AK Gençliğin Buluşma Noktası
04-08-2010, 13:09
|
#1 |
Gazi Gazze...(Ramazan Kayan)
Ortadoğu’da Siyonist vahşet ile işbirlikçi ihanet arasında sıkışmış bir hal var… Bu halk yeni bir direniş destanı daha yazdı… Bu destan mazlumiyetin acziyet ve zillet olmadığını gösterdi. Bu direniş zulme boyun eğmenin kader değil, tam aksine zulme son vermek için Allah’ın belirlediği kader ve karar benim diyebildi…
Bu mazlumiyetin direnişe dönüşümü idi… Bu mazlumiyetten özgürlüğe çıkışın Gazze’cesiyi… Bu tüm mahrumiyetlere rağmen Allah’ın yeterliliğinde karar kılmaktı… “Hasbünallah ve ni’mel-vekil”in en net tercümesiydi… Artık, Filistin zulme itirazın remzi ve ismi idi… Son savaşla şunu daha iyi anladık ki; Filistin sadece Filistin değildir… Filistin bir çizgidir… Hakla batılı ayıran çizgi… Bu çizginin içinde olmak, tercihi insaniyet, hakkaniyet, özgürlük, adalet ve ahlâktan yana yapmaktır… Çizginin dışında kalmak ise; cinayet, ihanet, sömürü, zulüm ve işgale ortak olmaktır… Filistin ne bir halkın kurtuluş hareketi ne de kurulacak yeni bir devletin bağımsızlık mücadelesi değildir… Şayet böyle olmuş olsa idi bunun üzerinde bu kadar durmamıza da gerek kalmayacaktı… Sözüm ona varolan 40 küsur İslam ülkesine, bir benzerinin daha eklenmiş olması hiçbir sorunu çözmeyecektir… İşbirlikçi veya aciz devletlere ihtiyacı yok ki… Filistin bir dünya görüşü, bir yaşam tarzıdır… Filistin bir mekteptir… İnsanın inancı, onuru, ilke ve değerleri ile nasıl yaşayabileceğini öğreten bir mektep… Bu mektebin müfredatında; cihad, şehadet, izzet, özgürlük ve adalet vardır… Filistin insan olan tarafımızın ortaya çıkmasıdır… Bugün insan olmak ve insan kalmamız Gazze üzerinden tesbit ediliyor… Bu bakımdan gündeminde ve gönlünde Kudüs olmayan her kul kusurludur ve özürlüdür… Filistin bir laboratuardır… Sadakat ve samimiyetlerin test edildiği, sahteliklerin ve hastalıkların deşifre edildiği bir laboratuar… Filistin bir pazardır… Fenanın, bekaya takas edildiği bir Pazar… Bir tarafta Allah (cc), diğer tarafta müminler… “Şüphesiz Allah müminlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe 111) Evet, ucunda cennet olan bir alış-veriş… Kaldı ki; zaten can da, mal da O’nun… Filistin bir iradedir…. Çözülmeyen, eğilmeyen, pes etmeyen bir irade… Kudüs ümmetin hafızasıdır… Siyonizmin hedefi ise ümmetin hafızasını silmektir… Ancak Kudüs, direniş, aşk, aksiyon, özgürlük, umut ve gelecek olarak içimize yürüyor… Hayata anlam ve azim katıyor… Gazze’de yaşanan savaş bize ne öğretti? Görünen o ki; Gazze bir milat oldu… Gazze Allah’ın zamana müdahalesiydi… Tarihe not düşüyoruz, bundan sonra tarihin akışı değişiyor, yeryüzündeki dengeler alt-üst oluyor… Kriterler, alışkanlıklar, hedefler, hesaplar yeniden ele alınıyor… Artık dengeler Gazze öncesi ve Gazze sonrası konuşulacak… Ne 11 Eylül öncesi-sonrası… Ne de 28 Şubat öncesi-sonrası… Onların miadı doldu, yeni bir milat doğdu… Yeryüzü mazlumlarının fetreti bitti… Fıtrata dönüş başladı… Gazze diyor ki; İslam’ın son direniş kalesiyim… 21. asrın Kerbelasıyım… Küfrün başbelasıyım… Zalimlerin korkulu rüyasıyım… Ben Şark’ın ruhuyum… Gaflet ve rehavete düçar olan ümmete de sesleniyor: Rahatınızı bozmaya geldim… Artık peşinizi bırakmayacağım… Olmadı rüyalarınıza gireceğim… Boğazınızda düğümlenen lokma olacağım… Yüreklerinizde nedamet yüklü bir ukde olacağım… Sukutunuzu bozuncaya, sorumluluklarınıza dönünceye kadar ellerim yakanızdan düşmeyecek! Evet, Gazze bizi silkeledi, hem de ne silkeledi!... Bir Gazze ruhu sardı dünyayı… Her tarafta bu ruh geziniyor… Gazze ruhsuzluğumuza ruh oldu. Ölmüşlüğümüze can oldu… Karanlığımıza ışık oldu… Kuraklığımıza ab-ı hayat oldu… Gecemize şafak oldu… İsa’nın nefesi gibi yetişti bize… İsrafil’in suru gibi diriltti bizi…. Kim derdi ki, bu ölü toprağı serpilmiş ümmetten bu diriliş mümkün olacak? Ölüden diriyi, geceden gündüzü çıkaran Allah bu ruhu Gazze’ye bahşetmişti… “Onların kalplerine imanı yazdı ve katından bir ruh ile onları destekledi.” (Mücadele 22) İşte Rabbimizin kendi katından bir ruhla teyid ettiği Gazze… Tüm kan, kıyım ve katliama rağmen Gazze kıyamda… Gazze, Allah azze seninle… Gazze tıpkı peygamber gibi açlıktan karnına taş bağlarken, yavrularını yitirirken bağrına taş basarken bile kimseye el açmıyor, bel bükmüyor, pes etmiyor… Gazze bu ne izzet!... Bu ne heybet! Bu ne müthiş bir sabır! Korkuyu kefenleyen belde… Dünyayı dirilten şehir! Hep düşünürdüm Filistinli çocuğun attığı taşın gücü nereden geliyor? Geçte olsa da cevabını buldum… “Attığın zaman sen atmadın, Allah attı.” (Enfal 17) Devrede olan, direnişi sürdüren Filistinli çocuğun eliydi ancak sonucu belirleyen Allah’ın ta kendisiydi… Hz. Muhammed (sav)’de Bedir’de bir avuç çakıl taşı alıp müşriklere fırlatmıştı ve olan olmuştu… Edward Said bile bunu fark etmişti… Bir taş ile bu kutlu eyleme iştirak etmişti… Ta Amerika’dan narin ve naif bir vicdan harekete geçmişti, Raşeal Corie tercihini mazlumlardan yana yapmış ve bunu hayatı ile ödemişti… Şimdi Gazze yeryüzünde bir vicdan ayaklanması başlatmıştı… İnsanlık damarı kurumamış tüm insanlar ayakta… Maşeri vicdanın infial ve itirazı dinmiyor… Yediden-yetmişe herkes hareket halinde… Gazze için ne yapabiliriz? Nişan yüzüğünü veren kızdan, kefenini gönderen nineye kadar… Hele çocukların o temiz dünyalarından kopup gelen duygu ve duyarlılık, bizim onlara sunamadığımız geleceği onlar bize müjdeliyordu… Hele bir tanesi var ki, yaşadığım sürece unutmam mümkün değil… Üç yaşındaki Sümeyye’nin babası anlatmıştı. 4. Levent’teki İsrail büyükelçiliğinin önündeki İsrail’i protesto gösterisine ailecek gitmiştik. Soğuk kış gecelerindeki eyleminden sonra kızım Sümeyye soğuk algınlığından hastalandı. Yüksek ateş içinde kendinden geçmiş olan kızıma baktım sayıklıyordu… Minik dudaklarından şu kelimeler dökülüyordu: Kahrolsun İsrail! Demek ki, Gazze’deki bebeğin acısını en derinden yine çocuklar hissediyordu… Rabbime hamdolsun ki, Filistin aşısı tutmuştu… Yıllarca işkenceciler Filistin askısı ile insanlara zulmettiler… Şimdi Filistin aşısı, Filistin askısına galip gelmişti… Artık annelerin çocuklarına yapacağı ilk aşı Filistin aşısıdır. Bu bilinç Gazze ruhunun bereketi idi… Ve bir Gazze rüzgarı sardı dünyayı… İnsanlar kardeşlik, vahdet, şehadet ve özgürlük soluyor… Hep düşünürdüm ya Rabbi! Küfür tek millet iken, ümmet neden yetmiş iki millet? Ama şimdi şahidiz ki; Gazze’den esen rüzgar bizi evrensel İslam kardeşliğine taşıyor… Ümmetin vahdeti artık uzak değil, diyebiliyoruz… Bu rüzgar moral, mecal, müjde içeriyor… Bu rüzgara rüzgar katmanın tam vakti… Yüreklerimiz, idraklerimiz, kapılarımız, pencerelerimiz bu rüzgara açık mı? Gazze’nin ruhunu ve rüzgarını konuşurken Gazze’nin ahını da unutmamak lazım… Evet unutmayalım ki, mazlumun ahı sadece zalimleri vurmaz… Bir gün bakarsınız çıkar gelir duyarsız Müslümanları da vurur. Bu ah sadece işbirlikçi ihanet çetelerini değil, zulmü sukutla geçiştiren ümmeti de yakalar bir gün… Kahire, Riyad, Amman, Kabil Gazze’nin ahından nasıl kurtulur? Korkuyorum, İsrail’in savaş uçakları Konya semalarında eğitim uçuşlarına devam ettikçe Gazze’nin ahından nasıl emin olabiliriz? Yahudiler GAP bölgesinden toprak almayı sürdürdükçe Gazze’nin ahı yakamızdan düşer mi hiç? Biraz da kendi özelimize yönelecek olursak… Yahudi ürünlerini bu kadar pervasızca tükettikten sonra Gazze’nin ahından nasıl kurtuluruz? Belki bu arada şu soruya da cevap aramamız gerekiyor: Yahudi ürünlerini boykotta neden başarılı olamıyoruz? Kanaatim odur ki; bizde bu israf, bu lüks, bu tüketim iştahı, bu tutkular olduğu müddetçe bu boykotu sürdüremeyiz. Dünyevileşmeyi aşmadan, Yahudileşme eğilimlerini yenmeden Yahudi’ye karşı bir varlık ortaya koyamayız. Kur’an ve sünnetin öngördüğü sade bir yaşamda karar kıldığımızda, nebevi örneklikle buluştuğumuzda o zaman boykot sorumluluğunu gerçekleştirmiş oluruz… Dünyanın hesaba katması gereken diğer bir husus da; Gazze’nin gazabı… Gazze’nin intikamı acı olacak… Gazze’nin gazabından Telaviv kurtulamayacak… Çünkü bu savaşta taşlar, ağaçlar, kuşlar bile Gazze’den taraftır… Gazze Hayber’in habercisi… Nebi’nin müjdecisi… Bu dosya kapanmayacak… Kıyamet savaşı uzak değil… Bunun için Gazze’nin adını bir yere yazın.. Ve siz Gazze’nin dönüşünü bekleyin… Ve son olarak Gazze’nin mesajını duyuyor muyuz? Gazze diyor ki; diren… Dik dur… Duruşunu bozma… Onurunla yaşa… Özgürlük ve onur ne dilenmekle, ne dinlenmekle, ne dinlemekle elde edilmez… Gazze bize nasıl yaşayacağımızı ve nasıl ölmemiz gerektiğini öğretiyor… Sonlu dünya metaına takılı kalmadan sonsuzluk muştusuna ulaşmayı gösteriyor… Gazze Halid Meşal’in yaktığı meşalenin sönmeyeceğini, kıtalar dolaşacağını haber veriyor. Gazze diyor ki; küçük hesapların, basit çıkarların adamı olma… Politik, ekonomik, ideolojik rantların zebunu kalma… Filistinli Zehra’nın gözleri üzerimizde… Muhammed Durre gözleri açık gitti… “Babamı istiyorum” diyen kıza hala cevabımız olmayacak mı? Bize düşen Gazze’de şehit edilen kardeşlerimizin çetelesini yazmak mıdır? Matem tutmak mıdır? Ağıt yakmak mıdır? Yorum yapmak mıdır? Ya da sadece gıyabi cenaze namazı kılmak mıdır? En azından gaybi yardımların devreye girmesi için içtenlikle duaya duralım… Alnımızı secdeye perçinleyelim… Dilekçemizi temiz kelimelerle Rabbe arz edelim… Gazze’yi yeniden inşa etme projesini hayata geçirelim… Ancak bu inşa eylemi sadece beton binalarla sınırlı kalmasın… Buradan hareketle tüm yeryüzünde bir bilinç inşası gerçekleşsin… Ve bir kardeşlik duvarı örelim… Muhkem mi muhkem… Kurşunla kaynatılmış duvar gibi saf tutarak alana inelim… İsrail ördüğü utanç verici tecrit duvarı ile Filistin’i bir açık hava cezaevine dönüştürdü… Şimdi Kur’an neslinin ihyası için evrensel kardeşlik duvarını örme zamanı… Bu duvarın sağlam olması harcın gücüne bağlı… Bu harc için dört damla lazım… Şehidlerin kan damlası… Bunu Gazze üstlendi… Alimlerin mürekkep damlası.. Eli kalem tutan, ağzı laf yapan, aydın, akademisyen, kanaat önderi, cemaat lideri bu yolda kalem kullanmaları gerekiyor… Mücahidlerin ter damlası… Bu davayı dert edinenlerin gayret ve fedakârlıklarını arttırarak daha çok terlemeleri kaçınılmazdır. Muttakilerin gözyaşı damlası… Kadın, çocuk, yaşlı, hasta, özürlü, İslam’ın ızdırabını çeken herkesin huşu ve haşyet ile akıtacakları gözyaşları ile bu duvarın örülmesine katkı sağlamaları zorunludur…. İşte kan, mürekkep, ter ve gözyaşı ile inşa edilen ümmet duvarına yaslanan nesiller geleceğe yol bulabileceklerdir. Esen kahpe rüzgarlar hangi yönden eserse essin bu duvara işlemeyecektir… Küfrün, zulmün kalleşçe saldırıları bu duvara toslayıp zirü zeber olacaktır… Doğru duvar yıkılmayacaktır… İşte o zaman zalimi dize getirecek gücü kendimizde buluruz… Ve diyoruz ki; Dersimiz Gazze…. Derdimiz Gazze… Davamız Gazze… Duamız Gazze…
|
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
04-08-2010, 13:23
|
#2 |
|
Kayan hocayı dinlemek büyük zevk onbeş günde bir bizim vakıfta sohbet verir kendisi...
Sevdiğim ve yazılarına büyük itimam gösterdiğim biridir...  Buda derneğimizdeki Haftalık Sohbet Resmi...  |
|
|
|
|
|
04-08-2010, 13:25
|
#3 |
|
Eyvallah...aynen yazılarına büyük değer veririm...kendisi çok değerli bir hocamız
|
|
|
|
|
 |
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Normal
|
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
All times are GMT +3. The time now is 17:41.
AK Parti Forum 2007-2023
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
All times are GMT +3. The time now is 17:41.
AK Parti Forum 2007-2023