Bu nasıl bir sözdür? 800 TL Asgari ücret çokmuş buyurmuş beyzademiz...

FARUK ÇELİK nefretimsin biline...!

Millete sırtını dönen Milletle dalga geçen kim olursa olsun Bitmeye Mahkumdur...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 'asgari ücretle ilgili açıklamalarına sendikalar ve muhalefet partilerinden gelen tepkilerin' hatırlatılması üzerine, söz konusu değerlendirmelerin dinlemeden ve anlamadan yapıldığını ifade etti.

Çelik, "O konuşmayı baştan başa dinleyin, bakalım böyle bir şey var mı? Bana soruyorsunuz 'Asgari ücretle geçinilir mi?' Geçinilir. Nasıl geçinilir? Peynir alırsınız, ekmek alırsınız, zeytin alırsınız, geçinirsiniz. Ama bizim hedefimiz asgari ücrette bu değil. Asgari ücret bir sosyal koruma ücretidir. Yani 'Çalışana bundan aşağı ücret teklif edilemez' diyoruz. Bu yönü önemli" dedi.

Hükümetlerinin hep asgari ücretin artırılmasından yana tavır koyduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:



BİN 500-2 BİN TL ASGARİ ÜCRETİ KİM İSTEMEZ
"Geçtiğimiz yıl enflasyon beklentileri 3 artı 3 iken, biz 6 artı 6, asgari ücrette yüzde 12'lik artış gerçekleştirdik. Bu yıl da yine enflasyon üzerinde artış gerçekleştirdik. Asgari ücrette 10 yıl içinde yüzde 322'lik artış söz konusu. Burada tartıştığımız konu bu değil, bu bir taban fiyattır, taban ücrettir. Hükümet olarak, Bakanlık olarak bunun çok daha yukarı olmasını isteriz. Kim istemez bin 500, 2 bin lira asgari ücret olsun, hepimiz isteriz. O konuşmada bunları da aynen söylüyorum. Fakat siz ürettiğiniz malın rekabet edilebilirliğini dikkate almazsanız o zaman istihdam sorunu yaşarsınız, yani işsizlik sorunuyla daha yoğun şekilde karşı karşıya kalırsınız. Asgari ücretin daha da yüksek belirlenmemesinin altında yatan başka nedenler var. Hükümet ve bakanların istememesinden kaynaklanan bir durum değil."

Bölgesel teşvikle yatırım ve istihdam teşvikleri uyguladıklarına işaret eden Çelik, "Üretilen malın, mamulün dünya piyasalarında yer bulabilmesi için ve dolayısıyla daha çok istihdamın gerçekleşmesi için bu teşvikleri uyguluyoruz" diye konuştu.

RÖPORTAJIN TAMAMINI DİNLEMENİZİ İSTİYORUM
Çelik, eleştiriler için "Birinci cümle alınıp arkasından gelen onlarca cümleyi dikkate almayan bir yaklaşım, bir spekülatif değerlendirme, bir kamuoyu oluşturma, bir 'muhalefet edecek şey bulamıyorum o halde muhalefet edecek bir cümle bulalım' tarzındaki bir yaklaşım. Ben hepinizin yaptığım röportajı, konuşmayı baştan sona dinlemenizi istiyorum" dedi.


İşte Bakan Faruk Çelik'in açıklamaları...



"ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNİLİR"
Balçiçek İlter'in birçok izleyiciden gelen asgari ücretle ilgili eleştirileri belirtmesi üzerine Çelik şöyle cevap verdi: "Asgari ücretle geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz. Ona mahkumsanız 800 TL de büyük bir paradır. Netice itibariyle peynirin kilosunun fiyatı bellidir, ekmeğin fiyatı bellidir. Bir geçim sürdürebilirsiniz. Bizim meselemiz bu değil. Bunu istismar etmemek lazım. Asgari ücret bir taban fiyattır. Biz diyoruz ki işverene bundan aşağı ücret talep edemezsin. Asgari ücret, sosyal devletin koruma aracıdır. Bunu kaldırırsanız 400 TL ücret teklif eden de olabilir."
ensonhaber

Bakın, Faruk Çelik neler söylüyor: "O konuşmayı baştan başa dinleyin, bakalım böyle bir şey var mı? Bana soruyorsunuz 'Asgari ücretle geçinilir mi?' Geçinilir. Nasıl geçinilir? Peynir alırsınız, ekmek alırsınız, zeytin alırsınız, geçinirsiniz. Ama bizim hedefimiz asgari ücrette bu değil. Asgari ücret bir sosyal koruma ücretidir. Yani 'Çalışana bundan aşağı ücret teklif edilemez' diyoruz. Bu yönü önemli." dedi.

"Geçtiğimiz yıl enflasyon beklentileri 3 artı 3 iken, biz 6 artı 6, asgari ücrette % 12'lik artış gerçekleştirdik. Bu yıl da yine enflasyon üzerinde artış gerçekleştirdik. Asgari ücrette 10 yıl içinde % 322'lik artış söz konusu. Burada tartıştığımız konu bu değil, bu bir taban fiyattır, taban ücrettir. Hükümet olarak, Bakanlık olarak bunun çok daha yukarı olmasını isteriz. Kim istemez 1.500, 2.000 lira asgari ücret olsun, hepimiz isteriz. O konuşmada bunları da aynen söylüyorum. Fakat siz ürettiğiniz malın rekabet edilebilirliğini dikkate almazsanız o zaman istihdam sorunu yaşarsınız, yani işsizlik sorunuyla daha yoğun şekilde karşı karşıya kalırsınız. Asgari ücretin daha da yüksek belirlenmemesinin altında yatan başka nedenler var. Hükümet ve bakanların istememesinden kaynaklanan bir durum değil."

"Birinci cümle alınıp arkasından gelen onlarca cümleyi dikkate almayan bir yaklaşım, bir spekülatif değerlendirme, bir kamuoyu oluşturma, bir 'muhalefet edecek şey bulamıyorum o halde muhalefet edecek bir cümle bulalım' tarzındaki bir yaklaşım. Ben hepinizin yaptığım röportajı, konuşmayı baştan sona dinlemenizi istiyorum."

Faruk Çelik'in, Balçiçek İlter'in programında söyledikleri de şunlarmış:

Balçiçek İlter'in birçok izleyiciden gelen asgari ücretle ilgili eleştirileri belirtmesi üzerine Çelik şöyle cevap verdi: "Asgari ücretle geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz. Ona mahkûmsanız 800 TL de büyük bir paradır. Netice itibariyle peynirin kilosunun fiyatı bellidir, ekmeğin fiyatı bellidir. Bir geçim sürdürebilirsiniz. Bizim meselemiz bu değil. Bunu istismar etmemek lazım. Asgari ücret bir taban fiyattır. Biz diyoruz ki işverene bundan aşağı ücret talep edemezsin. Asgari ücret, sosyal devletin koruma aracıdır. Bunu kaldırırsanız 400 TL ücret teklif eden de olabilir."

Lütfen, laikçilerin ve faşistlerin yalanlarına, dolanlarına ve iftiralarına kanmayınız. Türkiye, Cumhuriyet Tarihimizin; en iyi, en başarılı, en demokratik, en özgürlükçü, en ileri, en gelişmiş, en refahlı günlerini yaşıyor Allah'a şükürler olsun.

AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2013 yılı bütçesinin görüşmelerinde yapmış olduğu konuşmadan bazı bölümleri aşağıya alıntılıyorum. Aşağıdaki alıntıyı lütfen dikkatlice okuyunuz:

"Değerli arkadaşlarım, dikkat ederseniz ücretlerin hiçbiri enflasyon karşısında erimedi, onu özellikle koruduk.

Bakın, ben şimdi size bir de alım gücünü vereceğim.

Enflasyonla mücadelede sağladığımız başarının bir eseri olarak ücretlerin alım güçleri ciddi oranda arttı; buna hiç dokunmuyorlar.

2002 yılında asgari ücretin tamamıyla 143 litre alınabiliyordu, ki buna mal para diyoruz biz ekonomide, bugün 316 litre süt alınabiliyor. Bakın parayı konuşmuyorum artık, süt.

2002 yılında asgari ücretle 82 kilo kuru fasulye alınıyordu şu anda 142 alınıyor.

2002 yılında asgari ücretle 181 kilo ekmek alınabiliyordu şu anda 289 kilo ekmek alınıyor.

2002 yılında asgari ücret 1146 kilovatsaat elektriğe tekabül ediyordu şu anda 2072 kilovatsaat elektriğe karşılık geliyor.

Asgari ücret 2002’de 492 metreküp doğal gaz alabilirken bugün 701 metreküp doğal gaz alabiliyor.

Aynı şekilde asgari ücret 8,7 adet tüp alabilirken bugün 11 adet tüp alabiliyor.

Değerli arkadaşlarım, geliyorum yoksulluğa; sıkça istismar edilen, çarpıtılan, olduğundan farklı şekilde gösterilen yoksulluk konusuna.

Dünyaya referans olabilecek yöntemle yoksulluğu hesapladık, 2002 yılında kişi başı günlük 1 doların altında harcama yapanlar toplum nüfusun binde 2’sini oluşturuyordu, bakın bu çok önemli, 2006 yılından itibaren Türkiye’de günlük harcaması 1 doların altında nüfus kalmadı.

Günlük harcaması 2.15 doların altında nüfus 2002’de yüzde 3 küsur oranındaydı, geçen hafta açıklanan yeni verilerde bunun da artık yüzde 0,14’e kadar düştüğünü görüyoruz.

2002 yılında 66 milyon olan nüfusumuz içinde günlük harcaması 2,15 doların altında olan 2 milyon 82 kişi vardı, 2011 sonunda 73,4 milyon nüfus içinde bu sayı sadece 105 bin kişi. Bakınız, nereden nereye.

Günlük harcaması 4,3 doların altındaki nüfus 2002’de yüzde 30 seviyesindeydi, 2011’de bu 2,79 seviyesine düştü.

2002 yılında 66 milyon nüfus içinde günlük harcaması 4,3 doların altında olan 20 milyon 721 bin kişi vardı, 2011 sonunda 73,4 milyon nüfus içinde bu sayısı 2 milyon 111 bin kişiye düştü. Yani hem nüfus artıyor, hem de bu noktada bunların ifade ettiği yoksulluk falan bunların hepsini yavaş yavaş eritiyoruz."

AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2013 Bütçesi Konuşmasının Tam Metni

2002 Genel Seçiminde % 34 oy oranıyla tek başına iktidar olmuş olan AK Parti'nin 2007 Genel Seçiminde oylarını % 47'ye çıkartıp üst üste 2. kez tek başına iktidar olması ve 2011 Genel Seçiminde de % 50 oranında oy alarak üst üste 3. kez tek başına iktidar olması boşuna olmuş değildir. Türk Milleti, AK Parti'nin olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini gördüğü için AK Parti'ye % 34, % 47 ve % 50 olarak artan oralarda oy vermiştir ve kamuoyu araştırmalarına göre AK Parti'nin oy oranı hâlen % 50'ler civarındadır

Ah ah, 2011 Genel Seçiminde AK Parti'ye oy vermemiş olan % 50 oranındaki vatandaşlarımız, AK Parti iktidarından önceki karanlık günleri bir hatırlayıp, AK Parti'nin 10 yıllık iktidarındaki; demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü - din ve vicdan özgürlüğü - teşebbüs özgürlüğü başta olmak üzere özgürlük ve insan hakları alanlarındaki olağanüstü gelişmelerin farkına bir varsalar... Ah ah, 2011 Genel Seçiminde AK Parti'ye oy vermemiş olan % 50 oranındaki vatandaşlarımız, AK Parti iktidarından önceki karanlık günleri hatırlayıp, AK Parti'nin; ekonomi, sağlık, eğitim, ulaşım, toplu konut ve bunlar gibi pek çok alanlardaki olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini bir görseler... Ah ah, 2011 Genel Seçiminde AK Parti'ye oy vermemiş olan % 50 oranındaki vatandaşlarımız, AK Parti'nin 2002 yılında iktidarı devraldığında Milli Gelirimizin 230 Milyar $ civarında olduğunu ve AK Parti'nin 10 yıllık iktidarında Milli Gelirimizin 2011 yılında 770 Milyar $'a yükseldiğini bir bilseler... Ah ah, 2011 Genel Seçiminde AK Parti'ye oy vermemiş olan % 50 oranındaki vatandaşlarımız, AK Parti'nin 2002 yılında iktidarı devraldığında 3.492 $ olan Kişi Başına Düşen Milli Gelirimizin 2011 yılında 10.444 $'a yükseldiğini bir bilseler...

2011 Genel Seçimide AK Parti'ye oy vermemiş olan % 50 oranındaki vatandaşlarmızın bazıları yukarıdaki bilgiler gibi bilgileri öğrenip, AK Parti'nin Türk Siyasi Tarihi'nde 1908 yılından 2013 yılına kadar iktidar olmuş tüm siyasi partiler arasında Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne en çok hizmet etmiş olan en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olduğu apaçık ve reddedilemez gerçeğini anladıklarında ne olacak? İşte o zaman AK Parti'nin % 40'lar civarındaki kemikleşmiş oyu daha da kemikleşerek pekişecek ve AK Parti'nin oyu % 50'leri aşacak inşaallah. AK Parti'yi ileride belki % 52 oy alan, % 55 oy alan, belki de % 60 oy alan bir siyasi parti olarak görebileceğiz inşaallah.