? Kalyon suya iner inmez önce yan yatmış, ardından devrilmiş, içindeki ikiyüz denizciden ellisi maalesef boğulmuştur.
Böylece hem Sadrazam’ın medar-ı iftiharı gemi kullanılmaz hale geliyor, hem de elli levent kaybediliyor. Bu büyük bir felakettir.
Bu manzara karşısında Sadrazam Melek Ahmed Paşa hüngür hüngür ağlarken, geminin yapılabilmesi için fakir fukaradan, garip gurabadan kırpılan paraları hatırlayan İstanbullular, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” diye söylene söylene dağılıyorlar.

Bu hadise sebebiyle Melek Ahmed Paşa’nın sadrazamlığı sona eriyor. Paşa, 21 Ağustos 1651 tarihinde esnafın başını çektiği protestolar sonucu azlediliyor.

Tarihçi Naima, kendi adını taşıyan tarihinde bu olayı anlattıktan sonra diyor ki:

“Devlet adamları, fakir fukaranın hayır dualarını ve beddualarını hafife aldıkları, dullara ve yetimlere gözyaşı döktürdükleri için ikbal merdivenlerinden düşüp ziyan olurlar.”

Tarih her zaman ibrettir, fakat konumuz bitmedi.

En ilginç bölümü yarına inşallah...

 

redyellow isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-16-2010, 03:11   #2
Kullanıcı Adı
redyellow
Standart
Servetini fakirlere dağıtan bir Başbakan

Sultan Dördüncü Murad’ın üçüncü kızı olan Kaya Esmahan Sultan, Melek Ahmet Paşa ile evlendikten sonra, Koca Mustafa Paşa Şeyhi Hasan Efendi’ye intisap etmiş son derece dindar ve hayırsever bir “Osmanlı kadını”dır.

Bu muhteşem kadın, hamile kaldığı sırada enteresan bir rüya görüyor...

“Paşacığım” diye anlatmaya başlıyor Melek Ahmed Paşa’ya; “rüyamda Cennet’e gitmişim. Cennet bahçelerinde koşarken, Sultan Ahmed Han dedemi gördüm...

“Elimden tutup, bağ ve bahçe içindeki yüksek sarayları, huri ve gılmanları gösterdi. ‘Kızım bak’ dedi, ‘Cenab-ı Hak bana neler ihsan etmiş... Yeni Cami inşaatı sırasında, padişahlığıma mağrur olmayıp işçilerle birlikte taş ve toprak taşırken, ‘Ey Rabbim! Ahmed kulunun hizmetini kabul eyle’ diye, ağlayarak dua etmiştim. Cenab-ı Allah bu hizmetimi kabul edip, bana cennetini bahşetti... Görüyor musun her şey ne kadar güzel. Artık buraya gel toruncuğum, sen de benimle birlikte Cennet bahçelerinde safa sür!’
“Biz böyle konuşurken, dedemin kardeşi Sultan Mustafa söze girdi ve dedeme hitaben: ‘Ey birader!’ dedi, ‘Esmahan kız bahtsızdır. Bırak, Melek Ahmed’den bir kızı olsun da dünyadan nasibini alsın, nesli kesilmesin. Sonra bizim cennetteki bağlarımıza gelir’...
“Bu söz üzerine dedem ‘el Fatiha’ deyip, elini yüzüne sürdü. Eline baktım kanlıydı. Ben de elimi yüzüne sürdüm, sağ elime biraz kan bulaştı. Korkumdan ter içinde uyandım... Rica etsem rüyamı yorumlar mısın?”

Paşa, rüya tabirinden anlıyor. Eşinin rüyası, ona göre hayra alâmet değildir. Fakat bunu eşine söylemiyor. Rüyasını hayra yoruyor. Bol bol sadaka vermesini tavsiye edip yanından ayrılıyor.

Paşa çok üzgündür. Yalnız kaldığında Esmahan Sultan’ın rüyasını ve kendi tabirini defterine yazıyor: “Esmahan Sultan’ın rüyasına giren dedesi Sultan Ahmed, kendisini cennete davet etti, ancak araya giren Sultan Mustafa ‘Yok birader, Melek Ahmed’den bir kızı olsun da sonra gelsin’ dedi. Sultan bu rüyayı göreliden beri hamiledir. Allah bilir, bir kız doğuracak. Allah, kolay eyleye. Ondan sonra da galiba...”

“Ölüm” kelimesini yazmaya eli varmıyor. Karısı henüz yirmiyedi yaşındadır. Ama işaret de bu yönü gösteriyor...

Bu hadiseden kısa bir süre sonra, Kaya Esmahan Sultan, konak sakinlerinin duaları eşliğinde nur topu gibi bir kız dünyaya getiriyor.
Konak sevince boğuluyor. Melek Ahmed Paşa da çok mutlu oluyor, ancak o rüya kafasında dönüp durmaktadır.

Nitekim Kaya Esmahan Sultan, doğumdan dört gün sonra rahatsızlanıyor ve yirmiyedi yaşında Hakk’ın rahmetine kavuşuyor.

Melek Ahmet Paşa, bu acı olayı da, vaktiyle fakir fukaradan aldığı beddualara bağlıyor. Kendisini affettirmek için bol miktarda hayır yapmaya başlıyor...

Tüm servetini dağıtıyor...

Öyle ki, elinde avucunda konağından ve konağın içindeki kıymetli eşyalardan başka bir şey kalmıyor.

Sonunda bütün eşyalarını dağıtmaya karar veriyor...

Ramazan başında hazinesini açıyor, kıymetli eşyalarını sarayın avlusuna çıkartıyor. Paha biçilmez kılıçları, kalkanları, koşumları, yayları, halıları, kürkleri, altın-gümüş şamdanları, dibaları, mangalları, canfesleri konağının avlusuna sıralıyor...

Bir müzayede açıyor...

Ama normal müzayedelerden bunun bir farkı vardır: Kıymetli eşyalar, para karşılığında değil, hayır karşılığında satılacaktır...


Şimdi hayal edin lütfen. Melek Ahmed Paşa’nın sarayının avlusuna envai çeşit değerli eşyalar sıralanmış. Bu iş için görevli mezatcı bağırıyor:

“Bir yetimi evlât edinme karşılığında som altından bir eğer!..”

Kalabalığa bakıp soruyor:

“Arttıran var mı?”

Sesler yükseliyordu:

“İki çocuk.”

“Üç çocuk.”

“Sattııımmmm!”

Satıcı bu kez bir altın leğeni halka gösteriyor:

“Bir çocuk okutma karşılığında altın bir leğen, var mı arttıran?”

Ve devam ediyor:

“Melek Ahmed Paşa’nın günahlarının affı için yapılacak dua karşılığında şu elimde gördüğünüz paha biçilemez murassa kılıç!..”

“Bir çeşme yaptırma karşılığında dört samur kürk!..”

“Aşağı mahalledeki ihtiyar sakat kadına bakma karşılığında altın kalkan...”

“Sattııımmmmm.”

Böyle böyle bütün servetini dağıtıyor.

Fakir fukaranın, garip gurabanın “ah”ından umarız kurtulmuştur.
redyellow isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-16-2010, 03:35   #3
Kullanıcı Adı
xhidayet
Standart
Emeğine ve kalemine sağlık can dost...
xhidayet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-16-2010, 04:07   #4
Kullanıcı Adı
redyellow
Standart
Alıntı:
xhidayet Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Emeğine ve kalemine sağlık can dost...

Asıl sizin yüreğinize sağlık, okuma zahmetinde bulunduğunuz için. Muhabbetle.
redyellow isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi