12-22-2012, 13:56 | #11 |
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Allah sevdiği kimseyi üzmez; ama tecrübe için bazı bela verir.” İman sahibi odur ki, bu bela geldiği zaman sabreder. Allah, yararsız hiç bir bela indirmez. Her bela bir iyiliğin öncüsüdür. Bu iyilik ya dünya için veya âhiret için olur. İmanlı kimse belaya sabırla karşı koyar. Allah gönderdiği için razı olur. Rabb’ini itham etmez. “Niçin geldi?” diye çıkışmaz. Mü’min, inandığı ile uğraşır. Bu uğraşmak, imanlıya belayı hatırlatmaz. Ey dünya ile uğraşanlar, onu bırakın. Söz etmeyin. Yalnız dille konuşuyorsunuz, kalbinizle konuşmuyorsunuz. Allah’tan kaçmaktasınız. O’nun yüce kelâmını dinlemek işinize gelmiyor. Peygamber’in sözleri hoşunuza gitmiyor. Peygamber’e uyanları da tanımıyorsunuz. Hâlbuki, bunlar Allah’ın halifesi ve Peygamber’in varisleridir; sizi hiç bir şey ikna edemiyor. Nedir bu hâliniz? Kadere de inanmıyorsunuz. O kaderi yapanla da niza çıkarıyorsunuz. Kulların verdiği ile yetinmektesiniz. Hakk’ın vergisi sizi ilgilendirmiyor. Bu durumda Hak katında sizin bir sözünüz bile işitilmez. İyiler de sizi dinlemez. Ta ki tevbe edesiniz ve bu tevbenizde de ihlâs sahibi olasınız. Yapmamayı kararlaştırdığınız yanlış işi bir daha yapmadığınız takdirde sözünüz dinlenir, hatanız bağışlanır. Bundan sonra kadere uymalısınız. Allah’ın vermiş olduğu hükümlere boyun eğmelisiniz. Bu hükümler aleyhinize bile çıksa, yine hoş karşılamanız gerekir. Gerekirse, zillete atılırsınız, aziz de olabilirsiniz. Zengin olmanız da mukadder olabilir, fakir de olabilirsiniz. Afiyet de gelir, hastalık da… Hepsi O’nun emri ile olur. Allah, yaptığının hesabını vermek zorunda değildir. Sana sevimsiz olan, O’nun için sevimli olabilir. |
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
abdülkadir, geylani, hazretleri, kimdir, seyyid, sohbetleri, sözleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|