AK Gençliğin Buluşma Noktası
Akaid ve Fıkıh İman ve iman esasları, mükellefiyet ve hükümler.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 04-28-2008, 03:54   #31
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALIŞ-VERİŞLERDE DİKKAT EDECEĞİMİZ HUSUSLAR VARDIR:
Ticaretle meşgul olan bir müslümanın özen göstermesi gereken ilk önemli konu, haram kılınan malların satışını yapmamaktır. Allah bir şeyi haram kılmışsa, onun bedelini de haram kılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şarapla ilgili olarak "Içilmesini haram kılan Allah'u Teâlâ satılmasını da haram kıldı. " (Ebû Davud, Büyû, 64) buyurarak meseleyi gayet açık bir şekilde belirlemiştir. Aynı şekilde mümin bir kasabın, Allah'ın adı anılarak kesilmemiş olan bir hayvanın etini satması da böyledir. Çünkü hayvan boğazlarken kasden Allah'ın adı anılmazsa o et haram olur. Buna göre, bir müslüman böyle bir eti satamaz. Aynı şekilde put ve benzeri şeylerin de satışı Islâm'da yasaktır .

Çalıntı olan bir malın satılması veya piyasaya sürülmesi de caiz değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in: "Kim bildiği halde hırsızlıkla elde edilmiş çalıntı bir malı satın alırsa onun günahına ve alçaklığına ortak olmuştur" (Beyhakî, Sünen, V, 336). buyurduğu bilinmektedir. Buna göre ticaretle uğraşan bir müslümanın gerek mal alırken ve gerek satarken bu hususlarda titizlik göstermesi gerekir.

Islâm toplumunda malların fiyatlarına sun'î olarak yapılan müdahaleler asla câiz değildir. Rasûlullah (s.a.s.): "Pahalılığı arttırmak için fiyatlara müdahale eden kimseyi kıyamet gününde büyük bir ateşin üzerinde oturtmayı Allah'u Teâlâ üzerine almıştır" buyurmaktadır. (Bu hususta geniş bilgi için bk. Narh ve Ihtikâr maddeleri).

Islam toplumunda karaborsa (ihtikar) haramdır. Karaborsa, bir malın fiyatının artması için piyasadan çekilmesi, stok edilmesi, satılmaması ve fiyatı artınca satılmasıdır. Ticarette normal kâr helâldir. Fakat, ticaretin gayesi her ne pahasına olursa olsun kâr, hele aşırı kâr elde etmek değildir. İslam'ın haram kıldığı aşırı kâr yollarından biri de karaborsadır. Karaborsanın insanlara pek çok zararı vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Piyasada sun'î darlık meydana getirmek, tüketimi sun'î olarak artırmak, bu vesîleyle enflasyonu yükseltmek, fazla fiyatla tüketicinin mağdur edilmesi, alıcı-satıcı arasındaki itimat, iyi niyet, sevgi ve saygının ortadan kalkması... Birkaç kişinin aşırı para kazanması için buna başvurması, günah sayılmıştır. Peygamberimiz karaborsacıyı şöyle tehdid eder. "Pazara mal getiren rızıklandırılmış; ihtikar (stok ve karaborsa) yapan lânetlenmiştir." (Ibn-i Mâce, Ticaret, 6).


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:54   #32
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALIŞ-VERİŞTE YEMİN ETMEK.
Pazarlık esnasında yemin etmek caiz değildir. Yalan yere yemin etmek ise daha büyük bir haramdır. Çünkü bu, basit bir kazanç için Allah'ın adını istismar etmek, müşteriyi kandırmaktır. Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) kıyamet günü Allah'ın, yüzlerine bakmayacağı üç gruptan birinin; "...malı şu fiyata aldım deyip müşterinin kendisini doğruladığı ve malınısatın aldığı kimse, " olduğunu bildirmektedir. (el-Buhârî, Müsakat, 5; Müslim, Iman, 46). Başka bir hadiste de Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: "Ticarette çok yemin etmekten sakının. Çünkü yemin sürümü artırır, fakat bereketi yok eder. " (Müslim, Müsakat, 27).

Ölçü ve tartının doğru olması, alışverişe ailenin karıştırılmaması.

Islâm dini, insanları ahlâka, fazîlete ve muâmelelerinde dürüstlüğe çağırır. Müslümanın en dikkate değer özelliği dürüst oluşudur. Alış-verişlerde hîleden maksat; bir kimseyi söz, fiil ve davranışlarıyla etkileyerek, satım akdinin onun yararına olduğunu telkîn etmek ve onu piyasa fiyatının dışında bir satış bedeline razı etmektir.

Ayet-i Kerîme'de şöyle buyrulur: "Azap olsun ölçüde tartıda noksanlık edenlere ki, onlar insanlardan ölçüp (haklarını) aldıkları zaman tam olarak alırlar. Fakat insanlara (verilmek üzere) ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksiltirler" (Mutaffifîn, 83/1-3). (Ayrıca bk. el-En'âm, 6/152; el-Isrâ 17/35; eş-Şuarâ, 28/181-183).

Hz. Muhammed (s.a.s.) Peygamber olduğu zaman Hicaz'da Araplar ticaretle uğraşıyordu. Peygamber (s.a.s.) vahiy gereği olarak düzenleyici bazı hükümler getirerek dürüst bir piyaşanın teşekkülünü sağladı.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:54   #33
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALIŞVERİŞİN ŞARTLARI NELERDİR ?
Alışverişin sıhhat şartları on kısma Ayrılır:

1-Satılık şey ile bedelinin bilinmesi

2-Tesliminin bilinmesi

3-Aldanmaya yol açacak bir şartın öne sürülmemiş olması.

4-Akd'in gerektirmediği bir şartı koşmamak.Mesela dikmek şartıyla tüccarından kumaş almak caiz değildir.

5-Tarafeynin rızasıyle olması

6-Vadeli ise vade zamanının bilinmesi.Vade zamanı belli olmayan bir alıveriş caiz değildir.

7-Bedelin miktarının bilinmesi.Bedeli bilinmeyen bir şeyin satışı sahih değildir.

8-Rebeviyatta aynı cinsten birbiriyle satılan iki şeyin eşitliğinin kesin olarak bilinmesi.

9-Her ikisinin kabz edilmesi.

10-Mürabaha,tevliye ve vadıada bedelin bilinmesi.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:54   #34
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALIŞVERİŞTE VADE FARKINI AKLEMEK CAİZ MİDİR?
İslam dini ister peşin ister va'deli olsun alışverişi mübah kılmıştır. Cenab-ı Hakk buyuruyor ki: "Allah alışverişi mübah kılmış, faizi de yasaklamışıtr" (Bakara). Alışveriş peşin olursa normal olarak kar etmek tabii olduğu gibi, va'deli olursa da insaf dairesinde karşı tarafı yıkmadan belirtilen zamanı ölçerek kar etmek de tabi'dir. Her tarihte bu tip alışveriş olmuştur. Yani alışverişte va'de farkı alınmıştır.

Alışverişte va'de farkını eklemek Cümhur-u ulemaya göre caizdir (Neylü'l-Evtar). Bu hususta ulema arasında ihtilaf olmamıştır. Ancak idraki kıt olan bazı kimseler, Peygamber (asv): "Bir ateş için de iki satış yapmaktan men etmiştir" (Tirmizi) mealindeki hadise dayanarak alışverişte va'de farkını eklemek caiz değildir, diyorlar. Halbuki bu hadis, va'de farkından hiç söz etmiyor, fukahadan hiç kimse de ona hami etmemiştir. Hadis ya akd içinde bir şartı koşmanın caiz olmadığını, mesela: Zeyd'in Halid'e evini bana yüzbin liraya satarsan ben de şu tarlamı yüz elli bine sana satarım, demesi gibi. Veya semen (bedel) belli olmadığından mesela: şunu peşin olarak bine, va'deli olarak ikibine "sana sattım" şeklinde yapılan akdin muteber olmadığını ifade ediyor. Şayet semen belli olur, kesin bir fiyat üzerinde anlaşılır, mesela: Peşin olarak fiyatı bin lira olan bir meta' için, veresiye iki bine sattım denilirse va'de farkı eklendiği halde, kesin olarak bu alış-veriş caizdir (al-ahvazı,Şarh al-Tirmizi, al_mühazzab, Muğni'l-Muhtaç, İbni Abidin). Hatta bir kimse satılık meta'için peşin fiyatı şu kadardır, veresiye fiyatı da bu kadardır dese, yani hem peşin hem va'deli fiyattan söz edip, bilahare bir fiyat üzerine akd yapılsa yine caizdir (al-ahvazı..)

Muhammed al-Hamid, alışverişte vade farkını eklemek hususunda şöyle diyor: "Vade farkını eklemek haram değildir, faizle münasebeti yoktur" (Rüdudün ‚ala Ebatıl).

Ancak alışveriş ister peşin ister vadeli olsun insafa göre ceryan etmezse haram ve bereketsiz olur. Bunun için satıcı, kendi durumunu nazar-ı itibare alması gerektiği gibi alıcının durumunu da nazar-ı itibare alması gerekir.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:55   #35
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALKIŞ
Islâm dinine hakaret eden birisini alkışlamanın hükmü nedir?

Öncelikle alkışın her türlüsünün bid'at olduğu bilinmelidir. Alkış yerine Islâm'da "tekbir" vardır. Yani Islâm'da heyecanla yapılan bir hareket bile, yüce bir gerçeği vurgular. Sonra Islâma hakaret eden birisini, bu hakareti sırasında, hakaret olduğunu bile bile alkışlamak küfürdür, tevbe edilmesi gerekir. Başka bir hareketinden dolayı, ya da hakaret olduğunu bilmeksizin hakaretinden dolayı alkışlamak ise gaflettir, bid'attır, uyanmak, dostu dost, düşmanı düşman olarak tanımak ve sünnet olanı yapmak gerekir.

Alkış bir yönüyle de kişiyi yüzüne karşı övmektir. Oysa hadîste: "Kişiyi yüzüne karşı öven meddahların suratlarına toprak saçın" buyrulmuştur.i Bir keresinde Mescid-i Nebi'de Hz. Ebubekir namaz kıldırmış, bilahâre Rasûllüllah (s.a.) gelince mesciddekiler bunu alkışla karşılamışlar, bunun üzerine de böyle yapmamaları konusunda ikaz edilmişlerdir.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:56   #36
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALTIN KULLANMAK
İslâm dini süslenmeyi mübah görmüş, ve hatta bazen ve gerektiği yerlerde teşvik etmiştir.

Cenâb-ı Hak; "De ki Allah'ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir?" (el-A'râf 7/32) buyurmuştur.

Fakat bunların yanında erkeklere haram, kadınlara da helâl gördüğü ziynet eşyaları da vardır. Erkeklere haram olan ziynet eşyaları, altın ve saf ipektir. Hz. Ali ibn Ebu Talib (r.a.)'dan rivayet edilen bir hadisde Resulullah Hz. Muhammed (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:

"Resulullah (s.a.s.), ipeği sağ eline, altını da sol eline alarak buyurdu:

"Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır." (Tirmîzî, Libâs 1; İbn Mace Libâs 19).

Yine bir gün, bir adamın elinde altın yüzük gördüğü zaman, onu çıkarıp attı ve buyurdu ki:

"Herhangi biriniz tutuşmuş bir ateş parçasını eline almaya yeltenir mi hiç?"

Resulullah (s.a.s.) oradan ayrıldıktan sonra adama, yüzüğü alıp ondan faydalanmasını söylediler. Bunun üzerine adam: "Resulullah onu alıp attıktan sonra vallahi almam" dedi. (Müslim, Libâs 52).

İsrafa dalanların yanında gördüğümüz, altın kalem, altın saat, altın çakmak altın sigara kutusu, altın ağızlık ve benzerleri de fakihlerce altın yüzük gibi görülmüştür. Gümüş yüzük kullanmayı ise İslâm helâl görmüştü.

Abdullah ibn Ömer'den rivayet edilen bir sünnette, "Resulullah gümüşten bir yüzük edinmiş ve eline takmıştı" (Ebû Dâvud, Hatem 4; Tirmîzî, Libâs 43). Ayrıca sahabe-i kirâmın gümüş yüzükleri vardı.

İslâm, altını erkeklere haram kılmakla, ahlâkî ve terbiyevî yüce bir hedefe yönelmiştir. İslâm, erkeğin erkekliğinin korunması gerektiğini, zayıflığın ve başkasının önünde eğilmenin doğru olmadığını belirtmek ister. Perişan olmanın belirtilerinden erkeği muhafaza eder. Allah'ın, kadının terkibinden daha başka bir uzvî bir terkiple yarattığı erkeğe, kadınlara benzemek ve çeşitli süslerle öğünmek yakışmaz. Bu haramlaştırmanın arkasında ayrıca sosyal bir hedef de yatmaktadır.

Altın ve gümüş eşyanın kullanılması keyfiyeti, İslâm'ın genel olarak israfa karşı açtığı savaşa ait programın bir parçasıdır. Kur'an nazarında israf, milletleri helâk oluşla tehdit eden çözülme ve bozulmanın bir benzeridir. Zira israf sosyal bozulmanın başlangıcıdır. israf hayırlı ve doğru bütün yolların, prensiplerin düşmanıdır. Kur'an-l Kerim'de:

"Bir memleketi yok etmek istediğimiz zaman nimet ve refahdan şımarmış ele başlarına emir veriniz Ama onlar yoldan çıkarlar. Artık o memleket yok olmayı hak eder. Biz de onu yerle bir ederiz. " (el-İsrâ 17/16).

İslâm, müslümanın hayatındaki israfın bütün belirtilerini haram kılmıştır. Erkeklere altın ve ipekli giymeyi haram kıldığı gibi, erkek ve kadın bütün müslümanlara altın ve gümüş kap kullanmayı da haram kılmıştır.

Bundan başka bu hükmün değerli bir iktisadî yönü vardır. Altın, dünya piyasalarında en önemli bir maddedir. Bunun için onun erkeklerin kadınlar gibi süs eşyası veya kap-kacak olarak kullanmasını doğru bulmamıştır.

İslâm, kadının doğuştan süse ve ziynet eşyasına karşı meyilli olduğunu gözönüne alarak erkekleri sapıtma ve şehveti kamçılama yolunda kullanmamak şartıyla, yukarda belirtilen haramlaştırma hükmünden kadınları istisna etmiştir.




dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:56   #37
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALTIN VE GÜMÜŞ KABLAR KULLANMAK CAİZ MİDİR?
Altın ve gümüş kablar kullanmak caiz değildir. Peygamber (sav): "Altın ve gümüş kabda yemek yiyen veya su içen kimse karnına Cehennem ateşi dökmüş olur” buyurmuştur.

Cumhur ulemaya göre kadının altın ve gümüş ile süslenmesi caiz ise de altın ve gümüş kablar kullanması caiz değildir. Kaşık, kalem, bıçak, makas ve benzeri şeyler de kab hükmündedir. Hem erkek, hem kadın için haramdır.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:56   #38
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi
ALTIN VE GÜMÜŞ YÜZÜK TAKMAK CAİZ MİDİR?
Gümüş yüzük takmak, erkek ve kadın için mübah ise de, altın yüzük takmak erkek için haram, kadın için helaldır. Peygamber (sav) buyuruyor: Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine haram kılınmıştır”. Sahabelerden Sa'd bin Ebi Vakkas, Talha bin Abdullah, Süheyb, Huzeyfe ve Cabir bin Semure, altın yüzük takmanın tahrimen değiil, tenzihen mekruh olduğuna kanaat getirdikleri için takmışlar ise de sahabe ve ulemanın cumhuruna göre haramdır.

Abdullah bin Abbas'tan rivayet edilmiştir: "Peygamber (sav) birisinin elinde (parmağında) altın yüzük gördü. Hemen elinden çıkarıp attı. Ve dedi ki nasıl olur da sizden biriniz bir ateş parçasını alıp eline sokar? Peygamber(sav) gittikten sonra adama: Yüzüğünü al ondan faydalan, denildiğinde "Hayır Allah'a yemin ederim madem ki Peygamber (sav) atmıştır asla almam” dedi. Hülasa dört mezheb ile sahabenin cumhuruna göre erkek için altın yüzük takmak haramdır. Cevazı için fetva vermek doğru değildir.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:57   #39
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi (A)
ALTIN VE GÜMÜŞTEN BAŞKA MA'DENİ VE KAĞIT PARA ZEKATA TABİİ MİDİR?
Altın ve gümüşten başka ma'deni ve kağıt para, ticaret yoluyla elde edilmiş ise sene sonunda normal olarak ticaret eşyası ile birlikte hesaplanarak zekatı verilecektir. Bu hususta şüphe yoktur. Ayrıca miras ve vasiyet gibi bir yolla veya ticaret eşyası olmayan başka bir şey satmak suretiyle elde edilmiş ise üzerinden bir yıl geçtiği takdirde altın ve gümüş yerine ka'im olduğu için, Hanefi ulemasına göre yine zekatı verilecektir. Amma Şafii ulemasının görüşüne göre zekata tabii değildir. Çünkü altın ve gümüş olmayan madeni ve kağıt para hakkında zekat vermek hususunda hadis varid olmamıştır. Hanefi ulemasının görüşü bu hususta daha güzeldir. Çünkü zekatın farz kılınışından maksat malı durumu müsaid olan kimsenin malından mu'ayyen bir miktarı muhtaç kimselere verdirip ihtiyaçlarını gidermektir. Binaenaleyh geçmiş asırlarda alışverişde te'amül, altın ve gümüş ile olduğundan ma'deni şeylerden yalnız altın ve gümüş zekata tabiidir demek yerinde idi. Fakat şimdi şartlar değişmiş te'amül onlara, değil madeni ve kağıt paralarla olduğundan, bunları zekattan mu'af tutmak zekatın farz kılınış gayesine ters düşer.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-28-2008, 03:57   #40
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Fıkıh Ansiklopedisi (A)
ALTININ NİSABI YIRMİ MİSKAL GÜMÜŞÜN NİSABI İSE 200 DİRHEMDİR, DENİLİYOR. 20 MİSKAL İLE 200 DİRHEM BUGÜNKÜ ÖLÇÜLERE GÖRE NE KADARDIR?
Bu hususta çelişkili sözler söylenmektedir, bir kaçını nümüne olarak zikredilip, sonra kanaatımı beyan edeceğim.

Yusuf al-Kardavi, Fıkh al-Zekat adlı kitabında diyor ki:

"20 miskal altın 85 gram

200 dirhem gümüş 595 gramdır."

Menhel al-Azb al-Mevrüd da şöyle diyor:

"20 miskal altın 93 gram

200 dirhem gümüş 624 gramdır."

Teshil al-Meram da şöyle diyor:

"20 miskal altın 100 gram

200 dirhem gümüş 700 gramdır."

Çünkü bir miskal-i şer'i yüz tane arpa ağırlığındadı, yüz tane arpa da beş gramdır. Böylece 5*20=100 gram olur.

Şafii, Hanbeli ve Malıki mezheplerine göre ise:

"20 miskal altın 72 gram

200 dirhem gümüş 504 gramdır.”

Hanefi mezhebinde bu ihtilaf var iken, altında yüz ile seksen arasındaki rakam olan doksanı gümüşte de beşyüz ile yediyüz arasındaki rakam olan altıyüzü kabul etmek daha uygun olur.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi