Gizlenemeyen gerçekler - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**genç_TÜRK** · 03-13-2009, 21:55

YEREL seçim süreci son derece hareketli, bütün parti liderleri hemen hemen her gün bir ilde miting düzenliyor. Bu kriz ortamında doğrusu bu masraflar -bayrak, afiş... -dudak uçuklatan cinsten. Harcanan para bir tarafa parti liderlerinin gündemleri vatandaşı çileden çıkarmakta. Onlar koltuklarının; şakşakçıların dışında kalan vatandaş ise karnını doyurma, evini geçindirme derdinde... Bunu nereden mi anlıyoruz? hemen bakalım Türkiye’den manzaralara-gizlenemeyen gerçeklere;
Başbakan hala ekonominin içinde bulunduğu durumu görmezden geledursun, talep düşmesinden alım gücünün azalmasından kaynaklanan enflasyon düşmesinden bile övüne dursun...
Bir İETT şoförü boğaz köprüsünde atlamak üzere derdi; ekonomik kriz. İşi olmasına rağmen sıkıntıda, hem de köprüden atlayacak kadar... Esnaf, kepenk kapatmakta. Siftah bile yapamıyorum demekte... Üniversite mezunları şehir-iş fark etmez yeter ki para kazanabilelim noktasında.
İşini kaybeden, parasız kalan vatandaş kredi kartına yöneldi. Ocak ayında kart borcunu ödeyemeyen 1 milyon 500 bin kişi civarındayken, rakam Şubat’ta 2 milyon 300 bin kişiye yükseldi.
Başbakan Erdoğan miting alanından ‘padişah’ polemiğini sürdürmeye, muhalefet ile “yemekteyiz” kıvamında aşık atmaya devam ederken, elektrik direğinin tepesinde bir vatandaş intihar girişiminde... Emekli polis memuru derdini anlatacak muhatap bulamıyor kafasına silah dayıyor...
Sesini duyuracaksın da ne olacak!!!!
BUNDAN yaklaşık üç yıl önce Başbakan Erdoğan’a sesini duyurmayı başaran çiftçi o gün ‘ananı da al git’ lafını derdine çare(!) olarak almıştı. AKP Mersin mitingi sırasında ise aynı çiftçi gözaltında tutuldu Başbakan’a derdini(!) anlatmasın diye. Adam bir daha derdini anlatır mı hiç? Ne cevap alacağını biliyor, üstüne üstlük “olağan şüpheli” olarak gözaltında.
Hala anlaşılamadı gitti; Başbakan kimsenin konuşmasını, derdini dile getirmesini, şikâyetçi olmasını, onu eleştirmesini istemiyor. Günümüzde bundan bol örnek yok;
Başbakan tarafından medyaya boykot çağırısı, yandaş medya yaratma, kalanını yok olmaya maruz bırakma, toplumun laik kesimine yönelik Ergenekon muhabbetinin yanında ülkemizin en büyük yolsuzluklarından biri olan Deniz Feneri davasında yayın yasağı, Meclis’teki sesleri kesmek için içtüzük değişikliği, basına, gazetecilere, parti liderlerine, siyasilere bizzat Başbakan’ın açtığı davalar, Yarsav başkanına gönderilen tehdit içerikli mektuplar, emsali görülmemiş bir kadrolaşma, Bilim kuruluşlarının bile özgür çalışma-yayın yapamadıkları yani bilime bile siyasetin bulaşması (bütün dünya Darwin’in 200. yılını kutlarken Tübitak bu konuyu ele alamıyor), dini sonuna kadar kullanabilme, vatanın birlik ve beraberliğinden çok alacakları oy kaygısıyla atılan adımlar-sonu gelmez tavizler.
TRT 6’yı açtınız Kürtlerin sempatisini kazandınız, arkasından Meclis’te Kürtçe konuşma skandalı, ardından Diyarbakır’da Kürtçe mevlit okutulması, Batman’da Ahmet Necdet Sezer’in ismini taşıyan bulvarın adının, askerlerimizi şehit etmiş PKK’lı terörist Zilan’nın adıyla değiştirilmesi, yargının tartışılır hale geldiği, muhalif hiç bir görüşün istenmediği bir toplumdan NASIL demokratik diye bahsedilebilir! Bakalım bunlar sandıkta kendisini nasıl gösterecek?
Tunceli’de, Diyarbakır’da öne çıkan ve birçok ilde yapılan yardımların sandığa etkisi ne olacak?
Öbür taraftan işsizliğin açlığın sefaletin etkisi ne olacak. Bakalım hangisi ağar basacak?
Umarım dizi kahramanlarını gerçek sayan-saf-temiz-güzel yurdum insanı bu rüşvetlere de tamah etmez.

Asena KILIÇ-TERCÜMAN

03-13-2009, 21:55	#1
Kullanıcı Adı genç_TÜRK	Gizlenemeyen gerçekler YEREL seçim süreci son derece hareketli, bütün parti liderleri hemen hemen her gün bir ilde miting düzenliyor. Bu kriz ortamında doğrusu bu masraflar -bayrak, afiş... -dudak uçuklatan cinsten. Harcanan para bir tarafa parti liderlerinin gündemleri vatandaşı çileden çıkarmakta. Onlar koltuklarının; şakşakçıların dışında kalan vatandaş ise karnını doyurma, evini geçindirme derdinde... Bunu nereden mi anlıyoruz? hemen bakalım Türkiye’den manzaralara-gizlenemeyen gerçeklere; Başbakan hala ekonominin içinde bulunduğu durumu görmezden geledursun, talep düşmesinden alım gücünün azalmasından kaynaklanan enflasyon düşmesinden bile övüne dursun... Bir İETT şoförü boğaz köprüsünde atlamak üzere derdi; ekonomik kriz. İşi olmasına rağmen sıkıntıda, hem de köprüden atlayacak kadar... Esnaf, kepenk kapatmakta. Siftah bile yapamıyorum demekte... Üniversite mezunları şehir-iş fark etmez yeter ki para kazanabilelim noktasında. İşini kaybeden, parasız kalan vatandaş kredi kartına yöneldi. Ocak ayında kart borcunu ödeyemeyen 1 milyon 500 bin kişi civarındayken, rakam Şubat’ta 2 milyon 300 bin kişiye yükseldi. Başbakan Erdoğan miting alanından ‘padişah’ polemiğini sürdürmeye, muhalefet ile “yemekteyiz” kıvamında aşık atmaya devam ederken, elektrik direğinin tepesinde bir vatandaş intihar girişiminde... Emekli polis memuru derdini anlatacak muhatap bulamıyor kafasına silah dayıyor... Sesini duyuracaksın da ne olacak!!!! BUNDAN yaklaşık üç yıl önce Başbakan Erdoğan’a sesini duyurmayı başaran çiftçi o gün ‘ananı da al git’ lafını derdine çare(!) olarak almıştı. AKP Mersin mitingi sırasında ise aynı çiftçi gözaltında tutuldu Başbakan’a derdini(!) anlatmasın diye. Adam bir daha derdini anlatır mı hiç? Ne cevap alacağını biliyor, üstüne üstlük “olağan şüpheli” olarak gözaltında. Hala anlaşılamadı gitti; Başbakan kimsenin konuşmasını, derdini dile getirmesini, şikâyetçi olmasını, onu eleştirmesini istemiyor. Günümüzde bundan bol örnek yok; Başbakan tarafından medyaya boykot çağırısı, yandaş medya yaratma, kalanını yok olmaya maruz bırakma, toplumun laik kesimine yönelik Ergenekon muhabbetinin yanında ülkemizin en büyük yolsuzluklarından biri olan Deniz Feneri davasında yayın yasağı, Meclis’teki sesleri kesmek için içtüzük değişikliği, basına, gazetecilere, parti liderlerine, siyasilere bizzat Başbakan’ın açtığı davalar, Yarsav başkanına gönderilen tehdit içerikli mektuplar, emsali görülmemiş bir kadrolaşma, Bilim kuruluşlarının bile özgür çalışma-yayın yapamadıkları yani bilime bile siyasetin bulaşması (bütün dünya Darwin’in 200. yılını kutlarken Tübitak bu konuyu ele alamıyor), dini sonuna kadar kullanabilme, vatanın birlik ve beraberliğinden çok alacakları oy kaygısıyla atılan adımlar-sonu gelmez tavizler. TRT 6’yı açtınız Kürtlerin sempatisini kazandınız, arkasından Meclis’te Kürtçe konuşma skandalı, ardından Diyarbakır’da Kürtçe mevlit okutulması, Batman’da Ahmet Necdet Sezer’in ismini taşıyan bulvarın adının, askerlerimizi şehit etmiş PKK’lı terörist Zilan’nın adıyla değiştirilmesi, yargının tartışılır hale geldiği, muhalif hiç bir görüşün istenmediği bir toplumdan NASIL demokratik diye bahsedilebilir! Bakalım bunlar sandıkta kendisini nasıl gösterecek? Tunceli’de, Diyarbakır’da öne çıkan ve birçok ilde yapılan yardımların sandığa etkisi ne olacak? Öbür taraftan işsizliğin açlığın sefaletin etkisi ne olacak. Bakalım hangisi ağar basacak? Umarım dizi kahramanlarını gerçek sayan-saf-temiz-güzel yurdum insanı bu rüşvetlere de tamah etmez. Asena KILIÇ-TERCÜMAN

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)