02-29-2008, 16:28 | #21 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
Rabbim Hoca Efendiyi Başımızdan Eksik Etmesin.
Benden Ömür Alıp Hocamıza Versin... Vatanı İçin Milleti İçin Bayrağı İçin Bu Kadar Gözyaşı Döken Birisi Daha Var mıdır? |
|
02-29-2008, 16:34 | #22 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
Hoşgörü ve Diyalog insanı...
|
|
02-29-2008, 16:46 | #23 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
Bu güzel paylaşım için Senden Allah razı olsun kardeşim Teşekkür ederiz.
|
|
02-29-2008, 16:47 | #24 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
AK VE KARA
Apaydınlık bir dönem, kol kol gezen güneşler, Semâda yüzüp giden kehkeşânlara inâd. Her bucağı İrem Bağları’na denk o günler, Gök kuşağı gibi zafer tâklarıyla âbâd... Sonra bir kâbuslu devir ve aranan dünler Firavunlaşdı herkes firavundan da berbâd. Harâb oldu her taraf, soldu çiçekler, güller, Bülbülün dilinde dinmeyen yeisli feryâd. Gökler gamlı, bulutlar küskün, kurudu göller, Virânelere döndü her yan, simsiyah eb’âd. Yine rüyâlarda kor, tütüyor eski günler Mışıl mışıl döl yatağında milletçe murâd... ******************************* Fethullah Gülen,,kaynak kitaplarda hocaefendinin 1941 değil,1938 yılında dünayaya geldiği yazılı,,bir yanlışı düzeltmek isterim,, |
|
02-29-2008, 19:19 | #25 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
konuyu açan arkadaşa teşekkürler..
|
|
02-29-2008, 19:31 | #26 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
Allh ebediyen razı olsun hocaefendiden.
onun sayesinde milyonlarca kişi hayata bağlanıyor |
|
02-29-2008, 19:34 | #27 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
[/quote] Güzel kardeşim niyetin haslığı noktasında endişem yok yalnız sevgili hocaefendinin kaynaklarından beslenen bir bedenin bu şekilde hocaefendiye alimlik makamı belirlemek kendisini üzeceğini bilmemiz gerekir sevgilerimle [/quote]Haklsınız..düzeltme yaptım.. |
|
02-29-2008, 19:57 | #28 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
estafullah ...
|
|
03-01-2008, 11:40 | #29 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
Gülen ve cemaati gerçek ticaretcilerdir, türkiyede yapılacak en fazla kargetiren ticari yöntemin din temelli mallar, din siyaseti vede din ticareti olduğunu iyibiliyorlar. ticarette doğruculuk sökmüyor, kâr elde etmek isteyen illakide pembe de olsa yalanlar sıralar. BUnların ki pembeyi çoktan geçti mosmor olduAllah günahlarını nasıl affeder o da onların sorunu. TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK TEHDİTTİR.Müslüman olduğu için amerikadayaşayan, geri kalmış yerlerde türk okulları adı altında yerler açıp mürit yetiştiren büyük bir tehdittir.
Amerika da ki çiftliği CIA denetimi ile korunmaktadır. Büyük ağlayıcı diyorum ben ona o kimi gösterirse cemaatide ona oy veriyor. Ondan sonra biz siyasetle uğraşmıyoruz diyorlar. Bune perhiz bu ne lahana turşusu...iyiki korunmaktadır. Ak parti de bu yazımdan tepkide alacağımı biliyorum.Ama ben bu şekilde düşünüyorum.Ayrıca müslüman birisinin niçin Yahudi ADL ile papanın arasında arabuluculuk yaptığını anlatır mısınız? |
|
03-01-2008, 11:41 | #30 |
Fethullah Gülen (1941 - .... )
Fetullah Gülen ve Örgütü
Herkesin hayatı elbette bir yerden başlar ve en sonunda bir yerde biter. Bu başlangıç ve bitiş tarihlerinden daha önemlisi insanların bu tarihler arasında ne yaptıkları, diğer insanlarda nasıl izlenim bıraktığı, nasıl anıldığıdır. İşte bir hayat portresi ve bitmemiş bir hayatın son yıllarının irdelemesi. Son on yılı ile Fetullah Gülen. Tabi ki bu son on yılda gerilere gittiğimiz olacaktır. Elbette hem onun sözlerinden hem de onu eleştirenlerden cümlelerle irdelememizi yapacağız. Her hangi bir yazı okuduğunuzda Fetullah Gülen hayatı genellikle O’nu yücelten bir karakter görünümünde olma ihtimali çok yüksektir. Örneğin kendi internet sayfasından hayatına baktığımızda Kuran-ı Kerim okumaya başladığı yaşı, hatiplik yaptığı yaşlar dahil, kitabından alıntılar yapılarak destanlılaştırılmış, kahraman bir kimlik görüntüsü giydirilmiş bir insan görüyoruz. Hatta o kadar yüceltilmesi gereken bir insan olduğunu belirtmek için de amcasının bile onun önüne adım atmadığını, hep arkasında yürüdüğünü ve bu sırada on dört yaşında biri olduğunu anlatıyor.Altında ona dua eden sekiz yaşından seksen yaşına kadar her yaştan insanın yorumları. Neredeyse hepsi iyi dileklerini ve sevgilerini yolluyor. Üstelik çoğu da tanımıyor. Yüzünü bile görmemiş. Peki acaba gerçekten böyle bir insan mı Fetullah Gülen? Dediği gibi insancıl, hak sevdalısı, yaşamı boyunca dini için çalışmış, dinin gerekliliklerini insanlara iletmeyi kendine görev bilmiş büyük bir din üstadı mıdır? Yoksa karşıt görüşlülerinin belirttiği gibi Amerika’nın Genişletilmiş (Büyük) Ortadoğu Projesini (GOP) uygulayabilmek için Türkiye’yi ele geçirebileceğine inanılan ortağı mı? Tabi ki bu sorulara peşin cevap verilmeyeceğinden bir analiz yapılması gerekir. Fetullah Gülen’in kendi söyledikleri ve onun bu söylediklerini çürüten icraatları incelendiğinde gerçekten de nasıl bir Amerikan hayranı, Amerikan’ın yardımları sayesinde Türkiye’de kurulacak bir şeriat hayali içinde o ütopyada derin uykulara dalmış ve ne yaptığının bile artık farkında olmayan sıradan bir insan olduğunu çok kolay anlayabiliriz. Sadece bazı şeylere objektif olarak bakabilirsek doğruyu görürüz. Başlayalım mı ne dersiniz? Öncelikle doğum tarihi ile ilgili tartışmalara bakalım. Resmi internet sitesinde doğum tarihi 1941 yazmasına rağmen kendisinin kurmuş olduğu büyük toplulukta yaptıkları söyleşilerde 1938 yılında doğduğunu bir kötünün gidip bir iyinin geldiğini belirtecek yorumlamalara gitmiştir. Tabi ki o dönemde nüfusa kayıtlar geç olunduğundan bunu büyük bir olasılık olarak görenler de var. Buradaki kötü de onlara göre Mustafa Kemal Atatürk’tür. Elbette onların düşüncelerini öldüren, onların düşüncelerine yaşama fırsatı vermeyecek ama dine saygılı bir yapıyı oluşturabilecek bir ulu önder onların işine gelmezdi. Kadını toplumda hor görenlere onları bir mal gibi alıp satanlara nasıl olur da erkeklerle kadınları eşit sayıp kadınlarla aynı dereceye koyan biri iyi biri olabilirdi ki. Atatürk’ün sayesinde bugün bağımsızlığını yaşayan bir devletin evlatları olarak O güzel insanı nasıl kötü olarak sayabiliriz. Ama Fetullah Gülen Atatürk’ün karşısında olduğunu buradan da açıkça ilan etmiştir. Bu ülkede Atatürk’e dalgacı bir ağızla yapılan bu saldırının baş sorumlusu Büyük Önder’e hakaretle; şimdi ona saygılarını sunan, ağlayarak yapmış olduğu konuşmaların etkisinde kalmış olan insanlar suç ve suçluyu övmekte değiller mi? İkinci olarak çocuk yıllarına gelirsek yine kendi resmi internet sitesinde dört yaşında Kuran’ı hatmettiğini söylüyor. Ailesinin bu durumda yemek verdiğinden onunla şakalaşan birinin söylediği söz sonucu ağladığına kadar her şeyi hatırlıyor. Ve ekliyor devamında. Okulu bıraktığına getiriyor sözleri. Akşamları okumaya çabalayan yaşlıların haline güldüğünü hatırlıyor. Babasının görevi sonucu taşındığında gittiği yerden kendi köyüne bir ara geri döndüğünde bayan bir öğretmenin kendisini dördüncü sınıftan başlattığı ama yine okulu bıraktığından bahsediyor. Burada kullandığı cümleyi tam olarak alırsak; “Babam, İmam olarak Alvar'a gittiği için biz de ailece oraya taşındık. Bir daha da okula gitmedim. Bir ara Korucuk'a gelmiştim. Bu kadın öğretmen beni görmüş ve "Ben seni dördüncü sınıfa geçirdim" demişti.” Cümlenin içinde o öğretmeni nasıl kendinden düşük derecelerde gördüğünü kendi ağzından kaçırıyor. “Bu kadın” diyerek ithaf ediyor öğretmene. Tabi ki o öğretmen eğitim seferberliği döneminin öğretmenlerinden. Yani Atatürk’ün öğretmenlerinden. Burada bile o nesli aşağılıyor. Ama peşinden kendisine ders veren, Kuran öğreten hocalarına gelince kesinlikle saygıda kusur etmiyor. Özellikle topluma mahal olduğu saydıkları ismini vermeye gerek duymadığım kişilerle nasıl ne şekilde tanıştığını anlatıyor. Eminim ki burada mutluluktan göz yaşlarına da boğulmuştur. Askerlik dönemine gelince artık ne kadar duygusal(?) biri olduğunu anlayabiliyoruz Fetullah Gülen’in. Hayatını anlatırken askerlik dönemini Ankara Mamak’tan sonra İskenderun’a gönderildiğini ve burada hava değişimi aldığını mahkemeye çıkıp beraat ettiğini anlatıyor. Ama nedense her şey de özellikle İslami kesimin o dönemlerde etkilendiği kişilerle tanışma olaylarını askere gitmeden önceki olayları hatta ve hatta dört yaşındaki olayları ayrıntısına kadar hatırlayan bir insan olan Fetullah Gülen askerlik döneminde verdiği vaazın ne olduğunu hatırlamıyor olacak ki hiç bir şekilde o vaazın içeriğinden bahsetmiyor. Haklı veya haksız olduğunu yüce Türk Milleti’nin vicdanına bırakamayacak kadar korktuğundan olabilir mi acaba bu hatırlamaması? Neticede askerde iken aldığı ceza sonucu hastalandığından(?) hava değişimleri aldı ve otuz dört gün önce terhis edildi. Geldikten sonra bir süre Erzurum da kaldı. İki yıl içinde Edirne, Kırklareli ve İzmir’e tayini gerçekleşen Fetullah Gülen özel sohbet dediği olaylara buralarda başladı ve insanları sohbeti ile etkileyebildiğinin farkına da yine bu yıllarda vardı. Kestanepazarı Derneği Kur'an kursunda gönüllü öğreticilik ve belletmenlik yapmaya da başladı. Bu kadar iyilik dolusu(?) bir insana Diyanet İşleri 1965 yılında Hac’a görevli olarak gönderdi. Böylece kutsal toprakları da gören Fetullah Gülen gerçek hayatı bu dönemde başlamış oluyordu. Bundan sonraki hayatında önce mahzunluğu daha sonra da önlenemeyen yükselişi başlayacaktı. 12 Mart Muhtırası’nın olacağı dönemde gönüllü belletmenliği bırakan F.G. insanlara kendini farklı göstermek için denediği diğer bir yolda anlatırken olacakları önceden bildiğini söylemesi gibi. Örneğin muhtıranın olduğu dönemde köpeğe çarpınca evde birileri bizi bekliyor demiş. Her nedense evde bekleyen polis teşkilatının büyük bir kısmı bugün onun tarikatına bağlı. Şimdi bu önceden bir şeyi bilmek mi? Bir muhtıra olmuş. Herkes aranıyor. O dönemde değişik yerlerde vaaz vermişsin ki o vaazlarda bugün ki gibilerse vay haline seni niye aramasınlar. Aynı olayları önceden görme hadisesini babasının ve önemli bir arkadaşının ölümünde de tekrarlıyor. Rüyamda görmüştüm diyor. Şimdi bu Allah’a şirk koşmak, kendini peygamber gibi görmek değil de nedir? Bu yıllardan sonra çeşitli konularda vaazlar vererek insanları çevresinde toplayan Fetullah Gülen sızıntı dergisinde yazmaya başlamış ve çevresindekileri etkilediğinin artık farkına varmaya başladığı ilk yıllara girmiştir. Bu günden itibaren ağlamadığı bir tek vaaz yoktur. Hepsinde ağlamış hepsinde dinin gittiğini artık bütün semavi dinlerde aynı Allah’ın olduğunu ve inanılan peygamberlerden Hz. İsa’nın gelmesinin yakın olduğunu söylemiştir. 1980 darbesini savunmuş ve bu darbenin ayak seslerinin geldiğini önceden hissettiğini söylemiştir. Bunları söyleyen bir zat nedense fiili çalışamamadan kırk beş günlük bir rapor almıştır. Bu yıldan itibaren Amerika ile ilişkiler kurmaya başladığını görüyoruz.1980 de devrimin kendisine karşı yapılmış olan darbeyi desteklemesinin nedeni insanların artık kabuklarına çekilip korkmaya başladıklarını görmesiyle başlar. A.B.D.’nin hazırlayıcısı ve etkeni olduğu düşünülen 1980 darbesinde artık düşünmekten korkan gençlerin akıllarına kolayca gireceğini anlayan Fetullah Gülen 1981-1985 yılları arasında ortalıklarda görülmemiş ve daha sonra Yeni Ümit Dergisi’nde başyazılar yazmaya başladı. Bu beş yıllık dönemde 14 arkadaşı ile birlikte üç ayaklı bir yönetimden şu andaki Fetullah Gülen örgütü’nü geliştirmiş ve insanları etkilemenin yollarının neyden geçtiğini yanındaki arkadaşlarını kandırarak onların dini duygularını kullanarak yapmıştır. Fetullah Gülen şu anda çalışmayan, sadece o döneme kadar vaazlar veren ve imalık yapan biri olmasına rağmen şu anda A.B.D. de Pensylivanya denilen eyaletinde yüz otuz yedi dönümlük bir arazinin içinde sekiz villanın bulunduğu bir yerde oturuyor. Türk girişimciler tarafından Türkiye dışında okul açılmasında Fetullah Gülen'in teşvikleri etkili olmuştur. Yeni Aktüel dergisi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Fetullah Gülen'in yönlendirmesi ile 92 ülkede yaklaşık 500 lise veya ilköğretim okulu, 6 üniversite ile çeşitli sayıda eğitim veya dil merkezi açılmıştır. Bunlara büyük bir maddi katkı sağlayan Fetullah Gülen’in yine çeşitli ülkelerde kurmuş olduğu gazete ve televizyon sayısı oldukça fazladır. Bu büyük serveti nerde ve nasıl yaptığını hayat hikayesinin hiç bir yerinde bulamazsınız. Çünkü onun için paranın nerden ve nasıl geldiği değil; ne şekilde kullanıldığı daha önemlidir. Bu aralar pek fazla okul açma işi olmamakla birlikte eskiden yaptığı okullar döneminde insanlardan toplanan paralardan kat ve kat daha fazlasını toplamasına rağmen şu anda bir yardım yapmamaktadır. Değişik ülkelerde Türk okulları açtım diyerek gazete ve dergilerde reklamlar yapan Fetullah Gülen’nin neden bu okullarda Türkçe değil de İngilizce dilinde eğitim verdiği de bir başka sorudur. İşte sıra bu sorularla F.G.’nin son yirmi yılında Türkiye’deki icraatlarına değineceğiz. Fetullah Gülen ve Türkiye: 1981-1986 yıllarında büyük bir yapılanmasını bitirdiği örgüt ve birimlerini geliştiren Fetullah Gülen belli yerlerde toplanan insanları göz yaşları ve dini kullanarak kandırıp onlarında kendi müritlerinden olmasını sağladı. Bu beş yıllık sürede özellikle şu ana kadar desteklediği tek darbe olan 1980 darbesinden sonra içine kapanmış korkak olan gençlerle başlayan F.G. şeriat yanlısı insanları etrafında toplayarak büyük bir kalabalık elde etmiştir. O dönemden itibaren çeşitli partilere destek veren ve bunların karşısında çeşitli vaatleri eline geçiren F.G. son on yılını yurtdışında ve düşmanı olarak gördüğünü söylediği, aynı zamanda Müslümanlığın bir numaralı düşmanı olan A.B.D.’de geçirmektedir. Tutuklanma kararları bulunan ve bunların ertelenmesine rağmen A.B.D’ de kendini daha çok rahatta hissetmiş, bir çok vaazında Türkiye’ye dönmek istediğini fakat sağlık nedenlerinden dolayı dönemediğini belirtmiştir. Hatta ve hatta Mekke’de bile doğmuş olsa Türkiye’de yaşamak istediğini belirtecek kadar çok büyük bir vatanseverlik duygusu içinde bulunan Fetullah Gülen’e Atatürk’ün vatan sevgisini hatırlatıyorum. Ölüm döşeğinden kalkıp Hatay için tatbikat yaptırmış biri kadar , ölmek üzereyken bile “Beni Türk Doktorlarına emanet edin” diyebilecek biri kadar vatan sevgisinin olup olmadığını soruyorum. Ama sorumun cevabını yine kendim veriyorum. Elbette yok. Örgütü’nün Kurulması: İnsanlarla eskiden iyi iletişim içinde olunabilecek en güzel mevkide, imamlıkta bulunan Fetullah Gülen insanların üzerinde nasıl bir etki bıraktığını küçüklüğünden itibaren anladığını önceden belirtmiştim. Daha sonra fakirlere bir yardım şeklinde bulunan bir dernek kurduğunu belirtmiş ve yardım toplamaya başlamıştır. On dört kişi ile kurulmuş bu ekip Ramazan Bayramı’nda zekatları , Kurban Bayramı’nda yasak olmasına rağmen kurban derilerini toplamıştır. Ve ilk başlarda tamamen bir yardım kuruluşu gibi kurulan bu örgüt gittikçe güçlenmiş özellikle burada Fetullah Gülen’nin birebir yaptığı ağıtlı vaazları ve konuşmalarıyla kendisine Türkiye’de çabukça bir yer edinmiştir. Seçimlerde büyük bir grup olduğu anlaşılan ve istekleri yerine getirildiği taktirde o partiyi tepeye çıkartacakları dönem geldikten sonra kurulan hükümetlerle iyi ilişkiler içine geçmiş olan Fetullah Gülen çeşitli ülkelerde Türk okulları açılmasını destekleyerek kendi tanıtımında büyük yelpazeler kullanmıştır. Başarılı da olmuştur. Şu anda dünyadaki çeşitli Müslüman ülkelerde etkili bir isme sahip olan Fetullah Gülen Türkiye’deki Cumhuriyet’e rağmen devlette çeşitli kademelerde kendi müritlerini yerleştirmiş biridir. Polis sınavı imtihanlarında soruların F.G. müritlerinin ellerine verildiği ve şu anda Polis Teşkilatı’nın %70 ini ele geçirdiği söylenmektedir. Kendisine göre Türkiye’ de artık örgütlenmesini tamamlamış biri olarak insanlara vaaz vermenin gereği kalmadığını düşünmektedir. Örgütün İşleyişi: Örgüt diğer örgütlerde bulunduğu gibi astlık üstlük ilişkisi ile kurulsa da biraz daha farklı bir işleyiş götürmektedir. Paranın tek hakimi Fetullah Gülen olup herkes farklı bir iş bölümünde görevlidir. Çalışanlar arasında imam denilen, öğrenciler arasında ağabey ya da abla denilen üstler bulunmaktadır. Bu kısımlarda insanların örgüte bağlanması ve görevlerinin ne olduğu belirtilmektedir. Dini bir politika güttüğünden dolayı ağabey ya da abla denilen genç üstler lise çağlarında bulunan öğrencilere ders verip onlara aynı zamanda dini eğitim de vermektedir. Namaz kıldırmalar ve gerçek ibadetler haricinde F.G. nin kasetleri dinletilerek Cumhuriyet’e , kurumlarına ,kuruluşlarına ve ona değer verenlere karşı bir görüş öğretiliyor. Şeriat uygulamalarının bulunmasının şart olduğunun ama bunu yapmak için her şeyin tam olarak işlemesi gerektiğinin, tüm kadrolara yeterli gerçek(?) Müslüman’ın yerleşmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Onlardan (Cumhuriyetçilerden) biri gibi görünmenin şart olduğunu, evde Kuran’dan başka dini kitap bulundurulmaması gerektiğini, Atatürk portre ve kitaplarının bulunduğu yerler oluşturulması gerektiğini belirtiyor. İşte bu durumları üst kadrolarına belirten F.G. sesli bir örgütlenme ile rüyasında bile göremediği ütopyayı gerçeğe çevirmeye çalışıyor. Bu arada rüyasında görseydi kasetlerinde söylerdi. Demek ki şu ana kadar onu yapabilecek bir gücü olmadığını O da biliyordu. Örgütün Gelir Kaynakları ve Gider Noktaları: Örgüt ilk başlarda bahsettiğimiz gibi küçük para ve deri yardımları ile geçinmeye başlamış ve Müslüman ve fakir öğrencilere yardım merkezi olarak kurulmuştu. Ama F.G. o ağlamalı vaazlarıyla insanlarda dini bir nokta haline gelmiş ve dini kullanarak bu örgütü dev bir holding haline getirmiştir. Acaba o kadar yardım için gönüllü bir insansa neden dershanelerinde ücretsiz eğitim vermiyor da bulunduğu bölgenin en üst miktarda parasını istiyor. Cevap basit. Oradan gelen paralar zaten gerçek Müslümanlara gidiyor. Oraya yazılan herkesin gerçek Müslüman olduğundan emin değillerdir. Ama olması için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır bir örgüttür. Bunun haricinde yardıma düşkün olduğu yetkilileri tarafından belirlenen örgüt üyelerine yardım sağlanır. Kurulan yüzlerce okul ve dershane, onlarca gazete ve televizyon kanalları bu örgüte maddi destek sağlamaktadır. Ayrıca Fetullah Gülen’nin yüzünü görmek için, O’nun dualarına girmek için zengin örgüt iş adamları belli günlerde belli merkezlerde yapılan toplantılarda en yüksek bağışı vermek için kendi aralarında yarış yapmaktadır. Bu sayede gelen gelirler başta imam, abi ,abla denilen gruplardaki liderlere; yardım amaçlı onların inandığı anlamda gerçek Müslümanlara; devlete, Cumhuriyet’e, Cumhuriyet kurum ve kazanımlarına saldırı amaçlı faaliyet yapan bunun yanında örgütün propagandasını yapan gazete, televizyonlara geri kalan ve büyük bir kısmını oluşturan pay ise Fetullah Gülen ‘e kalmaktadır. Örgüt ve A.B.D: Uzun yıllar tek başına Türkiye ‘de faaliyet gösteren Fetullah Gülen ve örgütü tek başlarına yine değişik ülkelerde kendi isimlerinden sıkça bahsettirmeye başlamış ve bu durum elbette kendisinin süper güç olduğuna inanan A.B.D’nin dikkatini çekmiştir. 1980 darbesinin en büyük tetikleyicisi olan A.B.D. o sıralarda bu darbenin gerekli olduğunu söyleyecek bir grup ararken ortada rejime karşı duruş gösteren büyük toplu organize olmuş bir grup görünmektedir. Bu grubunda tek bir lider tarafından desteklenmektedir. Neticede tek kişi ile anlaşıp bu büyük grubu Türkiye’yi parçalamak için kullanabileceğini anlamıştır. 1980 lerden sonra ülkede askeri hareketliliğin bulunduğu dönemlerde örgütlenmesini tamamıyla bitirmiştir. Bu dönemden sonra ülkedeki hükümetleri etki altına almaya çabalayan örgüt etkiledikleri hükümet dönemlerinde A.B.D.’nin yardımıyla da kuruluşlarda üst düzeylere gelip kadrolaşmalar sağlamış, etkileyemedikleri dönemlerde müritleri yardımıyla ülke ekonomisini alt üst edecek para taşımaları, dine özgürlük adı altında eylemlerde bulunmuşlardır. Şimdi sormak lazım acaba bu yıllarda onların sorun gibi gördükleri bazı şeyler bittiğinden midir ki her Cuma namazından sonra eylem yapan gruplar bu dönemlerde ortada yok? İşte bu yöntemleri kullanarak Türkiye’yi istedikleri noktalara götürmeye çalışan iki işbirlikçi: ABD ve Fetullah Gülen. Kurtuluş Yolu: Elbette kök salmış bir örgütü yok etmek kolay değildir. Ama tek sorun insanları gerçek bir eğitimden geçirebilmektir. İyi eğitimli bir insan her şeyi anlayıp sorgulayabilir. Küçük yaşta hangi tarafa eğilirse öyle kalan ağaçlar gibi olan çocuklarımızı bu insanlardan uzak tutmak gerekir. “İyi olur, din öğrensin, zaten bedava derste veriyor” gibi cümlelerle ilgilenmediğimiz çocuklarımızla bizzat ilgilenen Fetullah Gülen onları gözyaşlarıyla, en saf suyla kandırıyor. Onun için sahip çıkmalıyız çocuklarımıza. İster tutukla ister hepsini at ama geleceğine sahip çıkmak için önce çocuklarına sahip çık. Onur Toka |
|
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|