AK Gençliğin Buluşma Noktası
Fenerbahçe (FB) AK Parti Forum Fenerbahçeliler !



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-21-2007, 16:02   #11
Kullanıcı Adı
Onlybullet34
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
Sene 2007

Tüm karşılaşmalar 14-0

TURKCELL SÜPER LİG
Fenerbahçe-Galatasaray 2-1
Galatasaray-Fenerbahçe 1-2

BEKO BASKETBOL LİGİ
NORMAL SEZON
F.Bahçe Ülker-G.Saray Cafe Crown 75-64
G.Saray Cafe Crown-F.Bahçe Ülker 57-91
PLAY OFF YARI FİNAL SERİSİ
F.Bahçe Ülker-G.Saray Cafe Crown 76-70
G.Saray Cafe Crown-F.Bahçe Ülker 64-69

TÜRKİYE BAYANLAR BASKETBOL LİGİ
NORMAL SEZON
Galatasaray-Fenerbahçe 63-74
Fenerbahçe-Galatasaray 86-67
PLAY OFF YARI FİNAL
SERİSİ Fenerbahçe- Galatasaray 79-77
Galatasaray-Fenerbahçe 52-77

ERKEKLER 1. VOLEYBOL LİGİ
BİRİNCİ ETAP
Galatasaray-Fenerbahçe 1-3
Fenerbahçe-Galatasaray 3-0

BAYANLAR 1. VOLEYBOL LİGİ
İKİNCİ ETAP
Fenerbahçe-Galatasaray 3-0
Galatasaray-Fenerbahçe 2-3
Onlybullet34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 16:17   #12
Kullanıcı Adı
EnSaR
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
Bu Kadar mı?

EnSaR isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 16:21   #13
Kullanıcı Adı
Onlybullet34
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
Yetinmeyi Bil ..Belge Bilgi istedin bende MEDENİ GİBİ FORUMA AKTARIYORUM...Medenice tartışcaksan tartışalım ..
Onlybullet34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 16:27   #14
Kullanıcı Adı
Onlybullet34
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
Onlybullet34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 16:31   #15
Kullanıcı Adı
EnSaR
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
photoshoplarla motoshoplarla olmaz bu belgeler ;)



Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü "bir takım taraftarı" yapmak çabaları, tarihin gerçekleri karşısında her zaman hüsrana uğruyor.Ulusların yaşamında çok az sayıda kişi önder niteliğini kazanmış ve tüm ulusa mal olmuştur. Bu nitelikteki kişilerin kayıtlı belgeler olmadan sözel tanıklıklara dayanarak birtakım alanlarda tüm ulusun aidiyetinden koparılıp bazı camialara mal edilmesi yanlış bir tutumdur. Bu kişiler tarihsel özellikleriyle, kişiler, topluluklar, gruplar ve camialar üstüdür. Bunun tersini savunmak kişi ve camialara bir öncelik kazandırmayacağı gibi, toplumsal boyutta da onarılmaz yaralar açar. Bunun bilincinde olan gerçek önderler de, toplumun tümünü kucaklamayan ve kurucusu olmadıkları ya da arasında yer almadıkları oluşumlara katılma konusunda büyük hassasiyet gösterirler. Mustafa Kemal Atatürk bu özeni göstermemiz gereken kişilerin başında gelir.

Atatürk'ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi, Galatasaray Lisesi'ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Çok yakın bir tarihte yitirdiğimiz ve bugün örneğine pek rastlanmayan "dinozor" gazeteci Metin Toker' in sözleriyle

"Hiçbir lise Atatürk'ten böyle bir ilgi görmemiştir...Galatasaray, sadece 'Türkiye'nin' Batı' ya açılan penceresi' değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur.

Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz."

Evrensel bir sevgi

Galatasaray camiasının Atatürk'e karşı duyduğu sevginin evrenselliği 956 okul numaralı Celalettin Som' un satırlarında çarpıcı bir biçimde dile gelir:

"Galatasaray Lisesi 7. sınıftaydım. Sınıf, müdür merdiveni karşısında, ön avluya bakan, müdür odasından sonraki ilk sınıftı. Beyoğlu Caddesi'nin bütün gürültüsü duyulurdu. İlk dersimiz Fransızcaydı. Hocamız Monsieur M. Journé anlatıyordu...Birden bütün sesler sustu...Koyu sessizlikte mektebin önünde virajı alan tramvayın acı çığlık sesine benzeyen demir tekerleklerin raylara sürtünmesinden çıkan ses kulaklarımızda çınladı...M. Journé ders anlatmayı kesmiş, başını elleri arasına almış ağlıyordu!..Tarih 10 Kasım 1938 saat 9'u 5 geçiyordu...ATATÜRK vefat etmişti." İşte o günlerde evrensel ve toplumlar üstü bir devlet ad¤¤¤¤¤ karşı duyulan evrensel sevgi budur.

Galatasaray Lisesi'ni İlk Ziyareti

1930 yılında dünyanın ve Türkiye'nin, siyasal ve toplumsal konjonktürü oldukça hareketlidir. Atatürk 18 Kasım'da bir yurt gezisine çıkar ve İstanbul'a döndükten sonra bazı okulları ziyaret ve teftiş eder. Devletin resmi yayın organı Ayın Tarihi mecmuası bu olayı şöyle anlatır (cilt 23-24, sayı 79-81, sayfa 6630-6631):

"3.12.1930; Reisicumhur Gazi Hz. saat ikide otomobille saraydan hareket ederek sıra ile Harp Akademisi, Mülkiye ve Harbiye Mekteplerini...buradan Galatasaray Lisesi'ni teşrif ettiler.(...) Galatasaray Lisesi'nde kütüphanenin hatıra defterini imzaladılar. Daha sonra müdür odasında bir müddet oturarak mektebin vaziyeti umumiyesi ve talebenin durumu hakkında konuştular. İmla, resim ve lisan derslerinde bulundular, mektep müdüründen uzun uzadıya izahat aldılar..."

Şimdi devlet arşivlerinden edinilen bu kuru ve nesnel bilgilerin yanına çağdaş yazınımızın öykücülüğünün ve tiyatro yazarlığının bir klasiği olan, benzersiz kurgu işçiliğinin yanı sıra edebiyatımıza 'humour' denilen ince alayı ve gözlem gücünü de kazandıran ve bir Galatasaraylı olan ustanın kalemine, Haldun Taner'in gözlemlerine başvuralım ve bu ziyareti bir kez de onun anlatısından dinleyelim:

Şarklıların Efsaneye Düşkünlüğü

"Ya sekizde ya dokuzda idik. Demek ki otuz, otuz bire rastlıyor. Mektepte bir telaş, bir kıyamet. Taş tablolar boyanıyor, yıkık yerler sıvanıyor. Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanımın, baskısı henüz bitmemiş Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı. Talebeler kımlanıyor: 'Ah bir bizim sınıfa girse.' Hocalar başka gûna: 'Allah vere bizimkine girmese.' (...) Atatürk'e bakıyorum, resimlerinde sık sık gördüğümüz pozlarından birinde: Sol elinin iki parmağını üst yelek cebine takmış, başı hafif öne eğik, çatık kaşları ve o meşhur bakışıyla gözünün üstünden müdüre bakarak anlattıklarını dinliyor. Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz. Aklı başında insanlardan duymuştum: 'Bakılamıyor efendim,' diyorlardı. 'İmkânı yok gözlerine bakılamıyor. Çenesine kadar hadi neyse ne ama, başınızı daha yukarı kaldırdınız mı, gözleriniz iki kuvvetli projektörle karşılaşmış gibi kamaşıyor, çarpılıp sersemliyor, bir şeyler oluyorsunuz.' Ben bunu duydum ya, şimdi korkudan başımı kaldırıp da yüzüne bakamıyorum. Bütün görebildiğim: Saatinin kösteği, yeleği, sol elinin yelek cebine dalmış iki parmağı, kolalı devrik yakası, hadi bilemediniz biraz da çenesinin ucu...Hepsi bu kadar. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü. Ya herrü ya merrü deyip birden daha yukarı bakıverdim. A, ne kamaşma ne çarpılma, işte pekala bakılabiliyordu. Hatta müdür de bakabiliyordu. Hoca da bakabiliyordu.

Bu Gözlerden Hiçbir Şey Kaçmaz

Gerçi projektör, şimşek filan edebiyat ama, şunu söylemeli ki, bu bakış pek öyle herkesin bakışına da benzemiyordu. Bu gözler bir yere bakıyor ama baktığı şeyden çok daha gerileri çok daha derinleri görüyor gibi idiler. O gün, orada, onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz. Bu adam mugalataya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır(...) Atatürk mektepten ayrılmak üzere iken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık. Rahmetli, maiyetindeki mutat zevata bir şeyler söyledikten sonra talebe kalabalığının ortasına dalıverdi. O, tek başına, ortamızda, maiyetindeki zevat ise geride, çok geride, mektebin iki kanadı da açılmış cümle kapısına doğru yürümeğe başladık. Atatürk, yüzünü daha iyi görebilmek için yengeç gibi yampiri yampiri hatta gerisin geri yürüyen bir sürü çocuğun arasında, iki eli ceketinin iki yan cebinde, gururlu ve gülümser ilerliyordu. Büyük kapının önüne binlerce meraklı birikmişti. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zaptediyorlardı. Karşı apartmanların her bir penceresinde ben diyeyim, on, siz deyin yirmi baş. Atatürk görününce bir alkış koptu. Aklımıza gelmiş gibi biz de onlara uyduk. Atatürk bu alkışlar arasında otomobiline bindi (...) Akşam, etütte yoklama yapılınca, o kargaşalıkta iki açıkgöz arkadaşımızın neharilere karışıp mektepten kaçtıkları anlaşıldı. Geçmiş zaman, kendilerine idarece bir ceza verildi mi idi, pek hatırlamıyorum. Galiba, bu tarihi günün yüzüsuyu hürmetine, Beyoğlu'nda sürtüp durdukları yanlarına kâr kaldı idi. E, artık o kadar da olmasın mı?"

İkinci Ziyaret

Mustafa Kemal, 28 Ocak 1932 Perşembe günü Beyoğlu'nda otomobille çıktığı bir gezinti sırasında saat 16'da Galatasaray Lisesi'ni ikinci kez ziyaret ederek onurlandırmıştır. Lisedeki tarihi Tevfik Fikret salonunda verilen bir müsamereyi izlemiş ve oyunda rol alan öğrencilere övgüler yöneltmiştir. Niyazi Ahmet Banoğlu'nun "Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı" adlı yapıtında bu ziyaret hakkında bilgi verilmektedir.

Üçüncü Ziyaret

Atatürk'ün Galatasaray Lisesi'ne üçüncü gelişinin tarihi 1 Temmuz 1933'tür. Gazi bu gelişinde öğrencilerin Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi grubundan geçirdikleri orta mektep bakalorya sınavlarına bizzat katılmış ve çeşitli sorular sormuştur. Maiyetiyle (Riyaseticümhur Katibi Hikmet (Bayur), Başyaver Celal, Yaver Şükrü ve Cevdet Beyler ve Muallim Afet Hanım) Lise' ye gelen Atatürk talebenin alkışları arasında Müdürlük odasına çıkmış, burada müdür Tevfik Bey ve öğretmenlerle okul hakkında görüştükten sonra doğruca imtahan odasına girmiştir.

İlhan E. Postacıoğlu'nun anılarından Gazi'nin imtahan odasına girdiğinde sınavdaki öğrencinin Bandırmalı Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Ardından Serbest Fırka'nın kurucusu Fethi Okyar'ın oğlu Osman (Okyar) sınav odasına alınır. Sınavdan çıkan Osman Okyar'a Atatürk tarafından babasına selam söylendiği öğrenciler arasında hızla yayılır ve büyük bir memnuniyet uyandırır. Atatürk'ün Galatasaray Lisesi öğrencilerine yönelttiği bazı sorular şunlardır: Atilla'nın Romalılar'la ilk harbi; Sevr muahedesiyle, Lozan muahedesi arasında ne gibi farklar vardır?; Eti medeniyeti; Devletçiliğin ve fertçiliğin mukayesesi; Şimendifer siyasetimiz; Malazgirt Meydan Muharebesi; Din ve laiklik üzerine sorular; İspanya yarımadası; Mudanya Mütarekesi; Bizanslılarla Türklerin ilk temasları; Referandum ve halk oylaması vb. Sınavlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürmüş ve Atatürk Galatasaray Lisesi'nden memnun kalarak ayrılmıştır. Dönemin okul müdürü olan Tevfik Ararat o günün izlenimlerini şu sözlerle anlatır:

"1 Temmuz 1933, Galatasaray Lisesi'nin yaşadığı en büyük gündür; o gün Gazi Hazretleri, müessemizde beş saat bir çeyrek saat kalmışlar, ve birinci devre Tarih-Coğrafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtahanlarına giren talebemizden dokuzunu imtahan etmek lütfunda bulunmuşlardır. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaşamak için aynı devrenin aynı imtihanlarını daima aynı güne koyacaktır."

İstanbul Türk İzcileri Ocağı Riyaseti'ne, Vatana yüksek seciyeli ve metin ruhlu gençler yetiştirmesini temenni eylediğim İstanbul İzciler Ocağı'nın Başbuğluk teklifini büyük hıss-i iftiharla kabul ediyorum.Genç arkadaşlarıma teşekkür ve selamlarımın tebliğini rica ederim efendim."


Türkiye Büyük Millet Meclisi Resisi
Başkumandan MUSTAFA KEMAL

Bu telgraftan bir yıl sonra 1923 sonlarında Başbuğları Atatürk'ü Ankara'da görmeye giden İstanbul İzcileri ile ilgili olan anıyı şu belgelerden öğrenmekteyiz:

Spor Alemi Dergisinin 9 Ağustos 1339 (1923) günü yayınlanan 44/106 sayısının 12.sayfasında :

"Yüksek bir tarihe, kıymetli bir varlığa malik olan Galatasaray Keşşaflığı yeniden geniş bir faaliyet sahasına atılmıştır. Yeni teşkilatta Oymak Beyi olan Adnan (Akıska) Bey'e, muavinine ve bilahhassa gayyur arkadaşlarına muvaffakiyet temenni ederiz."

Galatasaray Spor Kulübünün 75.yılı için kurulan Komite'nin Başkanı Adnan Akıska ile 1975 yılının başlarında hazırlığına başladığımız Galatasaray Spor Kulübü Tarihi için yaptığımız incelemeler sonucunda yukarıdaki bilgiyi okuduğumuzda,rahmetlinin gözleri dolmuş ve heyecenlanmıştı.

Spor Aleminin bir sonraki 21 Ağustos 1339(1923) günü çıkan 45/107 sayısının kapağındaki resmi ve 4. sayısındaki,derginin sahibi Çelebi Zade Sait Tevfik imzalı 'Şehir keşşaflarının Ankara'ya Seyahatları' başlığı altındaki yazısını bana göstererek şöyle söylemişti:

"O gün hala gözlerimin önündedir.Galatasaray Oymak beyi olarak Atatürk'ün elini öpmemi hiç unutmayacağım.Heyecandan tir tir titriyordum.
-Nasılsın diye sorduğunu ve bir hayal alemi içinde :
-Teşekkür ederim Paşam,diye cevaplandırdığımı hatırlıyabiliyorum."

Not: Yukarıdaki bölüm , Haluk San'ın "Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde Atatürk " adlı kitabından alınmıştır.

ATATÜRK HARF DEVRİMİNDEN SONRA İLK İMZALI VE RESMİ YAZISINI
GALATASARAY KULÜBÜNE GÖNDERDİ...

Yıl 1928 ,4 Eylül günü 'Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti kalemi Mahsus Müdüriyeti' başlıklı ve 'Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal ' imzalı 4/444 sayılı,ilk kez Latin harfli daktilo makinasıyla yazılmış bir mektup 'GalatasarayTerbiyeyi Bedenniyye Kulübü Reisi ve Sivas Mebusu Necmettin Sadık bey efendiye " geliyordu.

Üç yıldan beri üstüste hiç yenilmeden İstanbul Amatör Futbol Ligi Şampiyonu olan Galatasaray Futbol Takımı ,1928 yılı Ağustos ayının 31'inde , o zaman ki adı 'Tayyare Cemiyeti' olan bugünkü 'Hava Kurumu' tarafından ortaya konulan 'GAZİ BÜSTÜ' için karşılaştığı ezeli rakibi Fenerbahçe'yi :
Ulvi Yenal , Mehmet nazif Gerçin , Burhan Atak,Suphi Batur , Nihat Bekdik , Mithat Ertuğ,Mehmet Leblebi , Şadlı Alioğlu , Necdet Büyük,Kemal Faruki ve Muslih Peykoğlu'dan kurulu onbiri ile 4-0 yenmişlerdi.

O günlerde Galatasaray Kulübü başkanı bulunan Sivas Milletvekili ve o zamanların günlük gazetelerinden biri olan 'Akşam'ın sahiplerinden Necmettin Sadık(Sadak) sonradan 'Atatürk' diye anılacak Cumhurbaşkanına THK'ca ortaya konulan büstlerini kazanmaktan dolayı büyük kıvanç ve onur duyduklarını
Türkiye'nin en büyük spor müzesindeki şeref köşesinde bu armağanı saklayacaklarını,tüm galatasaraylılıların 'Gazi Mustafa Kemal Paşa' hazretlerine duydukları sonsuz sevgi ve saygılarını,daima emirlerine amade olduklarını 1 Eylül 1928 günü bir mektupla arz etmişti.

Atatürk,en büyük devrimlerinden biri olan 'Yeni Türk Alfabesi'nin kabul edildiğini,9 Ağustos gecesi Sarayburnunda verilen bir yemekte ilan etmişti.
İşte Mustafa Kemal'in yeni Türk alfabesinin kabul edildiğini bildirmesinden tan 26 gün sonra Latinharfli bir daktilo ile Atatürk tarafından yazdırılarak, Cumhurbaşkanı sıfatıyla imzaladığı ilk resmi yazı Galatasaray'a yazılmıştır...
Mektupta aynen şöyel yazmaktadır :

"Mektubunuzu aldım.Türk gençliğinin spor sahasında da gösterdiği kabiliyet ve faideli faaliyeti takdir-le müşahede ve takip ediyorum. Hakkımda ibraz buyurlan asar-ı muhabbetten mütehassıs oldum.Teşekkür ederim efendim."
Resi-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal

Bu arada 16 Eylül 1928 Pazar günü yayınlanana 2566 sayılı Akşam gazetesinin 3.sayfasında "Gazi Hazretlerini Teşyi" başlığı altında şu haber çıkmaktadır :
"Galatasaray denizcileri dün İstanbul'u terkeden Gazi Paşa hazretlerini Yeniköy açıklarında üç çifte futa ile muazzam bir suretle selamlamışlar,Paşa Hazretleri uzun müddet mendil sallamak sureti ile Galatasaray denizcilerine iltifat etmişlerdir."

Yıl 1930 Atatürk Galatasaray Lisesine ilk kez 2 Aralık Salı günü şeref vermişlerdi.Yanlarında Büyükelçilerimizden Galatasaray Kulübünün 12 numaralı üyesi Ruşen Eşref Ünaydın,Galatasaray Lisesinde okumuş olan o zamanın Dahiliye vekili Şükrü Kaya , Kılıç Ali Paşa , ile birlikte Okul Müdürü Fethi İsfendiyaroğlu'nun öncülüğünde gezmişlerdi.

Bu konuda 'GSL 1868-1968' adlı kitabın 96.sayfasında ,o zamanlar Lise Müdürü ve iki yıl sonra da Kulüp Başkanı olan Fethi İsfendiyaroğlu 'nun 8.12.1930 tarihli "Reisicumhur Hazretlerinin Mektebimizi ziyaretleri hakkında rapor'dan :
'Derslerden sonra mektebin hertarafını,bilhassa müzelerimizi ve konferans salonunu gezdiler.Ve hatıra defterlerini imzaları ile tezyin buyurdular."
Galatasaray'da spor, herzman okul ile kulübün içiçe olmalarıyla gelişmiş ve başarıya ulaşmıştır.Çeşitli branşlarda kazanılan kupalar , Galatasaray Liseisndeki muhteşem müzede muhafaza altına alınmıştır.Bu müzede Türk Spor Tarihinin en önemli belgeleri bulunmaktadır.

İşte bu müzeyi, Galatasaray Liseli, kulübün ilk üyelerinden Büyükelçi Ruşen Eşref Ünaydın'dan bilgi edinerek gezen armağan ve belgeleri birer birer inceleyen ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa kemal paşa şeref köşesinde duran büstü ile harf devrimini yaptığının ayına varmadan yazdırıp imzaladığı mektubunu görünce ,Ruşen Eşref'e dönerek :
"- Bu kıymetlli müzeye fotografım lazım,imzalayıp vereyim" demiş.

12 gün sonra bir yaveri aracılığı ile göndediği boyların ayakın olan fotograflarının üzerine Büyük Önder,okul ve kulüp gözetmeksizin büyük bir incelik göstererek şunları yazarak yazarak imazalamışlardır:"14.XII.1930 GALATA SARAYA - GAZİ M. KEMAL"

Yurdumuzda hatta dünyada bir eşi daha bulunmayan Galatasaray Müzesi ve Arşivinin şeref köşesinde asılı duran bu çokkıymetli fotgrafı ile birlikte Atatürk'ün içtiği kahve fincanı telvesi ile su bardağı,imzaladığı hatıra defterleri ve 4.9.1928 günü ilk latin hafleriyle yazdığı ve imzaladığı tarihi mektubu vitrinli bir dolapta muhafaza edilmektedir.

Atatürk ikinci kez Galatasaray Lisesine 6 Temmuz 1933 tarihinde şeref vermişlerdir.Yanlarında o günlerde TBMM ve Galatasaray Spor Kulübü Hami Başkanı Kazım Özalp Paşa ile eski bir Galatasaraylı o zamanki Maarif Vekili Hikmet Bayur ve Prof.Afet İnan ile okul Müdürü Tevfik Arat olduğu halde yine müzeyi gezerek fotgraflarının asılmış olduğunu görerek memnuniyetlerini bildirmişlerdi.

ATATÜRK' E MEKTUP ( 'Galatasaray'dan Atatürk'e ' adlı kitaptan )

Aziz Atam ;
Bu mektubu,üç kez onurlandırdığın 500 yıllık Galatasaray Lisesi'nin müdürü olarak yazıyorum.Okulumuzu ilk ziyaret ettiğin 2 Aralık tarihini kuruluş günümüz olarak kabul ettik ve 500.yılımızı 100.doğum yılınla birlikte kutladık.
Lisemizin Anma ve Kutlama Komitesinde görevli öğrencilerimiz,bu küçük kitabı,100 yaşına giren ATA'larına minnet,şükran ve bağlılıklarını sunmak için hazırladır.

Bu kitapçığı düzenleyen gençler,senin 100.doğum yılında ölümünü anmsamadılar.Çünkü senin ölmezliğine,sensiz bir Türkiye,bir Türk Ulusu düşünülemeyeceğine ; bu ülkede bağımsızlık,egemenlik özgürlük ve uygarlığn seninle başladığına , ulusumuzun senin ilkelerin ve devrimlerinle çağdaşlaştığına kesnlikle inandılar.Baştanbaşa işgal edilmiş Yurudmuzda hiçbir kurtuluş umudu kalmayan yüce ulusumuzun nasıl kurtarıldığını,ortaçağ karanlığından bugünkü aydınlığına hangi aşamalardan geçilerek ulaşıldığını anladılar.100 yaşına girdiğin 1981'de ,yurt çapında Ulusal değerin bütün yönleriyle işlenirken;tüm dünyada, özellikle dost ülkelerde ve uluslararası kuruluşlarda da gösterilen çok çeşitli etkinliklerle senin evrensel değerinin bir kez daha en belirgin boyutlarıyla ortaya koyulduğunu izlediler.Senin sadece bu yüzyılın en büyük dehası değil,gelmiş-geçmiş bütün çağların ve dünya tarihinin örnek önderi olduğunu, yüzyıllarca uyutulan Asya ve Afrika 'nın senin damganı taşıyan Türk Devrimi ile uyanmaya başladığını ,mazlum ülkelerin bağımsızlık savaşı bayrağında senin dalgalandığını öğrendiler.

Ve öğrendiler ki, gidilecek yol yalnız senin yolun,konuşulacak dil senin dilin,tutulacak el senin elin...Sen ölümsüz,sen en büyüksün;sen en gerçek,sen tek,sen Tarı'nın alnından öptüğü insan , sen ATA-TÜRK'sün...
Seninle yaşayacaklarına ve seni yaşatacaklarına,namusları ,onurları,Yrudumuz ve Ulusumuzun kutsallığpı üzerine and içtiler.
Müsterih ol Atam !

M.ŞÜKRÜ SARI

GALATASARAYLIYIZ, ÇÜNKÜ...

"Garp iştiyakı,fikre açık bir ufuk...ve sen
Şarkın bu ufka ilk açılan bir dericesi"

Tevfik Fikret 'in seslenişi, geçmişten geleceğe uzanan bir esinti.Yenileşme çabasının,daha iyi ve daha güzele varmanın derin istemini de taşıyor.İşte o düşünüş,Atatürk'ün "Ben inklaplarımı Fikret'in şiirlerinden aldığım ilham ile yaptım" demesine yol açmıştır.

İleriye ve aydınlığa yönelik bir yürüyüşün öncüsüdür Tevfik Fikret.Ali Vecdi Bingöl, 'Atatürk ve Tevfik Fikret' adlı şiirinde çifte bağdaşmayı dile getirir:

"Fikret,bu toprakta,örenk insandı,
Nura aşık,karanlığa düşmandı...
Temelden devrimci bir heyecandı,
ATA,bu davanın neticesidir..."

Prof.Hüseyin Celasun, Galatasaray'ın Türkiye'ye katkıları adlı yazısında Atatürk'ün Galatasaray'a verdiği önemi yalın bir biçimde ortaya koymaktadır.
"Atatürk'ün şapka devrimini başlattığı sırada , ilk olarak kasket giydirmek üzere Galatasaray Lisesi öğrencilerini seçmiş bulunması da çok anlamlıdır."
EnSaR isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 16:34   #16
Kullanıcı Adı
EnSaR
Standart FENERBAHÇE TARİHİ

UNUTAMAYACAĞIM ANI

Gazi okulumuzu ziyaret ettiğinde ben,o zamanki ismi le Galatasaray Sultanisi'nin 16-17 yaşlarında bir öğrencisiydim. Latin harflerine döneli henüz 4-5 yıl olmuştu.Öğretimimizde Fransızca esas olduğundan Türkçe dışında kalan derslerimizn ekserisi Fransızca olarak yürütülüyordu.Birgüğn Atatürk'ünokulu ziyaret edecekleri haberi geldi.Kendisni görmeyi çook istiyordum. Hocalarımız çok kkıymetli kimseler olup,talebeyi hazırlamasını iyi biliyor ve geçmiş dersleri kısaca özetleyerek yeni konuya bağlantı yapıyorlardı.

Nihayet Gazi Mustafa Kemal'in okulumuzu şereflendirmek üzere oldukları haberi geldi.Bütün öğrenciler, büyük bir heycan ve coşku içinde vatanımızı kurtaran, Cumhuriyetimizn kurucusu, bu büyük ve yüce insanı karşılamak üzere okulun bahçesini doldurdular.O sırada resimler çekiliyordu.Bu resimlerde büyük bir şans eseri kendilerine yakın bir yerde ben de bulunmuştum.Ona resimlerde de olsa yakın olmak,O'nu yakındangörmek benim için anıların en büyüğüdür.Hepimizle ayrı ayrı ilgilendi , konuştu;

"Türk gençleri;
Cumhuriyeti biz kurduk sizler koruyup yücelteceksiniz ve yaşatacaksınız" dedi.

O'nu gördükten sonra TÜRK olduğumla daha çok övündüm.Ona olan sevgi ve saygım hergeçen gün daha da arttı.Bizlere bakan o mavi çelik gözleri ile O büyük TÜRK,o günkü gibi aklımdadır.

SELAHATTİN BUDA

BAHTİYAR ADAM

Herkes ölür. Bu, her çakılan tabutun bize hatırlattığı müthiş ve şaşmaz bir tabiat kanunudur.Ve ölürken herkesin gözü arkada kalır.Bu herkese mukadder bir hasrettir.Atatürk de herkes gibi öldü;fakat herkesten ayrı olarak ,gözü arkada kalmadanöldü.Kalbi TÜRK olmak gururu ile çarpan,milletini kendi eli ile karanlıktan aydınlığa çeken ,başında istiklal rüzgarı estiren,ona hürriyet balını tattıran,memleketin bünyesine uygun,güzel bir reejim hediye eden ,onu güneşlerin at oynattığı medeniyet şosesinin başına getirip bırakan bir adam,öldüğü zaman,gözü arkada kalır mı hiç ?

Dün Atatürk'ün kutsi naaşı Ankara'ya ebedi metfenine götürürlürken, caddeleri, pencereleri, damları dolduran ve bakışları mahzun,mendilleri ıslak yüzbinlerce Türkün vakur ve ulvi manzarası karşısında bir insan için, milletin kalbinde yer etmekten daha büyük bahtiyarlık olamayacağını gözlerim yaşararak bir kez daha anladım.

Atatürk bahtiyar adamdır.
20.Kasım.1938
Cahit Sıtkı TARANCI
( 1106 numaralı, Galatasaray Lisesi 1931 mezunu)

ATATÜRK -Taraf-tarmıydı?

Bu konuda Spor Yazarı Ahmet Çakır ağabeyimiz "93 Soruda Galatasaray Tarihi"
isimli kitabında şöyle yazıyor;
"
Evet Gazi Mustafa Kemal 14.12.1930 tarihinde Galatasaray Lisesi ve Müzesini gezmiştir.Burada ' Galata Saray'a ' diye yazıp imzaladığı bir fotoğrafını da sarı kırmızılılara armağan etmiştir.Bu fotoğrafın büyütülmüş bir kopyası Lise Müdürünün odasında asılıdır...

Bu konu, sevgili ülkemizdeki pekçok benzeri olaydaki gibi kısa sürede hem gülünç , hem de acıklı bir oyuna çevrildi.

En büyük tartışma da Atatürk'ün Fenerbahçeli mi, yoksa Besiktaşlı mı olduğu noktasında çıktı... Bugüne kadar Atatürk Fenerbahçeli olarak biliniyordu.Ancak Fenerbahçeli araştırmacı-yazar Ergun Hiçyılmaz "Hayır Atatürk Beşiktaşlı idi" deyince ortalık karıştı.

Hiçyılmaz'ın gösterdiği kanıt, pek yabana atılacak gibi değildi.Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesinde Anadolu'ya geçmeden Akaretler'de Beşiktaş Kulubünün yanında bir evde oturan Gazi Mustafa Kemal buradan Beşiktaşlı futbolcuların çalışmalarını izleyip onlara sempati gösterdiği yolundaki açıklama kolay reddedilebilecek bir değerlendirme sayılamazdı.

Bunun üzerine Fenerbahçe camiası ayağa kalktı.Tv programlarında ve gazetelerde olay tartışıldı. Atatürk'ün Fenerbahçeli olduğuna ilişkin belgeler ve kanıtlar ortaya konuldu.Dahası sarı-lacivertli camianın sonuna kadar bu işin takipçisi olacağı bildirildi. Sonuçta Atatürk'ün % 75 Fenerbahçeli, %25 Beşiktaşlı sayılabileceği gibi bir uzlaşmaya varılmış oldu. Böylece Atamız, iki ezeli rakibimiz tarafından paylaşıldığı için Galatasaray'a imzalı fotoğrafından başka bir şey kalmadı..."

Ahmet ağabey son paragrafında böyle yazıyor ama sadece imzalı resim değil, 04.09.1928 tarihinde Ataürk'ümüzün "Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulubü Reisi ve Sivas Meb'usu Necmeddin Sadık bey efendiye " (belgede aynı böyle yazılıdır...) yazmış olduğu bir de mektup vardır...

Ve bu mektubun en önemli özelliklerinden birisi de 'Yeni Türk Alfabe"sinin kabulünden sadece 26 gün sonra yazılmış olmasıdır.Atamızın bu yazısı müzemizin en mutena köelerinden birini süslemektedir. Kuşkusuz Ahmet abi bunu unutmuş değildir ama gerginliği ! daha fazla artırmamak için bunu gündeme getirmediğini düşünebiliriz...

Unutmadan bir hatırlatma yapayım , Atamızın yazmış olduğu bu takdir ve teşekkür içeren mektubu Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi 4-0 yenrek kazandığı "Gazi Büstü Kupası" maçından sonra gönderilmiştir. Galatasaray'ın ünlü yöneticilerinden ve Atatürk'ün en yakın arkadaşlarından Salih Bozok'un oğlu Muzaffer Bozok ile yaptığım röportajda, Sayın Bozok bir anısını anlatmıştı ;
"Bir gün Bülent, Gündüz, ben ve birkaç arkadaşımız Florya'ya eğlenmeye gitmiştik. Dönüşte yolda biraz gürültü yapmıştık.Tam o sırada köşeden Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, ki yanında babam ve Gündüz'ün babası Kılıç Ali Paşa da vardı , göründüler... Mustafa Kemal babama dönerek "Kim bu gürültü yapanlar ? " diye sormuş. Babam ise biraz sıkılırak "bizim çocuklar Paşam" demiş. Bunun üzerine Ulu Önderimiz " Haa desenize bizim kulübün çocukları " diye cevap vermiş...

Bilmiyorum bu anı Ulu Önderimizin hangi kulubümüzün sempatizanı olduğuna dair bir delilmidir..? Ancak en büyük gerçek şudur ki; Atatürk tüm Türklerin Atasıdır... Güneş Kulübünü de tutsa, Fenerbahçeli de olsa, Beşiktaş'ı da sevse, bizim için farketmiyor... Çünkü O, dünya döndükçe bizim GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ümüzdür.

Laf aramızda, Atatürk ile ilgili resimlerin en güzellerinden birisi de Ata'mızın bir kayık içerisinde kürek çekerken resmedilen fotografıdır.. Atatürk'ün küreklerine asıldığı kayık, Galatasaray Spor Kulübünün yarışlarda kullandığı yani Galatasaray'ın malı olan FUTA denilen bir kayıktır. Tarih 29 Haziran 1935...
Aslında belgeler bunlarla da bitmiyor; Miralay Mustafa Kemal' in "Galatasaray Keşşaflarının Başbuğu "olma durumunu kim nasıl izah edebilir acaba ?

Lütfen okuyunuz ;

Yüzyılın başında 'Keşşaflık' da denilen İzcilik örgütleri de çok kurulmuştur.Bu çalışmalar, önce Edirne Muallim Mektebi ile Galatasaray ve İstanbul Sultanisinde başlamıştır.Ancak Balkan Savaşı bu ilgiyi dağıtmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Galatasaraylılar'ın kurduğu 'Keşşaf ' örgütünün 'Reisi' olması Galatasaraylılar için unutulmaz bir hadisedir...

Şöyleki ;

Atatürk'ün Galatasaray'a olan aşinalığı bilinenden daha öncelere dayanıyordu.1915-16 yıllarında Osmanlı Güç Dernekleri ,İzci Dernekleri , ardından da Genç Dernekleri Müfettiş-i Umumisi Miralay Mustafa Kemal ,1914 yılında Türkiye'de ilk defa kurulan Galatasaray Keşşaflarının (İzci) BAŞBUĞU olmuş 1923'te Cumhuriyet'in ilanında oymak beyi Adnan Akıska ,Galatasaraylı keşşaflarla Atatürk'ün huzurunda bulunmuştu
EnSaR isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 16:35   #17
Kullanıcı Adı
EnSaR
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
Bizdede photoshop var ;)


EnSaR isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 17:00   #18
Kullanıcı Adı
Onlybullet34
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
photoshopla ne alakası var oradaki yazı orjinal...


Onlybullet34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 17:03   #19
Kullanıcı Adı
Onlybullet34
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
Ensar çok sataşıyon bunun yeri Akparti forumu değil...6s forumları var git orda içini dök..
Onlybullet34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-21-2007, 17:48   #20
Kullanıcı Adı
EnSaR
Standart FENERBAHÇE TARİHİ
bu tartışmaları siz başlatmadın mı? Bizde başlattınızı devam ettiriyoruz. unutma.
EnSaR isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi