AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-11-2008, 16:37   #1
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Gerçek bir vatanperver... ( HÜSEYİN ÜZMEZ)
Dindar Kürt Halkımıza güya öncülük eden bir avuç dinsiz, imansız Marksistler ne mal olduklarını ortaya koydular.
“Kürtlerin Müslüman olmadıklarını” söylediler. Açıkça; “Bizler Müslüman değiliz. Zerdüşt Dinindeniz” dediler. Türkiye’de İnandığı gibi yaşamaya çalışmak, İrtica sayılıyordu. O da 1. öncelikli Tehlike idi. Halbuki Askerimiz bugün dağlarda, Bölücü Terörün kökünü kazımaya çalışıyor. Demek ki İrtica sanal bir iddia imiş.
Bölücüler bu zaafımızı bildikleri için, Orduya yaranmaya çalışıyorlar. Lâiklik ve Dinî Cemaatler konusunda, askerlerle aynı kafada olduklarını söylüyorlar. Hiç şüphesiz ikiyüzlülük yapıyorlar.
Aslında bunun için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. İsmet İnönü’nün Lozan’da söylediği gibi: “Bu Devleti Türklerle Kürtler kurmuştur.” Bölücü Marksistler, kendilerini bizden saymıyorlar ve Devletin Kurucusu Kürt kardeşlerimiz adına, Devleti yıkmaya çalışıyorlar. Lânet olsun! Doğu ve Güneydoğu Halkına bazen üvey evlat muamelesi yapıldığı doğrudur. Kurunun yanında yaş da yanmıştır. Sıkıntıyı yalnız Kürtler değil, orada yaşayan Türkler de çekmiştir. Halkın İnançlarına bağlı olması, kimi Din Karşıtlarını ve Türk düşmanlarını kudurtmuştur. O Bölgelerdeki Haksızlıkların temelinde yatan gerçek budur.
Bölücü Teröristlerin kahpece öldürdükleri kardeşlerimiz arasında Türklerden çok, Kürt Şehitlerimiz var. Kürt kökenli Aksu gibi Milletvekili ve Bakanlarımız olmasaydı, AKP o Bölgelerde 1. parti olacak kadar başarılı olabilir miydi? Sayın Abdulkadir Aksu’yu çok yakından tanıyan bir insanız. Onun Vatanına, Milletine, Dinine ve Devletine ne kadar derinden bağlı bulunduğunu, dürüstlüğünü, vefalı ve dost canlısı olduğunu, bölge halkı tarafından ne kadar çok sevildiğini, hain Bölücülerin karşısında Sıra Dağlar gibi durduğunu yakından biliyoruz. Sayın Aksu, Zekâsı, Tecrübesi, çelik gibi iradesi, sarsılmaz imanı ve güçlü Şahsiyeti ile Doğu ve Güneydoğu’daki dış destekli hainlerin daima korkulu rüyası olmuştur.
Rahmetli Ziya Paşa'nın dediği gibi: “Meyveli Ağaç Taşlanır.” Bana Sayın Abdulkadir Aksu’nun Bakan yapılmadığı için, yeni bir parti kurma peşinde olduğunu söylemişlerdi. Aslâ inanmadım. Sayın Aksu’yu, 30 senedir tanıyorum. Makam, Mevki, Şan ve Şöhret onu zerre kadar değiştirememiştir. Daha önce de yazdım. Bir gün telefonla kendilerini aramıştım. Antalya’daymış. Ne için aradığımı sordular. Biz dostlarımızı şahsî menfaatimiz için asla aramayız. Olsa olsa onları hayıra yöneltmek için ararız. Ben sadece “Hal hatır sormak için aradığımı” söyledim. Yarım saat sonra kendileri beni Antalya’dan aradılar. “önemli bir durum varsa, ben doğru İstanbul’a geleyim” diyordu. Bana böyle diyen bir insan, kendisini yıllarca İçişleri Bakanı atayan, Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’a karşı hiç tavır alır mıydı?
O yazıyı yazdığımın ertesi günü beni Türkiye’nin dört bucağından, yüzlerce okuyucum aradı. “Benim bildiğim Sayın Aksu, bir nöbet değişikliği yaptı diye, yürekten bağlı olduğu Sayın Başbakan’a tavır almaz. Yeni bir parti kurma hazırlığı içinde olduğu yalandır. Hem Sayın Aksu’yu, hem de Ak Parti'yi yıpratmak için çıkarılan bir fitnedir” diyordum.
Hiç vakit kaybetmeden, o bölgedeki dost ve kardeşlerimden gerçeği öğrendim. Böyle bir oluşumdan hiç haberleri yoktu. Bunu da açıkça yazdım. Birtakım tanımadığım kişiler, Deniz Otel'in oturma salonunda, saatlerce kafamı şişirmişlerdi. Böylesine sansasyonel bir haberi bana vermelerinin bir sebebi olmalıydı. Bu daima doğruları yazan VAKİT gazetemize oynanan bir oyun olabilirdi. VAKİT’in ciddiyeti ve etkinliğini herkes biliyordu. Biz bu konuyu ele aldık mı; hele bir de haber yaptık mı, kartel gazeteleri, bizi kaynak göstererek, şamata koparacaklardı. Böylece fitne çıkarmak isteyen hainler başarılı olacaklardı.
Biz bunu fark ettik ve oyuna gelmedik. Meseleyi büyütmemek için de Sayın Aksu’ya doğrudan doğruya sormadık. “Sayın Bakanımız öyle bir yanlışlık yapmaz diyerek, kısa yoldan konuyu kapatmak istedik. Sayın Bakandan telefon bekliyorduk. Salı günü Sayın Aksu bizi aradı. Bu konudaki ilk yazıyı yazdığım gün yüzlerce kişinin kendilerini aradığını söylüyordu. O konuda bir açıklama yapacağını, köşemde bir değerlendirme yapmamı istedi. Yarın ve öbürsü gün, bu dostluk görevini yerine getireceğiz inşallah… Selâm, sevgi, saygı, teşekkür ve dualarımla…


Hüseyin ÜZMEZ / VAKİT 11/01/2008

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-11-2008, 16:38   #2
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Gerçek bir vatanperver... ( HÜSEYİN ÜZMEZ)
Biz de, ömrümüz yeterse, yarın ve öbür gün bu yazının devamı niteliğindeki yazıları paylaşırız bu başlık altında...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-12-2008, 13:08   #3
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Gerçek bir vatanperver... ( HÜSEYİN ÜZMEZ)
Atalarımız, “Mahkeme kadıya mülk değil” demişler. Bütün resmî görevler geçicidir.
Sayın Başbakan, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demişti. Bu son derece doğru söz, malûm medyaya haftalarca saldırı malzemesi yapılmıştı. Tabiî ki bu şuur ve anlayışa sahip bir Başbakan, kendileri de dahil, devlete hizmetin de bir tatmin ve saltanat yeri olmadığını herkesten iyi bilir. Onun için, gerektiği zaman kabinesinde nöbet değişikliği yapar. Bu, son derece tabiî ve faydalı bir icraattır. Bu konuda kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur.
Sayın Abdulkadir Aksu, bu defa Bakan yapılmayınca, Türkiye’de derhal bir fısıltı kampanyası başlatıldı. Fısıltı gazetesi ile bir iktidarı yıpratmak, bazı çevrelerin çok eski bir alışkanlığı idi. O hain metodla, koca Demokrat Parti’yi çökertmişler ve Menderes’le arkadaşlarını İmralı’da idam ettirmişlerdi. O korkunç ihanetten sonra, bir türlü belimizi doğrultamadık. Ortalama her 10 yılda bir darbe yaptırmak, Atatürk’ün ‘dahilî bedhahlar’ dediği dış düşmanların içerdeki işbirlikçilerinin alışkanlıkları haline geldi. Bereket ki, eskiden olduğu gibi, diledikleri şekilde artık at oynatamıyorlar. çünkü milletimiz uyandı.
Bir taraftan örf, âdet ve inançlarına dört elle sarıldı. Bir taraftan da Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlığın üzerine çıkma hedefine yöneldi. Dış düşmanların içerdeki işbirlikçileri ne yaparlarsa yapsınlar, artık ülkemizi karıştıramayacaklar, bazı güç odaklarını harekete geçiremeyecekler ve kardeşi kardeşe aslâ düşüremeyecekler. Bunu Allah (cc) da milletimiz de biliyor ama... Kalplerine ve kulaklarına mühür vurulan; gözlerine de perde çekilen bir avuç uşak ruhlular bir türlü anlayamıyor. Onun için Sayın Abdulkadir Aksu’nun bu defa Bakan yapılmayışını istismar yoluna saptılar. çünkü sayın Aksu, sıradan bir Bakan değildi. Tek başına hareket etse, muhtar dahi olamayacak birisi de değildi.
Kendi bölgesinde yürekten sevilen, inanılan, güvenilen, bütün aşiretlere sözü geçen, PKK teröristlerinin korkulu rüyası olan, tecrübeli bir siyaset ve devlet adamıydı.
Fısıltı gazetesi ile başlattıkları âdi dedikodular gittikçe medyaya yansıtıldı. Biz o konuda açıkça ve mertçe iki yazı yazdık. Sayın Abdulkadir Aksu’yu çok yakından tanıyan insanız. “O, sayın Başbakan’a ve partisine karşı aslâ sadakatsizlik ve vefasızlık yapmaz” dedik. Gazetemiz yazarlarından sayın Sami özey kardeşim de bizi teyiden bir yazı yazdı.
VAKİT sıradan bir gazete değildir. Hangi küçücük kıvılcımın büyük bir yangına sebep olabileceğini çok iyi bilir. Boş laflara da sütunlarında yer vermez.
Kendi aramızda konuşuyorduk. Tabiî ki kraldan çok kralcı olmayı da istemiyorduk. Bu konuda sayın Aksu ile bir konuşma veya röportaj yapmayı yangına körükle gitmek sayıyorduk. Sayın Abdulkadir Aksu’dan bir açıklama bekliyorduk.
O açıklama iki gün önce elimize ulaştı. Yarınki yazımızda olayın gerçek yüzünü sayın Bakan’ın kendisinden öğreneceğiz inşallah...
Yalnız Türkiye’de değil, her devlette, biri bürokrasi, öbürü de halk dilinden olan iki yazı üslubu vardır. Sayın Aksu’nun bize gönderdiği yazılı açıklama, bürokrasi dili ile kaleme alınmıştır. özellikle bizim okuyucularımız entel ve ağdalı üsluba alışık değillerdir. Belki okumakta zorluk çekebilirler. Sayın Bakan müsaade ederlerse, yazılı açıklamalarını aynen değil, mealen sütunlarımıza alacağız inşallah...
Vaktiyle bir karikatür görmüştüm. Bir aydın kişi bir manava gidiyor. Muz almak istiyor. Manava yarı Fransızca, yarı uyduruk Türkçe ile meramını anlatmak istiyor. üstelik muza da Fransızca adı ile banana diyor. Zavallı manav söylenenlerden hiçbir şey anlamıyor.
“Beğ, biz koyden yini geldük; Türkçeyi sizing kadar eyi bilemiyoz. Ne istiyosangız elingizle goserin de virelim” diyor.
Biz de sayın Bakan’ın bürokratik ve diplomatik üslubu karşısında zavallı manav gibi kalıyoruz. Müsaade ederlerse, yarın açıklamalarını, aslına sadık kalarak kendi üslubumuzla sevgili okuyucu kardeşlerimize anlatmaya çalışacağız.
Derin sevgi, saygı ve dualarımızla...

Hüseyin ÜZMEZ / VAKİT 12/01/2008
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-13-2008, 14:04   #4
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Gerçek bir vatanperver... ( HÜSEYİN ÜZMEZ)
Sayın Abdulkadir Aksu diyor ki

“Son günlerde, bazı kişilerin yeni bir parti kurma hazırlığı içinde oldukları söyleniyor. Onların arasında benim de adım geçiyor. Bizce bu tür faaliyetler ve dedikodular, AK Partimizi yıpratmaya yönelik boş oyunlardır. Denize düşen yılana sarılır. AK Parti düşmanları da yılana sarılıyorlar. Bazı kişiler ve çevreler de kendi uydurdukları bu dedikodular konusunda, spekülatif değerlendirmeler yapıyorlar. Bazı kişiler, yeni bir parti kurma hazırlığı içinde olabilirler. Ancak ben ne onların arasındayım; ne de ne yapmak istediklerini biliyorum.
Benim partim AKP’dir. Ona en alt seviyede hizmet etmek bile benim için büyük bir şereftir. İnancıma göre, AK Parti, Türkiye’nin ilerlemesi ve çağ atlaması yolunda siyasî bir hizmet kervanıdır. O kervanın içinde bulunmak, büyük bir şereftir. Tıpkı inançlı bir neferin şanlı bir ordu içinde bulunmaktan duyduğu kadar büyük bir şeref...
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğündeki AK Parti hizmet kervanının içinde bulunmak bizce herkes için büyük şereftir. İftiracılar bile tövbe edip bu kervana katılmalıdırlar. Siyasî alanda, yeni bir parti kurma projesi var mı, yok mu, onu bilmiyorum. Ancak şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki, gizli aşikâr yaygınlaştırılmaya çalışılan böyle bir oluşumun içinde ben yokum. En azından bu olayın ve haberlerin benimle ilgili kısmı tamamen gerçek dışıdır. 30 yıla varan siyasî bir hayatım var. İcraat ve kararlarımda her zaman açık ve net olmuşumdur. çok önemli görevlerde bulunup da, belirli bir güven ve itibar çizgisini devam ettirmek çok zordur. Benim bu şeffaf, istikrarlı ve şerefli duruşuma, beni eleştirenler de, hakkımda yazı yazanlar da saygı duymalıdırlar. Ben AK Parti’nin kuruluş ve gelişme safhalarında önemli misyonlar üstlenmiş bir siyasetçiyim.
Benim partim ve başbakanım, ailemi onurlandıracak çok önemli makamları benden esirgememiştir. Kamuoyumuz da, AK Parti’yi asılsız haberler ve dedikodularla yıpratmak isteyenler de şu hakikati hiçbir zaman unutmasınlar. Sayın Başbakanım ve partimle aramızda hiçbir zaman ikbal sorunu olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Kurucuları arasında yer aldığım AK Parti, vatanımıza ve milletimize daha büyük bir inanç, güç, azîm ve şevkle hizmete devam edecektir. Sayın Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la siyaset arkadaşlığının da ötesinde bir dava arkadaşlığımız var. Aramızdaki bu sevgi ve güven ilişkisi, aynı şekilde ve aynı sıcaklıkta devam etmektedir.”
Sayın Bakan başka ne desin?
Ben bu yazıyı yazarken, VAKİT Ankara Büromuzdan Birkan kardeşim telefon etti. İnternette birtakım haberler varmış. Aynı tür haberler bazı dergilerde de yayınlanmış. Güya ben de sayın Abdulkadir Aksu ile yeni bir parti kurma hazırlığı içindeymişim. Hoppala!.. Yahu ben televizyon tartışmalarında belki yüzlerce defa 70 milyonun karşısında bağıra bağıra söylemişimdir: “Ben demokrat değilim! Demokrasiye inanmıyorum!.. İnsan istemediği bir sistemin hizmet ve menfaat çatısı altına girmek ister mi? Ne komünizm, ne sosyalizm, ne faşizm, ne Budizm, ne Brahmanizm, ne de Maoizm... Bütün bu beşerî sistemleri reddediyorum. “Bunları zorla, şiddet yoluyla değiştirelim” de demiyorum. Hindistan’a gitsem ineğin karşısında ceketimi iliklerim; gerçi bu bize çok da zor gelmez. Zira nice ineklerin karşısında önümüzü düğmelemeye zâten alışmışız. Allah (cc)’ın Kitabı ile Resulü (sav)’nün Sünneti bana yetiyor.”
Hem böyle düşünüp, böyle inanacağım hem de gidip parti kurmak isteyenlere katılacağım. Bu olacak iş mi? Biz köçek miyiz ki her havaya göre ayak değiştirelim?
Köçek vatandaşlarımız, dönek insanlardan çok daha şerefliler. İnsanları aldatmıyor, eğlendiriyorlar. Ekmeklerini alın teri ile kazanıyorlar. Kimseye yük olmuyorlar.
Bütün bu pervasız ve açık konuşmalarıma rağmen, beni tanımayanlar, sayın Bakan’ı nasıl tanısınlar? İnanan insan iftiraya, yalana, her türlü tariz, tenkit ve taarruza hazır olmalıdır. çoktan unuttuğum bir ilahîde “Kıyamazsan başa, cana, niçin girdin bu meydana?” gibi bir mısra vardı.
Selâm, sevgi, saygı ve dualarımla...


Hüseyin ÜZMEZ / VAKİT 13/02/2008
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi