06-07-2010, 02:04 | #11 |
ÖZGÜRLÜĞÜN ÇARPINTISI 31.03.2010
Rasim Ozan Kütahyalı Yine İzmir... Yine faşizm... Rasim Ozan Kütahyalı köşe yazılarını web sitenize ekleyin “Faşizmin Başkenti: İzmir” yazımdan sonra yaşananlar “Komedya Başkenti: İzmir” gibi bir yazıyı gerektirecek seviyeye geldi. Çok sevdiğim memleketimin “özgüvenini kaybetmiş ve hızla gerileyen” bir şehir olduğu gerçeği her geçen gün daha net olarak ortaya çıkıyor... O yazım üzerine İzmir’in tüm yerel medyası bana kişisel hakaretler yağdırdı, alenen sinkaflı küfürleri yazmaktan çekinmediler. Benim açımdan sorun yok, bana birinin küfretmesi Mehmet Okur’a “cüce” denmesi gibi etki yaratıyor bende, hele hemşehrilerim ediyorsa daha da bir bağışlayıcı oluyorum, kızmıyorum. Öte yandan yazımda geçen çok net ve açık argümanlar üzerine hiçbir şey yazılmadı, söylenmedi. Böyle olması çok doğal çünkü acz içindeki insanlar hakaret eder, özgüvenli ve kendinden emin bireyler ise argümanla karşılık verir... Öte yandan bu meselede iş sinkaflı sözlerle de kalmadı. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin CHP’li ve MHP’li 49 üyesi bana ve Hasan Cemal’e “İzmir’e ve İzmir halkına hakaret” ettiğimiz gerekçesiyle İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne manevi tazminat davası açtı. Geride bıraktığımız bu mart ayının başında dava görülmeye başlandı. Bir TV kanalında da karşılıklı tartıştığımız Meclis Başkanı Serdar Değirmenci dava gerekçesini şöyle açıkladı: “Kütahyalı yazısında, ‘İzmir faşizmin başkenti olmuştur, İzmir’in psikolojisi bozuk, yıl boyunca evlerinde ve işyerlerinde sürekli bayrak ve Atatürk resmi asan bir şehirden bahsediyoruz’ ifadelerini kullanmıştı. Hasan Cemal ise ‘Bir yanda gerilla kıyafetli çocuklar, öte yanda pencerelerden sarkıtılan kalpaklı Atatürk bayrakları, barış bunun neresinde? Kalpak ve gerilla ikisi de savaşın simgeleri değil mi?’ ifadelerini kullanmıştı. Biz bunların İzmir ve İzmirliler için doğru tanımlar olmadığını düşünüyoruz. İfade ve basın özgürlüğü Atatürk ve bayrağa hakaret ederek olmaz. İzmir’i temsil eden en üst kurumun üyeleri olarak biz, İzmir’e hakaret eden yazarların adalet önünde hesap vermesini istiyoruz.” Zihniyet bu... Dünyanın her yerinde evlere 12 ay kesintisiz bayrak asmak savaş psikolojisinin göstergesidir. İsteyen de asabilir elbette. Fakat bana göre bu bozuk bir psikolojinin yansımasıdır. Hasan Cemal’in sözleri de bu “savaş psikolojisi”ne işaret ediyor. Bu tesbiti yapanlara, bir şehrin meclisinin özel olarak toplanıp “Hakaret davası” açması da ayrı bir komedi tabi... Üstelik komedi burada da bitmedi. Bu davayı açanlar yeterli harç parasını mahkemeye yatırmamışlar! O yüzden dava ertelendi. 2500 lira gerekirken 150 lira yatırmışlar. Sonradan İzmir kamuoyunda bu da konu oldu. CHP Grubu “Bu parayı gerekirse parti olarak ödeyeceğiz. Bu İzmir’in onur davasıdır. Bu davanı yürümesini kimse engelleyemez” diye açıklama yaptı.Sanırsınız ki Gazi Osman Paşa’nın “Plevne Müdafaası”!.. Bunlar da para biriktirip cepheye mermi gönderiyorlar!.. Alt tarafı iki köşe yazarı eleştiri yapmış. Marsilya ile, Barcelona ile, Milano ile yarışması gereken, küresel bir şehir vizyonuna sahip olması gereken güzel şehrimin taşralılığına üzülmemek imkânsız. Daha doğrusu İzmir’in kodamanlarının taşralı, vizyonsuz, ufuksuz zihniyetlerini görüp de kahrolmamak imkânsız. İzmir’e dair yeni bir rezaleti de dün Ahmet Kekeç’in yazısından öğrendim. Başörtülü fotoğraf çektiren öğrencilere İzmir Büyükşehir Belediyesi “Toplu taşıma indirimi” yapmıyormuş. Fotoğrafın başörtülüyse yasal hakkını kullanamıyorsun şu an İzmir’de! Başörtülü kızların üniversiteye alınmaması yetmiyor, bir de otobüslere almayın bari!! Sonra da “Bu yapılan, faşizmdir” dediğimizde dava açıyorsunuz. Başörtülü bir kız öğrenci pasosunu gösterdiğinde geçersiz. Niye? “Öğrenci dediğin Atatürk ilkelerine uygun giyinerek fotoğraf çektirir.” Okulda zaten zorunluluktan açıyor kızlar. Artık otobüste hatta sokakta da mı açmalarını istiyorsunuz başlarını? Benim şehrim İzmir aydın bir şehirse, çağdaş bir şehirse, laik ve demokratik bir şehirse, özgürlükçü ve hoşgörülü bir şehirse derhal bu uygulamayı kınayan gösteriler yapar, belediyenin bu faşist uygulamasını kaldırması için baskı yapar. İzmir halkının çoğunluğu “başörtülü öğrenciye paso hakkı verilmemesi” uygulamasını savunuyorsa ben de bir daha aynı şeyleri söylemek zorunda kalırım. “İzmir, faşizmin başkenti olmuştur” derim. Başkan Aziz Kocaoğlu da bu yaptığına gerekçe üretmek yerine derhal bu uygulamayı kaldırmalı. Yasal olarak öğrenci kartı almış herkese eşit muamele etmeli İzmir Belediyesi. CHP iktidarda olsaydı muhtemelen hiçbir başörtülü kıza öğrenci kartı vermezdi, başörtülü kızların “Açık Lise”de dışarıdan eğitim almasına bile izin vermezdi ama şu an o kızların bu hakkı var. Yapma Aziz Başkan, bırak her öğrenci nasıl giyinirse giyinsin, yasal hakkını kullansın. Ayıptır, İzmir böyle skandallarla anılmasın artık. Vicdanlı hemşehrilerim de belediyeye baskı yapmalı. [email protected] |
|
06-07-2010, 02:06 | #12 |
facebook hayran sayfası : http://www.facebook.com/rasimozankutahyali
|
|
06-07-2010, 02:08 | #13 |
ÖZGÜRLÜĞÜN ÇARPINTISI Rasim Ozan Kütahyalı Şaşmaz kardeşlerin çocukları için... Bu ülkenin ikinci sınıf yurttaş sayılan “zenci”leri olduğundan hep bahsediyoruz... Türk devlet zihniyetinin her daim potansiyel tehdit olarak gördüğü “zenci”ler... Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler ve Sünni-dindarlar... Üzücü olan ise bu “zenci”lerin önemli bir kısmının beyaz egemenlerine itaat etmeye her an hazır oluşu... Kurtlar Vadisi (2003-06) bağlamında da yaşanan manzara buydu... Bu dizinin yapımcısı Raci Şaşmaz ve baş aktörü Necati Şaşmaz... Bir Kadiri şeyhi olan Abdülkadir Şaşmaz’ın oğulları ikisi de... Devlet tarafından irticai bir örgütlenme olarak görülmüş, yasaklanmış, baskılar görmüş, faaliyetlerine illegal olarak devam etmek zorunda kalmış bir tarikat Kadiriler... Diğer tüm İslami tarikatlar gibi... İşte böyle bir kimlikten gelen Şaşmaz kardeşler inançlarını yasaklayan, aşağılayan, hor gören zihniyetin köleliğini yaptılar Kurtlar Vadisi dizisi çerçevesinde... Kendi kimliklerine, inançlarına da ihanet ettiler... Necati Şaşmaz’ın oynadığı Polat Alemdar karakteri “devlet için” çalışan, “devlet görevi”yle her an gurur duyan, “devlet düşmanı” olarak görülenleri gözünü kırpmadan boğazlayan bir karakterdi... Devletinin sadık kuluydu, apoletliler ne emrederse onu yapan, zinde güçlerin tek bir işaretiyle esas duruşa geçen bir “vatan kahramanı”ydı... Bu dizinin ekibi, dışarıda da dizide anlatılanların sadece kurgu olmadığını, gerçekleri anlattığını söyleyip duruyordu... Şaşmaz kardeşler de yaptıklarıyla övünüyorlardı. Bu dizi aracılığıyla “devletin çıkarları”na bağlılıklarını ispat ediyorlardı... Doğru, bu dizi devlet zihniyetinin çıkarlarına hizmet etti... Bu zihniyete hizmet ettiği oranda ise Türkiye vatanına ve Türkiye halkına ihanet etti!! “Devletinçıkarları”na uygun bir şekilde bir darbe ortamının yaratılması için kullanıldı Kurtlar Vadisi (2003-06)... Bu halkın iradesiyle iktidara gelmiş AKP hükümeti “devletin çıkarları”na aykırıydı çünkü... Devlet tarafından müstahdem ve kapıcı olmaya layık görülen dindar insanların devleti yönetmesine bu devletin gerçek sahipleri tahammül edemezdi... Üniversite kapılarından kovulan, bidon kafalı diye aşağılanan kadınlar “eş” olarak bile “devletin tepesi”nde yer alamazdı... Bu durum Türk devletinin kutsal kırmızı kitabına meydan okumaktı... Bu kırmızı kitabın birinci ve ikinci maddesi çok netti... 1. Türkiye’yi askerler yönetir. 2. Bundan sonraki bütün maddeler birinci madde ışığında değerlendirilecektir. İşte bu kırmızı kitabın sahipleri her zaman bu dizide yer alan Polat Alemdar gibi provokatör tetikçileri bulmak konusunda zorlanmadılar... Üstelik bu tetikçileri de hep “zenci”lerden seçtiler ve her zaman zencileri zencilere kırdırtma stratejilerinde başarıya ulaştılar... Kurtlar Vadisi (2003-06) da bu stratejinin bir ürünüydü... Bu devlet nazarında Raci ve Necati Şaşmaz teğmen bile olması kabul edilmeyecek iki insandır... Şaşmaz kardeşler sadece sahip oldukları kimlikleri sebebiyle bu devletin askerî okullarına alınmazlar, bu okulların kapıları Şaşmazlar gibi insanlara kapalıdır... Devlet zihniyeti tarafından adamdan sayılmazlar, makbul yurttaş görülmezler... Bu ülkenin İslami kimliğe sahip her yurttaşı için bu durum geçerlidir. Kimliğini ifade etmekten çekinmeyecek her Alevi ve Kürt yurttaşı için de bu durum aynen geçerlidir... Cumhuriyet tarihi boyunca “zenci” olduğu için beyaz egemenler tarafından teğmen olmaya, hatta başçavuş olmaya bile layık görülmeyen Raci ve Necati Şaşmaz gibi insanlar yeri geldiğinde bu adaletsiz devlet düzenine kul-köle olmayı da hep kabullendiler... Kendileri gibi “zenci”lere zulmederek ayakta kalan bir devlet mantığının piyonu olabildiler hep... Her zaman onursuz ve kişiliksiz sahte kahramanlar bulabildi bu devlet düzeni... Yeri geldi Uğur Mumcu, Hrant Dink, Musa Anter gibi aydınları öldürttü... Yeri geldi Cumhuriyet ve Özgür Gündem gibi gazeteleri bombalattı... Yeri geldi Maraş ve Malatya gibi katliamları örgütletti... Yeri geldi psikolojik harp amaçlı diziler yaptırdı, kitaplar yazdırdı... Hep tek amacı vardı bu zihniyetin... Olağanüstülüğün sürekli olarak olağan kabul edilmesini sağlamak... Sıkışılan anlarda da bir darbe ortamının yaratılmasını temin ederek, AKP hükümeti gibi sivil iktidarları devirebilmek... Bu vatan hepimizin ama bu devlet hepimizin değil maalesef!! Kendini bu devletin esas sahibi olarak gören habis bir güç, bir zihniyet var bu ülkede... Sınavları, Özdenerleri, Şaşmazları adamdan saymayıp, yeri geldiğinde kullanan, işi bittiğinde de bozuk para gibi harcayacak olan bir zihniyet... Bu yazdıklarım bu Kurtlar kadrosunun da yararınadır, özellikle bu isimlerin çocuklarının, torunlarının yararına... Şaşmaz’ların çocuklarının da bu ülkenin asli sahiplerinden olabilmesi için yazılıyor bu yazılar... Babaları gibi ikinci sınıf yurttaş sayılmasınlar diye yazılıyor... Daha adil ve daha özgür bir Türkiye için yazılıyor... |
|
06-07-2010, 02:10 | #14 |
Rasim Ozan Kütahyalı'yı kahkahaya boğan mail
26 Mart 2010 Cuma - 12:56
Stüdyoyu güldüren mail KANALTÜRK ekranlarında yayınlanan Ters Cephe isimli programa izleyicilerin gönderdiği mail damgasını vurdu. Ters Cephe'nin dün geceki tartışma konusu gündemde olan yeni Anayasa taslağı oldu. Ateşli tartışmaların yaşandığı programın havası iki izleyicinin yolladığı mail ile bir anda değişti. İlk olarak Nazlı Gül isimli izleyicinin yolladığı maili "Sayın Rasim Ozan Kütahyalı Anayasa konusundaki tüm fikirlerinize ailecek katılıyoruz. Siz geleceğin sosyalistisiniz' demiş sizin için" ifadeleri ile aktaran program moderatörü "Hemen burda çok güzel bir mail daha onu da okuyacağım. Umut Şen'den bir mail var. Hepiniz öyle sevimlisinizki oğlumla birlikte sizin programınızın müdavimiyiz. Hiç kaçırmıyoruz. Yanlız sizin programınızda kum satinin tutması mümkün değil Rasim Bey'i kum saati falan kesmez. Taraf okuruyum yanlış anlaşılmasın" diyerek ikinci mailide okudu. Programda konuşma sürelerinin adaletli dağıtılması için kum saati kullanan Ters Cephe ekibi gelen bu iki maille kahkahalara boğuldu. Ancak Rasim Ozan Kütahyalı'nın ilk mail'e bir itirazı vardı. Mail'de ''Siz geleceğin sosyalistisiniz'' yorumunu alması üzerine bakın Kütahyalı'nın cevabı nasıl oldu. |
|
06-07-2010, 02:16 | #15 |
ERGENEKON NEDİR?RASİM OZAN KÜTAHYALI ANLATIYOR VIDEO : http://www.nartube.com/ea60a00b0dd1e...X4RprBvEk.html
|
|
06-07-2010, 02:17 | #16 |
genc yasina ragmen kendini iyi yetistirmis tam anlamiyla özgürlükcü birisi.. tek sorunu cok fazla heyacanli olmasi, tartismada kendini kaptirip karsidakine hic konusma hakki vermemesi ve karsidakinin sözünü devamli kesmesi..
Görüslerimiz örtüsüyor, özgürlük anlayisimiz örtüsüyor o yüzden kendisinin bütün yazilarini ve programlarini severek takip ediyorum.. Tam anlamiyla liberal öyle kirmada degil,libosta degil lafini esirgemiyor, yeri geldiginde ak partiye en agir elestirileri yapiyor.. Öyle özgürlügü savunup sonradan da ama, ancak ile baslayan bir muhalefet serhi koymadan sartsiz, kayitsiz özgürlük istiyor.. |
|
06-07-2010, 09:50 | #17 | |
Alıntı:
Ama karşısındakileri sürekli pasifize eden görüşleri ile onları kısıtlayan o halini gördükce insanın sürekli onu dinleyesi geliyor. Kemalist ideolojinin bittiğini kendini yenileyemediğini söyleyen bunu üst perdeden haykıran insan olması ülkemizdeki bir çok sorunlar ile yüzleşmemize yarıyor. Muhafazakar kesimin söylemkten çekinebileği şeylerin bu insanlar tarafından söylenmesi çok anlamlı bana göre. |
||
06-11-2010, 22:51 | #18 |
Faşistlerin hazmedemediği genç aydınımız
|
|
06-11-2010, 23:22 | #19 |
Çok akıcı ve aydınlatıcı bir konuşması var ... Geçenlerde... Bir programda onun konuşmasını dinlemiş bu aydın bir insanın kendisini nasıl bu kadar geliştirdiğini merak etmiş ve araştırmaya başlamıştım ... İnternette bazı resimleri dolaşıyor Helin Avşarla çekilmiş ... Bu kadar aydın bir insana öyle pozlar vermeyi yakıştıramadım... Bana göre toplumda göz önünde olan insanların hal ve hareketlerine biraz daha dikkat etmeleri lazım ... Aksi takdirde söyledikleri ile yaptıkları çelişebilir... |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|