06-07-2008, 12:07 | #1 |
Fötr, tayt, türban...
Uşak’ta Banaz’a bağlı Karacahisar köyü vardır. Çevrede, “Fötrlü Köy” diye tanırlar. Çünkü üç nesildir köyün erkekleri şapkasız sokağa çıkmaz.
Biz bir belgeselde görüntülemiştik. 1920’lerde jandarma gelip “Fesleri atın. Bundan böyle şapka giyilecek” demiş. Onlar da “Velev ki siyasaldır” diye fötr giymeye başlamışlar. Zamanla Ankara’nın şapka inadı zayıflamış. Şapkalar vestiyerlerin dip köşesine atılmış. Ama sadık Karacahisarlılar fötrlerinden vazgeçmemişler. Sadece düğünde bayramda değil, tarlada, kahvede de fötr takmaya devam etmişler. Fötr giymeyen berduşa kız vermemişler. Cenazede tabutun başına fötr yerleştirmişler. Tek sorunları yeni fötr bulamamak olmuş. * * * Herkese şapka zorunluluğu getiren kanuna hepimiz muhalefet ederken, tam bir sorumluluk duygusuyla şapkalarını başlarından eksik etmedikleri için Karacahisarlıları “en muteber yurttaşlar” ilan etmek lazım... Bu halk, kendini bildi bileli kıyafet yüzünden birbiriyle ve devletle kavgalı... Üstelik bu kavga giderek ağırlaşıyor. Sadece son bir haftanın haberlerine bakın: Sapanca’da sokakta taytla gezdi diye dayak yiyen erkek kürek takımı... Bodrum’da türbanlı diye otele alınmayan kadın... Ve Anayasa Mahkemesi’nin türbanı üniversiteden kovan son kararı... Ne kadar zavallı bir gündemin içinde debelenip durduğumuzun farkında mısınız? * * * Ben kadınları, saçının telini gösterirse erkekleri tahrik edecek bir obje gibi gören zihniyete fersah fersah uzaktayım. Bunu kadının köleleştirilmesi olarak görürüm. Şunu da söylemek lazım: 10 küsur erkeğin Meclis’te toplanıp “Kadınlar başını nasıl bağlasın” diye saçma sapan bir yasa değişikliği yapması, 9’u erkek 11 kişilik bir kurulun da buna karşı çıkması, bütün bu süreçte söz konusu kadınlara hiç fikrinin sorulmaması da köleleştirmeye dahildir. Atatürk mozolesine, Bodrum otellerine, üniversitelere, orduevlerine türbanlı kadınlar alınmazken, onlar türban taksın diye baskı yapan adamların elini kolunu sallayarak girmesi de vicdana sığmayacak bir ayrımcılık değil mi? Ya bir yandan “Hadi kızlar okula” kampanyaları düzenleyip öte yandan üniversiteye gelmiş kızlara “Hadi evine” demenin manasızlığına ne demeli? * * * “Türban cephesi”ne gelince... İktidarın, işi bir özgürlük mücadelesinden ziyade siyasal dayatmaya dönüştürmesi ve bunun ardından kamu görevlilerine türban serbestisi getireceğine dair kuşkulara karşı inandırıcı güvenceler vermemesi de laik kamuoyunu yasakçı cepheye itti. Düne kadar okul kapılarında gösteriler yapan türbanlı kızların “Bu iktidar bizden” mantığıyla kendilerine reva görülen ayrımcılığa ses çıkarmamaları, başlarını nasıl örteceklerinin yasada neredeyse fotoğrafla talimatlandırılmasına seslerini yükseltmemeleri de “Dertleri başkaymış” dedirtti. * * * Konu çözüldü sananlar yanılıyor. Daha önce de yazdım: Taytından dolayı dayak yiyenin de, türbanından ötürü üniversiteye giremeyenin de sorunu, herkesin özgürlüğünü güvenceye alan, her yetişkinin kıyafet tercihinin saygıyla karşılanmasını savunan, genel bir demokratikleşme kampanyasının bağlamı içinde çözülür. O çözüme kadar, durumun komikliğini anlatmak için Karacahisarlılar gibi hepimiz fötr mü giysek? Can DÜNDAR Milliyet
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-07-2008, 12:15 | #2 | |
Fötr, tayt, türban...
Alıntı:
Teşekkürler Kelebek . |
||
06-07-2008, 12:54 | #3 |
Fötr, tayt, türban...
Dertleri başka olanlar zulmü görmezden gelip (!), farklı yansıtan, alkışlayan olsa gerek ... Durumun komikliği (!) tabiri tiraji komik bir dille özetlenirse, merkeziyetçi objektiflikte bir o kadar komik olur.
Nerede durduğun, ne olduğun karakter belirleyici; fikir üretici olsa gerek. Teşekkürler. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|